Kur'an Ayetleri

chapter_number: 

7

Ayah_chapter_number: 

84

Ayahid: 

1038

Sayfa No: 

161

Nüzûl Yeri: 

content_ar: 

وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِم مَّطَرًا ۖ فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُجْرِمِينَ

Çeviriyazı: 

veemṭarnâ `aleyhim meṭarâ. fenżur keyfe kâne `âḳibetü-lmücrimîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ve üzerlerine bir (azab) yağmuru yağdırdık. Bak ki günahkârların sonu nasıl oldu!

Diyanet İşleri: 

Geriye kalanların üzerine öyle bir yağmur yağdırdık ki! Suçluların sonunun nasıl olduğuna bir bak!

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlara yağmur gibi taş yağdırdık, bak da gör suçluların sonucu ne olmuş.

Şaban Piriş: 

Onlara azap yağmuru yağdırdık. İşte bak, günahkârların sonu nasıl oldu!

Edip Yüksel: 

Üstlerine bir yağmur yağdırdık. Suçluların sonuna bak!

Ali Bulaç: 

Ve onların üzerine bir (azap) sağanağı yağdırdık. Suçlu-günahkarların uğradıkları sona bir bak işte.

Suat Yıldırım: 

Üzerlerine bir azap yağmuru yağdırdık.İşte bak, suçlu kâfirlerin sonu nice oldu!

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onların üzerlerine bir (azap) yağmuru yağdırdık. Artık bak günahkârların akibeti nasıl oldu?

Yaşar Nuri Öztürk: 

Üzerlerine bir de yağmur indirdik. Bak nasıl oldu suçluların sonu!

Bekir Sadak: 

7:88

İbni Kesir: 

Onların üzerine öyle bir yağmur yağdırdık ki

Adem Ugur: 

Ve üzerlerine (taş) yağmuru yağdırdık. Bak ki günahkârların sonu nasıl oldu!

İskender Ali Mihr: 

Ve onların üzerine (taş) yağmuru yağdırdık. Bak, mücrimlerin (suçluların) akıbeti nasıl oldu.

Celal Yıldırım: 

Üzerlerine bir (azâb ve gazâblı taş) yağmuru yağdırdık. (Azgınlık ve taşkınlık içinde olan) suçluların bir bak sonları ne oldu!

Tefhim ul Kuran: 

Ve onların üzerine bir (azab) sağanağı yağdırdık. Suçlu-günahkârların uğradıkları sona bir bak işte.

Fransızca: 

Et Nous avons fait pleuvoir sur eux une pluie Regarde donc ce que fut la fin des criminels !

İspanyolca: 

E hicimos llover sobre ellos una lluvia: ¡Y mira cómo terminaron los pecadores!

İtalyanca: 

Facemmo piovere su di loro una pioggia… Guarda cosa è avvenuto ai perversi.

Almanca: 

Und WIR ließen Peinigungs- Regen auf sie niedergehen. So siehe, wie das Anschließende von den schwer Verfehlenden war.

Çince: 

我曾降大雨去伤他们,你看看犯罪者的结局是怎样的。

Hollandaca: 

En wij deden een regen van steenen op hen nederstorten. Zie dus wat het einde der zondaren was.

Rusça: 

Мы пролили на них дождь. Посмотри же, каким был конец грешников!

Somalice: 

Waxaana ku soo Daadinay Roob (Naareed) bal day siday Noqotay Cidhibtii Dambiilayaasha.

Swahilice: 

Na tukawamiminia mvua. Basi tazama jinsi ulivyo kuwa mwisho wa wakosefu.

Uygurca: 

ئۇلارغا بىر تۈرلۈك يامغۇر (يەنى تاش) ياغدۇردۇق، گۇناھلارنىڭ ئاقىۋىتىنىڭ قانداق بولىدىغانلىقىغا قارىغىن

Japonca: 

われはかれらの上に,(瓦(際?)の)雨を降らせた。見なさい。罪に耽る者の最後がどんなものであったかを。

Arapça (Ürdün): 

«وأمطرنا عليهم مطرا» هو حجارة السجيل فأهلكتهم «فانظر كيف كان عاقبة المجرمين».

Hintçe: 

और हमने उन लोगों पर (पत्थर का) मेह बरसाया-पस ज़रा ग़ौर तो करो कि गुनाहगारों का अन्जाम आखिर क्या हुआ

Tayca: 

“และเราได้ให้ฝน ตกลงมาบนพวกเขาแล้วเจ้า จงดูเถิดว่า ผลสุดท้ายของบรรดาผู้กระทำผิดนั้นเป็นอย่างไร?”

İbranice: 

והורדנו עליהם גשם (של אבנים,) והתבונן איך היה סופם של הכופרים המכחשים

Hırvatça: 

I na njih smo kišu grumenja spustili, pa pogledaj kako su prestupnici skončali.

Rumence: 

Noi asupra lor am făcut să plouă o ploaie. Vezi cum a fost sfârşitul nelegiuiţilor!

