Kur'an Ayetleri

chapter_number: 

30

Ayah_chapter_number: 

37

Ayahid: 

3446

Sayfa No: 

408

Nüzûl Yeri: 

content_ar: 

أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّ اللَّهَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَن يَشَاءُ وَيَقْدِرُ ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ

Çeviriyazı: 

evelem yerav enne-llâhe yebsüṭu-rrizḳa limey yeşâü veyaḳdir. inne fî ẕâlike leâyâtil liḳavmiy yü'minûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlar görmediler mi ki, Allah dilediği kimseye rızkı serer ve daraltır. Şüphesiz ki bunda iman edecek bir kavim için ibretler vardır.

Diyanet İşleri: 

Allah'ın, rızkı dilediğine yayıp bir ölçüye göre verdiğini görmezler mi? Doğrusu bunda, inananlar için dersler vardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Görmezler mi ki şüphe yok Allah, dilediğinin rızkını bollaştırır, dilediğinin de daraltır. Şüphe yok ki bunda, inanan topluluğa deliller var elbet.

Şaban Piriş: 

Görmüyorlar mı ki, Allah dilediğinin rızkını genişletiyor, dilediğininkini daraltıyor. İman eden bir toplum için bunda ayetler vardır

Edip Yüksel: 

ALLAH'ın, dilediğine rızkı arttırdığını ve kıstığını görmezler mi? İnanan bir toplum için bunda dersler vardır.

Ali Bulaç: 

Görmüyorlar mı ki, Allah, dilediğine rızkı yayıp-genişletir ve kısar da. Şüphesiz bunda, iman eden bir kavim için gerçekten ayetler vardır.

Suat Yıldırım: 

Görüp anlamıyorlar mı ki Allah dilediği kimsenin nasibini bol bol verir, dilediğinin nasibini kısar.Elbette bunda iman edecek kimseler için alınacak ibretler vardır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Görmediler mi ki, muhakkak Allah Teâlâ dilediği kimse için rızkı yayar ve daraltır. Şüphe yok ki, bunda mü´minler olan bir kavim için elbette ibretler vardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Görmediler mi Allah, dilediğine rızkı genişçe veriyor, dilediğine kısıyor. İnanan bir topluluk için bunda elbette ibretler vardır.

Bekir Sadak: 

Insanlarin firka firka olacagi, Allah katindan kacinilmaz o gunun gelmesinden once, kendini dosdogru dine yonelt.

İbni Kesir: 

Görmezler mi ki Allah

Adem Ugur: 

Görmediler mi ki Allah, rızkı dilediğine bol bol vermekte, dilediğininkini de daraltmaktadır. Şüphesiz imanlı bir kavim için bunda ibretler vardır.

İskender Ali Mihr: 

Ve onlar, Allah´ın dilediğine rızkı genişlettiğini ve (dilediğine) takdir ettiğini (daralttığını) görmediler mi? Muhakkak ki bunda, mü´min bir kavim için âyetler (ibretler) vardır.

Celal Yıldırım: 

Görmezler mi ki, Allah rızkı dilediğine genişletir ve daraltır. Şüphesiz ki bunda inanan bir millet için öğüt, ibret ve açık delil vardır.

Tefhim ul Kuran: 

Onlar görmüyorlar mı ki, Allah, dilediğine rızkı yayıp genişletir ve kısar da. Hiç şüphe yok bunda, iman etmekte olan bir kavim için gerçekten ayetler vardır.

Fransızca: 

N'ont-ils pas vu qu'Allah dispense Ses dons ou les restreint à qui Il veut ? Il y a en cela des preuves pour des gens qui croient.

İspanyolca: 

¿Es que no ven que Alá dispensa el sustento a quienes Él quiere: a unos con largueza, a otros con mesura? Ciertamente, hay en ello signos para gente que cree.

İtalyanca: 

Non hanno visto che Allah dona con larghezza a chi vuole e lesina anche? Questi sono segni per coloro che credono. XXX Sura "Ar-Rûm"

Almanca: 

Haben sie etwa nicht wahrgenommen, daß ALLAH viel vom Rizq gewährt, wem ER will, und ER es auch wenig macht. Gewiß, darin sind doch Ayat für Leute, die den Iman verinnerlichen.

Çince: 

难道他们不知道吗?真主欲使谁的给养宽裕,就使它宽裕;(欲使谁的给养窘迫),就使它窘迫。对于信道的民众,此中确有许多迹象。

Hollandaca: 

Zien zij niet dat God een overvloedigen voorraad schenkt aan degenen die hem behagen en spaarzaam is naar zijn wil?

Rusça: 

Разве они не видят, что Аллах увеличивает или ограничивает удел, кому пожелает? Воистину, в этом - знамения для людей верующих.

Somalice: 

miyeyna arkayn in Eebe u waasiciyo rizqiga cidduudoono, kuna cidhiidhyo (Cidduu doono) arrintaasna Calaamooyinbaa ugu sugan kuwa rumeyn (Xaqa).

