Al-Haaqqa—الحاقة

fe`aṣav rasûle rabbihim feeḫaẕehüm aḫẕeter râbiyetâ.

Türkçe:
Rablerinin resulüne isyan ettiler de O da onları, şiddeti arttıkça artan bir yakalayışla yakaladı.
İngilizce:
And disobeyed (each) the messenger of their Lord; so He punished them with an abundant Penalty.
Fransızca:
Ils désobéirent au Messager de leur Seigneur. Celui-ci donc, les saisit d'une façon irrésistible.
Almanca:
dann widersetzten sie sich dem Gesandten ihres HERRN, dann belangten WIR sie mit übermäßigem Belangen.
Rusça:
Они ослушались посланника своего Господа, и Он схватил их Хваткой превосходящей.
Arapça:
فَعَصَوْا رَسُولَ رَبِّهِمْ فَأَخَذَهُمْ أَخْذَةً رَّابِيَةً
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hep Rablerinin elçilerine karşı geldiler. O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi.
Diyanet Vakfı:
Böylece Rablerinin peygamberlerine karşı geldiler, O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi.

innâ lemmâ ṭaga-lmâü ḥamelnâküm fi-lcâriyeh.

Türkçe:
Su azıp köpürdüğünde, biz sizi o akıp gidende taşıdık,
İngilizce:
We, when the water (of Noah's Flood) overflowed beyond its limits, carried you (mankind), in the floating (Ark),
Fransızca:
C'est Nous qui, quand l'eau déborda , vous avons chargés sur l'Arche
Almanca:
Gewiß, als das Wasser überflutete, trugen WIR euch in der Schwimmenden,
Rusça:
Когда вода стала разливаться, Мы повезли вас в плавучем ковчеге,
Arapça:
إِنَّا لَمَّا طَغَى الْمَاءُ حَمَلْنَاكُمْ فِي الْجَارِيَةِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kuşkusuz, sular kabarınca sizi gemide biz taşıdık.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz, su bastığı vakit sizi gemide biz taşıdık;

linec`alehâ leküm teẕkiratev vete`iyehâ üẕünüv vâ`iyeh.

Türkçe:
Ki onu size bir hatırlatıcı/düşündürücü yapalım ve kavrayabilen kulak kavrasın.
İngilizce:
That We might make it a Message unto you, and that ears (that should hear the tale and) retain its memory should bear its (lessons) in remembrance.
Fransızca:
afin d'en faire pour vous un rappel que toute oreille fidèle conserve.
Almanca:
damit WIR sie für euch zu einer Ermahnung machen, und es ein bewußtes Ohr sich bewußt macht.
Rusça:
чтобы он стал для вас напоминанием и чтобы запоминающее ухо запомнило это.
Arapça:
لِنَجْعَلَهَا لَكُمْ تَذْكِرَةً وَتَعِيَهَا أُذُنٌ وَاعِيَةٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onu size bir ibret yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye.
Diyanet Vakfı:
Onu sizin için bir ibret ve öğüt yapalım ve belleyici kulaklar onu bellesin diye.

feiẕâ nüfiḫa fi-ṣṣûri nefḫatüv vâḥideh.

Türkçe:
Sûra bir üfleyişle üflendiğinde,
İngilizce:
Then, when one blast is sounded on the Trumpet,
Fransızca:
Puis, quand d'un seul souffle, on soufflera dans la Trompe,
Almanca:
Also wenn in As-sur ein einziger Stoß gestoßen wird,
Rusça:
Когда же подуют в Рог всего один раз
Arapça:
فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sûr'a bir tek üfleme üflendiği,
Diyanet Vakfı:
Artık Sur'a bir tek defa üflendiği,

veḥumileti-l'arḍu velcibâlü fedükketâ dekketev vâḥidetâ.

Türkçe:
Yer ve dağlar yükletilip birbirine bir çarpılışla parça parça edildiğinde,
İngilizce:
And the earth is moved, and its mountains, and they are crushed to powder at one stroke,-
Fransızca:
et que la terre et les montagnes seront soulevées puis tassées d'un seul coup;
Almanca:
und die Erde und die Berge getragen werden, dann mit einem einzigen Stoß zerstampft werden,
Rusça:
и когда земля и горы будут подняты и превратятся в прах за один раз,
Arapça:
وَحُمِلَتِ الْأَرْضُ وَالْجِبَالُ فَدُكَّتَا دَكَّةً وَاحِدَةً
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Arz ve dağlar yerlerinden kaldırılıp şiddetle birbirine çarpılarak darmadağın olduğu zaman,
Diyanet Vakfı:
Yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine tek çarpışla çarpılıp darmadağın edildiği zaman,

feyevmeiẕiv veḳa`ati-lvâḳi`ah.

