040. Mü'min - (Bağışlayan) Ghafir — غافر

ḳâlû rabbenâ emettene-ŝneteyni veaḥyeytene-ŝneteyni fa`terafnâ biẕünûbinâ fehel ilâ ḫurûcim min sebîl.

Türkçe:
Dediler: "Rabbimiz! Bizi iki kez öldürdün, iki kez dirilttin. Artık günahlarımızı itiraf ettik. Buradan çıkmak için bir yol daha var mı?"
İngilizce:
They will say: "Our Lord! twice hast Thou made us without life, and twice hast Thou given us Life! Now have we recognised our sins: Is there any way out (of this)?"
Fransızca:
ils diront : "Notre Seigneur, tu nous as fais mourir deux fois, et redonné la vie deux fois : nous reconnaissons donc nos péchés. Y a-t-il un moyen d'en sortir" ?
Almanca:
Sie sagten: "Unser HERR! DU ließest uns zwei mal sterben und zwei mal beleben, dann gaben wir unsere Verfehlungen zu. Gibt es denn zum Herausgehen einen Weg?"
Rusça:
Они скажут: "Господь наш! По Твоей воле дважды мы были мертвы, и дважды Ты оживил нас. Мы признались в своих грехах. Нет ли пути к выходу?"
Arapça:
قَالُوا رَبَّنَا أَمَتَّنَا اثْنَتَيْنِ وَأَحْيَيْتَنَا اثْنَتَيْنِ فَاعْتَرَفْنَا بِذُنُوبِنَا فَهَلْ إِلَىٰ خُرُوجٍ مِّن سَبِيلٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kâfirler diyecekler ki: "Ey Rabbimiz! Sen bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Şimdi günahlarımızı anladık. Fakat çıkmaya bir yol var mı?"
Diyanet Vakfı:
Onlar: Rabbimiz, bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Biz de günahlarımızı itiraf ettik. Bir daha (bu ateşten) çıkmaya yol var mıdır? derler.

ẕâliküm biennehû iẕâ dü`iye-llâhü vaḥdehû kefertüm. veiy yüşrak bihî tü'minû. felḥukmü lillâhi-l`aliyyi-lkebîr.

Türkçe:
Bu halinizin sebebi şu: Allah'a, yalnız O'na çağrıldığınzda inkâr etmiştiniz. O'na ortak koşulduğunda ise iman ediyordunuz. Artık hüküm o en yüce, o en büyük olan Allah'ın...
İngilizce:
(The answer will be:) "This is because, when Allah was invoked as the Only (object of worship), ye did reject Faith, but when partners were joined to Him, ye believed! the Command is with Allah, Most High, Most Great!"
Fransızca:
"...Il en est ainsi car lorsqu'Allah était invoqué seul (sans associé), vous ne croyiez pas; et si on Lui donnait des associés, alors vous croyiez. Le jugement appartient à Allah, le Très-Haut, le Très Grand".
Almanca:
Dies weil, als einzig zu ALLAH gerufen wurde, ihr Kufr betrieben habt, doch wenn Ihm gegenüber Schirk betrieben wird, schenkt ihr (ihnen) Iman. Also das Urteilen unterliegt ALLAH, Dem Allhöchsten, Dem Allgroßen.
Rusça:
Это - потому, что когда призывали одного Аллаха, вы не веровали. Если же к Нему приобщали сотоварищей, вы верили. Решение принимает только Аллах, Возвышенный, Большой".
Arapça:
ذَٰلِكُم بِأَنَّهُ إِذَا دُعِيَ اللَّهُ وَحْدَهُ كَفَرْتُمْ ۖ وَإِن يُشْرَكْ بِهِ تُؤْمِنُوا ۚ فَالْحُكْمُ لِلَّهِ الْعَلِيِّ الْكَبِيرِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Onlara şöyle cevap verilir): "Bu azab size şu sebeptendir: Siz tek Allah'a davet edildiğiniz zaman inkâr ettiniz. Ama O'na ortak koşulunca inandınız. Artık hüküm, o yüce ve büyük Allah'ındır."
Diyanet Vakfı:
(Onlara denir ki:) İşte bunun sebebi şudur: Tek Allah'a ibadete çağrıldığı zaman inkar edersiniz. O'na ortak koşulunca (bunu) tasdik edersiniz. Artık hüküm, yücelerin yücesi Allah'ındır.

hüve-lleẕî yürîküm âyâtihî veyünezzilü leküm mine-ssemâi rizḳâ. vemâ yeteẕekkeru illâ mey yünîb.

