Kur'an Ayetleri

chapter_number: 

43

Ayah_chapter_number: 

83

Ayahid: 

4408

Sayfa No: 

495

Nüzûl Yeri: 

content_ar: 

فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتَّىٰ يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي يُوعَدُونَ

Çeviriyazı: 

feẕerhüm yeḫûḍû veyel`abû ḥattâ yülâḳû yevmehümü-lleẕî yû`adûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Şimdi sen bırak onları, tehdit edildikleri günlerine kavuşuncaya kadar batıla dalsınlar oynasınlar.

Diyanet İşleri: 

Bırak onları, kendilerine söz verilen güne kavuşana kadar, dalsınlar, oynasınlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bırak onları, vaadedilen güne ulaşıncaya dek didinip oynasınlar.

Şaban Piriş: 

Bırak onları, kendilerine vadedilen güne kavuşuncaya kadar dalsınlar ve oynaya dursunlar.

Edip Yüksel: 

Bırak onları, kendilerine söz verilen günlerine kavuşuncaya kadar dalsınlar, oynasınlar.

Ali Bulaç: 

Artık onları bırak; onlara vadedilen günlerine kadar, dalsınlar ve oynaya dursunlar.

Suat Yıldırım: 

Kendilerine bildirilen o hesap gününe kavuşuncaya kadar, onları kendi hallerine bırak, batıllarına dalsınlar, varsın oyalansınlar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Artık onları bırak, (beyhûde işlere) dalsınlar ve oyalanadursunlar. O vaadolundukları günlerine mülâki olacaklarına değin.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bırak onları, kendilerine vaat edilen günlerine kavuşuncaya değin dalıp gitsinler; oynayıp oyalansınlar!

Bekir Sadak: 

43:88

İbni Kesir: 

Bırak onları, kendilerine vaadedilen güne ulaşıncaya kadar dalsınlar, oyalanıp dursunlar.

Adem Ugur: 

Sen bırak onları, kendilerine söz verilen günlerine kavuşuncaya kadar bâtıla dalsınlar, oynaya dursunlar.

İskender Ali Mihr: 

Artık onları bırak! Vaadolundukları güne mülâki oluncaya (kavuşuncaya) kadar boş şeylere dalsınlar ve oynasınlar.

Celal Yıldırım: 

Bırak onları, (tehdîd anlamında) va´d olundukları günlerine kavuşuncaya kadar (inkâr ve azgınlıklarına) dalıp oynasınlar.

Tefhim ul Kuran: 

Artık sen onları bırak

Fransızca: 

Laisse-les donc s'enfoncer dans leur fausseté et s'amuser jusqu'à ce qu'ils rencontrent le jour qui leur est promis.

İspanyolca: 

¡Déjales que parloteen y jueguen hasta que les llegue el Día con que se les ha amenazado!

İtalyanca: 

Lasciali divagare e giocare, finché non incontreranno il Giorno che è stato loro promesso.

Almanca: 

Also laß sie sich unterhalten und Unfug treiben, bis sie ihren Tag treffen, der ihnen angedroht wird.

Çince: 

你让他们妄谈吧!让他们嬉戏吧!直到他们看到他们被警告的日子。

Hollandaca: 

Laat hen dus door ijdelheid waden, en zich vermaken, tot zij aan hunnen dag komen, waarmede zij werden bedreigd.

Rusça: 

Оставь же их погружаться в словоблудие и забавляться, пока они не встретят тот день их, который им обещан.

Somalice: 

Ee katag ha dhunbadeen (xumaanta) hana ciyaareen intay kala kulmaan maalintoodii loo yaboohaye.

Swahilice: 

Basi waache wapige porojo wakicheza mpaka wakutwe na hiyo siku yao waliyo ahidiwa.

Uygurca: 

ئۇلارنى (يەنى مەككە كۇففارلىرىنى) (گۇمراھلىقلىرىدا ۋە نادانلىقلىرىدا) قويۇپ بەرگىن، ئۇلار ۋەدە قىلىنغان كۈنىگە مۇلاقات بولغانغا قەدەر (باتىللىرىغا) چۆمسۇن ۋە (دۇنياسى بىلەن) ئوينىسۇن

Japonca: 

それであなたがたは,約束されたかれらの日に当面するまで,かれらを無駄口と戯れに放置しておくがいい。

Arapça (Ürdün): 

«فذرهم يخوضوا» في باطلهم «ويلعبوا» في دنياهم «حتى يلاقوا يومهم الذي يوعدون» فيه العذاب وهو يوم القيامة.

Hintçe: 

तो तुम उन्हें छोड़ दो कि पड़े बक बक करते और खेलते रहते हैं यहाँ तक कि जिस दिन का उनसे वायदा किया जाता है

Tayca: 

ดังนั้นเจ้าจงปล่อยพวกเขาให้มั่วสุมและหลงระเริง จนกว่าพวกเขาจะได้พบกับวัน (กิยามะฮฺ) ของพวกเขา ซึ่งพวกเขาถูกสัญญาไว้

İbranice: 

אם כן, הנח להם להמשיך בדברי הבליהם ולהשתעשע עד אשר יפגשו את יומם אשר הובטח להם

Hırvatça: 

Pa, ti ih ostavi neka se upuštaju u zabludu i zabavljaju dok ne dožive Dan kojim im se prijeti.

Rumence: 

Lasă-i să bârfească şi să se joace până ce vor întâlni Ziua ce le-a fost făgăduită.

Transliteration: 

Fatharhum yakhoodoo wayalAAaboo hatta yulaqoo yawmahumu allathee yooAAadoona

Türkçe: 

Bırak onları, kendilerine vaat edilen günlerine kavuşuncaya değin dalıp gitsinler; oynayıp oyalansınlar!

