003. Âl-i İmrân - (İmran Ailesi) Aal-e-Imran -- آلعمران

ḳâle rabbi-c`al lî âyeh. ḳâle âyetüke ellâ tükellime-nnâse ŝelâŝete eyyâmin illâ ramzâ. veẕkür rabbeke keŝîrav vesebbiḥ bil`aşiyyi vel'ibkâr.

Türkçe:
Zekeriyya dedi: "Rabbim,bana bir belirti ver!" Allah buyurdu: "Sana belirti şudur: "İnsanlarla üç gün, işaretleşme dışında konuşmayacaksın. Rabbini çok an. Akşam-sabah tespih et!"
İngilizce:
He said: "O my Lord! Give me a Sign!" "Thy Sign," was the answer, "Shall be that thou shalt speak to no man for three days but with signals. Then celebrate the praises of thy Lord again and again, and glorify Him in the evening and in the morning."
Fransızca:
#DEĞER!
Almanca:
Er sagte: "HERR! Bestimme für mich eine Aya!" ER sagte: "Deine Aya ist, daß du mit den Menschen drei Tage lang nicht sprechen kannst, es sei denn durch Gesten. Und gedenke deines HERRN viel und lobpreise Ihn zu Sonnenuntergang und zu Sonnenaufgang!"
Rusça:
Он сказал: "Господи! Покажи мне знамение". Он (Аллах) сказал: "Твое знамение будет в том, что ты будешь три дня разговаривать с людьми только знаками. Много поминай своего Господа и славь Его перед закатом и утром".
Arapça:
قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّي آيَةً ۖ قَالَ آيَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلَاثَةَ أَيَّامٍ إِلَّا رَمْزًا ۗ وَاذْكُر رَّبَّكَ كَثِيرًا وَسَبِّحْ بِالْعَشِيِّ وَالْإِبْكَارِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Zekeriyya: "Rabbim! (oğlum olacağına dair) bana bir alâmet ver" dedi. Allah da buyurdu ki: "Senin için alâmet, insanlara üç gün, işaretten başka söz söyleyememendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et".
Diyanet Vakfı:
Zekeriyya: Rabbim! (Oğlum olacağına dair) bana bir alamet göster, dedi. Allah buyurdu ki: Senin için alamet, insanlara, üç gün, işaretten başka söz söylememendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.

veiẕ ḳâleti-lmelâiketü yâ meryemü inne-llâhe-ṣṭafâki veṭahheraki vaṣṭafâki `alâ nisâi-l`âlemîn.

Türkçe:
Bir de melekler şöyle demişlerdi: "Ey Meryem, Allah seni seçti. Seni tertemiz kıldı ve seni âlemlerin kadınları üstüne yüceltti."
İngilizce:
Behold! the angels said: "O Mary! Allah hath chosen thee and purified thee- chosen thee above the women of all nations.
Fransızca:
(Rappelle-toi) quand les Anges dirent : "ô Marie, certes Allah t'a élue au-dessus des femmes des mondes.
Almanca:
Und (erinnere daran), als die Engel sagten: "Maryam! Gewiß, ALLAH hat dich auserwählt, gereinigt und vor den Frauen in aller Welt auserwählt."
Rusça:
Вот сказали ангелы: "О Марьям (Мария)! Воистину, Аллах избрал тебя, очистил и возвысил над женщинами миров.
Arapça:
وَإِذْ قَالَتِ الْمَلَائِكَةُ يَا مَرْيَمُ إِنَّ اللَّهَ اصْطَفَاكِ وَطَهَّرَكِ وَاصْطَفَاكِ عَلَىٰ نِسَاءِ الْعَالَمِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hani melekler: "Ey Meryem! Allah seni seçti, seni tertemiz yarattı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı.
Diyanet Vakfı:
Hani melekler demişlerdi: Ey Meryem! Allah seni seçti; seni tertemiz yarattı ve seni bütün dünya kadınlarına tercih etti.

yâ meryemu-ḳnütî lirabbiki vescüdî verke`î me`a-rrâki`în.

