
inne-llâhe rabbî verabbüküm fa`büdûh. hâẕâ ṣirâṭum müsteḳîm.
Türkçe:
"Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir; o halde, O'na kulluk edin!İşte bu, dosdoğru bir yoldur."
İngilizce:
It is Allah Who is my Lord and your Lord; then worship Him. This is a Way that is straight.'
Fransızca:
Allah est mon Seigneur et votre Seigneur. Adorez-Le donc : voilà le chemin droit."
Almanca:
Gewiß, ALLAH ist mein HERR und euer HERR. Also dient Ihm, dies ist ein gerader Weg!"
Rusça:
Воистину, Аллах - мой Господь и ваш Господь. Поклоняйтесь же Ему, ибо таков прямой путь!""
Arapça:
إِنَّ اللَّهَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ ۗ هَٰذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Onun için hep O'na kulluk edin! İşte bu, doğru yoldur.
Diyanet Vakfı:
Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise O'na kulluk edin. İşte bu doğru yoldur.

felemmâ eḥasse `îsâ minhümü-lküfra ḳâle men enṣârî ile-llâh. ḳâle-lḥavâriyyûne naḥnü enṣâru-llâh. âmennâ billâh. veşhed biennâ müslimûn.
Türkçe:
İsa onlardan inkârı sezince şöyle konuştu: "Allah'a gidişte benim yardımcılarım kim?" Havâriler dediler ki: "Biz Allah'ın yardımcılarıyız!Allah'a iman ettik biz!Tanık ol, biz müslümanlarız/Allah'a teslim olanlarız."
İngilizce:
When Jesus found Unbelief on their part He said: "Who will be My helpers to (the work of) Allah?" Said the disciples: "We are Allah's helpers: We believe in Allah, and do thou bear witness that we are Muslims.
Fransızca:
Puis, quand Jésus ressentit de l'incrédulité de leur part, il dit : "Qui sont mes alliés dans la voie d'Allah ? " Les apôtres dirent : "Nous sommes les alliés d'Allah. Nous croyons en Allah. Et sois témoin que nous Lui sommes soumis.
Almanca:
Und als 'Isa den Kufr bei ihnen wahrnahm, sprach er: "Wer sind meine Helfer für ALLAHs (Din)?" Die Jünger sprachen: "Wir sind die Helfer für ALLAHs (Din), wir haben den Iman an ALLAH verinnerlicht, und bezeuge, daß wir doch Muslime sind.
Rusça:
Когда Иса (Иисус) почувствовал их неверие, он сказал: "Кто будет моим помощником на пути к Аллаху?" Апостолы сказали: "Мы - помощники Аллаха. Мы уверовали в Аллаха. Будь же свидетелем того, что мы являемся мусульманами!
Arapça:
۞ فَلَمَّا أَحَسَّ عِيسَىٰ مِنْهُمُ الْكُفْرَ قَالَ مَنْ أَنصَارِي إِلَى اللَّهِ ۖ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنصَارُ اللَّهِ آمَنَّا بِاللَّهِ وَاشْهَدْ بِأَنَّا مُسْلِمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İsa onların inkârlarını hissedince: "Allah yolunda yardımcılarım kim?" dedi. Havariler: "Allah yolunda yardımcılar biziz. Allah'a iman ettik. Şahit ol ki, biz muhakkak müslümanlarız." dediler.
Diyanet Vakfı:
İsa, onlardaki inkarcılığı sezince: Allah yolunda bana yardımcı olacaklar kimlerdir? dedi. Havariler: Biz, Allah yolunun yardımcılarıyız; Allah'a inandık, şahit ol ki bizler müslümanlarız, cevabını verdiler.

