content_ar:
وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِم مَّطَرًا ۖ فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُجْرِمِينَ
Çeviriyazı:
veemṭarnâ `aleyhim meṭarâ. fenżur keyfe kâne `âḳibetü-lmücrimîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve üzerlerine bir (azab) yağmuru yağdırdık. Bak ki günahkârların sonu nasıl oldu!
Diyanet İşleri:
Geriye kalanların üzerine öyle bir yağmur yağdırdık ki! Suçluların sonunun nasıl olduğuna bir bak!
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onlara yağmur gibi taş yağdırdık, bak da gör suçluların sonucu ne olmuş.
Şaban Piriş:
Onlara azap yağmuru yağdırdık. İşte bak, günahkârların sonu nasıl oldu!
Edip Yüksel:
Üstlerine bir yağmur yağdırdık. Suçluların sonuna bak!
Ali Bulaç:
Ve onların üzerine bir (azap) sağanağı yağdırdık. Suçlu-günahkarların uğradıkları sona bir bak işte.
Suat Yıldırım:
Üzerlerine bir azap yağmuru yağdırdık.İşte bak, suçlu kâfirlerin sonu nice oldu!
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve onların üzerlerine bir (azap) yağmuru yağdırdık. Artık bak günahkârların akibeti nasıl oldu?
Yaşar Nuri Öztürk:
Üzerlerine bir de yağmur indirdik. Bak nasıl oldu suçluların sonu!
Bekir Sadak:
7:88
İbni Kesir:
Onların üzerine öyle bir yağmur yağdırdık ki
Adem Ugur:
Ve üzerlerine (taş) yağmuru yağdırdık. Bak ki günahkârların sonu nasıl oldu!
İskender Ali Mihr:
Ve onların üzerine (taş) yağmuru yağdırdık. Bak, mücrimlerin (suçluların) akıbeti nasıl oldu.
Celal Yıldırım:
Üzerlerine bir (azâb ve gazâblı taş) yağmuru yağdırdık. (Azgınlık ve taşkınlık içinde olan) suçluların bir bak sonları ne oldu!
Tefhim ul Kuran:
Ve onların üzerine bir (azab) sağanağı yağdırdık. Suçlu-günahkârların uğradıkları sona bir bak işte.
Fransızca:
Et Nous avons fait pleuvoir sur eux une pluie Regarde donc ce que fut la fin des criminels !
İspanyolca:
E hicimos llover sobre ellos una lluvia: ¡Y mira cómo terminaron los pecadores!
İtalyanca:
Facemmo piovere su di loro una pioggia… Guarda cosa è avvenuto ai perversi.
Almanca:
Und WIR ließen Peinigungs- Regen auf sie niedergehen. So siehe, wie das Anschließende von den schwer Verfehlenden war.
Çince:
我曾降大雨去伤他们,你看看犯罪者的结局是怎样的。
Hollandaca:
En wij deden een regen van steenen op hen nederstorten. Zie dus wat het einde der zondaren was.
Rusça:
Мы пролили на них дождь. Посмотри же, каким был конец грешников!
Somalice:
Waxaana ku soo Daadinay Roob (Naareed) bal day siday Noqotay Cidhibtii Dambiilayaasha.
Swahilice:
Na tukawamiminia mvua. Basi tazama jinsi ulivyo kuwa mwisho wa wakosefu.
Uygurca:
ئۇلارغا بىر تۈرلۈك يامغۇر (يەنى تاش) ياغدۇردۇق، گۇناھلارنىڭ ئاقىۋىتىنىڭ قانداق بولىدىغانلىقىغا قارىغىن
Japonca:
われはかれらの上に,(瓦(際?)の)雨を降らせた。見なさい。罪に耽る者の最後がどんなものであったかを。
Arapça (Ürdün):
«وأمطرنا عليهم مطرا» هو حجارة السجيل فأهلكتهم «فانظر كيف كان عاقبة المجرمين».
Hintçe:
और हमने उन लोगों पर (पत्थर का) मेह बरसाया-पस ज़रा ग़ौर तो करो कि गुनाहगारों का अन्जाम आखिर क्या हुआ
Tayca:
“และเราได้ให้ฝน ตกลงมาบนพวกเขาแล้วเจ้า จงดูเถิดว่า ผลสุดท้ายของบรรดาผู้กระทำผิดนั้นเป็นอย่างไร?”
İbranice:
והורדנו עליהם גשם (של אבנים,) והתבונן איך היה סופם של הכופרים המכחשים
Hırvatça:
I na njih smo kišu grumenja spustili, pa pogledaj kako su prestupnici skončali.
Rumence:
Noi asupra lor am făcut să plouă o ploaie. Vezi cum a fost sfârşitul nelegiuiţilor!