Transliteration: 

Waamtarna AAalayhim mataran faonthur kayfa kana AAaqibatu almujrimeena

Türkçe: 

Üzerlerine bir de yağmur indirdik. Bak nasıl oldu suçluların sonu!

Sahih International: 

And We rained upon them a rain [of stones]. Then see how was the end of the criminals.

İngilizce: 

And we rained down on them a shower (of brimstone): Then see what was the end of those who indulged in sin and crime!

Azerbaycanca: 

Onların üstünə yağış (kibrit və atəşlə yoğrulmuş əzab yağışı) yağdırdıq. Bir gör (Allaha asi olan, peyğəmbələri inkar edən) günahkarların axırı necə oldu!

Süleyman Ateş: 

Ve üzerlerine bir (taş) yağmur(u) yağdırdık; bak, işte suçluların sonu nasıl oldu!

Diyanet Vakfı: 

Ve üzerlerine (taş) yağmuru yağdırdık. Bak ki günahkarların sonu nasıl oldu!

Erhan Aktaş: 

Üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Bak, mücrimlerin sonu nasıl oldu!

Kral Fahd: 

Ve üzerlerine (taş) yağmuru yağdırdık. Bak ki günahkârların sonu nasıl oldu!

Hasan Basri Çantay: 

Onların üzerine bir (azâb) yağmur (u) yağdırdık. İşte bak günahkârların sonu nice olmuşdur!

Muhammed Esed: 

Bu arada, (helak edici) bir yağmur yağdırdık berikilerin üzerine: İşte görün, günaha gömülüp gidenlerin başına geleni!

Gültekin Onan: 

Ve onların üzerine bir (azab) sağanağı yağdırdık. Suçlu-günahkarların uğradıkları sona bir bak.

Ali Fikri Yavuz: 

Üzerlerine bir azab yağmuru yağdırdık. İşte bak, peygamberleri inkâr eden mücrimlerin sonu nasıl oldu!...

Portekizce: 

E desencadeamos sobre eles uma tempestade. Repara, pois, qual foi o destino dos pecadores!

İsveççe: 

när Vi lät ett regn [av död och förintelse] falla över dem. Se där hur slutet blev för dessa obotfärdiga syndare!

Farsça: 

و بر آنان بارشی [بی نظیر از سنگ های آتشین] باراندیم، پس با تأمل بنگر که سرانجام گنهکاران چگونه بود؟!

Kürtçe: 

جا بارانيَكمان بةسةرا باراندن (بةرد بارانمان كردن) جا سةيركة سةرئةنجامى تاوان باران ضؤن بوو (وضيان ليَهات)

Özbekçe: 

Ва Биз уларнинг устидан «ёмғир» ёғдирдик. Жинояткорларнинг оқибати қандай бўлганига назар сол! (Аллоҳ таоло уларнинг устидан тош селини ёғдирди ва барчалари ҳалок бўлдилар. )

Malayca: 

Dan Kami telah menghujani mereka dengan hujan (batu yang membinasakan). Oleh itu, lihatlah, bagaimana akibat orang-orang yang melakukan kesalahan.

Arnavutça: 

Dhe mbi ta lëshuam shi – rrëbesh (gurësh), e shiko si përfunduan mëkatarët!

Bulgarca: 

И изсипахме отгоре им дъжд [от нажежени камъни]. Виж какъв е краят на престъпниците!

Sırpça: 

И на њих смо кишу грумења спустили, па погледај како су преступници скончали.

Çekçe: 

A seslali jsme na ně déšť - a pohleď, jaký byl konec provinilců!

Urduca: 

بچا کر نکال دیا اور اس قوم پر برسائی ایک بارش، پھر دیکھو کہ اُن مجرموں کا کیا انجام ہوا

Tacikçe: 

Бар онҳо бороне боридем, бингар, ки оқибати муҷримон чӣ гуна буд!

Tatarca: 

Вә алар өстенә таш яудырдык, гыйбрәт күзең илә карагыл явыз кәферләрнең ахыр хәле ничек булды?

Endonezyaca: 

Dan Kami turunkan kepada mereka hujan (batu); maka perhatikanlah bagaimana kesudahan orang-orang yang berdosa itu.

Amharca: 

በእነሱም ላይ (የእሳት) ዝናብን አዘነብንባቸው፡፡ የኃጢአተኞችም መጨረሻ እንዴት እንደነበረ ተመልከት፡፡

Tamilce: 

இன்னும், அவர்கள் மீது (கல்) மழையை பொழியச் செய்தோம். ஆகவே, குற்றவாளிகளின் முடிவு எவ்வாறு ஆகிவிட்டது என்பதை (நபியே!) கவனிப்பீராக.

Korece: 

그리고 그들 위에 유황 비를 내리게 했으니 죄지은 자들의 말 로가 어떠 했더뇨

Vietnamca: 

TA đã trừng phạt họ bằng một trận mưa kinh hoàng. Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy nhìn xem hậu quả của đám người tội lỗi đã xảy ra thế nào?