rabbenâ âmennâ bimâ enzelte vetteba`ne-rrasûle fektübnâ me`a-şşâhidîn.
Türkçe:
"Ey Rabbimiz! Senin indirdiğine iman ettik, resule uyduk; artık bizi gerçeğin tanıklarıyla beraber yaz!"
İngilizce:
Our Lord! we believe in what Thou hast revealed, and we follow the Messenger; then write us down among those who bear witness.
Fransızca:
Seigneur ! Nous avons cru à ce que Tu as fait descendre et suivi le messager. Inscris-nous donc parmi ceux qui témoignent" .
Almanca:
Unser HERR! Wir haben den Iman an das verinnerlicht, was DU hinabgesandt hast, und wir folgten dem Gesandten, so registriere uns mit den Bezeugenden!"
Rusça:
Господь наш! Мы уверовали в то, что Ты ниспослал, и последовали за посланником. Запиши же нас в число свидетельствующих".
Arapça:
رَبَّنَا آمَنَّا بِمَا أَنزَلْتَ وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey Rabbimiz, senin indirdiğine iman ettik, o peygambere de uyduk. Artık bizi şahidlerle beraber yaz.
Diyanet Vakfı:
(Havariler:) Rabbimiz! İndirdiğine inandık ve Peygamber'e uyduk. Şimdi bizi (birliğini ve peygamberlerini tasdik eden) şahitlerden yaz, dediler.

vemekerû vemekera-llâh. vellâhü ḫayru-lmâkirîn.
Türkçe:
Onlar tuzak kurdular, Allah da tuzak kurdu. Ve Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.
İngilizce:
And (the unbelievers) plotted and planned, and Allah too planned, and the best of planners is Allah.
Fransızca:
Et ils [les autres] se mirent à comploter. Allah a fait échouer leur complot. Et c'est Allah qui sait le mieux leur machination !
Almanca:
Und sie (die Kafir) haben intrigiert und ALLAH entgegnete ihre Intrigen und ALLAH ist der Beste der Intrigen entgegnet.
Rusça:
Они (неверующие) хитрили, и Аллах хитрил, а ведь Аллах - Наилучший из хитрецов.
Arapça:
وَمَكَرُوا وَمَكَرَ اللَّهُ ۖ وَاللَّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar hileye başvurdular, Allah da onların tuzağını boşa çıkardı. Allah hileleri boşa çıkaranların en hayırlısıdır.
Diyanet Vakfı:
(Yahudiler) tuzak kurdular; Allah da onların tuzaklarını bozdu. Allah, tuzak kuranların hayırlısıdır.

iẕ ḳâle-llâhü yâ `îsâ innî müteveffîke verâfi`uke ileyye vemüṭahhiruke mine-lleẕîne keferû vecâ`ilü-lleẕîne-ttebe`ûke fevḳa-lleẕîne keferû ilâ yevmi-lḳiyâmeh. ŝümme ileyye merci`uküm feaḥkümü beyneküm fîmâ küntüm fîhi taḫtelifûn.
Türkçe:
Allah şunu da demişti: "Ey İsa, senin canını alacağım, seni kendime yükselteceğim; seni, inkâr edenlerden uzaklaştırıp arındıracağım. Ve sana uyanları, inkâr edenlerin, kıyamete kadar üstünde tutacağım. Sonra bana olacak dönüşünüz; tartışıp durduğunuz şeyler hakkında aranızda ben hüküm vereceğim."
İngilizce:
Behold! Allah said: "O Jesus! I will take thee and raise thee to Myself and clear thee (of the falsehoods) of those who blaspheme; I will make those who follow thee superior to those who reject faith, to the Day of Resurrection: Then shall ye all return unto me, and I will judge between you of the matters wherein ye dispute.
Fransızca:
(Rappelle-toi) quand Allah dit : "ô Jésus, certes, Je vais mettre fin à ta vie terrestre t'élever vers Moi, te débarrasser de ceux qui n'ont pas cru et mettre jusqu'au Jour de la Résurrection, ceux qui te suivent au-dessus de ceux qui ne croient pas. Puis, c'est vers Moi que sera votre retour, et Je jugerai, entre vous, ce sur quoi vous vous opposiez.
Almanca:
(Erinnere daran), als ALLAH sagte: "'Isa! Gewiß, ICH werde deine Frist ablaufen lassen, dich zu Meinem (Himmel) erheben, dich freimachen von denjenigen, die Kufr betrieben haben, und diejenigen, die dir gefolgt sind, bis zum Tag der Auferstehung über diejenigen stellen, die Kufr betrieben haben. Dann ist eure Rückkehr zu Mir und dann werde ICH zwischen euch richten über das, worüber ihr uneins zu sein pflegtet.
Rusça:
Вот сказал Аллах: "О Иса (Иисус)! Я упокою тебя и вознесу тебя к Себе. Я очищу тебя от тех, кто не уверовал, а тех, которые последовали за тобой, возвышу до самого Дня воскресения над теми, которые не уверовали. Затем вам предстоит вернуться ко Мне, и Я рассужу между вами в том, в чем вы разошлись во мнениях.
Arapça:
إِذْ قَالَ اللَّهُ يَا عِيسَىٰ إِنِّي مُتَوَفِّيكَ وَرَافِعُكَ إِلَيَّ وَمُطَهِّرُكَ مِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا وَجَاعِلُ الَّذِينَ اتَّبَعُوكَ فَوْقَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ ۖ ثُمَّ إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَأَحْكُمُ بَيْنَكُمْ فِيمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O zaman Allah şöyle dedi: "Ey İsa, şüphesiz ki seni öldüreceğim, seni kendime yükselteceğim ve seni inkârcılardan temizleyeceğim. Hem sana uyanları, kıyamete kadar o küfredenlerin üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz banadır, ayrılığa düştüğünüz hususlarda aranızda hükmedeceğim".
Diyanet Vakfı:
Allah buyurmuştu ki: Ey İsa! Seni vefat ettireceğim, seni nezdime yükselteceğim, seni inkar edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kafirlerden üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacak. İşte o zaman ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.