Türkçe:
"Ey Meryem, Rabbinin huzurunda saygıyla el bağla. Secdeye kapan ve rükû edenlerle birlikte rükû et!"
İngilizce:
O Mary! worship Thy Lord devoutly: Prostrate thyself, and bow down (in prayer) with those who bow down.
Fransızca:
"ô Marie, obéis à Ton Seigneur, prosterne-toi, et incline-toi avec ceux qui s'inclinent" .
Almanca:
Maryam! Zolle deinem HERRN Gehorsam, vollziehe Sudschud und vollziehe Ruku' mit den Ruku'-Vollziehenden."
Rusça:
О Марьям (Мария)! Будь смиренной перед Господом твоим, падай ниц и кланяйся вместе с теми, кто кланяется".
Arapça:
يَا مَرْيَمُ اقْنُتِي لِرَبِّكِ وَاسْجُدِي وَارْكَعِي مَعَ الرَّاكِعِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey Meryem! Rabbine divan dur ve secdeye kapan ve rüku' edenlerle beraber rüku' et" demişlerdi.
Diyanet Vakfı:
Ey Meryem! Rabbine ibadet et; secdeye kapan, (O'nun huzurunda) eğilenlerle beraber sen de eğil.

ẕâlike min embâi-lgaybi nûḥîhi ileyk. vemâ künte ledeyhim iẕ yülḳûne aḳlâmehüm eyyühüm yekfülü meryem. vemâ künte ledeyhim iẕ yaḫteṣimûn.

Türkçe:
Bu, gayb haberlerindendir ki, sana vahyediyoruz. Onlar, Meryem'in bakımını kimin üstleneceğini belirlemek için kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin. Çekiştikleri sırada da yanlarında değildin.
İngilizce:
This is part of the tidings of the things unseen, which We reveal unto thee (O Messenger!) by inspiration: Thou wast not with them when they cast lots with arrows, as to which of them should be charged with the care of Mary: Nor wast thou with them when they disputed (the point).
Fransızca:
- Ce sont là des nouvelles de l'Inconnaissable que Nous te révélons. Car tu n'étais pas là lorsqu'ils jetaient leurs calames pour décider qui se chargerait de Marie ! Tu n'étais pas là non plus lorsqu'ils se disputaient .
Almanca:
Dies ist eine Mitteilung vom Verborgenen, die WIR dir durch Wahy zuteil werden lassen. Denn du warst nicht bei ihnen, als sie auslosten, wer von ihnen Maryam in seine Obhut nehmen solle. Und du warst nicht bei ihnen, als sie sich untereinander gestritten haben.
Rusça:
Это - часть рассказов о сокровенном, которое Мы сообщаем тебе в откровении. Ты не был с ними, когда они бросали свои письменные трости, чтобы решить, кто из них будет опекать Марьям (Марию). Ты не был с ними, когда они препирались.
Arapça:
ذَٰلِكَ مِنْ أَنبَاءِ الْغَيْبِ نُوحِيهِ إِلَيْكَ ۚ وَمَا كُنتَ لَدَيْهِمْ إِذْ يُلْقُونَ أَقْلَامَهُمْ أَيُّهُمْ يَكْفُلُ مَرْيَمَ وَمَا كُنتَ لَدَيْهِمْ إِذْ يَخْتَصِمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte bu, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. (Yoksa) "Meryem'i kim himayesine alıp koruyacak?" diye kalemlerini (kur'a için) atarlarken sen yanlarında değildin. (Bu hususta) Tartışırlarken de yanlarında bulunmadın.
Diyanet Vakfı:
(Resulüm!) Bunlar, bizim sana vahiy yoluyla bildirmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. İçlerinden hangisi Meryem'i himayesine alacak diye kur'a çekmek üzere kalemlerini atarlarken sen onların yanında değildin; onlar (bu yüzden) çekişirken de yanlarında değildin.

iẕ ḳâleti-lmelâiketü yâ meryemü inne-llâhe yübeşşiruki bikelimetim minh. ismühü-lmesîḥu `îse-bnü meryeme vecîhen fi-ddünyâ vel'âḫirati vemine-lmüḳarrabîn.

