
iẕâ messehü-şşerru cezû`â.
Türkçe:
Kendisine kötülük/hoşnutsuzluk dokununca basar bağırır.
İngilizce:
Fretful when evil touches him;
Fransızca:
quand le malheur le touche, il est abattu;
Almanca:
Wenn ihn das Böse trifft, so ist er äußerst ungeduldig
Rusça:
беспокойным, когда его касается беда,
Arapça:
إِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendisine kötülük dokundu mu sızlanır.
Diyanet Vakfı:
Kendisine fenalık dokunduğunda sızlanır, feryat eder.

veiẕâ messehü-lḫayru menû`â.
Türkçe:
Kendisine hayır ve nimet ulaşınca ondan başkalarının yararlanmasına engel olur.
İngilizce:
And niggardly when good reaches him;-
Fransızca:
et quand le bonheur le touche, il est refuseur.
Almanca:
und wenn ihn das Gute trifft, ist er äußerst geizig,
Rusça:
и скупым, когда его касается добро.
Arapça:
وَإِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendisine hayır dokundu mu cimrilik eder.
Diyanet Vakfı:
Ona imkan verildiğinde ise pinti kesilir.

ille-lmüṣallîn.
Türkçe:
Namazlarını/dualarını yerine getirenler müstesna.
İngilizce:
Not so those devoted to Prayer;-
Fransızca:
Sauf ceux qui pratiquent la Salat
Almanca:
außer den Betenden,
Rusça:
Это не относится к молящимся,
Arapça:
إِلَّا الْمُصَلِّينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ancak namaz kılanlar bunun dışındadır.
Diyanet Vakfı:
Ancak şunlar öyle değildir: Namaz kılanlar,

elleẕîne hüm `alâ ṣalâtihim dâimûn.
Türkçe:
Bunlar, namazlarında/dualarında süreklidirler.
İngilizce:
Those who remain steadfast to their prayer;
Fransızca:
qui sont assidu à leurs Salats,
Almanca:
die ihr rituelles Gebet stets einhalten,
Rusça:
которые регулярно совершают свой намаз,
Arapça:
الَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَاتِهِمْ دَائِمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar ki namazlarını sürekli kılarlar.
Diyanet Vakfı:
Ki, onlar namazlarında devamlıdırlar (ihmal göstermezler;).

velleẕîne fî emvâlihim ḥaḳḳum ma`lûm.
Türkçe:
Bunların mallarında belirli bir hak vardır:
İngilizce:
And those in whose wealth is a recognised right.
Fransızca:
et sur les bien desquels il y a un droit bien déterminé [la Zakat]
Almanca:
sowie denjenigen, in deren Vermögensgütern ein festgesetztes Recht ist
Rusça:
которые выделяют известную долю своего имущества
Arapça:
وَالَّذِينَ فِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَّعْلُومٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onların mallarında belli bir hak vardır,
Diyanet Vakfı:
Mallarında, belli bir hak vardır,

lissâili velmaḥrûm.
Türkçe:
Yoksul ve yoksun için.
İngilizce:
For the (needy) who asks and him who is prevented (for some reason from asking);
Fransızca:
pour le mendiant et le déshérité;
Almanca:
für den Bittenden und den Ausgeschlossenen,
Rusça:
для просящих и обездоленных,
Arapça:
لِّلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hem isteyen için, hem de istemekten utanan yoksul için.
Diyanet Vakfı:
Saile ve mahruma(vermek için).

velleẕîne yüṣaddiḳûne biyevmi-ddîn.
Türkçe:
Bunlar, din gününü içtenlikle doğrularlar.
İngilizce:
And those who hold to the truth of the Day of Judgment;
Fransızca:
et qui déclarent véridique le Jour de la Rétribution,
Almanca:
sowie denjenigen, die den Tag des Din 3 für wahrhaftig halten,
Rusça:
которые веруют в День воздаяния,
Arapça:
وَالَّذِينَ يُصَدِّقُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar ki ceza gününü tasdik ederler.
Diyanet Vakfı:
Ceza (ve hesap) gününün doğruluğuna inananlar;

velleẕîne hüm min `aẕâbi rabbihim müşfiḳûn.
Türkçe:
Bunlar, yalnız Rablerinin azabından ürperirler.
İngilizce:
And those who fear the displeasure of their Lord,-
Fransızca:
et ceux qui craignent le châtiment de leur Seigneur
Almanca:
sowie denjenigen, die vor der Peinigung ihres HERRN ehrfurcht-erfüllt sind,
Rusça:
которые трепещут перед мучениями от своего Господа,
Arapça:
وَالَّذِينَ هُم مِّنْ عَذَابِ رَبِّهِم مُّشْفِقُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Rablerinin azabından korkarlar.
Diyanet Vakfı:
Rab'lerinin azabından korkanlar,

inne `aẕâbe rabbihim gayru me'mûn.
Türkçe:
Gerçekten de Rablerinin azabı emin olunmayacak bir azaptır.
İngilizce:
For their Lord's displeasure is the opposite of Peace and Tranquillity;-
Fransızca:
car vraiment, il n'y a nulle assurance contre le châtiment de leur Seigneur;
Almanca:
gewiß die Peinigung ihres HERRN ist nicht absicherbar,
Rusça:
ведь мучения от их Господа небезопасны,
Arapça:
إِنَّ عَذَابَ رَبِّهِمْ غَيْرُ مَأْمُونٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Çünkü Rablerinin azabından emin olunmaz.
Diyanet Vakfı:
Ki Rab'lerinin azabı(na karşı) emin olunamaz;

velleẕîne hüm lifürûcihim ḥâfiżûn.
Türkçe:
Bunlar, cinsiyet organlarını titizlikle korurlar.
İngilizce:
And those who guard their chastity,
Fransızca:
et qui se maintiennent dans la chasteté
Almanca:
sowie denjenigen, die ihre Keuschheit Bewahrende sind
Rusça:
которые оберегают свои половые органы от всех,
Arapça:
وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar ki ırzlarını korurlar.
Diyanet Vakfı:
Irzlarını koruyanlar
Pages