feemme-lleẕîne keferû feü`aẕẕibühüm `aẕâben şedîden fi-ddünyâ vel'âḫirah. vemâ lehüm min nâṣirîn.
Türkçe:
"Küfre sapanlar var ya, işte onlara dünyada ve âhirette şiddetle azap edeceğim. Hiçbir yardımcıları olmayacaktır onların."
İngilizce:
As to those who reject faith, I will punish them with terrible agony in this world and in the Hereafter, nor will they have anyone to help.
Fransızca:
Quant à ceux qui n'ont pas cru, Je les châtierai d'un dur châtiment, ici-bas tout comme dans l'au-delà; et pour eux pas de secoureurs.
Almanca:
Also hinsichtlich derjenigen, die Kufr betrieben haben, diese werde ICH einer harten Peinigung sowohl im Diesseits, als auch im Jenseits unterziehen. Und sie haben keine Beistehenden.
Rusça:
Тех, которые не уверовали, Я подвергну тяжким мучениям в этом мире и в Последней жизни, и не будет у них помощников".
Arapça:
فَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُوا فَأُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَمَا لَهُم مِّن نَّاصِرِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İnkâr edenlere gelince, onlara dünyada da, ahirette de şiddetli bir şekilde azab edeceğim, onların hiçbir yardımcıları da olmayacaktır.
Diyanet Vakfı:
İnkar edenler var ya, onları dünya ve ahirette şiddetli bir azaba çarptıracağım; onların hiç yardımcıları da olmayacak.

veemme-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti feyüveffîhim ücûrahüm. vellâhü lâ yüḥibbu-żżâlimîn.
Türkçe:
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, Allah onlara ödüllerini tam olarak verecektir. Allah zalimleri sevmez.
İngilizce:
As to those who believe and work righteousness, Allah will pay them (in full) their reward; but Allah loveth not those who do wrong.
Fransızca:
Et quant à ceux qui ont la foi et font de bonnes oeuvres, Il leur donnera leurs récompenses. Et Allah n'aime pas les injustes.
Almanca:
Und hinsichtlich derjenigen, die den Iman verinnerlicht und gottgefällig Gutes getan haben, diesen gewährt ER ihre Belohnungen voll. Und ALLAH liebt nicht die Unrecht-Begehenden.
Rusça:
Тех же, которые уверовали и вершили добрые дела, Он одарит вознаграждением сполна. Воистину, Аллах не любит беззаконников.
Arapça:
وَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُوَفِّيهِمْ أُجُورَهُمْ ۗ وَاللَّهُ لَا يُحِبُّ الظَّالِمِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İman edip iyi işler yapanlara gelince, Allah onların mükafatlarını tastamam verecektir. Allah zalimleri sevmez.
Diyanet Vakfı:
İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, Allah onların mükafatlarını eksiksiz verecektir. Allah zalimleri sevmez.

