6121 |
598 |
96 |
15 |
30 |
كَلَّا لَئِن لَّمْ يَنتَهِ لَنَسْفَعًا بِالنَّاصِيَةِ |
kellâ leil lem yentehi lenesfe`am binnâṣiyeh. |
Ama bundan vazgeçmezse, and olsun ki, onu perçeminden, |
No! If he does not desist, We will surely drag him by the forelock - |
Sayfa 598, Cuz 30, العلق, Al-Alaq—العلق |
6122 |
598 |
96 |
16 |
30 |
نَاصِيَةٍ كَاذِبَةٍ خَاطِئَةٍ |
nâṣiyetin kâẕibetin ḫâṭieh. |
Yalancı ve günahkar perçeminden cehenneme sürükleriz. |
A lying, sinning forelock. |
Sayfa 598, Cuz 30, العلق, Al-Alaq—العلق |
6123 |
598 |
96 |
17 |
30 |
فَلْيَدْعُ نَادِيَهُ |
felyed`u nâdiyeh. |
O zaman, kafadarlarını çağırsın, |
Then let him call his associates; |
Sayfa 598, Cuz 30, العلق, Al-Alaq—العلق |
6124 |
598 |
96 |
18 |
30 |
سَنَدْعُ الزَّبَانِيَةَ |
sened`u-zzebâniyeh. |
Biz de zebanileri çağıracağız. |
We will call the angels of Hell. |
Sayfa 598, Cuz 30, العلق, Al-Alaq—العلق |
6125 |
598 |
96 |
19 |
30 |
كَلَّا لَا تُطِعْهُ وَاسْجُدْ وَاقْتَرِب ۩ |
kellâ. lâ tüṭi`hü vescüd vaḳterib. |
Sakın ona uyma; sen secde et, Rabbine yaklaş. |
No! Do not obey him. But prostrate and draw near [to Allah]. |
Sayfa 598, Cuz 30, العلق, Al-Alaq—العلق |
6126 |
598 |
97 |
1 |
30 |
بِّسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ |
innâ enzelnâhü fî leyleti-lḳadr. |
Doğrusu, Biz, Kuran'ı kadir gecesinde indirmişizdir. |
Indeed, We sent the Qur'an down during the Night of Decree. |
Sayfa 598, Cuz 30, القدر, Al-Qadr—القدر |
6127 |
598 |
97 |
2 |
30 |
وَمَا أَدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ |
vemâ edrâke mâ leyletü-lḳadr. |
Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? |
And what can make you know what is the Night of Decree? |
Sayfa 598, Cuz 30, القدر, Al-Qadr—القدر |
6128 |
598 |
97 |
3 |
30 |
لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍ |
leyletü-lḳadri ḫayrum min elfi şehr. |
Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. |
The Night of Decree is better than a thousand months. |
Sayfa 598, Cuz 30, القدر, Al-Qadr—القدر |
6129 |
598 |
97 |
4 |
30 |
تَنَزَّلُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِم مِّن كُلِّ أَمْرٍ |
tenezzelü-lmelâiketü verrûḥu fîhâ biiẕni rabbihim. min külli emr. |
Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler. |
The angels and the Spirit descend therein by permission of their Lord for every matter. |
Sayfa 598, Cuz 30, القدر, Al-Qadr—القدر |
6130 |
598 |
97 |
5 |
30 |
سَلَامٌ هِيَ حَتَّىٰ مَطْلَعِ الْفَجْرِ |
selâmün. hiye ḥattâ maṭle`i-lfecr. |
O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir. |
Peace it is until the emergence of dawn. |
Sayfa 598, Cuz 30, القدر, Al-Qadr—القدر |
6131 |
598 |
98 |
1 |
30 |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ لَمْ يَكُنِ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَالْمُشْرِكِينَ مُنفَكِّينَ حَتَّىٰ تَأْتِيَهُمُ الْبَيِّنَةُ |
lem yeküni-lleẕîne keferû min ehli-lkitâbi velmüşrikîne münfekkîne ḥattâ te'tiyehümü-lbeyyineh. |
Kitap ehlinden ve ortak koşanlardan inkarcılar, kendilerine apaçık bir belge, içinde kesin ve en doğru hükümlerin bulunduğu arınmış sahifeleri okuyan, Allah katından bir Peygamber gelene kadar dinlerinden vazgeçecek değillerdi. |
Those who disbelieved among the People of the Scripture and the polytheists were not to be parted [from misbelief] until there came to them clear evidence - |
Sayfa 598, Cuz 30, البينة, Al-Bayyina—البينة |
6132 |
598 |
98 |
2 |
30 |
رَسُولٌ مِّنَ اللَّهِ يَتْلُو صُحُفًا مُّطَهَّرَةً |
rasûlüm mine-llâhi yetlû ṣuḥufem müṭahherah. |
Kitap ehlinden ve ortak koşanlardan inkarcılar, kendilerine apaçık bir belge, içinde kesin ve en doğru hükümlerin bulunduğu arınmış sahifeleri okuyan, Allah katından bir Peygamber gelene kadar dinlerinden vazgeçecek değillerdi. |
A Messenger from Allah, reciting purified scriptures |
Sayfa 598, Cuz 30, البينة, Al-Bayyina—البينة |
6133 |
598 |
98 |
3 |
30 |
فِيهَا كُتُبٌ قَيِّمَةٌ |
fîhâ kütübün ḳayyimeh. |
Kitap ehlinden ve ortak koşanlardan inkarcılar, kendilerine apaçık bir belge, içinde kesin ve en doğru hükümlerin bulunduğu arınmış sahifeleri okuyan, Allah katından bir Peygamber gelene kadar dinlerinden vazgeçecek değillerdi. |
Within which are correct writings. |
Sayfa 598, Cuz 30, البينة, Al-Bayyina—البينة |
6134 |
598 |
98 |
4 |
30 |
وَمَا تَفَرَّقَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ إِلَّا مِن بَعْدِ مَا جَاءَتْهُمُ الْبَيِّنَةُ |
vemâ teferraḳa-lleẕîne ûtü-lkitâbe illâ mim ba`di mâ câethümü-lbeyyineh. |
Ama, kendilerine kitap verilenler, onlara apaçık belge geldikten sonra ayrılığa düştüler. |
Nor did those who were given the Scripture become divided until after there had come to them clear evidence. |
Sayfa 598, Cuz 30, البينة, Al-Bayyina—البينة |
6135 |
598 |
98 |
5 |
30 |
وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ حُنَفَاءَ وَيُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ ۚ وَذَٰلِكَ دِينُ الْقَيِّمَةِ |
vemâ ümirû illâ liya`büdü-llâhe muḫliṣîne lehü-ddîne ḥunefâe veyüḳîmu-ṣṣalâte veyü'tü-zzekâte veẕâlike dînü-lḳayyimeh. |
Oysa onlar, doğruya yönelerek, dini yalnız Allah'a has kılarak O'na kulluk etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekle emrolunmuşlardı. Dosdoğru olan din de budur. |
And they were not commanded except to worship Allah, [being] sincere to Him in religion, inclining to truth, and to establish prayer and to give zakah. And that is the correct religion. |
Sayfa 598, Cuz 30, البينة, Al-Bayyina—البينة |