Türkçe:
O odur ki size ayetlerini gösteriyor ve sizin için gökten bir rızık indiriyor. O'na yönelenden başkası öğüt alamaz.
İngilizce:
He it is Who showeth you his Signs, and sendeth down sustenance for you from the sky: but only those receive admonition who turn (to Allah).
Fransızca:
C'est Lui qui vous fait voir Ses preuves, et fait descendre du ciel, pour vous, une subsistance. Seul se rappelle celui qui revient [à Allah].
Almanca:
ER 3 ist Derjenige, Der euch Seine Ayat zeigt und euch Rizq vom Himmel nach und nach hinabsendet. Und es besinnt sich niemand außer demjenigen, der reuig wird.
Rusça:
Он - Тот, Кто показывает вам Свои знамения и ниспосылает вам с неба удел, но поминают назидание только обращающиеся к Аллаху.
Arapça:
هُوَ الَّذِي يُرِيكُمْ آيَاتِهِ وَيُنَزِّلُ لَكُم مِّنَ السَّمَاءِ رِزْقًا ۚ وَمَا يَتَذَكَّرُ إِلَّا مَن يُنِيبُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Size âyetlerini gösteren, sizin için gökten bir rızık indiren O'dur. Fakat onları ancak gönül verip düşünenler anlar.
Diyanet Vakfı:
Size ayetlerini gösteren, sizin için gökten rızık indiren O'dur. Allah'a yönelenden başkası ibret almaz.

fed`ü-llâhe muḫliṣîne lehü-ddîne velev kerihe-lkâfirûn.

Türkçe:
Kâfirler hoşlanmasa da siz, dini yalnız O'na özgüleyerek, Allah'a dua edin!
İngilizce:
Call ye, then, upon Allah with sincere devotion to Him, even though the Unbelievers may detest it.
Fransızca:
Invoquer Allah donc, en Lui vouant un culte exclusif, quelque répulsion qu'en aient les mécréants.
Almanca:
So richtet an ALLAH Bittgebete als Aufrichtiger im Din Ihm gegenüber, selbst dann, sollten die Kafir dies verabscheuen.
Rusça:
Взывайте же к Аллаху, очищая перед Ним веру, даже если это ненавистно неверующим.
Arapça:
فَادْعُوا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O halde siz, dini Allah için halis kılarak hep O'na yalvarın. İsterse kâfirler hoşlanmasınlar.
Diyanet Vakfı:
Haydi, kafirlerin hoşuna gitmese de Allah'a, Allah için dindar ve ihlaslı olarak dua edin!

rafî`u-dderacâti ẕü-l`arş. yülḳi-rrûḥa min emrihî `alâ mey yeşâü min `ibâdihî liyünẕira yevme-ttelâḳ.

Türkçe:
O Refî'dir, dereceleri yükseltendir; arşın sahibidir. Buluşma günü hakkında uyarmak için emrinden olan Rûh'u kullarından dilediğine indirir.
İngilizce:
Raised high above ranks (or degrees), (He is) the Lord of the Throne (of Authority): by His Command doth He send the Spirit (of inspiration) to any of His servants he pleases, that it may warn (men) of the Day of Mutual Meeting,-
Fransızca:
Ils est Celui qui est élevé aux degrés les plus hauts , Possesseur du Trône, Il envoie par Son ordre l'Esprit sur celui qu'Il veut parmi Ses serviteurs, afin que celui-ci avertisse du jour de la Rencontre ,
Almanca:
ER ist Der Allhöchste in den Rängen, Der von Al'ahrsch. ER läßt den Ruhh nach Seiner Anweisung dem von Seinen Dienern zukommen, dem ER will, damit er vor dem Tag des Treffens warnt.
Rusça:
Он обладает возвышенными качествами (или возвышает по степеням) и владеет Троном. Он ниспосылает дух (откровение) со Своими велениями тем из Своих рабов, кому пожелает, чтобы предупредить о Дне встречи.
Arapça:
رَفِيعُ الدَّرَجَاتِ ذُو الْعَرْشِ يُلْقِي الرُّوحَ مِنْ أَمْرِهِ عَلَىٰ مَن يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ لِيُنذِرَ يَوْمَ التَّلَاقِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O dereceleri yükselten Arş'ın sahibi Allah, o buluşma gününün (kıyametin) dehşetini haber vermek için kullarından dilediği kimseye emrinden ruh (melek) indiriyor.
Diyanet Vakfı:
Dereceleri yükselten, Arş'ın sahibi Allah, kavuşma günüyle korkutmak için kullarından dilediğine iradesiyle ilgili vahyi indirir.

yevme hüm bârizûn. lâ yaḫfâ `ale-llâhi minhüm şey'ün. limeni-lmülkü-lyevm. lillâhi-lvâḥidi-lḳahhâr.