Swahilice: 

Kwani hawaoni kwamba Mwenyezi Mungu humkunjulia riziki amtakaye na humdhikisha amtakaye? Hakika katika hayo zipo Ishara kwa watu wanao amini.

Uygurca: 

ئۇلار بىلمەمدۇكى، اﷲ خالىغان ئادەمنىڭ رىزقىنى كەڭ قىلىدۇ، (خالىغان ئادەمنىڭ رىزقىنى) تار قىلىدۇ، ھەقىقەتەن بۇنىڭدا (رىزىق بەرگەن اﷲ نىڭ ھېكمىتىگە) ئىشىنىدىغان قەۋم ئۈچۈن (اﷲ نىڭ قۇدرىتىنى كۆرسىتىدىغان) نۇرغۇن ئالامەتلەر بار

Japonca: 

かれらは見ないのか,アッラーが御望みの者に,糧を増し,また減らしなされるのを。本当にその中には,信仰する者への印がある。

Arapça (Ürdün): 

«اوَ لم يروا» يعلموا «أن الله يبسط الرزق» يوسعه «لمن يشاء» امتحانا «ويقدر» يضيقه لمن يشاء ابتلاءً «إن في ذلك لآيات لقوم يؤمنون» بها.

Hintçe: 

क्या उन लोगों ने (इतना भी) ग़ौर नहीं किया कि खुदा ही जिसकी रोज़ी चाहता है कुशादा कर देता है और (जिसकी चाहता है) तंग करता है-कुछ शक नहीं कि इसमें ईमानरदार लोगों के वास्ते (कुदरत ख़ुदा की) बहुत सी निशानियाँ हैं

Tayca: 

แท้จริงในการนี้ แน่นอน ย่อมเป็นสัญญาณแก่หมู่ชนผู้ศรัทธา

İbranice: 

האם אינם רואים כי אלוהים מגדיל או מגביל את הפרנסה למי שהוא רוצה? אכן בזה יש אותות לאנשים המאמינים

Hırvatça: 

Zar oni ne vide da Allah u obilju daje opskrbu onome kome On hoće, i da je uskraćuje?! Tu su, uistinu, znakovi za ljude koji vjeruju.

Rumence: 

Ei nu văd oare că Dumnezeu înzestrează cu prisosinţă şi cu măsură pe cine voieşte? Întru aceasta sunt semne pentru un popor ce crede.

Transliteration: 

Awalam yaraw anna Allaha yabsutu alrrizqa liman yashao wayaqdiru inna fee thalika laayatin liqawmin yuminoona

Türkçe: 

Görmediler mi Allah, dilediğine rızkı genişçe veriyor, dilediğine kısıyor. İnanan bir topluluk için bunda elbette ibretler vardır.

Sahih International: 

Do they not see that Allah extends provision for whom He wills and restricts [it]? Indeed, in that are signs for a people who believe.

İngilizce: 

See they not that Allah enlarges the provision and restricts it, to whomsoever He pleases? Verily in that are Signs for those who believe.

Azerbaycanca: 

Məgər onlar Allahın istədiyi kimsənin ruzisini bol etdiyini və (istədiyininkini də) azaltdığını görmürlərmi?! Həqiqətən, bunda iman gətirən bir tayfa üçün ibrətlər vardır!

Süleyman Ateş: 

Görmediler mi, Allah dilediğine rızkı genişletiyor da, daraltıyor da. Şüphesiz inanan bir toplum için bunda ibretler vardır.

Diyanet Vakfı: 

Görmediler mi ki Allah, rızkı dilediğine bol bol vermekte, dilediğininkini de daraltmaktadır. Şüphesiz imanlı bir kavim için bunda ibretler vardır.

Erhan Aktaş: 

Allah’ın dilediği kimse için rızkı genişlettiğini ve ölçülendirdiğini bilmediler mi? Bunda îmân eden bir halk için âyetler(1) vardır.

Kral Fahd: 

Görmediler mi ki Allah, rızkı dilediğine bol bol vermekte, dilediğininkini de daraltmaktadır. Şüphesiz imanlı bir kavim için bunda ibretler vardır.

Hasan Basri Çantay: 

Allahın kimi dilerse onun rızkını yayıb genişletmekde, (kimi de dilerse onunkini) daraltmakda olduğunu onlar görmediler mi? Şübhe yok ki bunda îman edecek bir kavm için elbette ibretler vardır.

Muhammed Esed: 

Onlar, Allah´ın rızkı dilediğine bol ihsan ettiğini, dilediğine ölçülü ve idareli verdiğini görmezler mi? Bunda, kuşkusuz inanan insanlar için dersler vardır!

Gültekin Onan: 

Görmüyorlar mı ki, Tanrı dilediğine rızkı yayar / genişletir veya kısar / daraltır / kısıtlar. Şüphesiz bunda inanan bir kavim için gerçekten ayetler vardır.

Ali Fikri Yavuz: 

Görmediler mi ki, Allah dilediğine rızkı genişletir, hem de sıkar? Şüphesiz bunda, iman edecek bir kavim için (ibret alınacak) alâmetler var...

Portekizce: 

Porventura, não reparam em que Deus prodigaliza e restringe a Sua graça a quem Lhe apraz? Por certo que nisto hásinais para os crentes.

