023. Mü'minûn - (İnananlar) Al-Mumenoon – المؤمنون

 
00:00

ḳad efleḥa-lmü'minûn.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ

Türkçe:

Hiç kuşku yok, kurtulmuştur müminler.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir,

Diyanet Vakfı:

Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir;

İngilizce:

The believers must (eventually) win through,-

Fransızca:

Bienheureux sont certes les croyants ,

Almanca:

Bereits sind die Mumin erfolgreich!

Rusça:

Воистину, преуспели верующие,

Açıklama:
 
00:00

elleẕîne hüm fî ṣalâtihim ḫâşi`ûn.

Arapça:

الَّذِينَ هُمْ فِي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَ

Türkçe:

Namazlarında/dualarında huşû sahipleridir onlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler,

Diyanet Vakfı:

Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler;

İngilizce:

Those who humble themselves in their prayers;

Fransızca:

ceux qui sont humbles dans leur Salat,

Almanca:

Diejenigen, die in ihrem rituellen Gebet voller Ehrfurcht sind.

Rusça:

которые смиренны во время своих намазов,

Açıklama:
 
00:00

velleẕîne hüm `ani-llagvi mü`riḍûn.

Arapça:

وَالَّذِينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَ

Türkçe:

Boş ve lüzumsuz sözden yüz çevirmişlerdir onlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler,

Diyanet Vakfı:

Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler;

İngilizce:

Who avoid vain talk;

Fransızca:

qui se détournent des futilités,

Almanca:

Und diejenigen, die dem unnützen Gerede abgeneigt sind.

Rusça:

которые отворачиваются от всего праздного,

Açıklama:
 
00:00

velleẕîne hüm lilzekâti fâ`ilûn.

Arapça:

وَالَّذِينَ هُمْ لِلزَّكَاةِ فَاعِلُونَ

Türkçe:

Zekâtı vermek için faaliyettedir onlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlar ki, zekat (vazifelerini) yerine getirirler,

Diyanet Vakfı:

Onlar ki, zekatı verirler;

İngilizce:

Who are active in deeds of charity;

Fransızca:

qui s'acquittent de la Zakat,

Almanca:

Und diejenigen, welche die Zakat entrichten.

Rusça:

которые выплачивают закят,

Açıklama:
 
00:00

velleẕîne hüm lifürûcihim ḥâfiżûn.

Arapça:

وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ

Türkçe:

Cinsiyet organlarını/ırzlarını koruyanlardır onlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve onlar ki, iffetlerini korurlar,

Diyanet Vakfı:

Ve onlar ki, iffetlerini korurlar;

İngilizce:

Who abstain from sex,

Fransızca:

et qui préservent leurs sexes [de tout rapport],

Almanca:

Und diejenigen, die ihre Intimbereiche behüten,

Rusça:

которые оберегают свои половые органы от всех,

Açıklama:
 
00:00

illâ `alâ ezvâcihim ev mâ meleket eymânühüm feinnehüm gayru melûmîn.

Arapça:

إِلَّا عَلَىٰ أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ

Türkçe:

Eşleri yahut akitleri aracılığıyla sahip bulundukları müstesnadır. Bu durumda kınanmış değillerdir onlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (cariyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerinden dolayı) kınanmış değillerdir.

Diyanet Vakfı:

Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (cariyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerden dolayı) kınanmış değillerdir.

İngilizce:

Except with those joined to them in the marriage bond, or (the captives) whom their right hands possess,- for (in their case) they are free from blame,

Fransızca:

si ce n'est qu'avec leurs épouses ou les esclaves qu'ils possèdent , car là vraiment, on ne peut les blâmer;

Almanca:

außer ihren Ehefrauen und denen gegenüber, die ihnen gehören. Denn dann sind sie gewiß nicht zu tadeln.

Rusça:

кроме своих жен или невольниц, которыми овладели их десницы, за что они не заслуживают порицания,

Açıklama:
 
00:00

femeni-btegâ verâe ẕâlike feülâike hümü-l`âdûn.

Arapça:

فَمَنِ ابْتَغَىٰ وَرَاءَ ذَٰلِكَ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْعَادُونَ

Türkçe:

Kim bundan ötesini isterse, işte onlar, sınırı aşanlardır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Şu halde, kim bunun ötesine gitmeyi isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir.

Diyanet Vakfı:

Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir.

İngilizce:

But those whose desires exceed those limits are transgressors;-

Fransızca:

alors que ceux qui cherchent au-delà de ces limites sont des transgresseurs;

Almanca:

Wer dann anderes als dies erstrebt, diese sind die wirklichen Übertretenden.

Rusça:

тогда как желающие сверх этого являются преступниками;

Açıklama:
 
00:00

velleẕîne hüm liemânâtihim ve`ahdihim râ`ûn.

Arapça:

وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ

Türkçe:

O müminler, emanetlerine, ahitlerine saygı duyup sahip çıkanlardır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yine onlar ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler,

Diyanet Vakfı:

Yine onlar (o müminler) ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler;

İngilizce:

Those who faithfully observe their trusts and their covenants;

Fransızca:

et qui veillent à la sauvegarde des dépôts confiés à eux et honorent leurs engagements,

Almanca:

Und diejenigen, welche das ihnen Anvertraute und ihre Abmachungen wahren.

Rusça:

которые оберегают вверенное им на хранение и соблюдают договоры,

Açıklama:
 
00:00

velleẕîne hüm `alâ ṣalevâtihim yüḥâfiżûn.

Arapça:

وَالَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَوَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ

Türkçe:

Namazlarını/dualarını korumaya devam ederler onlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve onlar ki, namazlarını muhafaza ederler,

Diyanet Vakfı:

Ve onlar ki, namazlarına devam ederler.

İngilizce:

And who (strictly) guard their prayers;-

Fransızca:

et qui observent strictement leur Salat.

Almanca:

Und diejenigen, die ihre rituellen Gebete beachten.

Rusça:

которые регулярно совершают намаз.

Açıklama:
 
00:00

ülâike hümü-lvâriŝûn.

Arapça:

أُولَٰئِكَ هُمُ الْوَارِثُونَ

Türkçe:

İşte bunlardır mirasçı olanlar;

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İşte asıl onlar varislerdir.

Diyanet Vakfı:

İşte, asıl bunlar varis olacaklardır;

İngilizce:

These will be the heirs,

Fransızca:

Ce sont eux les héritiers,

Almanca:

Diese sind die Erben,

Rusça:

Именно они являются наследниками,

Açıklama:

Pages

023. Mü'minûn - (İnananlar) Al-Mumenoon – المؤمنون beslemesine abone olun.