
vel'arḍa veḍa`ahâ lil'enâm.
Türkçe:
Ve yerküre. Koydu onu toprakta yaşayacak yaratıklar için.
İngilizce:
It is He Who has spread out the earth for (His) creatures:
Fransızca:
Quant à la terre, Il l'a étendue pour les êtres vivants :
Almanca:
Und die Erde setzte ER für die Lebewesen ein.
Rusça:
Он установил землю для тварей.
Arapça:
وَالْأَرْضَ وَضَعَهَا لِلْأَنَامِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Allah) yeri mahlukat için (aşağıya) koydu.
Diyanet Vakfı:
Allah, yeri canlılar için yaratmıştır.

fîhâ fâkiheh. vennaḫlü ẕâtü-l'ekmâm.
Türkçe:
Bir meyve var onda. Ve salkımlarla donatılmış hurma ağaçları.
İngilizce:
Therein is fruit and date-palms, producing spathes (enclosing dates);
Fransızca:
il s'y trouve des fruits, et aussi les palmiers aux fruits recouverts d'enveloppes,
Almanca:
Auf ihr sind Obst und Dattelbäume mit Blütenkelchen
Rusça:
На ней есть фрукты и пальмы с чашечками (или волокнами),
Arapça:
فِيهَا فَاكِهَةٌ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْأَكْمَامِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Orada meyvalar ve salkımlı hurma ağaçları vardır.
Diyanet Vakfı:
Orada meyveler ve salkımlı hurma ağaçları vardır.

velḥabbü ẕü-l`aṣfi verrayḥân.
Türkçe:
Çimli ve samanlı dâne ve hoş kokulu otlar vardır.
İngilizce:
Also corn, with (its) leaves and stalk for fodder, and sweet-smelling plants.
Fransızca:
tout comme les grains dans leurs balles, et les plantes aromatiques.
Almanca:
sowie Körner mit Halmen und Blättern.
Rusça:
а также злаки с листьями и травы благоуханные.
Arapça:
وَالْحَبُّ ذُو الْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yapraklı taneler ve hoş kokulu bitkiler vardır.
Diyanet Vakfı:
Yapraklı daneler ve hoş kokulu bitkiler vardır.

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Türkçe:
Bu böyle iken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
İngilizce:
Then which of the favours of your Lord will ye deny?
Fransızca:
Lequel donc des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?
Almanca:
Also, welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!
Rusça:
Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?
Arapça:
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?

ḫaleḳa-l'insâne min ṣalṣâlin kelfeḫḫâr.
Türkçe:
İnsanı, pişirilmiş çamur gibi kuru bir balçıktan yarattı.
İngilizce:
He created man from sounding clay like unto pottery,
Fransızca:
Il a créé l'homme d'argile sonnante comme la poterie;
Almanca:
ER erschuf den Menschen aus Salsal wie Ton
Rusça:
Он создал человека из сухой (или звенящей) глины, подобной гончарной,
Arapça:
خَلَقَ الْإِنسَانَ مِن صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah insanı, pişmiş bir çamura benzeyen bir balçıktan yarattı.
Diyanet Vakfı:
Allah insanı, pişmiş çamura benzeyen bir balçıktan yarattı.

veḫaleḳa-lcânne mim mâricim min nâr.
Türkçe:
Cini de ateşin dumansızından yarattı.
İngilizce:
And He created Jinns from fire free of smoke:
Fransızca:
et Il a créé les djinns de la flamme d'un feu sans fumée;
Almanca:
und erschuf die Dschinn aus rauchlosem Feuer.
Rusça:
и создал джиннов из чистого пламени.
Arapça:
وَخَلَقَ الْجَانَّ مِن مَّارِجٍ مِّن نَّارٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Cinleri de hâlis ateşten yarattı.
Diyanet Vakfı:
Cinleri öz ateşten yarattı.

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Türkçe:
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
İngilizce:
Then which of the favours of your Lord will ye deny?
Fransızca:
Lequel donc des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?
Almanca:
Also welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!
Rusça:
Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?
Arapça:
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
O halde, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?

rabbü-lmeşriḳayni verabbü-lmagribeyn.
Türkçe:
İki doğunun Rabbi de O'dur, iki batının Rabbi de.
İngilizce:
(He is) Lord of the two Easts and Lord of the two Wests:
Fransızca:
Seigneur des deux Levants et Seigneur des deux Couchants !
Almanca:
ER ist der HERR beider Osten und beider Westen .
Rusça:
Господь обоих востоков и Господь обоих западов!
Arapça:
رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(O) iki doğunun ve iki batının Rabbidir.
Diyanet Vakfı:
(O,) iki doğunun ve iki batının Rabbidir.

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Türkçe:
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
İngilizce:
Then which of the favours of your Lord will ye deny?
Fransızca:
Lequel donc des bienfaits de votre seigneur nierez-vous ?
Almanca:
Also welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!
Rusça:
Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?
Arapça:
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

merace-lbaḥrayni yelteḳiyân.
Türkçe:
Salmıştır iki denizi; buluşup kucaklaşıyorlar.
İngilizce:
He has let free the two bodies of flowing water, meeting together:
Fransızca:
Il a donné libre cours aux deux mers pour se rencontrer ;
Almanca:
ER ließ beide Meere aufeinandertreffen,
Rusça:
Он смешал два моря, которые встречаются друг с другом.
Arapça:
مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Acı ve tatlı) iki denizi salıverdi birbirine kavuşuyorlar.
Diyanet Vakfı:
İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.
Pages