İsveççe: 

Ser de inte att Gud ger den Han vill riklig och [den Han vill] knappare utkomst? I detta ligger helt visst budskap till människor som vill tro.

Farsça: 

آیا ندانسته اند که خدا رزق و روزی را برای هرکه بخواهد فراخ و گشاده قرار می دهد و [برای هر که بخواهد] تنگ می گیرد؟ یقیناً در این [برنامه] نشانه هایی است برای مردمی که ایمان دارند.

Kürtçe: 

ئایا ئەوانە نەیان زانیوە کە بەڕاستی خوا ڕۆزی فراوان یان کەم دەکات بۆ ھەر کەس کەبیەوێت بێگومان لەوەدا (باسکرا) چەندین بەڵگە ھەیە بۆ ئەوانەی باوەڕ دەھێنن

Özbekçe: 

Улар Аллоҳ Ўзи хоҳлаган кишисига ризқни кенг ёки тор қилишини билмайдиларми? Албатта, бунда иймон келтирадиган қавм учун оят-белгилар бордир.

Malayca: 

(Mengapa mereka bersikap demikian?) dan mengapa mereka tidak melihat (dengan hati mereka) bahawa Allah memewahkan rezeki bagi sesiapa yang dikehendakiNya (sebagai cubaan adakah orang itu bersyukur atau sebaliknya), dan Ia juga yang menyempitkannya (sebagai ujian sama ada diterima dengan sabar atau tidak)? Sesungguhnya hal yang demikian itu mengandungi keterangan-keterangan (yang membuktikan kekuasaan Allah) bagi orang-orang yang beriman.

Arnavutça: 

Vallë, a nuk dinë ata se Perëndia i jep furnizim të gjerë dhe ia pakëson kujt të dojë. Me të vërtetë, për këtë ka argument për njerëzit që besojnë.

Bulgarca: 

Не виждат ли, че Аллах увеличава препитанието комуто пожелае, и Той го намалява? В това има знамения за хора вярващи.

Sırpça: 

Зар они не виде да Аллах у обиљу даје опскрбу ономе коме Он хоће, и да је ускраћује?! То су, уистину, докази за људе који верују.

Çekçe: 

Což neviděli, že Bůh rukou otevřenou uštědřuje či odměřuje obživu, komu chce? A v tom věru jsou znamení pro lid věřící.

Urduca: 

کیا یہ لوگ دیکھتے نہیں ہیں کہ اللہ ہی رزق کشادہ کرتا ہے جس کا چاہتا ہے اور تنگ کرتا ہے (جس کا چاہتا ہے) یقیناً اس میں بہت سی نشانیاں ہیں اُن لوگوں کے لیے جو ایمان لاتے ہیں

Tacikçe: 

Оё намебинанд, ки Худо рӯзии ҳар касро, ки бихоҳад, фаровон мекунад ё ӯро тангрӯзӣ месозад? Дар ин ибратҳоест барои мардуме, ки имон меоваранд!

Tatarca: 

Күрмиләрме, Аллаһ теләгән бәндәсенә киң ризык бирер, вә теләгән бәндәсенең ризыгын тар кылыр. Аллаһуның бу эшендә мөэминнәр өчен гыйбрәт бардыр. Чөнки бу эш кешеләр ихтыярында түгел, фәкать Аллаһ ихтыярындадыр. Хак мөэмин нинди хәлдә дә риза булып Аллаһуга итагать итәргә тиеш.

Endonezyaca: 

Dan apakah mereka tidak memperhatikan bahwa Sesungguhnya Allah melapangkan rezeki bagi siapa yang dikehendaki-Nya dan Dia (pula) yang menyempitkan (rezeki itu). Sesungguhnya pada yang demikian itu benar-benar terdapat tanda-tanda (kekuasaan Allah) bagi kaum yang beriman.

Amharca: 

አላህ ለሚሻው ሰው ሲሳይን የሚያሰፋ የሚያጠብም መሆኑን አያዩምን በዚህ ውስጥ ለሚያምኑ ሕዝቦች አስደናቂ ምልክቶች አልሉበት፡፡

Tamilce: 

இவர்கள் பார்க்க வேண்டாமா? நிச்சயமாக அல்லாஹ் தான் நாடியவருக்கு உணவை விசாலமாக்குகிறான். இன்னும், (தான் நாடியவருக்கு) சுருக்கி விடுகிறான். நம்பிக்கை கொள்கிற மக்களுக்கு நிச்சயமாக இதில் பல அத்தாட்சிகள் இருக்கின்றன.

Korece: 

하나님께서는 그분이 원하는 자마다에 일용할 양식을 주시거나 제한하심을 그들은 알지 못하느뇨 그 안에는 믿는 백성들을 위한 예 증이 있노라

Vietnamca: 

Lẽ nào họ không biết việc Allah muốn nới rộng hay thu hẹp bổng lộc của Ngài đối với ai là tùy ý Ngài hay sao? Quả thật, trong sự việc đó là các dấu hiệu cho đám người có đức tin.