040. Mü'min - (Bağışlayan) Ghafir — غافر

allâhü-lleẕî ce`ale lekümü-lleyle liteskünû fîhi vennehâra mübṣirâ. inne-llâhe leẕû faḍlin `ale-nnâsi velâkinne ekŝera-nnâsi lâ yeşkürûn.

Türkçe:
Allah, içinde dinlenesiniz diye sizin için geceyi yarattı. Gündüzü de aydınlık kıldı. Şu bir gerçek ki, Allah, insanlara her halde lütufkâr davranıyor fakat insanların çokları şükretmezler.
İngilizce:
It is Allah Who has made the Night for you, that ye may rest therein, and the days as that which helps (you) to see. Verily Allah is full of Grace and Bounty to men: yet most men give no thanks.
Fransızca:
Allah est celui qui vous a assigné la nuit pour que vous vous y reposiez, et le jour pour y voir clair. Allah est le Pourvoyeur de grâce aux hommes, mais la plupart des gens ne sont pas reconnaissants.
Almanca:
ALLAH ist Derjenige, Der euch die Nacht machte, damit ihr euch darin ausruht, sowie den Tag hell. Gewiß, ALLAH hat bestimmt den Menschen Gunst erwiesen. Doch die meisten Menschen erweisen sich nicht dankbar.
Rusça:
Аллах - Тот, Кто сотворил для вас ночь, чтобы вы отдыхали в течение нее, и день для освещения. Воистину, Аллах оказывает людям милость, но большинство людей неблагодарны.
Arapça:
اللَّهُ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ لِتَسْكُنُوا فِيهِ وَالنَّهَارَ مُبْصِرًا ۚ إِنَّ اللَّهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَشْكُرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İçinde dinlenesiniz diye geceyi, göz açıcı bir aydınlık olarak da gündüzü sizin için yaratan Allah'tır. Gerçekten Allah insanlara karşı bir lütuf sahibidir. Fakat insanların çoğu şükretmezler
Diyanet Vakfı:
İçinde dinlenesiniz diye geceyi, görmeniz için de gündüzü yaratan Allah'tır. Şüphesiz Allah, insanlara karşı lütufkardır. Fakat insanların çoğu şükretmezler.

ẕâlikümü-llâhü rabbüküm ḫâliḳu külli şey'. lâ ilâhe illâ hû. feennâ tü'fekûn.

Türkçe:
İşte o Allah'tır sizin Rabbiniz! Her şeyin yaratıcısıdır O. Tanrı yok O'ndan başka. Durum bu iken, nasıl oluyor da çevriliyorsunuz?
İngilizce:
Such is Allah, your Lord, the Creator of all things, there is no god but He: Then how ye are deluded away from the Truth!
Fransızca:
Tel est votre Seigneur, Créateur de toute chose. Point de divinité à part Lui. Comment se fait-il que vous vous détourniez (du chemin droit) ?
Almanca:
Dieser ist ALLAH, euer HERR, Der Schöpfer aller Dinge, es gibt keine Gottheit außer Ihm. Wie werdet ihr denn davon abgebracht?!
Rusça:
Таков Аллах - ваш Господь, Творец всякой вещи. Нет божества, кроме Него. До чего же вы отвращены от истины!
Arapça:
ذَٰلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ لَّا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ۖ فَأَنَّىٰ تُؤْفَكُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte Rabbiniz, her şeyin yaratıcısı olan o Allah'tır. O'ndan başka ilâh yoktur. O halde (haktan) nasıl çevrilirsiniz?
Diyanet Vakfı:
İşte O, her şeyin yaratıcısı olan Rabbiniz Allah'dır. O'ndan başka tanrı yoktur. O halde nasıl olup da döndürülüyorsunuz!

keẕâlike yü'fekü-lleẕîne kânû biâyâti-llâhi yecḥadûn.

Türkçe:
Allah'ın ayetlerine kafa tutanlar, işte böyle döndürülürler.
İngilizce:
Thus are deluded those who are wont to reject the Signs of Allah.
Fransızca:
Ainsi ceux qui nient les prodiges d'Allah se détourent-ils [du chemin droit].
Almanca:
Solcherart werden diejenigen (von ALLAHs Dienen) abgebracht, die ALLAHs Ayat zu verleugnen pflegten.
Rusça:
Таким же образом отвращаются те, которые отвергают знамения Аллаха.
Arapça:
كَذَٰلِكَ يُؤْفَكُ الَّذِينَ كَانُوا بِآيَاتِ اللَّهِ يَجْحَدُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte Allah'ın âyetlerini inkâr edenler böyle çevriliyorlar.
Diyanet Vakfı:
Allah'ın ayetlerini inatla inkar edenler işte (haktan) böyle döndürülür.

allâhü-lleẕî ce`ale lekümü-l'arḍa ḳarârav vessemâe binâev veṣavveraküm feaḥsene ṣuveraküm verazeḳaküm mine-ṭṭayyibât. ẕâlikümü-llâhü rabbüküm. fetebârake-llâhü rabbü-l`âlemîn.