Sahih International: 

So leave them to converse vainly and amuse themselves until they meet their Day which they are promised.

İngilizce: 

So leave them to babble and play (with vanities) until they meet that Day of theirs, which they have been promised.

Azerbaycanca: 

(Ya Peyğəmbər!) Qoy onlar və’d olunduqları günə (qiyamət gününə) qovuşana qədər (bihudə işlərə) qurşanaraq (dünyada özləri üçün) oynayıb əylənsinlər!

Süleyman Ateş: 

Bırak onları, kendilerine söylenen günlerine kavuşuncaya kadar dalsın, oynasınlar.

Diyanet Vakfı: 

Sen bırak onları, kendilerine söz verilen günlerine kavuşuncaya kadar batıla dalsınlar, oynaya dursunlar.

Erhan Aktaş: 

Artık onları kendi hallerine bırak! Uyarıldıkları güne kavuşuncaya değin boş şeylerle oyalanıp dursunlar.

Kral Fahd: 

Sen bırak onları, kendilerine söz verilen günlerine kavuşuncaya kadar bâtıla dalsınlar, oynaya dursunlar.

Hasan Basri Çantay: 

(Şimdilik) sen bırak onları, (baatılın içine) dalsınlar, (dünyâlarında) oynaya dursunlar. Nihayet (azâb ile) tehdîd edilmekde oldukları günlerine kavuşdurulacaklardır.

Muhammed Esed: 

Onları bırak da vaad edilen (Hesap) Günü ile karşılaşıncaya kadar beyhude konuşmalarla oyalansınlar ve (kelimelerle) oynayıp dursunlar!

Gültekin Onan: 

Artık onları bırak

Ali Fikri Yavuz: 

Şimdi bırak onları (bâtıl inançlarına) dalsınlar, oynaya dursunlar

Portekizce: 

Deixa-os, pois, que tagarelem e se regozijem, até se depararem com o dia que lhes tem sido prometido.

İsveççe: 

Lämna dem nu att förströ sig med sina ordlekar, till dess de står inför den Dag som de har fått löfte om.

Farsça: 

آنان را واگذار تا [در گفتار و کردار باطل] فرو روند و [با کالای بی ارزش دنیا] سرگرم بازی شوند تا آن روزشان را که وعده داده می شوند دیدار کنند.

Kürtçe: 

جا لێیان گەرێ با سەرگەرمی پڕوپوچی بن وگاڵتە بکەن ھەتا دەگەن بەڕۆژی خۆیان کە بەڵێـنیان پێـدراوە

Özbekçe: 

Бас, уларни қўйиб бер, ўзларига ваъда қилинаётган кунга рўбарў бўлгунларича (ёмонликка) шўнғийверсинлар, ўйнайверсинлар.

Malayca: 

Oleh itu, biarkanlah mereka (wahai Muhammad) tenggelam dalam kesesatan mereka dan leka bermain-main (dalam dunia mereka), sehingga mereka menemui hari yang dijanjikan kepada mereka (untuk menerima balasan).

Arnavutça: 

Lëni ata le të zhyten (në të këqia) dhe le të argëtohen derisa të takohen në ditën që u është premtuar (Dita e Kijametit).

Bulgarca: 

Остави ги да затъват и да се забавляват, додето срещнат своя Ден, който им е обещан!

Sırpça: 

Па, ти их остави нека се упуштају у заблуду и забављају док не доживе Дан којим им се прети.

Çekçe: 

Nech je být, ať si tlachají a hrají až do chvíle, kdy se setkají se svým dnem, jenž byl jim přislíben.

Urduca: 

اچھا، اِنہیں اپنے باطل خیالات میں غرق اور اپنے کھیل میں منہمک رہنے دو، یہاں تک کہ یہ اپنا وہ دن دیکھ لیں جس کا اِنہیں خوف دلایا جا رہا ہے

Tacikçe: 

Пас бигузорашон, то ба ҳамон суханони ботил машғул бошанд ва ба бозича саргарм, то он рӯзе, ки онҳоро ваъда додаанд, бирасад.

Tatarca: 

Инде син аларны куй, батыл игътикадләрендә адашып йөрсеннәр, вә дөньялары белән уйласыннар, хәтта вәгъдә ителгән көннәренә чаклы.

Endonezyaca: 

Maka biarlah mereka tenggelam (dalam kesesatan) dan bermain-main sampai mereka menemui hari yang dijanjikan kepada mereka.

Amharca: 

ተዋቸውም፡፡ ያንን ይስፈራሩበት የነበሩትን ቀናቸውን እስከሚገናኙ ድረስ (በስሕተታቸው ውስጥ) ይዋኙ ይጫዎቱም፡፡

Tamilce: 

ஆகவே, (நபியே!) அவர்களை விடுங்கள்! அவர்கள் (தங்கள் பொய்களில்) மூழ்கட்டும், (தங்கள் உலக வாழ்க்கையில்) விளையாடட்டும்! இறுதியாக, அவர்கள் எச்சரிக்கப்படுகின்ற அவர்களது (தண்டனையின்) நாளை அவர்கள் சந்திப்பார்கள்.

Korece: 

그러므로 거짓과 욕되는 말 에 탐닉한 그들을 그대로 두라 그들이 약속받는 그날을 맞이하리라

Vietnamca: 

Vì vậy, Ngươi hãy cứ để mặc chúng trò chuyện một cách vô ích và cứ để mặc chúng vui chơi thỏa thích cho đến khi chúng đối diện với Ngày mà chúng đã được hứa.