Al-Mursalat—المرسلات

veiẕe-lcibâlü nüsifet.

Türkçe:
Dağlar un-ufak edilip savrulduğunda,
İngilizce:
When the mountains are scattered (to the winds) as dust;
Fransızca:
et que les montagnes seront pulvérisées,
Almanca:
und wenn die Berge zertrümmert werden,
Rusça:
когда развеются горы,
Arapça:
وَإِذَا الْجِبَالُ نُسِفَتْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Dağlar savrulduğu zaman,
Diyanet Vakfı:
Dağlar ufalanıp savrulduğu zaman,

veiẕe-rrusülü üḳḳitet.

Türkçe:
Resuller vakte bağlandığında,
İngilizce:
And when the messengers are (all) appointed a time (to collect);-
Fransızca:
et que le moment (pour la réunion) des Messagers a été fixé ! ...
Almanca:
und wenn den Gesandten ein Termin festgelegt wird,
Rusça:
когда посланникам будет установлен срок.
Arapça:
وَإِذَا الرُّسُلُ أُقِّتَتْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Elçiler, tayin edilen vakitlerine erdirildikleri zaman,
Diyanet Vakfı:
Peygamberlerin (ümmetleri hakkında şahitlik) vakti tayin edildiği zaman (artık kıyamet kopmuştur).

lieyyi yevmin üccilet.

Türkçe:
Hangi gün için vakte bağlandılar?
İngilizce:
For what Day are these (portents) deferred?
Fransızca:
A quel jour tout cela a-t-il été renvoyé ?
Almanca:
zum Tag, zu dem ihr Aufschub gewährt wurde,
Rusça:
До какого дня отсрочено?
Arapça:
لِأَيِّ يَوْمٍ أُجِّلَتْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bunlar hangi güne ertelendiler?
Diyanet Vakfı:
(Bu alametler) hangi vakte ertelenmiştir?

liyevmi-lfaṣl.

Türkçe:
Ayrım ve hüküm günü için.
İngilizce:
For the Day of Sorting out.
Fransızca:
Au Jour de la Décision. [le Jugement] !
Almanca:
zum Tag des Richtens,
Rusça:
До Дня различения!
Arapça:
لِيَوْمِ الْفَصْلِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hüküm gününe..
Diyanet Vakfı:
Ayırım gününe.

vemâ edrâke mâ yevmü-lfaṣl.

Türkçe:
Ayrım ve hüküm gününü sana bildiren nedir?
İngilizce:
And what will explain to thee what is the Day of Sorting out?
Fransızca:
Et qui te dira ce qu'est le Jour de la Décision ?
Almanca:
und was weißt du, was der Tag des Richtens ist?!
Rusça:
Откуда ты мог знать, что такое День различения?
Arapça:
وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bildin mi, nedir o hüküm günü?
Diyanet Vakfı:
(Resulüm!) Ayırım gününün ne olduğunu sen nereden bileceksin!

veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.

Türkçe:
Yalanlayanların vay haline o gün!
İngilizce:
Ah woe, that Day, to the Rejecters of Truth!
Fransızca:
Malheur, ce jour-là, à ceux qui criaient au mensonge.
Almanca:
Niedergang ist an diesem Tag für die Ableugnenden bestimmt!
Rusça:
Горе в тот день обвиняющим во лжи!
Arapça:
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün yalanlayanların vay haline!
Diyanet Vakfı:
O gün (Peygamber'i ve ahireti) yalan sayanların vay haline!

elem nühliki-l'evvelîn.

Türkçe:
Öncekileri helâk etmedik mi?
İngilizce:
Did We not destroy the men of old (for their evil)?
Fransızca:
N'avons-Nous pas fait périr les premières [générations] ?
Almanca:
Richteten WIR etwa nicht die Früheren zugrunde,
Rusça:
Разве мы не погубили первые поколения?
Arapça:
أَلَمْ نُهْلِكِ الْأَوَّلِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz, öncekileri helak etmedik mi?
Diyanet Vakfı:
Biz, (bunlar gibi inkarcı olan) öncekileri helak etmedik mi?

ŝümme nütbi`uhümü-l'âḫirîn.

Türkçe:
Sonra, geriden gelenleri de onların peşlerine takarız.
İngilizce:
So shall We make later (generations) follow them.
Fransızca:
Puis ne les avons-Nous pas fait suivre par les derniers ?
Almanca:
dann ihnen die Letzten 3 folgen ließen?!
Rusça:
Вслед за ними Мы отправили последующие поколения.
Arapça:
ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ الْآخِرِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sonra geridekileri de onlara katarız.
Diyanet Vakfı:
Sonra arkadakileri de onların ardına takacağız.

keẕâlike nef`alü bilmücrimîn.

Türkçe:
Biz, suçlulara işte böyle yaparız.
İngilizce:
Thus do We deal with men of sin.
Fransızca:
C'est ainsi que Nous agissons avec les criminels.
Almanca:
Solcherart machen WIR mit den schwer Verfehlenden.
Rusça:
Так поступаем Мы с грешниками.
Arapça:
كَذَٰلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz suçlulara böyle yaparız.
Diyanet Vakfı:
İşte biz suçlulara böyle yaparız!

veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.

Türkçe:
Yalanlayanların o gün vay haline!
İngilizce:
Ah woe, that Day, to the Rejecters of Truth!
Fransızca:
Malheur, ce jour-là, à ceux qui criaient au mensonge.
Almanca:
Niedergang ist an diesem Tag für die Ableugnenden bestimmt!
Rusça:
Горе в тот день обвиняющим во лжи!
Arapça:
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün yalanlayanların vah haline!
Diyanet Vakfı:
O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!

Pages

Al-Mursalat—المرسلات beslemesine abone olun.