Türkçe:
Allah odur ki, yeryüzünü sizin için durulacak yer, göğü bir bina yaptı; sizi yaratıp donattı ve görünüşünüzü güzel yaptı, sizi temiz ve güzel nimetlerle rızıklandırdı. İşte bu Allah'tır sizin Rabbiniz! Âlemlerin Rabbi olan Allah ne kadar yücedir!
İngilizce:
It is Allah Who has made for you the earth as a resting place, and the sky as a canopy, and has given you shape- and made your shapes beautiful,- and has provided for you Sustenance, of things pure and good;- such is Allah your Lord. So Glory to Allah, the Lord of the Worlds!
Fransızca:
C'est Allah qui vous a assigné la terre comme demeure stable et le ciel comme toit et vous a donné votre forme, - et quelle belle forme Il vous a donnée ! - et Il vous a nourris de bonnes choses. Tel est Allah, votre Seigneur; gloire à Allah, Seigneur de l'univers !
Almanca:
ALLAH machte euch die Erde als Niederlassungsort und den Himmel als Überdachung. Und ER gab euch Gestalt, dann machte ER eure Gestalten schön, und ER gewährte euch Rizq von den Tay-yibat . Dieser ist ALLAH, euer HERR. Also immer allerhabener ist ALLAH, Der HERR aller Geschöpfe.
Rusça:
Аллах - Тот, Кто сотворил для вас землю местом пребывания, а небо - кровлей. Он придал вам облик и сделал ваш облик прекрасным. Он наделил вас благами. Таков Аллах, ваш Господь. Благословен Аллах, Господь миров!
Arapça:
اللَّهُ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ قَرَارًا وَالسَّمَاءَ بِنَاءً وَصَوَّرَكُمْ فَأَحْسَنَ صُوَرَكُمْ وَرَزَقَكُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ ۚ ذَٰلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ ۖ فَتَبَارَكَ اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah, O'dur ki sizin için yeri bir karargâh, göğü de bir bina yapmıştır. Size şekil vermiş, sonra şekillerinizi güzelleştirmiştir. Hoş nimetlerden size rızık vermiştir. İşte Rabbiniz o Allah'tır. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir!
Diyanet Vakfı:
Yeri sizin için yerleşim alanı, göğü de bir bina kılan, size şekil verip de şeklinizi güzel yapan ve sizi temiz besinlerle rızıklandıran Allah'tır. İşte Allah, sizin Rabbinizdir. Alemlerin Rabbi Allah, yücelerden yücedir.

hüve-lḥayyü lâ ilâhe illâ hüve fed`ûhü muḫliṣîne lehü-ddîn. elḥamdü lillâhi rabbi-l`âlemîn.

Türkçe:
Hayy O'dur! Tanrı yoktur O'ndan başka. Dini kendisine özgüleyerek dua edin O'na. Hamt olsun âlemlerin Rabbi'ne!
İngilizce:
He is the Living (One): There is no god but He: Call upon Him, giving Him sincere devotion. Praise be to Allah, Lord of the Worlds!
Fransızca:
C'est Lui le Vivant. Point de divinité à part Lui. Appelez-Le donc, en Lui vouant une culte exclusif. Louange à Allah, Seigneur de l'univers !
Almanca:
ER ist Der Lebendige. Es gibt keine Gottheit außer Ihm, so richtet an Ihn Bittgebete als Aufrichtiger im Din Ihm gegenüber. Alhamdulillah: Alles Lob gebührt ALLAH, Dem HERRN aller Schöpfung.
Rusça:
Он - Живой, и нет божества, кроме Него. Взывайте же к Нему, очищая перед Ним веру. Хвала Аллаху, Господу миров!
Arapça:
هُوَ الْحَيُّ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ فَادْعُوهُ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ ۗ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Daimî bir hayat sahibi ancak O'dur. O'ndan başka ilâh yoktur. Onun için dini halis kılarak O'na, hep O'na yalvarın. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.
Diyanet Vakfı:
O daima diridir; O'ndan başka hiçbir tanrı yoktur. O halde dinde ihlaslı ve samimi kişiler olarak O'na dua edin. Her türlü övgü alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.

ḳul innî nühîtü en a`büde-lleẕîne ted`ûne min dûni-llâhi lemmâ câeniye-lbeyyinâtü mir rabbî veümirtü en üslime lirabbi-l`âlemîn.

