Al-Qiyama—القيامة

kellâ bel tüḥibbûne-l`âcileh.

Türkçe:
Hayır, hayır! Siz hemencecik geleni seversiniz.
İngilizce:
Nay, (ye men!) but ye love the fleeting life,
Fransızca:
Mais vous aimez plutôt [la vie] éphémère,
Almanca:
Gewiß, nein! Sondern ihr liebt das Gegenwärtige,
Rusça:
Но нет! Вы любите жизнь ближнюю
Arapça:
كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hayır, siz peşin olanı (dünyayı) seviyorsunuz da
Diyanet Vakfı:
Hayır! Doğrusu siz, çarçabuk geçeni (dünya hayatını ve nimetlerini) seviyorsunuz da,

veteẕerûne-l'âḫirah.

Türkçe:
Ve sonradan geleceği terk edersiniz.
İngilizce:
And leave alone the Hereafter.
Fransızca:
et vous délaissez l'au-delà.
Almanca:
und vernachlässigt das Jenseits.
Rusça:
и пренебрегаете Последней жизнью.
Arapça:
وَتَذَرُونَ الْآخِرَةَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ahireti bırakıyorsunuz.
Diyanet Vakfı:
Ahireti bırakıyorsunuz.

vucûhüy yevmeiẕin nâḍirah.

Türkçe:
Yüzler vardır o gün parıltılı,
İngilizce:
Some faces, that Day, will beam (in brightness and beauty);-
Fransızca:
Ce jour-là, il y aura des visages resplendissants
Almanca:
Es sind an diesem Tag strahlende Gesichter,
Rusça:
Одни лица в тот день будут сиять
Arapça:
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاضِرَةٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yüzler var ki o gün ışıl ışıl parlar.
Diyanet Vakfı:
Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parıldayacaktır.

ilâ rabbihâ nâżirah.

Türkçe:
Rabbine doğru bakan.
İngilizce:
Looking towards their Lord;
Fransızca:
qui regarderont leur Seigneur;
Almanca:
die zu ihrem HERRN aufschauen.
Rusça:
и взирать на своего Господа.
Arapça:
إِلَىٰ رَبِّهَا نَاظِرَةٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Rabbine bakar.
Diyanet Vakfı:
Rablerine bakacaklardır (O'nu göreceklerdir).

vevucûhüy yevmeiẕim bâsirah.

Türkçe:
Ve yüzler vardır o gün, asık/buruk,
İngilizce:
And some faces, that Day, will be sad and dismal,
Fransızca:
et il y aura ce jour-là, des visages assombris,
Almanca:
und es sind an diesem Tag verfinsterte Gesichter.
Rusça:
Другие же лица в тот день будут омрачены.
Arapça:
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ بَاسِرَةٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yüzler de var ki o gün asıktır.
Diyanet Vakfı:
Yüzler de vardır ki, o gün buruşacaktır;

teżunnü ey yüf`ale bihâ fâḳirah.

Türkçe:
Kendisine, bel kıracak bir hesap yöneleceğini sezinler.
İngilizce:
In the thought that some back-breaking calamity was about to be inflicted on them;
Fransızca:
qui s'attendent à subir une catastrophe.
Almanca:
Sie glauben, daß ihnen Vernichtendes angetan wird.
Rusça:
Они будут думать о том, что их поразит беда.
Arapça:
تَظُنُّ أَن يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Anlar ki kendisine belkıran (bel kemiklerini kıran belalı bir iş) yapılır.
Diyanet Vakfı:
Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felakete uğratılacağını sezeceklerdir.

kellâ iẕâ belegati-tterâḳiy.

Türkçe:
İş, onların sandığı gibi değil! Can, köprücüklere dayandığında,
İngilizce:
Yea, when (the soul) reaches to the collar-bone (in its exit),
Fransızca:
Mais non ! Quand [l'âme] en arrive aux clavicules
Almanca:
Gewiß, 3 nein! Wenn sie (die Seele) die Schlüsselbeine erreicht,
Rusça:
Но нет! Когда она (душа) достигнет ключицы,
Arapça:
كَلَّا إِذَا بَلَغَتِ التَّرَاقِيَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hayır hayır, ne zaman ki can köprücük kemiklerine dayanır,
Diyanet Vakfı:
Artık gözünüzü açın! Ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır,

veḳîle men râḳ.

Türkçe:
"Kim var okuyup üfleyecek?" denilir!
İngilizce:
And there will be a cry, "Who is a magician (to restore him)?"
Fransızca:
et qu'on dit : "Qui est exorciseur ? "
Almanca:
und gesagt wird: "Wer ist Heiler?"
Rusça:
будет сказано: "Кто же прочтет заклинание?"
Arapça:
وَقِيلَ مَنْ ۜ رَاقٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Tedavi edebilecek kimdir? denilir.
Diyanet Vakfı:
"Tedavi edebilecek kimdir?" denir.

veżanne ennehü-lfirâḳ.

Türkçe:
Sezinlemiştir ki odur ayrılık.
İngilizce:
And he will conclude that it was (the Time) of Parting;
Fransızca:
et qu'il [l'agonisant] est convaincu que c'est la séparation (la mort),
Almanca:
Und er glaubte, daß es doch die Trennung ist,
Rusça:
Он (умирающий) поймет, что наступило расставание.
Arapça:
وَظَنَّ أَنَّهُ الْفِرَاقُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Can çekişen bunun o ayrılık anı olduğunu anlar.
Diyanet Vakfı:
(Can çekişen) bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar.

velteffeti-ssâḳu bissâḳ.

Türkçe:
Dolaşmıştır el-ayak/kol-bacak.
İngilizce:
And one leg will be joined with another:
Fransızca:
et que la jambe s'enlace à la jambe,
Almanca:
und das Bein über das (andere) Bein geschlagen wird,
Rusça:
Голень сойдется с голенью (тяготы мирской жизни объединятся с тяготами последней жизни или голени человека будут сложены вместе в саване),
Arapça:
وَالْتَفَّتِ السَّاقُ بِالسَّاقِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bacak bacağa dolaşır..
Diyanet Vakfı:
Ve bacak bacağa dolaşır.

Pages

Al-Qiyama—القيامة beslemesine abone olun.