
velâ yes'elü ḥamîmün ḥamîmâ.
Türkçe:
En yakın dostlar birbirlerinin halini sormaz/bir dost bir dostundan bir şey isteyemez.
İngilizce:
And no friend will ask after a friend,
Fransızca:
où nul ami dévoué ne s'enquerra d'un ami,
Almanca:
und kein enger Freund einen engen Freund fragt.
Rusça:
родственник не станет расспрашивать родственника,
Arapça:
وَلَا يَسْأَلُ حَمِيمٌ حَمِيمًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Dost dostun halini soramaz.
Diyanet Vakfı:
Dost, dostu sormaz.

yübeṣṣarûnehüm. yeveddü-lmücrimü lev yeftedî min `aẕâbi yevmiiẕim bibenîh.
Türkçe:
Birbirlerine gösterilirler. Suçlu, o günün azabından kurtulmak için oğullarını fidye vermeyi bile ister.
İngilizce:
Though they will be put in sight of each other,- the sinner's desire will be: Would that he could redeem himself from the Penalty of that Day by (sacrificing) his children,
Fransızca:
bien qu'ils se voient l'un l'autre. Le criminel aimerait pouvoir se racheter du châtiment de ce jour, en livrant ses enfants,
Almanca:
Und sie werden ihnen gezeigt. Der schwer Verfehlende wünscht sich, er könnte sich von der Peinigung an diesem Tag freikaufen mit seinen Söhnen,
Rusça:
хотя они будут видеть друг друга. Грешник пожелает откупиться от мучений того дня своими сыновьями,
Arapça:
يُبَصَّرُونَهُمْ ۚ يَوَدُّ الْمُجْرِمُ لَوْ يَفْتَدِي مِنْ عَذَابِ يَوْمِئِذٍ بِبَنِيهِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Birbirlerine gösterilirler. Suçlu o günün azabından kurtulmak için fidye vermek ister; oğullarını,
Diyanet Vakfı:
Birbirlerine gösterilirler (fakat herkes kendi derdindedir). Günahkar kimse ister ki, o günün azabından (kurtuluş için), oğullarını,

veṣâḥibetihî veeḫîh.
Türkçe:
Eşini, kardeşini,
İngilizce:
His wife and his brother,
Fransızca:
sa compagne, son frère,
Almanca:
mit seiner Gefährtin, mit seinem Bruder,
Rusça:
своей супругой и своим братом,
Arapça:
وَصَاحِبَتِهِ وَأَخِيهِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Eşini ve kardeşini,
Diyanet Vakfı:
Karısını ve kardeşini,

vefeṣîletihi-lletî tü'vîh.
Türkçe:
Kendisini kucaklayıp barındıran ailesini.
İngilizce:
His kindred who sheltered him,
Fransızca:
même son clan qui lui donnait asile,
Almanca:
mit seiner Großfamilie, die ihn aufnimmt,
Rusça:
своим родом, который укрывал его,
Arapça:
وَفَصِيلَتِهِ الَّتِي تُؤْوِيهِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendisini barındıran, içinde yetiştiği tüm ailesini,
Diyanet Vakfı:
Kendisini koruyup barındıran tüm ailesini

vemen fi-l'arḍi cemî`an ŝümme yüncîh.
Türkçe:
Ve yeryüzündeki insanların tümünü fidye verip kendisini kurtarmayı ister.
İngilizce:
And all, all that is on earth,- so it could deliver him:
Fransızca:
et tout ce qui est sur la terre, tout, qui pourrait le sauver.
Almanca:
und mit allen auf der Erde, allesamt, dann daß dies ihn errettet.
Rusça:
и всеми обитателями земли, чтобы затем спастись.
Arapça:
وَمَن فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا ثُمَّ يُنجِيهِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve yeryüzünde bulunanların hepsini ki, tek kendini kurtarabilsin.
Diyanet Vakfı:
Ve yeryüzünde kim varsa hepsini fidye olarak versin de, tek kendini kurtarsın.

kellâ. innehâ leżâ.
Türkçe:
Hayır, hayır! O, alevlenen bir ateştir.
İngilizce:
By no means! for it would be the Fire of Hell!-
Fransızca:
Mais rien [ne le sauvera]. [L'Enfer] est un brasier
Almanca:
Nein! Es ist eine Feuerflamme,
Rusça:
Но нет! Это - Адское пламя,
Arapça:
كَلَّا ۖ إِنَّهَا لَظَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hayır, o alevlenen bir ateştir.
Diyanet Vakfı:
Fakat ne mümkün! Bilinmeli ki, o (cehennem) alevlenen bir ateştir.

nezzâ`atel lişşevâ.
Türkçe:
Yakar-kavurur deriyi/koparıp götürür kolu-bacağı.
İngilizce:
Plucking out (his being) right to the skull!-
Fransızca:
arrachant brutalement la peau du crâne.
Almanca:
Abziehende der Kopfhäute,
Rusça:
сдирающее кожу с головы,
Arapça:
نَزَّاعَةً لِّلشَّوَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Derileri kavurur, soyar.
Diyanet Vakfı:
Derileri kavurup soyar.

ted`û men edbera vetevellâ.
Türkçe:
Çağırır, sırtını dönüp uzaklaşanı,
İngilizce:
Inviting (all) such as turn their backs and turn away their faces (from the Right).
Fransızca:
Il appellera celui qui tournait le dos et s'en allait,
Almanca:
die denjenigen ruft, der den Rücken kehrte und sich abwandte
Rusça:
зовущее тех, кто повернулся спиной и отвернулся,
Arapça:
تَدْعُو مَنْ أَدْبَرَ وَتَوَلَّىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Çağırır, sırtını dönüp gideni,
Diyanet Vakfı:
Yüz çevirip geri döneni, (kendine) çağırır!

veceme`a feev`â.
Türkçe:
Toplayıp kasada yığanı/depolayanı.
İngilizce:
And collect (wealth) and hide it (from use)!
Fransızca:
amassait et thésaurisait.
Almanca:
und anhäufte, dann (nur für sich) behielt.
Rusça:
кто копил и прятал.
Arapça:
وَجَمَعَ فَأَوْعَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Mal toplayıp kasada yığanı,
Diyanet Vakfı:
(Servet) toplayıp yığan kimseyi!.

inne-l'insâne ḫuliḳa helû`â.
Türkçe:
İşin gereği şu ki insan; aceleci/hırslı/sabırsız/ tahammülsüz yaratılmıştır.
İngilizce:
Truly man was created very impatient;-
Fransızca:
Oui, l'homme a été créé instable [très inquiet];
Almanca:
Gewiß, der Mensch wurde als ein ängstlich Ungeduldiger erschaffen.
Rusça:
Воистину, человек создан нетерпеливым,
Arapça:
۞ إِنَّ الْإِنسَانَ خُلِقَ هَلُوعًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Doğrusu insan dayanıksız ve huysuz yaratılmıştır.
Diyanet Vakfı:
Gerçekten insan, pek hırslı (ve sabırsız) yaratılmıştır.
Pages
