Al-Qalam—القلم

Arapça:
İngilizce:
Fransızca:
Almanca:
Rusça:
Açıklama:
 
00:00

nûn. velḳalemi vemâ yesṭurûn.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ ن ۚ وَالْقَلَمِ وَمَا يَسْطُرُونَ

Türkçe:

Nûn! Yemin olsun kaleme ve satır satır yazdıklarına

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Nûn, Kaleme ve yazdıklarına andolsun.

Diyanet Vakfı:

Nun. Kaleme ve (kalem tutanların) yazdıklarına andolsun ki,

İngilizce:

Nun. By the Pen and the (Record) which (men) write,-

Fransızca:

Noun . Par la plume et ce qu'ils écrivent !

Almanca:

Nuun . Bei Al-qalam und dem, was sie in Zeilen schreiben!

Rusça:

Нун. Клянусь письменной тростью и тем, что они пишут!

Açıklama:
 
00:00

mâ ente bini`meti rabbike bimecnûn.

Arapça:

مَا أَنتَ بِنِعْمَةِ رَبِّكَ بِمَجْنُونٍ

Türkçe:

Ki sen, cin tasallutuna uğramış değilsin; Rabbinin nimeti sayesinde,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sen Rabbinin nimetiyle mecnun değilsin.

Diyanet Vakfı:

Sen -Rabbinin nimeti sayesinde- mecnun değilsin.

İngilizce:

Thou art not, by the Grace of thy Lord, mad or possessed.

Fransızca:

Tu (Muhammad) n'est pas, par la grâce de ton Seigneur, un possédé.

Almanca:

Du bist wegen der Wohltat deines HERRN kein Geistesgestörter.

Rusça:

Ты по милости своего Господа не являешься одержимым.

Açıklama:
 
00:00

veinne leke leecran gayra memnûn.

Arapça:

وَإِنَّ لَكَ لَأَجْرًا غَيْرَ مَمْنُونٍ

Türkçe:

Senin için kesintisiz bir ödül var.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Kuşkusuz senin için tükenmez bir ecir var.

Diyanet Vakfı:

Hiç şüphesiz senin için bitip tükenmeyen bir mükafat vardır.

İngilizce:

Nay, verily for thee is a Reward unfailing:

Fransızca:

Et il y aura pour toi certes, une récompense jamais interrompue.

Almanca:

Und gewiß, für dich ist doch eine nicht ausgehende Belohnung bestimmt.

Rusça:

Воистину, награда твоя неиссякаема.

Açıklama:
 
00:00

veinneke le`alâ ḫulüḳin `ażîm.

Arapça:

وَإِنَّكَ لَعَلَىٰ خُلُقٍ عَظِيمٍ

Türkçe:

Ve gerçekten sen, çok büyük bir ahlak üzerindesin.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.

Diyanet Vakfı:

Ve sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.

İngilizce:

And thou (standest) on an exalted standard of character.

Fransızca:

Et tu es certes, d'une moralité imminente.

Almanca:

Und gewiß, du verfügst doch über einen vortrefflichen Charakter.

Rusça:

Воистину, твой нрав превосходен.

Açıklama:
 
00:00

fesetübṣiru veyübṣirûn.

Arapça:

فَسَتُبْصِرُ وَيُبْصِرُونَ

Türkçe:

Yakında göreceksin, onlar da görecekler,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sen de göreceksin, onlar da görecek.

Diyanet Vakfı:

(Sen de) göreceksin, onlar da görecekler,

İngilizce:

Soon wilt thou see, and they will see,

Fransızca:

Tu verras et ils verront.

Almanca:

Also du wirst noch Einblick haben, und sie haben Einblick

Rusça:

Ты увидишь, и они тоже увидят,

Açıklama:
 
00:00

bieyyikümü-lmeftûn.

Arapça:

بِأَييِّكُمُ الْمَفْتُونُ

Türkçe:

Hanginizmiş fitneye tutulan, deliren!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hanginizde imiş o fitne ve cinnet.

Diyanet Vakfı:

Hanginizde delilik olduğunu yakında.

İngilizce:

Which of you is afflicted with madness.

Fransızca:

qui d'entre vous a perdu la raison.

Almanca:

darüber, wer von euch der Fitna-Geplagte ist.

Rusça:

кто из вас бесноват.

Açıklama:
 
00:00

inne rabbeke hüve a`lemü bimen ḍalle `an sebîlih. vehüve a`lemü bilmühtedîn.

Arapça:

إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ

Türkçe:

Senin Rabbin, evet O'dur kendi yolundan kimin saptığını en iyi bilen. Ve O'dur kimin doğruya ve güzele kılavuzlandığını en iyi bilen.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Doğrusu Rabbin, yolundan sapanı en iyi bilendir. Hidayete ereni de en iyi bilen O'dur.

Diyanet Vakfı:

Doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapan kişiyi en iyi bilendir, hidayete erenleri de en iyi bilen O'dur

İngilizce:

Verily it is thy Lord that knoweth best, which (among men) hath strayed from His Path: and He knoweth best those who receive (true) Guidance.

Fransızca:

C'est ton Seigneur qui connaît mieux ceux qui s'égarent de Son chemin, et il connaît mieux ceux qui suivent la bonne voie.

Almanca:

Gewiß, dein HERR weiß besser Bescheid über denjenigen, der von Seinem Weg abirrte, und ER weiß besser Bescheid über die Rechtgeleiteten.

Rusça:

Твой Господь лучше знает тех, кто сбился с Его пути, и лучше знает тех, кто следует прямым путем.

Açıklama:
 
00:00

felâ tüṭi`i-lmükeẕẕibîn.

Arapça:

فَلَا تُطِعِ الْمُكَذِّبِينَ

Türkçe:

O halde, yalanlayanlara itaat etme!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O halde, yalanlayıcılara itaat etme.

Diyanet Vakfı:

O halde, (hakikati) yalan sayanlara boyun eğme!

İngilizce:

So hearken not to those who deny (the Truth).

Fransızca:

N'obéis pas à ceux qui crient en mensonge,

Almanca:

So höre nicht auf die Ableugner.

Rusça:

Посему не повинуйся обвиняющим во лжи!

Açıklama:
 
00:00

veddû lev tüdhinü feyüdhinûn.

Arapça:

وَدُّوا لَوْ تُدْهِنُ فَيُدْهِنُونَ

Türkçe:

İstediler ki sen, alttan alıp gevşek davranasın/yağcılık edesin de onlar da yağcılık etsinler/yumuşaklık göstersinler.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlar istediler ki yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar.

Diyanet Vakfı:

Onlar isterler ki, sen yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar.

İngilizce:

Their desire is that thou shouldst be pliant: so would they be pliant.

Fransızca:

Ils aimeraient bien que tu transiges avec eux afin qu'ils transigent avec toi.

Almanca:

Sie wünschten sich, du würdest dich anbiedern, dann biedern sie sich an.

Rusça:

Они хотели бы, чтобы ты был уступчив, и тогда они тоже стали бы уступчивы.

Açıklama:

Pages

Subscribe to Al-Qalam—القلم