Az-Zukhruf-- الزخرف

Arapça:
İngilizce:
Fransızca:
Almanca:
Rusça:
Açıklama:
 
00:00

ḥâ-mîm.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ حم

Türkçe:

Hâ, Mîm!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hâ, mîm.

Diyanet Vakfı:

Ha. Mim.

İngilizce:

Ha-Mim

Fransızca:

Ha, Mim .

Almanca:

Ha-mim .

Rusça:

Ха Мим.

Açıklama:
 
00:00

velkitâbi-lmübîn.

Arapça:

وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ

Türkçe:

O ayan-beyan konuşan Kitap'a yemin olsun ki,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Apaçık kitaba andolsun ki biz onu iyice anlayasınız diye Arapça bir Kur'an yaptık.

Diyanet Vakfı:

Apaçık Kitab'a andolsun ki,

İngilizce:

By the Book that makes things clear,-

Fransızca:

Par le Livre explicite !

Almanca:

Bei der deutlichen Schrift!

Rusça:

Клянусь ясным Писанием!

Açıklama:
 
00:00

innâ ce`alnâhü ḳur'ânen `arabiyyel le`alleküm ta`ḳilûn.

Arapça:

إِنَّا جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَّعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ

Türkçe:

Biz onu akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an yaptık.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Apaçık kitaba andolsun ki biz onu iyice anlayasınız diye Arapça bir Kur'an yaptık.

Diyanet Vakfı:

Biz, anlayıp düşünmeniz için onu Arapça bir Kur'an kıldık.

İngilizce:

We have made it a Qur'an in Arabic, that ye may be able to understand (and learn wisdom).

Fransızca:

Nous en avons fait un Coran arabe afin que vous raisonniez.

Almanca:

Gewiß, WIR ließen sie einen arabischen Quran werden, damit ihr euch besinnt.

Rusça:

Воистину, Мы сделали его Кораном на арабском языке, чтобы вы могли уразуметь.

Açıklama:
 
00:00

veinnehû fî ümmi-lkitâbi ledeynâ le`aliyyün ḥakîm.

Arapça:

وَإِنَّهُ فِي أُمِّ الْكِتَابِ لَدَيْنَا لَعَلِيٌّ حَكِيمٌ

Türkçe:

Ve o, bizim katımızdaki ana Kitap'ta çok yüce, çok hikmetlidir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Gerçekten o bizim nezdimizde bulunan ana kitapta mevcut yüce ve hikmet dolu bir kitaptır.

Diyanet Vakfı:

O, katımızda bulunan Ana Kitap'ta (levh-i mahfuzda) mevcut, yüce ve hikmetle dolu bir kitaptır.

İngilizce:

And verily, it is in the Mother of the Book, in Our Presence, high (in dignity), full of wisdom.

Fransızca:

Il est auprès de Nous, dans l'écriture-Mère (l'original du ciel), sublime et rempli de sagesse.

Almanca:

Und gewiß, er ist in der Mutterschrift bei Uns zweifelsohne hoch, weise.

Rusça:

Воистину, он находится у Нас в Матери Писания (Хранимой скрижали). Он - Возвышенный, Мудрый.

Açıklama:
 
00:00

efenaḍribü `ankümü-ẕẕikra ṣafḥan en küntüm ḳavmem müsrifîn.

Arapça:

أَفَنَضْرِبُ عَنكُمُ الذِّكْرَ صَفْحًا أَن كُنتُمْ قَوْمًا مُّسْرِفِينَ

Türkçe:

Siz, haddi aşanlardan/zulme sapanlardan oluşan bir toplumsunuz diye, o zikri/Kur'an'ı sizden uzak mı tutalım?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Siz haddi aşan bir kavim oldunuz diye Kur'an'ı size göndermekten vaz mı geçelim?

Diyanet Vakfı:

Siz, haddi aşan kimseler oldunuz diye, sizi Kur'an'la uyarmaktan vaz mı geçelim?

İngilizce:

Shall We then take away the Message from you and repel (you), for that ye are a people transgressing beyond bounds?

Fransızca:

Quoi ! Allons-Nous vous dispenser du Rappel [le Coran] pour la raison que vous êtes des gens outranciers ?

Almanca:

Lassen WIR von euch etwa die Ermahnung abwenden, weil ihr maßlose Leute wart?!

Rusça:

Неужели Мы отвратим от вас Напоминание (Коран) из-за того, что вы являетесь людьми, преступающими границы дозволенного?

