Kur'an Ayetleri

  • Nahl Suresi, Kur'an'ın 16. suresidir. Sure, 128 ayetten oluşur. Medine döneminde inmiş olan son üç ayetin dışındakilerin Mekke döneminde indirildiğine inanılmaktadır. Sure, ismini 68. ayette geçen ve "bal arısı" anlamına gelen "nahl" kelimesinden almıştır. Sure, "Allah'ın emri gelecektir!" ifadesiyle başlar. Vikipedi

    Ayet sayısı: 128

    Başka isimleri: Arı Suresi

    Geliş zamanı: Mekke Dönemi

    Harf sayısı: 7642

    İsmin anlamı: Bal arısı

    Kelime sayısı: 1845

    Sure numarası: 16

chapter_number: 

16

Ayah_chapter_number: 

122

Ayahid: 

2023

Sayfa No: 

281

Nüzûl Yeri: 

content_ar: 

وَآتَيْنَاهُ فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً ۖ وَإِنَّهُ فِي الْآخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِحِينَ

Çeviriyazı: 

veâteynâhü fi-ddünyâ ḥaseneh. veinnehû fi-l'âḫirati lemine-ṣṣâliḥîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ve biz ona (İbrahim'e) iyilik verdik. Şüphesiz ki o, ahirette de salihlerdendir.

Diyanet İşleri: 

Dünyada ona güzellik verdik, ahirette de o mutlaka barışsever iyiler arasında yer alacaktır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve dünyada ona iyilik vermiştik, ahirette de gerçekten, salih kişilerdendi.

Şaban Piriş: 

Dünyada ona iyilik vermiştik. Ahirette de o salihlerdendir.

Edip Yüksel: 

Ve ona bu dünyada mutluluk verdik, ahirette ise erdemlilerle birlikte olacaktır.

Ali Bulaç: 

Ve Biz ona dünyada bir güzellik verdik; şüphesiz o, ahirette de salih olanlardandır.

Suat Yıldırım: 

Biz ona dünyada iyilik verdik. Elbette o, âhirette de salihlerden olacaktır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve Biz O´na dünyada bir güzellik verdik ve şüphe yok ki, o ahirette elbette sâlihlerdendir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Dünyada ona güzellik verdik, âhirette de o mutlaka barışsever iyiler arasında yer alacaktır.

Bekir Sadak: 

Sabret, senin sabrin ancak Allah´in yardimiyladir

İbni Kesir: 

Dünyada ona iyilik verdik. Doğrusu o, ahirette de iyilerdendir.

Adem Ugur: 

Ona dünyada güzellik verdik. Muhakkak ki o, ahirette de sâlihlerdendir.

İskender Ali Mihr: 

Ve ona dünyada (hakettiği) haseneler (pozitif dereceler) verdik. Muhakkak ki o, ahirette elbette salihlerdendi.

Celal Yıldırım: 

Ona hem Dünya´da iyilik-güzellik verdik

Tefhim ul Kuran: 

Ve biz ona dünyada bir güzellik verdik

Fransızca: 

Nous lui avons donné une belle part ici-bas. Et il sera certes dans l'au-delà du nombre des gens de bien.

İspanyolca: 

En la vida de acá le dimos una buena situación y en la otra es de los justos.

İtalyanca: 

Gli abbiamo dato il bene in questa vita e nell'altra sarà certamente tra i giusti.

Almanca: 

Und WIR ließen ihm im Diesseits Gutes zuteil werden und im Jenseits gehört er zweifelsohne zu den gottgefällig Guttuenden.

Çince: 

在今世,我曾以幸福赏赐他,在后世,他必定居于善人之列。

Hollandaca: 

Wij beloonden hem in deze wereld, en in de volgende zal hij tot de rechtvaardigen behooren.

Rusça: 

Мы даровали ему добро в мирской жизни, а в Последней жизни он будет в числе праведников.

Somalice: 

waxaana siinay Adduunka wanaag, aakhirana wuxuu ka mid noqon kuwa Suuban.

Swahilice: 

Na tukampa wema duniani, na hakika Akhera atakuwa miongoni mwa watu wema.

Uygurca: 

ئۇنىڭغا دۇنيادا ياخشىلىق ئاتا قىلدۇق، شەك - شۈبھىسىزكى، ئاخىرەتتە ئۇ ياخشىلار قاتارىدا بولىدۇ

Japonca: 

われは現世で,かれに幸福を授けた。来世でも必ず正しい人びとの中に入るであろう。

Arapça (Ürdün): 

«وآتيناه» فيه التفات عن الغيبة «في الدنيا حسنة» هي الثناء الحسن في كل أهل الأديان «وإنه في الآخرة لمن الصالحين» الذين لهم الدرجات العلى.

Hintçe: 

और हमने उन्हें दुनिया में भी (हर तरह की) बेहतरी अता की थी

Tayca: 

และเราได้ให้ความดี แก่เขาในโลกนี้และแท้จริงในปรโลกนั้น เขาจะอยู่ในหมู่คนดี ๆ อย่างแน่นอน

İbranice: 

הענקנו לו שפע של טוב בעולם הזה, ובעולם הבא הוא בין הצדיקים

Hırvatça: 

I dali smo mu dobro na dunjaluku, a na ahiretu doista će biti među dobrima.

