İngilizce:
Fransızca:
Almanca:
Rusça:
Arapça:

ḥâ-mîm.
Türkçe:
Hâ, Mîm!
İngilizce:
Ha-Mim
Fransızca:
Ha, Mim .
Almanca:
Ha-mim .
Rusça:
Ха Мим.
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ حم
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hâ, mîm.
Diyanet Vakfı:
Ha. Mim.

velkitâbi-lmübîn.
Türkçe:
O ayan-beyan konuşan Kitap'a yemin olsun ki,
İngilizce:
By the Book that makes things clear,-
Fransızca:
Par le Livre explicite !
Almanca:
Bei der deutlichen Schrift!
Rusça:
Клянусь ясным Писанием!
Arapça:
وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Apaçık kitaba andolsun ki biz onu iyice anlayasınız diye Arapça bir Kur'an yaptık.
Diyanet Vakfı:
Apaçık Kitab'a andolsun ki,

innâ ce`alnâhü ḳur'ânen `arabiyyel le`alleküm ta`ḳilûn.
Türkçe:
Biz onu akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an yaptık.
İngilizce:
We have made it a Qur'an in Arabic, that ye may be able to understand (and learn wisdom).
Fransızca:
Nous en avons fait un Coran arabe afin que vous raisonniez.
Almanca:
Gewiß, WIR ließen sie einen arabischen Quran werden, damit ihr euch besinnt.
Rusça:
Воистину, Мы сделали его Кораном на арабском языке, чтобы вы могли уразуметь.
Arapça:
إِنَّا جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَّعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Apaçık kitaba andolsun ki biz onu iyice anlayasınız diye Arapça bir Kur'an yaptık.
Diyanet Vakfı:
Biz, anlayıp düşünmeniz için onu Arapça bir Kur'an kıldık.

veinnehû fî ümmi-lkitâbi ledeynâ le`aliyyün ḥakîm.
Türkçe:
Ve o, bizim katımızdaki ana Kitap'ta çok yüce, çok hikmetlidir.
İngilizce:
And verily, it is in the Mother of the Book, in Our Presence, high (in dignity), full of wisdom.
Fransızca:
Il est auprès de Nous, dans l'écriture-Mère (l'original du ciel), sublime et rempli de sagesse.
Almanca:
Und gewiß, er ist in der Mutterschrift bei Uns zweifelsohne hoch, weise.
Rusça:
Воистину, он находится у Нас в Матери Писания (Хранимой скрижали). Он - Возвышенный, Мудрый.
Arapça:
وَإِنَّهُ فِي أُمِّ الْكِتَابِ لَدَيْنَا لَعَلِيٌّ حَكِيمٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gerçekten o bizim nezdimizde bulunan ana kitapta mevcut yüce ve hikmet dolu bir kitaptır.
Diyanet Vakfı:
O, katımızda bulunan Ana Kitap'ta (levh-i mahfuzda) mevcut, yüce ve hikmetle dolu bir kitaptır.

efenaḍribü `ankümü-ẕẕikra ṣafḥan en küntüm ḳavmem müsrifîn.
Türkçe:
Siz, haddi aşanlardan/zulme sapanlardan oluşan bir toplumsunuz diye, o zikri/Kur'an'ı sizden uzak mı tutalım?
İngilizce:
Shall We then take away the Message from you and repel (you), for that ye are a people transgressing beyond bounds?
Fransızca:
Quoi ! Allons-Nous vous dispenser du Rappel [le Coran] pour la raison que vous êtes des gens outranciers ?
Almanca:
Lassen WIR von euch etwa die Ermahnung abwenden, weil ihr maßlose Leute wart?!
Rusça:
Неужели Мы отвратим от вас Напоминание (Коран) из-за того, что вы являетесь людьми, преступающими границы дозволенного?
Arapça:
أَفَنَضْرِبُ عَنكُمُ الذِّكْرَ صَفْحًا أَن كُنتُمْ قَوْمًا مُّسْرِفِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Siz haddi aşan bir kavim oldunuz diye Kur'an'ı size göndermekten vaz mı geçelim?
Diyanet Vakfı:
Siz, haddi aşan kimseler oldunuz diye, sizi Kur'an'la uyarmaktan vaz mı geçelim?