Türkçe:
İşte o gün, olması gereken olmuştur.
İngilizce:
On that Day shall the (Great) Event come to pass.
Fransızca:
Ce jour-là alors, l'événement se produira,
Almanca:
an diesem Tag ereignete sich die Ereignende,
Rusça:
в тот день наступит Событие (День воскресения).
Arapça:
فَيَوْمَئِذٍ وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte o gün olacak olur.
Diyanet Vakfı:
işte o gün olacak olur (kıyamet kopar).

venşeḳḳati-ssemâü fehiye yevmeiẕiv vâhiyeh.

Türkçe:
Gök yarılmıştır. O gün o, lime lime sarkmıştır.
İngilizce:
And the sky will be rent asunder, for it will that Day be flimsy,
Fransızca:
et le ciel se fendra et sera fragile, ce jour-là.
Almanca:
und der Himmel spaltete sich, denn er ist an diesem Tag gebrechlich,
Rusça:
Небо разверзнется, ибо оно в тот день будет слабым.
Arapça:
وَانشَقَّتِ السَّمَاءُ فَهِيَ يَوْمَئِذٍ وَاهِيَةٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün gök yarılmış, sarkmıştır.
Diyanet Vakfı:
Gök de yarılır ve artık o gün o, çökmeye yüz tutar.

velmelekü `alâ ercâihâ. veyaḥmilü `arşe rabbike fevḳahüm yevmeiẕin ŝemâniyeh.

Türkçe:
Melek de onun kenarlarındadır. Rabbinin arşını, o gün onların üstündeki sekiz taşır.
İngilizce:
And the angels will be on its sides, and eight will, that Day, bear the Throne of thy Lord above them.
Fransızca:
Et sur ses côtés [se tiendront] les Anges, tandis que huit, ce jour-là, porteront au-dessus d'eux le Trône de ton Seigneur.
Almanca:
und die Engel sind an seinen Rändern. Und Al'ahrsch von deinem HERRN tragen über ihnen an diesem Tag acht.
Rusça:
Ангелы будут находиться по его краю, и восьмеро понесут над собой Трон твоего Господа.
Arapça:
وَالْمَلَكُ عَلَىٰ أَرْجَائِهَا ۚ وَيَحْمِلُ عَرْشَ رَبِّكَ فَوْقَهُمْ يَوْمَئِذٍ ثَمَانِيَةٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Melekler de onun etrafındadır, O gün Rabbinin Arşını bunların da üstünde sekiz melek yüklenir.
Diyanet Vakfı:
Melekler onun (göğün) etrafındadır. O gün Rabbinin arşını, bunların da üstünde sekiz (melek) yüklenir.

yevmeiẕin tü`raḍûne lâ taḫfâ minküm ḫâfiyeh.

Türkçe:
O gün arz olunursunuz; hiçbir saklınız-gizliniz kalmaz.
İngilizce:
That Day shall ye be brought to Judgment: not an act of yours that ye hide will be hidden.
Fransızca:
Ce jour-là vous serez exposés; et rien de vous ne sera caché.
Almanca:
An diesem Tag werdet ihr vorgestellt. Nicht ein Verborgenes bleibt von euch geheim.
Rusça:
В тот день вы предстанете, и ни одна ваша тайна не останется сокрытой.
Arapça:
يَوْمَئِذٍ تُعْرَضُونَ لَا تَخْفَىٰ مِنكُمْ خَافِيَةٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün (hesap için Allah'a) arz olunursunuz, öyle ki gizli bir haliniz kalmaz.
Diyanet Vakfı:
(Ey insanlar! ) O gün (hesap için) huzura alınırsınız; size ait hiçbir sır gizli kalmaz.

feemmâ men ûtiye kitâbehû biyemînihî feyeḳûlü hâümu-ḳraû kitâbiyeh.

Türkçe:
Öz kitabı sağından verilen: "İşte kitabım, okuyun!" der.
İngilizce:
Then he that will be given his Record in his right hand will say: "Ah here! Read ye my Record!
Fransızca:
Quant à celui à qui on aura remis le Livre en sa main droite, il dira : "Tenez ! lisez mon livre.
Almanca:
Also hinsichtlich desjenigen, dem sein Register mit der Rechten gegeben wird, so sagte er: "Nehmt, lest mein Register!
Rusça:
Тот, кому его книга будет дана в правую руку, скажет: "Вот! Прочтите мою книгу!
Arapça:
فَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ فَيَقُولُ هَاؤُمُ اقْرَءُوا كِتَابِيَهْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kitabı sağından verilen, "alın okuyun kitabımı.."
Diyanet Vakfı:
Kitabı sağ tarafından verilen:" Alın, kitabımı okuyun" der.

Pages

Al-Haaqqa—الحاقة beslemesine abone olun.