
veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.
Türkçe:
Vay haline o gün, yalanlayanların!
İngilizce:
Ah woe, that Day, to the Rejecters of Truth!
Fransızca:
Malheur, ce jour-là, à ceux qui criaient au mensonge.
Almanca:
Niedergang ist an diesem Tag für die Ableugnenden bestimmt!
Rusça:
Горе в тот день обвиняющим во лжи!
Arapça:
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün yalanlayanların vay haline!
Diyanet Vakfı:
O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!

inne-lmütteḳîne fî żilâliv ve`uyûn.
Türkçe:
Takvaya sarılanlar gölgeler altında, su kaynaklarındadır.
İngilizce:
As to the Righteous, they shall be amidst (cool) shades and springs (of water).
Fransızca:
Les pieux seront parmi des ombrages et des sources.
Almanca:
Gewiß, die Muttaqi sind heute in Schatten und an Quellen
Rusça:
Воистину, богобоязненные пребудут среди сеней и источников
Arapça:
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي ظِلَالٍ وَعُيُونٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kuşkusuz takva sahipleri gölgeler altında ve pınar başlarındadır.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz (o gün) takva sahipleri, gölgeliklerde ve pınar başlarında,

vefevâkihe mimmâ yeştehûn.
Türkçe:
Canlarının çektiği meyvelerle yanyanadırlar.
İngilizce:
And (they shall have) fruits,- all they desire.
Fransızca:
De même que des fruits selon leurs désirs.
Almanca:
sowie mit Obst von dem, was sie begehren.
Rusça:
и плодов, каких только пожелают.
Arapça:
وَفَوَاكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Canlarının çektiğinden türlü meyveler arasındadırlar.
Diyanet Vakfı:
Canlarının çektiği çeşit çeşit meyveler arasındadırlar.

külû veşrabû henîem bimâ küntüm ta`melûn.
Türkçe:
"Yapıp ürettiklerinize karşılık olarak afiyetle yiyip için."
İngilizce:
Eat ye and drink ye to your heart's content: for that ye worked (Righteousness).
Fransızca:
"Mangez et buvez agréablement, pour ce que vous faisiez".
Almanca:
Esst und trinkt wohlbekömmlich für das, was ihr zu tun pflegtet.
Rusça:
Ешьте и пейте во здравие за то, что вы совершали!
Arapça:
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Onlara): "Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyin, için" (denir).
Diyanet Vakfı:
(Kendilerine:) "İşlediklerinizin karşılığı olarak şimdi afiyetle yeyin için" (denir).

innâ keẕâlike neczi-lmuḥsinîn.
Türkçe:
İşte böyle ödüllendiririz biz, güzellikler sergileyenleri!
İngilizce:
Thus do We certainly reward the Doers of Good.
Fransızca:
C'est ainsi que Nous récompensons les bienfaisants.
Almanca:
Gewiß, solcherart belohnen WIR die Muhsin.
Rusça:
Так Мы вознаграждаем творящих добро.
Arapça:
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte biz güzel amel işleyenleri böyle mükafatlandırırız.
Diyanet Vakfı:
İşte, biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.

veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.
Türkçe:
Vay haline o gün, yalanlayanların!
İngilizce:
Ah woe, that Day, to the Rejecters of Truth!
Fransızca:
Malheur, ce jour-là, à ceux qui criaient au mensonge.
Almanca:
Niedergang ist an diesem Tag für die Ableugnenden bestimmt!
Rusça:
Горе в тот день обвиняющим во лжи!
Arapça:
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün yalanlayanların vay haline!
Diyanet Vakfı:
O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!

külû vetemette`û ḳalîlen inneküm mücrimûn.
Türkçe:
Yiyin ve birazcık nimetlenin. Suçlularsınız siz.
İngilizce:
(O ye unjust!) Eat ye and enjoy yourselves (but) a little while, for that ye are Sinners.
Fransızca:
"Mangez et jouissez un peu (ici-bas); vous êtes certes des criminels".
Almanca:
Esst und vergnügt euch ein wenig, ihr seid schwer Verfehlende.
Rusça:
Вкушайте и наслаждайтесь недолго, ведь вы являетесь грешниками.
Arapça:
كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَلِيلًا إِنَّكُم مُّجْرِمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yiyin, zevklenin biraz, çünkü siz suçlularsınız.
Diyanet Vakfı:
(Ey inkarcılar!) Yeyiniz, (dünyadan) faydalanınız biraz! Gerçek şu ki, sizler suçlusunuz!

veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.
Türkçe:
Vay haline o gün, yalanlayanların!
İngilizce:
Ah woe, that Day, to the Rejecters of Truth!
Fransızca:
Malheur, ce jour-là, à ceux qui criaient au mensonge.
Almanca:
Niedergang ist an diesem Tag für die Ableugnenden bestimmt!
Rusça:
Горе в тот день обвиняющим во лжи!
Arapça:
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün yalanlayanların vay haline!
Diyanet Vakfı:
O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!

veiẕâ ḳîle lehümü-rke`û lâ yerke`ûn.
Türkçe:
Onlara, "rukû' edin!" dendiğinde rukû etmezler.
İngilizce:
And when it is said to them, "Prostrate yourselves!" they do not so.
Fransızca:
Et quand on leur dit : "Inclinez-vous , ils ne s'inclinent pas.
Almanca:
Und wenn ihnen gesagt wird: Vollzieht Ruku'!, vollziehen sie kein Ruku'.
Rusça:
Когда им говорят: "Поклонитесь!" - они не кланяются.
Arapça:
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ارْكَعُوا لَا يَرْكَعُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlara: "Rüku edin" denildiği zaman etmezler.
Diyanet Vakfı:
Onlar, kendilerine: "Allah'ın huzurunda eğilin!" denildiği vakit eğilmezler:

veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.
Türkçe:
Vay haline o gün, yalanlayanların.
İngilizce:
Ah woe, that Day, to the Rejecters of Truth!
Fransızca:
Malheur, ce jour-là, à ceux qui criaient au mensonge.
Almanca:
Niedergang ist an diesem Tag für die Ableugnenden bestimmt!
Rusça:
Горе в тот день обвиняющим во лжи!
Arapça:
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Vay haline o gün yalanlayanların!
Diyanet Vakfı:
O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!
Pages