vekem erselnâ min nebiyyin fi-l'evvelîn.
Türkçe:
Biz, öncekiler için de nice peygamberler gönderdik.
İngilizce:
But how many were the prophets We sent amongst the peoples of old?
Fransızca:
Que de prophètes avons-Nous envoyés aux Anciens !
Almanca:
Und wie viele von Propheten entsandten WIR unter die Früheren.
Rusça:
Сколько пророков Мы отправляли к первым поколениям!
Arapça:
وَكَمْ أَرْسَلْنَا مِن نَّبِيٍّ فِي الْأَوَّلِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz öncekilere de nice peygamberler göndermiştik.
Diyanet Vakfı:
Daha önceki milletlere nice peygamberler göndermiştik.

vemâ ye'tîhim min nebiyyin illâ kânû bihî yestehziûn.
Türkçe:
Onlara bir peygamber geldiğinde mutlaka onunla alay ediyorlardı.
İngilizce:
And never came there a prophet to them but they mocked him.
Fransızca:
et pas un prophète ne leur venait qu'ils ne le tournaient en dérision.
Almanca:
Und es kam zu ihnen kein Prophet, ohne daß sie ihn zu verspotten pflegten.
Rusça:
Но какой бы пророк ни приходил к ним, они издевались над ним.
Arapça:
وَمَا يَأْتِيهِم مِّن نَّبِيٍّ إِلَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.
Diyanet Vakfı:
Onlar, kendilerine gelen her peygamberi mutlaka alaya alırlardı.

feehleknâ eşedde minhüm baṭşev vemeḍâ meŝelü-l'evvelîn.
Türkçe:
Biz, gücü-kuvveti onlardan daha üstün olanları da helâk etmişizdir. Öncekilerin örneği geçti.
İngilizce:
So We destroyed (them)- stronger in power than these;- and (thus) has passed on the Parable of the peoples of old.
Fransızca:
Nous avons fait périr de plus redoutables qu'eux ! Et on a déjà cité l'exemple des anciens.
Almanca:
So richteten WIR diejenigen zugrunde, die noch gewalttätiger als sie waren. Und das Gleichnis der Früheren kam bereits vor.
Rusça:
Мы погубили тех, которые превосходили их мощью, и уже миновали примеры прежних поколений.
Arapça:
فَأَهْلَكْنَا أَشَدَّ مِنْهُم بَطْشًا وَمَضَىٰ مَثَلُ الْأَوَّلِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz onlardan daha kuvvetli olanları helâk ettik. Kur'an'da öncekilerin örneği de geçmiştir.
Diyanet Vakfı:
Biz bunlardan daha zorba olanları da helak ettik. Nitekim öncekilerde örneği geçmiştir.

velein seeltehüm men ḫaleḳa-ssemâvâti vel'arḍa leyeḳûlünne ḫaleḳahünne-l`azîzü-l`alîm.
Türkçe:
Yemin olsun, eğer onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, kesinlikle şöyle diyeceklerdir: "Onları, Azîz ve Alîm olan yarattı!"
İngilizce:
If thou wert to question them, 'Who created the heavens and the earth?' They would be sure to reply, 'they were created by (Him), the Exalted in Power, Full of Knowledge';-
Fransızca:
Et si tu leur demandes : "Qui a créé les cieux et la terre ? " Ils diront très certainement : "Le Puissant, l'Omniscient les a créés".
Almanca:
Und würdest du sie fragen: "Wer erschuf die Himmel und die Erde?", gewiß würden sie sagen: "Sie erschuf Der Allwürdige, Der Allwissende."
Rusça:
Если ты спросишь их: "Кто сотворил небеса и землю?" - они непременно скажут: "Их сотворил Могущественный, Знающий".
Arapça:
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ خَلَقَهُنَّ الْعَزِيزُ الْعَلِيمُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Eğer sen onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan elbette: "Onları çok güçlü ve herşeyi bilen Allah yarattı." derler.
Diyanet Vakfı:
Andolsun ki, onlara gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan; "Onları şüphesiz güçlü olan, her şeyi bilen Allah yarattı" derler.
Pages