Türkçe:
Bir de, melekler şöyle demişti: "Ey Meryem! Allah seni, kendisinden bir kelimeyle muştuluyor. Adı, Meryem'in oğlu İsa Mesih'tir.Dünya ve âhirette yüz akıdır.Allah'a yaklaştırılanlardandır."
İngilizce:
Behold! the angels said: "O Mary! Allah giveth thee glad tidings of a Word from Him: his name will be Christ Jesus, the son of Mary, held in honour in this world and the Hereafter and of (the company of) those nearest to Allah;
Fransızca:
(Rappelle-toi,) quand les Anges dirent : "ô Marie, voilà qu'Allah t'annonce une parole de Sa part : son nom sera "al-Masih" "Hissa", fils de Marie, illustre ici-bas comme dans l'au-delà, et l'un des rapprochés d'Allah" .
Almanca:
(Erinnere daran), als die Engel sagten: "Maryam! Gewiß, ALLAH läßt dir frohe Botschaft über ein Wort von Ihm überbringen, sein Name ist Almasih 'Isa Ibnu-Maryam, hochgeachtet im Diesseits und im Jenseits und einer von denjenigen, die (ALLAH) nahe stehen.
Rusça:
Вот сказали ангелы: "О Марьям (Мария)! Воистину, Аллах радует тебя вестью о слове от Него, имя которому - Мессия Иса (Иисус), сын Марьям (Марии). Он будет почитаем в этом мире и в Последней жизни и будет одним из приближенных.
Arapça:
إِذْ قَالَتِ الْمَلَائِكَةُ يَا مَرْيَمُ إِنَّ اللَّهَ يُبَشِّرُكِ بِكَلِمَةٍ مِّنْهُ اسْمُهُ الْمَسِيحُ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ وَجِيهًا فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَمِنَ الْمُقَرَّبِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Melekler şöyle demişti: "Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir kelimeyi müjdeliyor ki, adı Meryem oğlu İsa Mesih'dir; dünyada da ahirette de itibarlı, aynı zamanda Allah'a çok yakınlardandır.
Diyanet Vakfı:
Melekler demişlerdi ki: Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir Kelime'yi müjdeliyor. Adı Meryem oğlu İsa'dır. Mesih'tir; dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah'ın kendisine yakın kıldıklarındandır.

veyükellimü-nnâse fi-lmehdi vekehlev vemine-ṣṣâliḥîn.

Türkçe:
"Beşikte ve yetişkin çağında insanlarla konuşacaktır. Barışa ve hayra yönelik iş yapanlardandır."
İngilizce:
He shall speak to the people in childhood and in maturity. And he shall be (of the company) of the righteous.
Fransızca:
Il parlera aux gens, dans le berceau et en son âge mûr et il sera du nombre des gens de bien".
Almanca:
Und er wird zu den Menschen in der Wiege sprechen und als Mann und einer der gottgefällig Guttuenden sein."
Rusça:
Он будет разговаривать с людьми в колыбели и взрослым и станет одним из праведников".
Arapça:
وَيُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلًا وَمِنَ الصَّالِحِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Beşikte de, yetişkin çağında da insanlarla konuşacak ve iyilerden olacaktır.
Diyanet Vakfı:
salihlerden olarak beşikte iken ve yetişkinlik halinde insanlara (peygamber sözleri ile) konuşacak.

ḳâlet rabbi ennâ yekûnü lî veledüv velem yemsesnî beşer. ḳâle keẕâliki-llâhü yaḫlüḳu mâ yeşâ'. iẕâ ḳaḍâ emran feinnemâ yeḳûlü lehû kün feyekûn.

Türkçe:
Meryem dedi ki: "Rabbim, çocuğum nasıl olur benim? Bana hiçbir insan dokunmadı ki!" Allah cevap verdi: "Allah dilediğini işte böyle yaratır! Bir iş ve oluşa karar verdiğinde sadece ona "Ol!" der; ve o hemen oluverir."
İngilizce:
She said: "O my Lord! How shall I have a son when no man hath touched me?" He said: "Even so: Allah createth what He willeth: When He hath decreed a plan, He but saith to it, 'Be,' and it is!
Fransızca:
- Elle dit : "Seigneur ! Comment aurais-je un enfant, alors qu'aucun homme ne m'a touchée ? " - "C'est ainsi ! " dit-Il. Allah crée ce qu'Il veut. Quand Il décide d'une chose, Il lui dit seulement : "Sois"; et elle est aussitôt.
Almanca:
Sie sagte: "HERR! Wie kann ich einen Sohn haben, wo kein Mann mich jemals intim berührt hat." ER sagte: "Solcherart erschafft ALLAH, was ER will. Wenn ER eine Angelegenheit bestimmt hat, sagt ER zu ihr doch nur: "Sei!", und sie ist."
Rusça:
Она сказала: "Господи! Как я могу иметь сына, если меня не касался ни один мужчина". Он сказал: "Так Аллах творит, что пожелает! Когда Он принимает решение, то Ему стоит лишь сказать: "Будь!" - как это сбывается.
Arapça:
قَالَتْ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي وَلَدٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِي بَشَرٌ ۖ قَالَ كَذَٰلِكِ اللَّهُ يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ ۚ إِذَا قَضَىٰ أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُن فَيَكُونُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Meryem): "Ey Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur?" dedi. Allah: "Öyle ama, Allah dilediğini yaratır, bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece 'ol!' der, o da hemen oluverir." dedi.
Diyanet Vakfı:
Meryem: Rabbim! dedi, bana bir erkek eli değmediği halde nasıl çocuğum olur? Allah şöyle buyurdu: İşte böyledir, Allah dilediğini yaratır. Bir işe hükmedince ona sadece "Ol!" der; o da oluverir.

