
inṭaliḳû ilâ żillin ẕî ŝelâŝi şu`ab.
Türkçe:
Haydi, üç çatallı gölgeye gidin!
İngilizce:
Depart ye to a Shadow (of smoke ascending) in three columns,
Fransızca:
Allez vers une ombre [fumée de l'Enfer] à trois branches;
Almanca:
Geht los zu einem Schatten mit drei Säulen,
Rusça:
Ступайте к тени с тремя разветвлениями.
Arapça:
انطَلِقُوا إِلَىٰ ظِلٍّ ذِي ثَلَاثِ شُعَبٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Haydi gidin o üç çatallı gölgeye (cehenneme).
Diyanet Vakfı:
Üç kola ayrılmış, bir gölgeğe gidin.

lâ żalîliv velâ yugnî mine-lleheb.
Türkçe:
Ne gölgelendirir ne alevden korur.
İngilizce:
(Which yields) no shade of coolness, and is of no use against the fierce Blaze.
Fransızca:
qui n'est ni ombreuse ni capable de protéger contre la flamme;
Almanca:
der weder schattig ist, noch vor den Flammen schützt.
Rusça:
Не тениста она и не избавляет от пламени,
Arapça:
لَّا ظَلِيلٍ وَلَا يُغْنِي مِنَ اللَّهَبِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O, ne gölgelendirir, ne alevden korur.
Diyanet Vakfı:
Ki ne gölgelendiren ne de alevden koruyandır.

innehâ termî bişerarin kelḳaṣr.
Türkçe:
Gerçekten o, köşke benzer kıvılcımlar saçar.
İngilizce:
Indeed it throws about sparks (huge) as Forts,
Fransızca:
car [le feu] jette des étincelles volumineuses comme des châteaux,
Almanca:
Sie wirft mit Funken wie ein Turm,
Rusça:
ведь она бросает искры, словно замок,
Arapça:
إِنَّهَا تَرْمِي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O, saray gibi kıvılcımlar atar.
Diyanet Vakfı:
O, saray gibi kocaman kıvılcım saçar.

keennehû cimâlâtün ṣufr.
Türkçe:
O kıvılcım sanki sarımtırak bir halat/bir deve kervanı/bakırdan bir ip gibidir.
İngilizce:
As if there were (a string of) yellow camels (marching swiftly).
Fransızca:
et qu'on prendrait pour des chameaux jaunes.
Almanca:
als wären sie gelbe Kamele.
Rusça:
подобный желтым верблюдам.
Arapça:
كَأَنَّهُ جِمَالَتٌ صُفْرٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sanki o kıvılcımlar, sarı sarı (erkek deve sürüleridir).
Diyanet Vakfı:
Her bir kıvılcım, sanki birer sarı deve gibidir.

veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.
Türkçe:
Vay haline o gün, yalanlayanların!
İngilizce:
Ah woe, that Day, to the Rejecters of Truth!
Fransızca:
Malheur, ce jour-là, à ceux qui criaient au mensonge.
Almanca:
Niedergang ist an diesem Tag für die Ableugnenden bestimmt!
Rusça:
Горе в тот день обвиняющим во лжи!
Arapça:
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün yalanlayanların vay haline!
Diyanet Vakfı:
O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!

hâẕâ yevmü lâ yenṭiḳûn.
Türkçe:
Konuşamayacakları gündür bu!
İngilizce:
That will be a Day when they shall not be able to speak.
Fransızca:
Ce sera le jour où ils ne [peuvent] pas parler,
Almanca:
Dies ist der Tag, an dem sie nicht sprechen,
Rusça:
В тот день они будут безмолвствовать,
Arapça:
هَٰذَا يَوْمُ لَا يَنطِقُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bugün, konuşamıyacakları gündür.
Diyanet Vakfı:
Bu, (kafirlerin) konuşamayacağı bir gündür.

velâ yü'ẕenü lehüm feya`teẕirûn.
Türkçe:
İzin verilmez ki onlara özür dilesinler.
İngilizce:
Nor will it be open to them to put forth pleas.
Fransızca:
et point ne leur sera donné permission de s'excuser.
Almanca:
und ihnen nicht erlaubt wird, damit sie sich entschuldigen.
Rusça:
и не будет им дозволено оправдываться.
Arapça:
وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendilerine izin de verilmez ki, özür beyan etsinler.
Diyanet Vakfı:
Onlara izin de verilmez ki (sözde) mazeretlerini beyan etsinler.

veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.
Türkçe:
Vay haline o gün, yalanlayanların!
İngilizce:
Ah woe, that Day, to the Rejecters of Truth!
Fransızca:
Malheur, ce jour-là, à ceux qui criaient au mensonge.
Almanca:
Niedergang ist an diesem Tag für die Ableugnenden bestimmt!
Rusça:
Горе в тот день обвиняющим во лжи!
Arapça:
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün yalanlayanların vay haline!
Diyanet Vakfı:
O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!

hâẕâ yevmü-lfaṣl. cema`nâküm vel'evvelîn.
Türkçe:
Ayırma günüdür bu! Sizinle öncekileri bir yere topladık.
İngilizce:
That will be a Day of Sorting out! We shall gather you together and those before (you)!
Fransızca:
C'est le Jour de la Décision [Jugement], où nous vous réunirons ainsi que les anciens.
Almanca:
Dies ist der Tag des Richtens. WIR sammelten euch und die Früheren.
Rusça:
Вот День различения! Мы собрали вас и тех, кто был прежде.
Arapça:
هَٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِ ۖ جَمَعْنَاكُمْ وَالْأَوَّلِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bu, işte o hüküm günüdür. Sizi ve öncekileri bir araya topladık.
Diyanet Vakfı:
(O zaman şöyle denir:) Bu, ayırım günüdür. Sizi ve sizden öncekileri bir araya getirdik.

fein kâne leküm keydün fekîdûn.
Türkçe:
Eğer bir hileniz/bir tuzağınız varsa, hadi hile yapıp tuzak kurun bana!
İngilizce:
Now, if ye have a trick (or plot), use it against Me!
Fransızca:
Si vous disposez d'une ruse, rusez donc contre Moi.
Almanca:
Also wenn ihr über List verfügt, so plant List gegen Mich!
Rusça:
Если у вас есть какая хитрость, то ухитритесь против Меня!
Arapça:
فَإِن كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَكِيدُونِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bir hileniz varsa beni atlatın.
Diyanet Vakfı:
(Azaptan kurtulmanız için) bir hileniz varsa, gösterin bana hilenizi!
Pages