Açıklama:
 
00:00

vekem erselnâ min nebiyyin fi-l'evvelîn.

Arapça:

وَكَمْ أَرْسَلْنَا مِن نَّبِيٍّ فِي الْأَوَّلِينَ

Türkçe:

Biz, öncekiler için de nice peygamberler gönderdik.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Biz öncekilere de nice peygamberler göndermiştik.

Diyanet Vakfı:

Daha önceki milletlere nice peygamberler göndermiştik.

İngilizce:

But how many were the prophets We sent amongst the peoples of old?

Fransızca:

Que de prophètes avons-Nous envoyés aux Anciens !

Almanca:

Und wie viele von Propheten entsandten WIR unter die Früheren.

Rusça:

Сколько пророков Мы отправляли к первым поколениям!

Açıklama:
 
00:00

vemâ ye'tîhim min nebiyyin illâ kânû bihî yestehziûn.

Arapça:

وَمَا يَأْتِيهِم مِّن نَّبِيٍّ إِلَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ

Türkçe:

Onlara bir peygamber geldiğinde mutlaka onunla alay ediyorlardı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlar kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.

Diyanet Vakfı:

Onlar, kendilerine gelen her peygamberi mutlaka alaya alırlardı.

İngilizce:

And never came there a prophet to them but they mocked him.

Fransızca:

et pas un prophète ne leur venait qu'ils ne le tournaient en dérision.

Almanca:

Und es kam zu ihnen kein Prophet, ohne daß sie ihn zu verspotten pflegten.

Rusça:

Но какой бы пророк ни приходил к ним, они издевались над ним.

Açıklama:
 
00:00

feehleknâ eşedde minhüm baṭşev vemeḍâ meŝelü-l'evvelîn.

Arapça:

فَأَهْلَكْنَا أَشَدَّ مِنْهُم بَطْشًا وَمَضَىٰ مَثَلُ الْأَوَّلِينَ

Türkçe:

Biz, gücü-kuvveti onlardan daha üstün olanları da helâk etmişizdir. Öncekilerin örneği geçti.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Biz onlardan daha kuvvetli olanları helâk ettik. Kur'an'da öncekilerin örneği de geçmiştir.

Diyanet Vakfı:

Biz bunlardan daha zorba olanları da helak ettik. Nitekim öncekilerde örneği geçmiştir.

İngilizce:

So We destroyed (them)- stronger in power than these;- and (thus) has passed on the Parable of the peoples of old.

Fransızca:

Nous avons fait périr de plus redoutables qu'eux ! Et on a déjà cité l'exemple des anciens.

Almanca:

So richteten WIR diejenigen zugrunde, die noch gewalttätiger als sie waren. Und das Gleichnis der Früheren kam bereits vor.

Rusça:

Мы погубили тех, которые превосходили их мощью, и уже миновали примеры прежних поколений.

Açıklama:
 
00:00

velein seeltehüm men ḫaleḳa-ssemâvâti vel'arḍa leyeḳûlünne ḫaleḳahünne-l`azîzü-l`alîm.

Arapça:

وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ خَلَقَهُنَّ الْعَزِيزُ الْعَلِيمُ

Türkçe:

Yemin olsun, eğer onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, kesinlikle şöyle diyeceklerdir: "Onları, Azîz ve Alîm olan yarattı!"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Eğer sen onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan elbette: "Onları çok güçlü ve herşeyi bilen Allah yarattı." derler.

Diyanet Vakfı:

Andolsun ki, onlara gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan; "Onları şüphesiz güçlü olan, her şeyi bilen Allah yarattı" derler.

İngilizce:

If thou wert to question them, 'Who created the heavens and the earth?' They would be sure to reply, 'they were created by (Him), the Exalted in Power, Full of Knowledge';-

Fransızca:

Et si tu leur demandes : "Qui a créé les cieux et la terre ? " Ils diront très certainement : "Le Puissant, l'Omniscient les a créés".

Almanca:

Und würdest du sie fragen: "Wer erschuf die Himmel und die Erde?", gewiß würden sie sagen: "Sie erschuf Der Allwürdige, Der Allwissende."

Rusça:

Если ты спросишь их: "Кто сотворил небеса и землю?" - они непременно скажут: "Их сотворил Могущественный, Знающий".

Açıklama:

Pages

Subscribe to Az-Zukhruf-- الزخرف