Qaf—ق

 
00:00

vemine-lleyli fesebbiḥhü veedbâra-ssücûd.

Arapça:

وَمِنَ اللَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَأَدْبَارَ السُّجُودِ

Türkçe:

Gecenin bir kısmında ve secdelerin arkalarından O'nu tespih et!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Geceleyin (akşam ve yatsı namazlarını kılarak), namazlardan sonra da (vitir ve nafile kılarak) O'nu tesbih et.

Diyanet Vakfı:

Gecenin bir bölümünde ve secdelerin ardından da O'nu tesbih et.

İngilizce:

And during part of the night, (also,) celebrate His praises, and (so likewise) after the postures of adoration.

Fransızca:

et célèbre Sa gloire, une partie de la nuit et à la suite des prosternations [prières].

Almanca:

Und in einem Teil der Nacht lobpreise Ihn und im Anschluß an Sudschud!

Rusça:

Прославляй Его в некоторые часы ночи и после земных поклонов.

Açıklama:
 
00:00

vestemi` yevme yünâdi-lmünâdi mim mekânin ḳarîb.

Arapça:

وَاسْتَمِعْ يَوْمَ يُنَادِ الْمُنَادِ مِن مَّكَانٍ قَرِيبٍ

Türkçe:

Haykıranın çok yakın bir yerden sesleneceği günü dinle!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bir münadinin yakın bir yerden sesleneceği güne kulak ver.

Diyanet Vakfı:

Seslenenin yakın bir yerden sesleneceği güne kulak ver.

İngilizce:

And listen for the Day when the Caller will call out from a place quiet near,-

Fransızca:

Et sois à l'écoute, le jour où le Crieur criera d'un endroit proche,

Almanca:

Und höre zu an dem Tag, wenn der Rufende aus einem nahen Ort ruft.

Rusça:

Слушай! В тот день глашатай воззовет поблизости (или прислушайся в тот день, когда глашатай воззовет поблизости).

Açıklama:
 
00:00

yevme yesme`ûne-ṣṣayḥate bilḥaḳḳ. ẕâlike yevmü-lḫurûc.

Arapça:

يَوْمَ يَسْمَعُونَ الصَّيْحَةَ بِالْحَقِّ ۚ ذَٰلِكَ يَوْمُ الْخُرُوجِ

Türkçe:

O gün o müthiş sesi hak olarak dinleyecekler. Ortaya çıkış/diriliş günüdür bu.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O gün insanlar, o çağrıyı gerçek olarak duyarlar. İşte bugün, kabirlerden çıkış günüdür.

Diyanet Vakfı:

O gün insanlar bu sesi gerçekten işiteceklerdir. İşte bu, çıkış günüdür.

İngilizce:

The Day when they will hear a (mighty) Blast in (very) truth: that will be the Day of Resurrection.

Fransızca:

le jour où ils entendront en toute vérité le Cri. Voilà le Jour de la Résurrection.

Almanca:

An dem Tag, wenn sie den Schrei wahrheitsgemäß vernehmen, dies ist der Tag des Hervorkommens.

Rusça:

В тот день они услышат звук истинно. Это - День выхода из могил.

Açıklama:
 
00:00

innâ naḥnü nuḥyî venümîtü veileyne-lmeṣîr.

Arapça:

إِنَّا نَحْنُ نُحْيِي وَنُمِيتُ وَإِلَيْنَا الْمَصِيرُ

Türkçe:

Biz, evet biz hayat veriyoruz, biz öldürüyoruz. Ve dönüş yalnız bizedir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Gerçekten biz hem yaşatırız, hem öldürürüz. Sonunda dönüş yalnız bizedir.

Diyanet Vakfı:

Şüphesiz biz diriltir ve öldürürüz. Dönüş de ancak bizedir.

İngilizce:

Verily it is We Who give Life and Death; and to Us is the Final Goal-

Fransızca:

C'est Nous qui donnons la vie et donnons la mort, et vers Nous sera la destination,

Almanca:

Gewiß, WIR sind es, Der belebt und sterben läßt, und zu Uns ist das Werden,

Rusça:

Воистину, Мы оживляем и умерщвляем, и к Нам предстоит прибытие.

Açıklama:
 
00:00

yevme teşeḳḳaḳu-l'arḍu `anhüm sirâ`â. ẕâlike ḥaşrun `aleynâ yesîr.

Arapça:

يَوْمَ تَشَقَّقُ الْأَرْضُ عَنْهُمْ سِرَاعًا ۚ ذَٰلِكَ حَشْرٌ عَلَيْنَا يَسِيرٌ

Türkçe:

O gün, yer çatır çatır yarılıp onlardan çabucak uzaklaşır. Bu yalnız bizim için kolay olan bir haşretmedir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O gün yer yarılır, insanlar kabirlerinden çabucak çıkarlar. İşte bu, sadece bize göre kolay bir toplanmadır.

Diyanet Vakfı:

O gün yer yarılır, onların üzerinden süratle yarılıp açılır. Bu, bize göre kolay olan bir haşirdir.

İngilizce:

The Day when the Earth will be rent asunder, from (men) hurrying out: that will be a gathering together,- quite easy for Us.

Fransızca:

le jour où la terre se fendra, les [rejetant] précipitamment. ce sera un rassemblement facile pour Nous.

Almanca:

an dem Tag, wenn die Erde über ihnen aufbricht, (während sie) eilend (hervorkommen). Dies ist für Uns ein leichtes Versammeln.

Rusça:

В тот день земля разверзнется для них, когда они будут спешить. Нам легко собрать их таким образом.

Açıklama:
 
00:00

naḥnü a`lemü bimâ yeḳûlûne vemâ ente `aleyhim bicebbârin feẕekkir bilḳur'âni mey yeḫâfü ve`îd.

Arapça:

نَّحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ ۖ وَمَا أَنتَ عَلَيْهِم بِجَبَّارٍ ۖ فَذَكِّرْ بِالْقُرْآنِ مَن يَخَافُ وَعِيدِ

Türkçe:

Biz onların neler söylediklerini çok iyi biliyoruz. Sen onların üstüne bir zorba değilsin. O halde, benim tehdidimden korkanlara sadece Kur'an'la öğüt ver.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Biz onların söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onlara karşı zor kullanacak değilsin. O halde sen, benim tehdidimden korkanlara bu Kur'ân ile öğüt ver.

Diyanet Vakfı:

Biz onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin. Tehdidimden korkanlara Kur'an'la öğüt ver.

İngilizce:

We know best what they say; and thou art not one to overawe them by force. So admonish with the Qur'an such as fear My Warning!

Fransızca:

Nous savons mieux ce qu'ils disent. Tu n'as pas pour mission d'exercer sur eux une contrainte. Rappelle donc, par le Coran celui qui craint Ma menace.

Almanca:

Gewiß, WIR wissen besser Bescheid über das, was sie sagen. Und du bist über sie kein Erzwingender. So ermahne mit dem Quran diejenigen, die sich vor Meiner Androhung fürchten.

Rusça:

Нам лучше знать, что они говорят, и тебе не надо принуждать их. Увещевай же Кораном тех, кто страшится Моей угрозы.

Açıklama:

Pages

Subscribe to Qaf—ق