Türkçe:
O gün onlar ortaya çıkarlar. Hiçbir şeyleri Allah'a gizli kalmaz. Kimindir bugün mülk/saltanat? O Vâhid ve Kahhâr olan Allah'ın!
İngilizce:
The Day whereon they will (all) come forth: not a single thing concerning them is hidden from Allah. Whose will be the dominion that Day?" That of Allah, the One the Irresistible!
Fransızca:
le jour où ils comparaîtront sans que rien en eux ne soit caché à Allah. A qui appartient la royauté, aujourd'hui ? A Allah, l'Unique, le Dominateur .
Almanca:
An dem Tag, wenn sie aufgehen. Von ihnen bleibt ALLAH nichts verdeckt. "Wem gehört die Herrschaft heute?!" (Sie gehört) ALLAH, Dem Einzigen, Dem Allbezwingenden.
Rusça:
В тот день, когда они появятся на поверхности земли после воскрешения, ничто о них не скроется от Аллаха. Кому же принадлежит власть сегодня? Аллаху, Единственному, Всемогущему.
Arapça:
يَوْمَ هُم بَارِزُونَ ۖ لَا يَخْفَىٰ عَلَى اللَّهِ مِنْهُمْ شَيْءٌ ۚ لِّمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ ۖ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün onlar kabirlerinden meydana fırlarlar. Kendilerinin hiçbir şeyi Allah'a karşı gizli kalmaz. "Bugün mülk kimindir?" (diye sorulur. Cevaben): "Tek ve kahhar olan Allah'ındır." (denir).
Diyanet Vakfı:
O gün onlar (kabirlerinden) meydana çıkarlar. Onların hiçbir şeyi Allah'a gizli kalmaz. Bugün hükümranlık kimindir? Kahhar olan tek Allah'ındır.

elyevme tüczâ küllü nefsim bimâ kesebet. lâ żulme-lyevm. inne-llâhe serî`u-lḥisâb.

Türkçe:
Bugün her benlik kazandığıyla cezalandırılır. Zulüm yok bugün! Allah, hesabı çabucak görür.
İngilizce:
That Day will every soul be requited for what it earned; no injustice will there be that Day, for Allah is Swift in taking account.
Fransızca:
Ce jour-là, chaque âme sera rétribuée selon ce qu'elle aura acquis. Ce jour-là, pas d'injustice, car Allah est prompt dans [Ses] comptes.
Almanca:
An diesem Tag wird jeder Seele das vergolten, was sie erwarb. Es gibt keine Ungerechtigkeit heute. Gewiß, ALLAH ist schnell im Zur-Rechenschaft-Ziehen.
Rusça:
Сегодня каждая душа получит только то, что она приобрела, и не будет сегодня несправедливости. Воистину, Аллах скор в расчете!
Arapça:
الْيَوْمَ تُجْزَىٰ كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ ۚ لَا ظُلْمَ الْيَوْمَ ۚ إِنَّ اللَّهَ سَرِيعُ الْحِسَابِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bugün her nefis kazandığı ile cezalanacaktır. Bugün zulüm yoktur. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.
Diyanet Vakfı:
Bugün herkese kazandığının karşılığı verilir. Bugün haksızlık yoktur. Şüphesiz Allah, hesabı çarçabuk görendir.

veenẕirhüm yevme-l'âzifeti iẕi-lḳulûbü lede-lḥanâciri kâżimîn. mâ liżżâlimîne min ḥamîmiv velâ şefî`iy yüṭâ`.