Transliteration:
Waamtarna AAalayhim mataran faonthur kayfa kana AAaqibatu almujrimeena
Türkçe:
Üzerlerine bir de yağmur indirdik. Bak nasıl oldu suçluların sonu!
Sahih International:
And We rained upon them a rain [of stones]. Then see how was the end of the criminals.
İngilizce:
And we rained down on them a shower (of brimstone): Then see what was the end of those who indulged in sin and crime!
Azerbaycanca:
Onların üstünə yağış (kibrit və atəşlə yoğrulmuş əzab yağışı) yağdırdıq. Bir gör (Allaha asi olan, peyğəmbələri inkar edən) günahkarların axırı necə oldu!
Süleyman Ateş:
Ve üzerlerine bir (taş) yağmur(u) yağdırdık; bak, işte suçluların sonu nasıl oldu!
Diyanet Vakfı:
Ve üzerlerine (taş) yağmuru yağdırdık. Bak ki günahkarların sonu nasıl oldu!
Erhan Aktaş:
Üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Bak, mücrimlerin sonu nasıl oldu!
Kral Fahd:
Ve üzerlerine (taş) yağmuru yağdırdık. Bak ki günahkârların sonu nasıl oldu!
Hasan Basri Çantay:
Onların üzerine bir (azâb) yağmur (u) yağdırdık. İşte bak günahkârların sonu nice olmuşdur!
Muhammed Esed:
Bu arada, (helak edici) bir yağmur yağdırdık berikilerin üzerine: İşte görün, günaha gömülüp gidenlerin başına geleni!
Gültekin Onan:
Ve onların üzerine bir (azab) sağanağı yağdırdık. Suçlu-günahkarların uğradıkları sona bir bak.
Ali Fikri Yavuz:
Üzerlerine bir azab yağmuru yağdırdık. İşte bak, peygamberleri inkâr eden mücrimlerin sonu nasıl oldu!...
Portekizce:
E desencadeamos sobre eles uma tempestade. Repara, pois, qual foi o destino dos pecadores!
İsveççe:
när Vi lät ett regn [av död och förintelse] falla över dem. Se där hur slutet blev för dessa obotfärdiga syndare!
Farsça:
و بر آنان بارشی [بی نظیر از سنگ های آتشین] باراندیم، پس با تأمل بنگر که سرانجام گنهکاران چگونه بود؟!
Kürtçe:
جا بارانيَكمان بةسةرا باراندن (بةرد بارانمان كردن) جا سةيركة سةرئةنجامى تاوان باران ضؤن بوو (وضيان ليَهات)
Özbekçe:
Ва Биз уларнинг устидан «ёмғир» ёғдирдик. Жинояткорларнинг оқибати қандай бўлганига назар сол! (Аллоҳ таоло уларнинг устидан тош селини ёғдирди ва барчалари ҳалок бўлдилар. )
Malayca:
Dan Kami telah menghujani mereka dengan hujan (batu yang membinasakan). Oleh itu, lihatlah, bagaimana akibat orang-orang yang melakukan kesalahan.
Arnavutça:
Dhe mbi ta lëshuam shi – rrëbesh (gurësh), e shiko si përfunduan mëkatarët!
Bulgarca:
И изсипахме отгоре им дъжд [от нажежени камъни]. Виж какъв е краят на престъпниците!
Sırpça:
И на њих смо кишу грумења спустили, па погледај како су преступници скончали.
Çekçe:
A seslali jsme na ně déšť - a pohleď, jaký byl konec provinilců!
Urduca:
بچا کر نکال دیا اور اس قوم پر برسائی ایک بارش، پھر دیکھو کہ اُن مجرموں کا کیا انجام ہوا
Tacikçe:
Бар онҳо бороне боридем, бингар, ки оқибати муҷримон чӣ гуна буд!
Tatarca:
Вә алар өстенә таш яудырдык, гыйбрәт күзең илә карагыл явыз кәферләрнең ахыр хәле ничек булды?
Endonezyaca:
Dan Kami turunkan kepada mereka hujan (batu); maka perhatikanlah bagaimana kesudahan orang-orang yang berdosa itu.
Amharca:
በእነሱም ላይ (የእሳት) ዝናብን አዘነብንባቸው፡፡ የኃጢአተኞችም መጨረሻ እንዴት እንደነበረ ተመልከት፡፡
Tamilce:
இன்னும், அவர்கள் மீது (கல்) மழையை பொழியச் செய்தோம். ஆகவே, குற்றவாளிகளின் முடிவு எவ்வாறு ஆகிவிட்டது என்பதை (நபியே!) கவனிப்பீராக.
Korece:
그리고 그들 위에 유황 비를 내리게 했으니 죄지은 자들의 말 로가 어떠 했더뇨
Vietnamca:
TA đã trừng phạt họ bằng một trận mưa kinh hoàng. Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy nhìn xem hậu quả của đám người tội lỗi đã xảy ra thế nào?
Ayet Linkleri: