
veṣṣâffâti ṣaffâ.
Türkçe:
Yemin olsun o saf bağlayıp dizilenlere/o saflar tutturup sıraya dizilenlere-o kanatlarını açıp toplayarak uçanlara,
İngilizce:
By those who range themselves in ranks,
Fransızca:
Par ceux qui sont rangés en rangs .
Almanca:
Bei den sich in einer Reihe Reihenden,
Rusça:
Клянусь выстроившимися в ряды,
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالصَّافَّاتِ صَفًّا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun o saf bağlayıp duranlara.
Diyanet Vakfı:
Saf saf dizilenlere,

fezzâcirâti zecrâ.
Türkçe:
O haykırarak sevk edenlere/o göğüs gererek durduranlara,
İngilizce:
And so are strong in repelling (evil),
Fransızca:
Par ceux qui poussent (les nuages) avec force.
Almanca:
dann den mit Antreiben Antreibenden,
Rusça:
гонящими упорно,
Arapça:
فَالزَّاجِرَاتِ زَجْرًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O haykırıp da sürenlere.
Diyanet Vakfı:
O haykırıp sürenlere,

fettâliyâti ẕikrâ.
Türkçe:
O Zikir okuyanlara,
İngilizce:
And thus proclaim the Message (of Allah)!
Fransızca:
Par ceux qui récitent, en rappel :
Almanca:
dann den eine Ermahnung Vortragenden!
Rusça:
читающими напоминание!
Arapça:
فَالتَّالِيَاتِ ذِكْرًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve o yolda zikir okuyanlara.
Diyanet Vakfı:
Ve o zikir okuyanlara,

inne ilâheküm levâḥid.
Türkçe:
Ki sizin ilahınız hiç kuşkusuz bir ve tektir.
İngilizce:
Verily, verily, your Allah is one!-
Fransızca:
"Votre Dieu est en vérité unique,
Almanca:
Gewiß, euer HERR ist doch einer.
Rusça:
Воистину, ваш Бог - Единственный.
Arapça:
إِنَّ إِلَٰهَكُمْ لَوَاحِدٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ki sizin ilâhınız birdir.
Diyanet Vakfı:
Yemin ederim ki, ilahınız birdir.

rabbü-ssemâvâti vel'arḍi vemâ beynehümâ verabbü-lmeşâriḳ.
Türkçe:
Göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir O; doğuların da Rabbidir O.
İngilizce:
Lord of the heavens and of the earth and all between them, and Lord of every point at the rising of the sun!
Fransızca:
le Seigneur des cieux et de la terre et de ce qui existe entre eux et Seigneur des Levants" .
Almanca:
ER ist der HERR der Himmel, der Erde und das, was zwischen ihnen ist, sowie der HERR der Orte der Sonnenaufgänge.
Rusça:
Он - Господь небес, земли и того, что между ними, Господь восходов.
Arapça:
رَّبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَرَبُّ الْمَشَارِقِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O, göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbidir, bütün doğuların da Rabbidir.
Diyanet Vakfı:
O, hem göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbi, hem de doğuların Rabbidir.

innâ zeyyenne-ssemâe-ddünyâ bizînetini-lkevâkib.
Türkçe:
Biz o yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsleyip donattık.
İngilizce:
We have indeed decked the lower heaven with beauty (in) the stars,-
Fransızca:
Nous avons décoré le ciel le plus proche d'un décor : les étoiles,
Almanca:
WIR schmückten den nächsten Himmel mit dem Schmuck der Gestirne,
Rusça:
Мы украсили ближайшее небо красотой звезд (или звездами)
Arapça:
إِنَّا زَيَّنَّا السَّمَاءَ الدُّنْيَا بِزِينَةٍ الْكَوَاكِبِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gerçekten biz dünya göğünü (o yakın göğü) bir zinetle, yıldızlarla süsledik.
Diyanet Vakfı:
Biz yakın göğü, bir süsle, yıldızlarla süsledik.

veḥifżam min külli şeyṭânim mârid.
Türkçe:
Ve her türlü inatçı-âsi şeytandan koruduk.
İngilizce:
(For beauty) and for guard against all obstinate rebellious evil spirits,
Fransızca:
afin de le protéger contre tout diable rebelle.
Almanca:
und mit Bewahrendem vor jedem äußerst übertretenden Satan.
Rusça:
и оберегаем его от всякого мятежного дьявола.
Arapça:
وَحِفْظًا مِّن كُلِّ شَيْطَانٍ مَّارِدٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onu her inatçı şeytandan koruduk.
Diyanet Vakfı:
Ve (gökyüzünü) itaat dışına çıkan her şeytandan koruduk.

lâ yessemme`ûne ile-lmelei-l'a`lâ veyuḳẕefûne min külli cânib.
Türkçe:
Onlar ne kadar çırpınsalar da o yüce konseyi dinleyemezler. Ve her taraftan atışa tutulurlar;
İngilizce:
(So) they should not strain their ears in the direction of the Exalted Assembly but be cast away from every side,
Fransızca:
Ils ne pourront être à l'écoute des dignitaires suprêmes [les Anges]; car ils seront harcelés de tout côté,
Almanca:
Sie belauschen nicht die hohen Angesehenen. Und sie werden von jeder Seite beworfen,
Rusça:
Они не могут прислушаться к высшему сонму, и их забрасывают со всех сторон,
Arapça:
لَّا يَسَّمَّعُونَ إِلَى الْمَلَإِ الْأَعْلَىٰ وَيُقْذَفُونَ مِن كُلِّ جَانِبٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar yüksek (melekler) topluluğunu dinleyemezler. Her taraftan kovulup atılırlar.
Diyanet Vakfı:
Onlar, artık mele-i a'la'ya (yüce topluluğa) kulak veremezler. Her taraftan taşlanırlar.

düḥûrav velehüm `aẕâbüv vâṣib.
Türkçe:
Kovulurlar. Ve onlar için, yakalarını bırakmayan bir azap vardır.
İngilizce:
Repulsed, for they are under a perpetual penalty,
Fransızca:
et refoulés. Et ils auront un châtiment perpétuel.
Almanca:
ausgetrieben. Und für sie ist eine andauernde Peinigung bestimmt,
Rusça:
чтобы изгнать оттуда. Им уготованы вечные мучения.
Arapça:
دُحُورًا ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ وَاصِبٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Uzaklaştırılırlar. Onlara ardı arkası kesilmez bir azab vardır.
Diyanet Vakfı:
Kovulup atılırlar. Ve onlar için sürekli bir azap vardır.

illâ men ḫaṭife-lḫaṭfete feetbe`ahû şihâbün ŝâḳib.
Türkçe:
Yüce konseyden bir söz çalıp çarpan olabilirse de onun peşine hemen delici, alevli bir yıldız takılır.
İngilizce:
Except such as snatch away something by stealth, and they are pursued by a flaming fire, of piercing brightness.
Fransızca:
Sauf celui qui saisit au vol quelque [information]; il est alors pourchassé par un météore transperçant.
Almanca:
außer demjenigen, der etwas Aufzuschnappendes aufschnappt, dann ihm eine durchdringende Flamme folgte.
Rusça:
Но если кто из дьяволов выхватит слово, то за ним последует яркий пылающий огонь.
Arapça:
إِلَّا مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَأَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ancak kulak hırsızlığı yapanlar olur. Onu da yakıcı bir alev takip eder.
Diyanet Vakfı:
Ancak (meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onu da delip geçen bir parlak ışık takip eder.
Pages
