İngilizce:
Fransızca:
Almanca:
Rusça:
Arapça:
İngilizce:
Fransızca:
Almanca:
Rusça:
Arapça:

ḳad efleḥa-lmü'minûn.
Türkçe:
Hiç kuşku yok, kurtulmuştur müminler.
İngilizce:
The believers must (eventually) win through,-
Fransızca:
Bienheureux sont certes les croyants ,
Almanca:
Bereits sind die Mumin erfolgreich!
Rusça:
Воистину, преуспели верующие,
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir,
Diyanet Vakfı:
Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir;

elleẕîne hüm fî ṣalâtihim ḫâşi`ûn.
Türkçe:
Namazlarında/dualarında huşû sahipleridir onlar.
İngilizce:
Those who humble themselves in their prayers;
Fransızca:
ceux qui sont humbles dans leur Salat,
Almanca:
Diejenigen, die in ihrem rituellen Gebet voller Ehrfurcht sind.
Rusça:
которые смиренны во время своих намазов,
Arapça:
الَّذِينَ هُمْ فِي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler,
Diyanet Vakfı:
Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler;

velleẕîne hüm `ani-llagvi mü`riḍûn.
Türkçe:
Boş ve lüzumsuz sözden yüz çevirmişlerdir onlar.
İngilizce:
Who avoid vain talk;
Fransızca:
qui se détournent des futilités,
Almanca:
Und diejenigen, die dem unnützen Gerede abgeneigt sind.
Rusça:
которые отворачиваются от всего праздного,
Arapça:
وَالَّذِينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler,
Diyanet Vakfı:
Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler;

velleẕîne hüm lilzekâti fâ`ilûn.
Türkçe:
Zekâtı vermek için faaliyettedir onlar.
İngilizce:
Who are active in deeds of charity;
Fransızca:
qui s'acquittent de la Zakat,
Almanca:
Und diejenigen, welche die Zakat entrichten.
Rusça:
которые выплачивают закят,
Arapça:
وَالَّذِينَ هُمْ لِلزَّكَاةِ فَاعِلُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar ki, zekat (vazifelerini) yerine getirirler,
Diyanet Vakfı:
Onlar ki, zekatı verirler;

velleẕîne hüm lifürûcihim ḥâfiżûn.
Türkçe:
Cinsiyet organlarını/ırzlarını koruyanlardır onlar.
İngilizce:
Who abstain from sex,
Fransızca:
et qui préservent leurs sexes [de tout rapport],
Almanca:
Und diejenigen, die ihre Intimbereiche behüten,
Rusça:
которые оберегают свои половые органы от всех,
Arapça:
وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve onlar ki, iffetlerini korurlar,
Diyanet Vakfı:
Ve onlar ki, iffetlerini korurlar;

illâ `alâ ezvâcihim ev mâ meleket eymânühüm feinnehüm gayru melûmîn.
Türkçe:
Eşleri yahut akitleri aracılığıyla sahip bulundukları müstesnadır. Bu durumda kınanmış değillerdir onlar.
İngilizce:
Except with those joined to them in the marriage bond, or (the captives) whom their right hands possess,- for (in their case) they are free from blame,
Fransızca:
si ce n'est qu'avec leurs épouses ou les esclaves qu'ils possèdent , car là vraiment, on ne peut les blâmer;
Almanca:
außer ihren Ehefrauen und denen gegenüber, die ihnen gehören. Denn dann sind sie gewiß nicht zu tadeln.
Rusça:
кроме своих жен или невольниц, которыми овладели их десницы, за что они не заслуживают порицания,
Arapça:
إِلَّا عَلَىٰ أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (cariyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerinden dolayı) kınanmış değillerdir.
Diyanet Vakfı:
Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (cariyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerden dolayı) kınanmış değillerdir.

femeni-btegâ verâe ẕâlike feülâike hümü-l`âdûn.
Türkçe:
Kim bundan ötesini isterse, işte onlar, sınırı aşanlardır.
İngilizce:
But those whose desires exceed those limits are transgressors;-
Fransızca:
alors que ceux qui cherchent au-delà de ces limites sont des transgresseurs;
Almanca:
Wer dann anderes als dies erstrebt, diese sind die wirklichen Übertretenden.
Rusça:
тогда как желающие сверх этого являются преступниками;
Arapça:
فَمَنِ ابْتَغَىٰ وَرَاءَ ذَٰلِكَ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْعَادُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şu halde, kim bunun ötesine gitmeyi isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir.
Diyanet Vakfı:
Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir.

velleẕîne hüm liemânâtihim ve`ahdihim râ`ûn.
Türkçe:
O müminler, emanetlerine, ahitlerine saygı duyup sahip çıkanlardır.
İngilizce:
Those who faithfully observe their trusts and their covenants;
Fransızca:
et qui veillent à la sauvegarde des dépôts confiés à eux et honorent leurs engagements,
Almanca:
Und diejenigen, welche das ihnen Anvertraute und ihre Abmachungen wahren.
Rusça:
которые оберегают вверенное им на хранение и соблюдают договоры,
Arapça:
وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yine onlar ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler,
Diyanet Vakfı:
Yine onlar (o müminler) ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler;
Pages