Türkçe:
De ki: "Ben, Rabbimden bana açık-seçik ayetler gelince, sizin, Allah'ın berisinden yakardıklarınıza kulluk etmekten yasaklandım. Ben, âlemlerin Rabbi'ne teslim olmakla emrolundum."
İngilizce:
Say: "I have been forbidden to invoke those whom ye invoke besides Allah,- seeing that the Clear Signs have come to me from my Lord; and I have been commanded to bow (in Islam) to the Lord of the Worlds."
Fransızca:
Dis : "Il m'a été interdit, une fois que les preuves me sont venues de mon Seigneur, d'adorer ceux que vous invoquez en dehors d'Allah, et il m'a été ordonné de me soumettre au Seigneur de l'univers".
Almanca:
Sag: "Gewiß, mir wurde verboten, dem zu dienen, woran ihr anstelle von ALLAH Bittgebete richtet, als die klaren Zeichen von meinem HERRN zu mir kamen, und mir wurde geboten, daß ich den Islam für Den HERRN aller Schöpfung praktiziere."
Rusça:
Скажи: "Воистину, мне запрещено поклоняться тем, кого вы призываете помимо Аллаха, с тех пор, как ко мне явились ясные знамения от моего Господа, и мне велено покориться Господу миров".
Arapça:
۞ قُلْ إِنِّي نُهِيتُ أَنْ أَعْبُدَ الَّذِينَ تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ لَمَّا جَاءَنِيَ الْبَيِّنَاتُ مِن رَّبِّي وَأُمِرْتُ أَنْ أُسْلِمَ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
De ki: "Bana Rabbimden apaçık deliller geldiği zaman, ben o sizin Allah'ı bırakıp taptıklarınıza ibadet etmekten kesinlikle men edildim ve bana âlemlerin Rabbine teslim olmam emredildi."
Diyanet Vakfı:
(Resulüm)! De ki: Bana Rabbimden apaçık deliller gelince, sizin Allah'ı bırakıp o taptıklarınıza kulluk etmem bana yasaklandı ve bana alemlerin Rabbine teslim olmam emredildi.

hüve-lleẕî ḫaleḳaküm min türâbin ŝümme min nuṭfetin ŝümme min `aleḳatin ŝümme yuḫricüküm ṭiflen ŝümme liteblügû eşüddeküm ŝümme litekûnû şüyûḫâ. veminküm mey yüteveffâ min ḳablü veliteblügû ecelem müsemmev vele`alleküm ta`ḳilûn.

Türkçe:
O O'dur ki; sizi önce topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan yarattı. Sonra sizi bebek olarak annelerinizin karnından çıkarıyor, sonra güçlü çağınıza ulaşasınız ve nihayet ihtiyarlar olasınız diye sizi yaşatıyor. İçinizden bir kısmı daha önce vefat ettiriliyor. Tüm bunlar, belirlenen bir süreye ulaşasınız ve aklınızı işletesiniz diyedir.
İngilizce:
It is He Who has created you from dust then from a sperm-drop, then from a leech-like clot; then does he get you out (into the light) as a child: then lets you (grow and) reach your age of full strength; then lets you become old,- though of you there are some who die before;- and lets you reach a Term appointed; in order that ye may learn wisdom.
Fransızca:
C'est Lui qui vous a créés de terre, puis d'une goutte sperme, puis d'une adhérence puis Il vous fait sortir petit enfant pour qu'ensuite vous atteigniez votre maturité et qu'ensuite vous deveniez vieux, - certains parmi vous meurent plus tôt, - et pour que vous atteigniez un terme fixé, afin que vous raisonniez.
Almanca:
ER ist Derjenige, Der euch aus Erde erschuf, dann aus Nutfa , dann aus 'Alaqa , dann bringt ER euch als Kind heraus, dann damit ihr reif werdet, dann damit ihr Alte werdet - und von euch gibt es manche, deren (Seelen) vorher eingezogen werden - und damit ihr eine festgelegte Frist erreicht. Und damit ihr begreift.
Rusça:
Он - Тот, Кто сотворил вас из земли, потом - из капли, потом - из сгустка крови. Потом Он выводит вас младенцами, чтобы потом вы могли достигнуть зрелого возраста и чтобы потом вы стали стариками, хотя среди вас есть такие, которых упокаивают раньше, и чтобы вы достигли назначенного срока. Быть может, вы уразумеете.
Arapça:
هُوَ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ مِن نُّطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ يُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوا أَشُدَّكُمْ ثُمَّ لِتَكُونُوا شُيُوخًا ۚ وَمِنكُم مَّن يُتَوَفَّىٰ مِن قَبْلُ ۖ وَلِتَبْلُغُوا أَجَلًا مُّسَمًّى وَلَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sizi (önce) bir topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir aleka (embriyo)dan yaratan, sonra sizi bir bebek olarak çıkaran, sonra güçlü kuvvetli bir çağa erişmeniz, sonra da ihtiyarlar olmanız için yaşatıp büyüten O'dur. İçinizden kimi de daha önce vefat ettiriliyor. (Bunları Allah) belirli bir süreye ulaşasınız ve aklınızı kullanasınız diye (böyle yapıyor).
Diyanet Vakfı:
Sizi topraktan, sonra meniden, sonra alakadan (aşılanmış yumurtadan) yaratan sonra bebek olarak çıkaran, sonra sizi güçlü kuvvetli bir çağa erişmeniz, sonra da ihtiyarlamanız -ki içinizden daha önce vefat edenler de vardır- ve belli bir vakte ulaşmanız için sizi yaşatan O'dur. Umulur ki düşünürsünüz.