Rumence: 

Noi i-am dăruit în Viaţa de Acum binele, iar în Viaţa de Apoi va fi printre cei drepţi.

Transliteration: 

Waataynahu fee alddunya hasanatan wainnahu fee alakhirati lamina alssaliheena

Türkçe: 

Dünyada ona güzellik verdik, âhirette de o mutlaka barışsever iyiler arasında yer alacaktır.

Sahih International: 

And We gave him good in this world, and indeed, in the Hereafter he will be among the righteous.

İngilizce: 

And We gave him Good in this world, and he will be, in the Hereafter, in the ranks of the Righteous.

Azerbaycanca: 

Biz ona dünyada gözəl ne’mət (peyğəmbərlik, hamı tərəfindən sevilib hörmət olunmaq) bəxş etdik. Şübhəsiz ki, o, axirətdə də (ən yüksək dərəcələrə nail olacaq) salehlərdəndir!

Süleyman Ateş: 

Ona dünyada iyilik vermiştik. O, ahirette de iyilerdendir.

Diyanet Vakfı: 

Ona dünyada güzellik verdik. Muhakkak ki o, ahirette de salihlerdendir.

Erhan Aktaş: 

Ona dünyada iyilikler verdik ve kuşkusuz o, âhirette de sâlihlerdendir.(1)

Kral Fahd: 

Ona dünyada güzellik verdik. Muhakkak ki o, ahirette de sâlihlerdendir.

Hasan Basri Çantay: 

Biz ona dünyâda bir güzellik (iyi bir hal ve mevki) vermişdik. Şübhesiz ki o, âhıretde de mutlakaa saalihlerdendir.

Muhammed Esed: 

Biz de bunun için o´na bu dünyada iyilik bahşettik; şüphesiz ahirette de o kendini dürüst ve erdemli kimselerin arasında bulacaktır.

Gültekin Onan: 

Ve biz ona dünyada bir güzellik verdik

Ali Fikri Yavuz: 

Biz, dünyada ona güzel bir anılış verdik (her din sahibi onu sever ve iyilikle anar). Muhakkak ki, o ahirette sâlihlerdendir (Allah’ın öz kullarındandır).

Portekizce: 

E lhe concedemos um galardão neste mundo, e no outro estará entre os virtuosos.

İsveççe: 

Och Vi skänkte honom det goda i denna värld, och i evigheten är helt visst hans plats bland de rättfärdiga.

Farsça: 

و به او در دنیا [زندگی نیکویی] دادیم، و بی تردید در آخرت از شایستگان است.

Kürtçe: 

وە ئێمە لە دونیادا ناز و نیعمەتی چاکمان پێ بەخشی وە بەڕاستی ئەو لە ڕۆژی دوایشدا لە ڕیزی چاکاندایە

Özbekçe: 

Унга бу дунёда яхши (ҳаёт) бердик. Охиратда эса, у, албатта, солиҳлардандир.

Malayca: 

Dan Kami telah memberikan kepadanya kebaikan di dunia; dan sesungguhnya ia pada hari akhirat adalah dari orang-orang yang soleh.

Arnavutça: 

dhe Ne, i kemi dhënë atij të mira në këtë botë, e në botën tjetër, me të vërtetë – do të jetë nga të mirët.

Bulgarca: 

И му отредихме добрина в земния живот, и в отвъдния е сред праведниците.

Sırpça: 

и Ми смо му сачували леп спомен на овом свету, а на оном свету ће заиста бити међу онима добрима.

Çekçe: 

A darovali jsme mu dobré na tomto světě a on zajisté je na onom světě mezi bezúhonnými.

Urduca: 

دنیا میں اس کو بھلائی دی اور آخرت میں وہ یقیناً صالحین میں سے ہوگا

Tacikçe: 

Дар дунё ба ӯ некӣ ато кардем ва дар охират аз солеҳон аст.

Tatarca: 

Дөньяда ук аңа яхшы нигъмәтләр вә олугъ дәрәҗәләр бирдек ки, мөэминнәр дә кәферләр дә аны яраталар, вә ул ахирәттә, әлбәттә, изгеләрдән. Анда дәрәҗәсе тагын да зуррак булыр.

Endonezyaca: 

Dan Kami berikan kepadanya kebaikan di dunia. Dan sesungguhnya dia di akhirat benar-benar termasuk orang-orang yang saleh.

Amharca: 

በቅርቢቱም ዓለም በጎን ነገር ሰጠነው፡፡ እርሱም በመጨረሻይቱ ዓለም በእርግጥ ከመልካሞቹ ነው፡፡

Tamilce: 

மேலும், இவ்வுலகில் அவருக்கு அழகிய கூலியை கொடுத்தோம். இன்னும், நிச்சயமாக அவர் மறுமையில் நல்லவர்களில் உள்ளவர் ஆவார்.

Korece: 

하나님은 현세에서 그에게 복을 주었고 또한 그는 선행하는 자중에 있었나니 내세에서도 그러 하리라

Vietnamca: 

Và TA đã ban cho Y điều tốt đẹp ở trần gian và ở Đời Sau Y sẽ ở trong số những người người đức hạnh.