ẕâlike netlûhü `aleyke mine-l'âyâti veẕẕikri-lḥakîm.
Türkçe:
İşte bu sana ayetlerden ve hikmetlerle dolu Zikir'den okuduğumuzdur.
İngilizce:
This is what we rehearse unto thee of the Signs and the Message of Wisdom.
Fransızca:
Voilà ce que Nous te récitons des versets et de la révélation précise .
Almanca:
Dies tragen WIR dir vor aus den Ayat und aus der weisen Ermahnung.
Rusça:
Это и есть то, что Мы читаем тебе из аятов и мудрого Напоминания.
Arapça:
ذَٰلِكَ نَتْلُوهُ عَلَيْكَ مِنَ الْآيَاتِ وَالذِّكْرِ الْحَكِيمِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte bu sana okuduğumuz, âyetlerden ve hikmetli Kur'ân'dandır.
Diyanet Vakfı:
(Resulüm!) Bu söylenenleri biz sana ayetlerden ve hikmet dolu Kur'an'dan okuyoruz.

inne meŝele `îsâ `inde-llâhi kemeŝeli âdem. ḫaleḳahû min türâbin ŝümme ḳâle lehû kün feyekûn.
Türkçe:
Allah katında İsa'nın durumu, Âdem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona "Ol!" dedi.Artık o, olur.
İngilizce:
The similitude of Jesus before Allah is as that of Adam; He created him from dust, then said to him: "Be". And he was.
Fransızca:
Pour Allah, Jésus est comme Adam qu'Il créa de poussière, puis Il lui dit "Sois" : et il fut.
Almanca:
Gewiß, das Gleichnis von 'Isa bei ALLAH ist wie das Gleichnis von Adam, ER erschuf ihn aus Erde, dann sagte ER zu ihm: "Sei!", und er ist.
Rusça:
Воистину, Иса (Иисус) перед Аллахом подобен Адаму. Он сотворил его из праха, а затем сказал ему: "Будь!" - и тот возник.
Arapça:
إِنَّ مَثَلَ عِيسَىٰ عِندَ اللَّهِ كَمَثَلِ آدَمَ ۖ خَلَقَهُ مِن تُرَابٍ ثُمَّ قَالَ لَهُ كُن فَيَكُونُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Doğrusu Allah katında İsa'nın (yaratılışındaki) durumu, Âdem'in durumu gibidir; onu topraktan yarattı, sonra ona "ol!" dedi, o da oluverdi.
Diyanet Vakfı:
Allah nezdinde İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona "Ol!" dedi ve oluverdi.

elḥaḳḳu mir rabbike felâ teküm mine-lmümterîn.
Türkçe:
Hak, Rabbindendir.O halde, kuşku duyanlardan olma.
İngilizce:
The Truth (comes) from Allah alone; so be not of those who doubt.
Fransızca:
La vérité vient de ton Seigneur. Ne sois donc pas du nombre des sceptiques.
Almanca:
Dies ist die Wahrheit von deinem HERRN, so sei nicht unter den Zweifel-Hegenden!
Rusça:
Истина - от твоего Господа. Посему не будь в числе сомневающихся.
Arapça:
الْحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَلَا تَكُن مِّنَ الْمُمْتَرِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bu hak (gerçek) senin rabbindendir, o halde şüphecilerden olma.
Diyanet Vakfı:
Gerçek, Rabbinden gelendir. Öyle ise şüphecilerden olma.
Pages