hüve-lleẕî yuḥyî veyümît. feiẕâ ḳaḍâ emran feinnemâ yeḳûlü lehû kün feyekûn.

Türkçe:
O O'dur ki, hem hayat veriyor hem öldürüyor. Bir iş ve oluşa hükmedince, ona sadece "Ol!" der; o hemen oluverir.
İngilizce:
It is He Who gives Life and Death; and when He decides upon an affair, He says to it, "Be", and it is.
Fransızca:
C'est Lui qui donne la vie et donne la mort. Puis quand Il décide une affaire, Il n'a qu'à dire : "Sois", et elle est.
Almanca:
ER ist Derjenige, Der belebt und sterben läßt. Und wenn ER eine Angelegenheit bestimmt, so sagt ER zu ihr nur: "Sei!", und sie ist.
Rusça:
Он - Тот, Кто дарует жизнь и умерщвляет. Когда же Он принимает решение, то стоит Ему сказать: "Будь!" - как это сбывается.
Arapça:
هُوَ الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ ۖ فَإِذَا قَضَىٰ أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُن فَيَكُونُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O, hem yaşatır, hem öldürür. O, bir şey yapmak isteyince ona sadece "ol!" der, o şey de hemen oluverir.
Diyanet Vakfı:
O, hem dirilten hem de öldürendir. O, herhangi bir işin olmasını dilediği zaman yalnız "Ol!" der, o da oluverir.

elem tera ile-lleẕîne yücâdilûne fî âyâti-llâh. ennâ yuṣrafûn.

Türkçe:
Bakmadın mı Allah'ın ayetleri hakkında tartışanlara, nasıl döndürülüyorlar!
İngilizce:
Seest thou not those that dispute concerning the Signs of Allah? How are they turned away (from Reality)?-
Fransızca:
N'as-tu pas vu comment ceux qui discutent sur les versets d'Allah se laissent détourner ?
Almanca:
Hast du etwa nicht zu denjenigen, die über ALLAHs Ayat disputieren, geschaut, wie sie davon abgebracht werden?!
Rusça:
Разве ты не видел тех, которые препираются относительно знамений Аллаха? До чего же они отвращены от истины?
Arapça:
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يُجَادِلُونَ فِي آيَاتِ اللَّهِ أَنَّىٰ يُصْرَفُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bakmaz mısın şimdi Allah'ın âyetleri hakkında mücadeleye kalkanlara! (Haktan) nasıl döndürülüyorlar?
Diyanet Vakfı:
Allah'ın ayetleri hakkında tartışanlara bakmadın mı? Nasıl döndürülüyorlar (onu tasdike yanaşmıyorlar)!

elleẕîne keẕẕebû bilkitâbi vebimâ erselnâ bihî rusülenâ. fesevfe ya`lemûn.

Türkçe:
Kitap'ı ve resullerimiz aracılığıyla gönderdiğimizi yalanlayanlar, yakında bilecekler!
İngilizce:
Those who reject the Book and the (revelations) with which We sent our messengers: but soon shall they know,-
Fransızca:
Ceux qui traitent de mensonge le Livre (le Coran) et ce avec quoi Nous avons envoyé Nos messagers; ils sauront bientôt,
Almanca:
Diejenigen, welche die Schrift leugneten und das, womit WIR Unsere Gesandten entsandten. Also sie werden doch noch wissen,
Rusça:
Они сочли ложью Писание и то, с чем Мы отправили Наших посланников. Но они узнают,
Arapça:
الَّذِينَ كَذَّبُوا بِالْكِتَابِ وَبِمَا أَرْسَلْنَا بِهِ رُسُلَنَا ۖ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kitaba ve Resullerimizi gönderdiğimiz şeylere yalan diyenler, artık ilerde bilecekler.
Diyanet Vakfı:
Onlar, Kitab'ı ve peygamberlerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlardır. Onlar yakında (gerçeği) anlayacaklar!

Pages

040. Mü'min - (Bağışlayan) Ghafir — غافر beslemesine abone olun.