6161 |
600 |
101 |
4 |
30 |
يَوْمَ يَكُونُ النَّاسُ كَالْفَرَاشِ الْمَبْثُوثِ |
yevme yekûnü-nnâsü kelferâşi-lmebŝûŝ. |
O gün insanlar, ateş etrafında çırpınıp dökülen pervaneye dönecekler. |
It is the Day when people will be like moths, dispersed, |
Sayfa 600, Cuz 30, القارعة, Al-Qaria—القارعة |
6162 |
600 |
101 |
5 |
30 |
وَتَكُونُ الْجِبَالُ كَالْعِهْنِ الْمَنفُوشِ |
vetekûnü-lcibâlü kel`ihni-lmenfûş. |
Dağlar, atılmış renkli yüne benzeyecekler. |
And the mountains will be like wool, fluffed up. |
Sayfa 600, Cuz 30, القارعة, Al-Qaria—القارعة |
6163 |
600 |
101 |
6 |
30 |
فَأَمَّا مَن ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ |
feemmâ men ŝeḳulet mevâzînüh. |
Ama tartıları ağır gelen kimse hoş bir hayat içinde olacaktır. |
Then as for one whose scales are heavy [with good deeds], |
Sayfa 600, Cuz 30, القارعة, Al-Qaria—القارعة |
6164 |
600 |
101 |
7 |
30 |
فَهُوَ فِي عِيشَةٍ رَّاضِيَةٍ |
fehüve fî `îşetir râḍiyeh. |
Ama tartıları ağır gelen kimse hoş bir hayat içinde olacaktır. |
He will be in a pleasant life. |
Sayfa 600, Cuz 30, القارعة, Al-Qaria—القارعة |
6165 |
600 |
101 |
8 |
30 |
وَأَمَّا مَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ |
veemmâ men ḫaffet mevâzînüh. |
Tartıları hafif gelenler ise, |
But as for one whose scales are light, |
Sayfa 600, Cuz 30, القارعة, Al-Qaria—القارعة |
6166 |
600 |
101 |
9 |
30 |
فَأُمُّهُ هَاوِيَةٌ |
feümmühû hâviyeh. |
Onların yeri bir çukurdur. |
His refuge will be an abyss. |
Sayfa 600, Cuz 30, القارعة, Al-Qaria—القارعة |
6167 |
600 |
101 |
10 |
30 |
وَمَا أَدْرَاكَ مَا هِيَهْ |
vemâ edrâke mâ hiyeh. |
O çukurun ne olduğunu sen bilir misin? |
And what can make you know what that is? |
Sayfa 600, Cuz 30, القارعة, Al-Qaria—القارعة |
6168 |
600 |
101 |
11 |
30 |
نَارٌ حَامِيَةٌ |
nârun ḥâmiyeh. |
O, kızgın bir ateştir. |
It is a Fire, intensely hot. |
Sayfa 600, Cuz 30, القارعة, Al-Qaria—القارعة |
6169 |
600 |
102 |
1 |
30 |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ أَلْهَاكُمُ التَّكَاثُرُ |
elhâkümü-ttekâŝür. |
Çoğunluk olmak iddianız sizi o kadar meşgul etti ki, mezarları ziyaretle oradakileri de sayacak kadar oldunuz. |
Competition in [worldly] increase diverts you |
Sayfa 600, Cuz 30, التكاثر, At-Takathur—التكاثر |
6170 |
600 |
102 |
2 |
30 |
حَتَّىٰ زُرْتُمُ الْمَقَابِرَ |
ḥattâ zürtümü-lmeḳâbir. |
Çoğunluk olmak iddianız sizi o kadar meşgul etti ki, mezarları ziyaretle oradakileri de sayacak kadar oldunuz. |
Until you visit the graveyards. |
Sayfa 600, Cuz 30, التكاثر, At-Takathur—التكاثر |
6171 |
600 |
102 |
3 |
30 |
كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ |
kellâ sevfe ta`lemûn. |
Hayır; öyle olmayın; yakında bileceksiniz. |
No! You are going to know. |
Sayfa 600, Cuz 30, التكاثر, At-Takathur—التكاثر |
6172 |
600 |
102 |
4 |
30 |
ثُمَّ كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ |
ŝümme kellâ sevfe ta`lemûn. |
Hayır; gözünüzü açın; yakında bileceksiniz. |
Then no! You are going to know. |
Sayfa 600, Cuz 30, التكاثر, At-Takathur—التكاثر |
6173 |
600 |
102 |
5 |
30 |
كَلَّا لَوْ تَعْلَمُونَ عِلْمَ الْيَقِينِ |
kellâ lev ta`lemûne `ilme-lyeḳîn. |
Dikkat edin, şayet yaptığınızın sonucunu kesin olarak bir bilseniz! |
No! If you only knew with knowledge of certainty... |
Sayfa 600, Cuz 30, التكاثر, At-Takathur—التكاثر |
6174 |
600 |
102 |
6 |
30 |
لَتَرَوُنَّ الْجَحِيمَ |
leteravunne-lceḥîm. |
And olsun ki, cehennemi göreceksiniz. |
You will surely see the Hellfire. |
Sayfa 600, Cuz 30, التكاثر, At-Takathur—التكاثر |
6175 |
600 |
102 |
7 |
30 |
ثُمَّ لَتَرَوُنَّهَا عَيْنَ الْيَقِينِ |
ŝümme leteravunnehâ `ayne-lyeḳîn. |
And olsun ki, onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz. |
Then you will surely see it with the eye of certainty. |
Sayfa 600, Cuz 30, التكاثر, At-Takathur—التكاثر |
6176 |
600 |
102 |
8 |
30 |
ثُمَّ لَتُسْأَلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّعِيمِ |
ŝümme letüs'elünne yevmeiẕin `ani-nne`îm. |
Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz. |
Then you will surely be asked that Day about pleasure. |
Sayfa 600, Cuz 30, التكاثر, At-Takathur—التكاثر |