
vemine-lleyli fesebbiḥhü veedbâra-ssücûd.
Arapça:
وَمِنَ اللَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَأَدْبَارَ السُّجُودِ
Türkçe:
Gecenin bir kısmında ve secdelerin arkalarından O'nu tespih et!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Geceleyin (akşam ve yatsı namazlarını kılarak), namazlardan sonra da (vitir ve nafile kılarak) O'nu tesbih et.
Diyanet Vakfı:
Gecenin bir bölümünde ve secdelerin ardından da O'nu tesbih et.
İngilizce:
And during part of the night, (also,) celebrate His praises, and (so likewise) after the postures of adoration.
Fransızca:
et célèbre Sa gloire, une partie de la nuit et à la suite des prosternations [prières].
Almanca:
Und in einem Teil der Nacht lobpreise Ihn und im Anschluß an Sudschud!
Rusça:
Прославляй Его в некоторые часы ночи и после земных поклонов.
Açıklama:

vestemi` yevme yünâdi-lmünâdi mim mekânin ḳarîb.
Arapça:
وَاسْتَمِعْ يَوْمَ يُنَادِ الْمُنَادِ مِن مَّكَانٍ قَرِيبٍ
Türkçe:
Haykıranın çok yakın bir yerden sesleneceği günü dinle!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bir münadinin yakın bir yerden sesleneceği güne kulak ver.
Diyanet Vakfı:
Seslenenin yakın bir yerden sesleneceği güne kulak ver.
İngilizce:
And listen for the Day when the Caller will call out from a place quiet near,-
Fransızca:
Et sois à l'écoute, le jour où le Crieur criera d'un endroit proche,
Almanca:
Und höre zu an dem Tag, wenn der Rufende aus einem nahen Ort ruft.
Rusça:
Слушай! В тот день глашатай воззовет поблизости (или прислушайся в тот день, когда глашатай воззовет поблизости).
Açıklama:

yevme yesme`ûne-ṣṣayḥate bilḥaḳḳ. ẕâlike yevmü-lḫurûc.
Arapça:
يَوْمَ يَسْمَعُونَ الصَّيْحَةَ بِالْحَقِّ ۚ ذَٰلِكَ يَوْمُ الْخُرُوجِ
Türkçe:
O gün o müthiş sesi hak olarak dinleyecekler. Ortaya çıkış/diriliş günüdür bu.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün insanlar, o çağrıyı gerçek olarak duyarlar. İşte bugün, kabirlerden çıkış günüdür.
Diyanet Vakfı:
O gün insanlar bu sesi gerçekten işiteceklerdir. İşte bu, çıkış günüdür.
İngilizce:
The Day when they will hear a (mighty) Blast in (very) truth: that will be the Day of Resurrection.
Fransızca:
le jour où ils entendront en toute vérité le Cri. Voilà le Jour de la Résurrection.
Almanca:
An dem Tag, wenn sie den Schrei wahrheitsgemäß vernehmen, dies ist der Tag des Hervorkommens.
Rusça:
В тот день они услышат звук истинно. Это - День выхода из могил.
Açıklama:

innâ naḥnü nuḥyî venümîtü veileyne-lmeṣîr.
Arapça:
إِنَّا نَحْنُ نُحْيِي وَنُمِيتُ وَإِلَيْنَا الْمَصِيرُ
Türkçe:
Biz, evet biz hayat veriyoruz, biz öldürüyoruz. Ve dönüş yalnız bizedir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gerçekten biz hem yaşatırız, hem öldürürüz. Sonunda dönüş yalnız bizedir.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz biz diriltir ve öldürürüz. Dönüş de ancak bizedir.
İngilizce:
Verily it is We Who give Life and Death; and to Us is the Final Goal-
Fransızca:
C'est Nous qui donnons la vie et donnons la mort, et vers Nous sera la destination,
Almanca:
Gewiß, WIR sind es, Der belebt und sterben läßt, und zu Uns ist das Werden,
Rusça:
Воистину, Мы оживляем и умерщвляем, и к Нам предстоит прибытие.
Açıklama:

yevme teşeḳḳaḳu-l'arḍu `anhüm sirâ`â. ẕâlike ḥaşrun `aleynâ yesîr.
Arapça:
يَوْمَ تَشَقَّقُ الْأَرْضُ عَنْهُمْ سِرَاعًا ۚ ذَٰلِكَ حَشْرٌ عَلَيْنَا يَسِيرٌ
Türkçe:
O gün, yer çatır çatır yarılıp onlardan çabucak uzaklaşır. Bu yalnız bizim için kolay olan bir haşretmedir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün yer yarılır, insanlar kabirlerinden çabucak çıkarlar. İşte bu, sadece bize göre kolay bir toplanmadır.
Diyanet Vakfı:
O gün yer yarılır, onların üzerinden süratle yarılıp açılır. Bu, bize göre kolay olan bir haşirdir.
İngilizce:
The Day when the Earth will be rent asunder, from (men) hurrying out: that will be a gathering together,- quite easy for Us.
Fransızca:
le jour où la terre se fendra, les [rejetant] précipitamment. ce sera un rassemblement facile pour Nous.
Almanca:
an dem Tag, wenn die Erde über ihnen aufbricht, (während sie) eilend (hervorkommen). Dies ist für Uns ein leichtes Versammeln.
Rusça:
В тот день земля разверзнется для них, когда они будут спешить. Нам легко собрать их таким образом.
Açıklama:

naḥnü a`lemü bimâ yeḳûlûne vemâ ente `aleyhim bicebbârin feẕekkir bilḳur'âni mey yeḫâfü ve`îd.
Arapça:
نَّحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ ۖ وَمَا أَنتَ عَلَيْهِم بِجَبَّارٍ ۖ فَذَكِّرْ بِالْقُرْآنِ مَن يَخَافُ وَعِيدِ
Türkçe:
Biz onların neler söylediklerini çok iyi biliyoruz. Sen onların üstüne bir zorba değilsin. O halde, benim tehdidimden korkanlara sadece Kur'an'la öğüt ver.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz onların söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onlara karşı zor kullanacak değilsin. O halde sen, benim tehdidimden korkanlara bu Kur'ân ile öğüt ver.
Diyanet Vakfı:
Biz onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin. Tehdidimden korkanlara Kur'an'la öğüt ver.
İngilizce:
We know best what they say; and thou art not one to overawe them by force. So admonish with the Qur'an such as fear My Warning!
Fransızca:
Nous savons mieux ce qu'ils disent. Tu n'as pas pour mission d'exercer sur eux une contrainte. Rappelle donc, par le Coran celui qui craint Ma menace.
Almanca:
Gewiß, WIR wissen besser Bescheid über das, was sie sagen. Und du bist über sie kein Erzwingender. So ermahne mit dem Quran diejenigen, die sich vor Meiner Androhung fürchten.
Rusça:
Нам лучше знать, что они говорят, и тебе не надо принуждать их. Увещевай же Кораном тех, кто страшится Моей угрозы.
Açıklama:
Pages