veyü`allimühü-lkitâbe velḥikmete vettevrâte vel'incîl.

Türkçe:
Ona Kitap'ı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğretecek.
İngilizce:
And Allah will teach him the Book and Wisdom, the Law and the Gospel,
Fransızca:
"Et (Allah) lui enseignera l'écriture, la sagesse , la Thora et l'évangile,
Almanca:
Und ER lehrt ihn die Schrift, die Weisheit, At-taurat und Alindschil.
Rusça:
Он научит его Писанию и мудрости, Таурату (Торе) и Инджилу (Евангелию).
Arapça:
وَيُعَلِّمُهُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَالتَّوْرَاةَ وَالْإِنجِيلَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah ona kitab (okuma ve yazmay)ı, hikmeti ve Tevrat ile İncil'i öğretir.
Diyanet Vakfı:
(Melekler, Meryem'e hitaben İsa hakkında sözlerine devam ettiler:) Allah ona yazmayı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretecek.

verasûlen ilâ benî isrâîle ennî ḳad ci'tüküm biâyetim mir rabbiküm ennî aḫlüḳu leküm mine-ṭṭîni kehey'eti-ṭṭayri feenfüḫu fîhi feyekûnü ṭayram biiẕni-llâh. veübriü-l'ekmehe vel'ebraṣa veuḥyi-lmevtâ biiẕni-llâh. veünebbiüküm bimâ te'külûne vemâ teddeḫirûne fî büyûtiküm. inne fî ẕâlike leâyetel leküm in küntüm mü'minîn.