Türkçe:
Onları, yaklaşan felaket günü hakkında uyar! Yürekler gırtlaklara dayanmıştır; yutkunurlar. Zalimlerin ne bir dostu vardır ne de sözü dinlenir bir şefaatçıları.
İngilizce:
Warn them of the Day that is (ever) drawing near, when the hearts will (come) right up to the throats to choke (them); No intimate friend nor intercessor will the wrong-doers have, who could be listened to.
Fransızca:
et avertis-les du jour qui approche, quand les coeurs remonteront aux gorges, terrifiés (ou angoissés). Les injustes n'auront ni ami zélé, ni intercesseur écouté.
Almanca:
Und warne sie vor dem Tag des Heranrückenden, wenn die Herzen an den Kehlen würgend sitzen. Für den Unrecht-Begehenden gibt es weder einen engen Freund, noch einen Fürbittenden, dem entsprochen wird.
Rusça:
Предупреди их о приближающемся дне, когда сердца подступят к горлу, и они будут опечалены. Не будет у беззаконников ни любящего родственника, ни заступника, которому подчиняются.
Arapça:
وَأَنذِرْهُمْ يَوْمَ الْآزِفَةِ إِذِ الْقُلُوبُ لَدَى الْحَنَاجِرِ كَاظِمِينَ ۚ مَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ حَمِيمٍ وَلَا شَفِيعٍ يُطَاعُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yaklaşmakta olan o felaket (kıyamet) gününü de onlara haber ver. O dem ki yürekler gırtlaklara dayanmıştır, yutkunup dururlar. Zalimler için ne ısınacak bir dost vardır, ne de sözü dinlenecek bir şefaatçi.
Diyanet Vakfı:
Yaklaşan gün hususunda onları uyar! Çünkü o onda dehşet içinde yutkunurken yürekleri ağızlarına gelmiştir. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenir şefaatçısı vardır.

ya`lemü ḫâinete-l'a`yüni vemâ tuḫfi-ṣṣudûr.

Türkçe:
O bilir gözlerin hain bakışını ve göğüslerin sakladığını.
İngilizce:
(Allah) knows of (the tricks) that deceive with the eyes, and all that the hearts (of men) conceal.
Fransızca:
Il (Allah) connaît la trahison des yeux, tout comme ce que les poitrines cachent.
Almanca:
ER kennt das Verräterische von den Augen und das, was die Brüste verbergen.
Rusça:
Он знает о предательском взгляде и том, что скрывают груди.
Arapça:
يَعْلَمُ خَائِنَةَ الْأَعْيُنِ وَمَا تُخْفِي الصُّدُورُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah, gözlerin hain bakışını da bilir, gönüllerin gizlediğini de.
Diyanet Vakfı:
Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir.

vellâhü yaḳḍî bilḥaḳḳ. velleẕîne yed`ûne min dûnihî lâ yaḳḍûne bişey'. inne-llâhe hüve-ssemî`u-lbeṣîr.

Türkçe:
Allah, hak ile hükmeder! O'nun dışında yakardıkları ise hiçbir şeyle hükmedemezler. Allah'tır mutlak Semî', mutlak Basîr...
İngilizce:
And Allah will judge with (justice and) Truth: but those whom (men) invoke besides Him, will not (be in a position) to judge at all. Verily it is Allah (alone) Who hears and sees (all things).
Fransızca:
Et Allah juge en toute équité, tandis que ceux qu'ils invoquent en dehors de lui ne jugent rien. En vérité c'est Allah qui est l'Audient, le Clairvoyant.
Almanca:
Und ALLAH richtet des Rechts gemäß! Und diejenigen, an die sie Bittgebete richten, richten in Nichts. Gewiß, ALLAH ist Der Allhörende, Der Allsehende.
Rusça:
Аллах судит истинно, а те, которых призывают вместо Него, не решают ничего. Воистину, Аллах - Слышащий, Видящий.
Arapça:
وَاللَّهُ يَقْضِي بِالْحَقِّ ۖ وَالَّذِينَ يَدْعُونَ مِن دُونِهِ لَا يَقْضُونَ بِشَيْءٍ ۗ إِنَّ اللَّهَ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah hakkı yerine getirir. Onların O'ndan başka yalvardıkları ise hiçbir şeyi yerine getiremezler. Çünkü hakkıyla işiten ve gören ancak Allah'tır.
Diyanet Vakfı:
Allah, adaletle hükmeder. O'nu bırakıp taptıkları ise, hiçbir şeye hükmedemezler. Şüphesiz Allah, hakkıyla işiten ve görendir.

Pages

040. Mü'min - (Bağışlayan) Ghafir — غافر beslemesine abone olun.