Türkçe:
Onu Beniisrail'e şöyle konuşan bir resul yapacak: "Şu bir gerçek ki, ben size Rabbinizden bir mucize getirdim: Ben, çamurdan, kuş görünümünde bir şey yapar, ona üflerim de Allah'ın izniyle kuş oluverir. Ben, körü ve abraşı iyileştirir, ölüleri Allah'ın izniyle diriltirim. Evlerinizde yemekte ve biriktirmekte olduklarınızı size haber veririm. Eğer inananlarsanız, bunda sizin için tam bir mucize vardır."
İngilizce:
And (appoint him) a messenger to the Children of Israel, (with this message): 'I have come to you, with a Sign from your Lord, in that I make for you out of clay, as it were, the figure of a bird, and breathe into it, and it becomes a bird by Allah's leave: And I heal those born blind, and the lepers, and I quicken the dead, by Allah's leave; and I declare to you what ye eat, and what ye store in your houses. Surely therein is a Sign for you if ye did believe;
Fransızca:
et Il sera le messager aux enfants d'Israël, [et leur dira]: "En vérité, je viens à vous avec un signe de la part de votre Seigneur. Pour vous, je forme de la glaise comme la figure d'un oiseau, puis je souffle dedans : et, par la permission d'Allah, cela devient un oiseau. Et je guéris l'aveugle-né et le lépreux, et je ressuscite les morts, par la permission d'Allah. Et je vous apprends ce que vous mangez et ce que vous amassez dans vos maisons. Voilà bien là un signe, pour vous, si vous êtes croyants !
Almanca:
Und (er ist) ein Gesandter zu den Kindern Israils: "Gewiß, ich kam bereits zu euch durch eine Aya von eurem HERRN: ich forme für euch aus Lehm wie die Gestalt eines Vogels, dann hauche ich sie an, und sie wird zum Vogel mit ALLAHs Zustimmung. Und ich heile den Blindgeborenen und den Leprakranken und mache die Toten mit ALLAHs Zustimmung lebendig und teile euch mit, was ihr esst und was ihr in euren Häusern speichert. Gewiß, darin ist zweifelsohne eine Aya für euch, wenn ihr Mumin seid.
Rusça:
Он сделает его посланником к сынам Исраила (Израиля): "Я принес вам знамение от вашего Господа. Я сотворю вам из глины подобие птицы, подую на него, и оно станет птицей с позволения Аллаха. Я исцелю слепого (или лишенного зрения от рождения; или обладающего слабым зрением) и прокаженного и оживлю мертвых с позволения Аллаха. Я поведаю вам о том, что вы едите и что припасаете в своих домах. Воистину, в этом есть знамение для вас, если только вы являетесь верующими.
Arapça:
وَرَسُولًا إِلَىٰ بَنِي إِسْرَائِيلَ أَنِّي قَدْ جِئْتُكُم بِآيَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ ۖ أَنِّي أَخْلُقُ لَكُم مِّنَ الطِّينِ كَهَيْئَةِ الطَّيْرِ فَأَنفُخُ فِيهِ فَيَكُونُ طَيْرًا بِإِذْنِ اللَّهِ ۖ وَأُبْرِئُ الْأَكْمَهَ وَالْأَبْرَصَ وَأُحْيِي الْمَوْتَىٰ بِإِذْنِ اللَّهِ ۖ وَأُنَبِّئُكُم بِمَا تَأْكُلُونَ وَمَا تَدَّخِرُونَ فِي بُيُوتِكُمْ ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً لَّكُمْ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah onu İsrailoğullarına (şöyle diyecek) bir peygamber olarak gönderir: "Şüphesiz ki ben size Rabbinizden bir âyet (mucize, belge) getirdim: Size, kuş biçiminde çamurdan birşey yaparım da içine üflerim, Allah'ın izniyle o, kuş olur; anadan doğma körü ve alacalıyı iyileştiririm ve Allah'ın izniyle ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyor ve neleri biriktiriyorsanız size haber veririm".
Diyanet Vakfı:
İsrailoğullarına bir elçi olacak (ve onlara şöyle diyecek:) Size Rabbinizden bir mucize getirdim: Size çamurdan bir kuş sureti yapar, ona üflerim ve Allah'ın izni ile o kuş oluverir. Yine Allah'ın izni ile körü ve alacalıyı iyileştirir, ölüleri diriltirim. Ayrıca evlerinizde ne yeyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer inanan kimseler iseniz, bunda sizin için bir ibret vardır.

vemüṣaddiḳal limâ beyne yedeyye mine-ttevrâti veliüḥille leküm ba`ḍa-lleẕî ḥurrime `aleyküm veci'tüküm biâyetim mir rabbiküm fetteḳu-llâhe veeṭî`ûn.

Türkçe:
"Tevrat'tan önümde bulunanı doğrulayıcıyım. Size haram kılınmış olanın bir kısmını size helal yapacağım. Rabbinizden bir mucize getirdim size. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin!"
İngilizce:
(I have come to you), to attest the Law which was before me. And to make lawful to you part of what was (Before) forbidden to you; I have come to you with a Sign from your Lord. So fear Allah, and obey me.
Fransızca:
Et je confirme ce qu'il y a dans la Thora révélée avant moi, et je vous rends licite une partie de ce qui était interdit. Et j'ai certes apporté un signe de votre Seigneur. Craignez Allah donc, et obéissez-moi.
Almanca:
Und (ich bin) Bestätiger dessen, was vor mir in At-taurat war, und damit ich euch manches von dem für halal erkläre, was für euch als haram galt. Auch bin ich zu euch durch eine Aya gekommen, so handelt Taqwa gemäß ALLAH gegenüber und gehorcht mir!
Rusça:
Я пришел, чтобы подтвердить истинность того, что было в Таурате (Торе) до меня, и чтобы разрешить вам часть того, что было вам запрещено. Я принес вам знамение от вашего Господа. Бойтесь же Аллаха и повинуйтесь мне.
Arapça:
وَمُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَلِأُحِلَّ لَكُم بَعْضَ الَّذِي حُرِّمَ عَلَيْكُمْ ۚ وَجِئْتُكُم بِآيَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Önümdeki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak için (geldim) ve Rabbiniz tarafından size bir mucize getirdim. Artık Allah'tan korkun da bana uyun.
Diyanet Vakfı:
Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri de helal kılmam için gönderildim. Size Rabbinizden bir mucize getirdim. O halde Allah'tan korkun, bana da itaat edin.

Pages

003. Âl-i İmrân - (İmran Ailesi) Aal-e-Imran --  آلعمران beslemesine abone olun.