content_ar:
فَلَمَّا آتَاهُمَا صَالِحًا جَعَلَا لَهُ شُرَكَاءَ فِيمَا آتَاهُمَا ۚ فَتَعَالَى اللَّهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ
Çeviriyazı:
felemmâ âtâhümâ ṣâliḥan ce`alâ lehû şürakâe fîmâ âtâhümâ. fete`âle-llâhü `ammâ yüşrikûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Fakat Allah, kendilerine salih bir evlat verince, her ikisi de tuttular verdiği evlatlar üzerine ona ortak koşmaya başladılar. Allah, onların koştukları şirkten münezzehtir.
Diyanet İşleri:
Allah onlara kusursuz bir çocuk verince, kendilerine verdiği şey hakkında Allah'a ortaklar koştular. Allah, onların ortak koştukları şeylerden yücedir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onlara azası tam ve düzgün bir evlat verince de o yüzden şirk koştular. Oysa onların şirk koştuklarından tamamıyla münezzehtir.
Şaban Piriş:
Onlara (insanoğluna) sağlam/düzgün bir çocuk verince, kendilerine verdiği şey hakkında Allah’a ortaklar koşarlar. Allah, onların ortak koştuklarından yücedir!
Edip Yüksel:
Onlara kusursuz bir çocuk verince, O'nun kendilerine verdiği bu hediyeyle ilgili olarak O'na ortaklar koşmaya başladılar. ALLAH onların ortak koştukları her şeyden çok yücedir.
Ali Bulaç:
Ama O, onlara (Adem'in çocukları erkek ve kadınlara) salih (bir çocuk) verince, kendilerine verdiği şey konusunda O’na ortaklar kılmaya başladılar. Allah, onların şirk koştuklarından Yücedir.
Suat Yıldırım:
Fakat Allah kendilerine kusursuz bir çocuk verince, annesi de babası da ölçüyü kaçırıp verdiği çocuk sebebiyle şirke bulaştılar.Tuttular, Allah'a birtakım şerikler yakıştırdılar. Halbuki Allah onların yakıştırdıkları her türlü ortaktan münezzehtir.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Vaktâ ki onlara sâlih evlat verdi. Bunlar kendilerine verdiği şeyde O´na (O Hâlık-i Kerîm´e) şerikler koşmaya başladılar. Allah Teâlâ ise bunların şerik koştukları şeylerden müteâlidir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Allah onlara iyi huylu, barışçıl bir çocuk verince, kendilerine verdiği nimette ikisi birden Allah'a ortak koşmaya başladılar. Allah onların ortak koştuğu şeylerden arınmıştır.
Bekir Sadak:
Onlarin yuruyecek ayaklari mi var, yoksa tutacak elleri mi var, ya da gorecek gozleri mi var, veya isitecek kulaklari mi var? De ki: «Ortaklarinizi cagirin elinizden gelirse bana tuzak kurun, goz actirmayin.»
İbni Kesir:
Allah onlara salih bir çocuk verince
Adem Ugur:
Fakat (Allah) onlara kusursuz bir çocuk verince, kendilerine verdiği bu çocuk hakkında (sonradan insanlar) Allah´a ortak koştular. Allah ise onların ortak koştuğu şeyden yücedir.
İskender Ali Mihr:
O ikisine salih bir (evlât) verdiğimiz zaman o ikisine (insanlardan bir çifte) verdiği şeylerle (hakkında) ona ortaklar kıldılar. Oysa Allahû Tealâ onların şirk koştuklarından yücedir (Âlî´dir).
Celal Yıldırım:
Ne vakit ki, Rabları onlara (dileklerine karşılık) düzenli uygun bir çocuk verdi
Tefhim ul Kuran:
Ama O, onlara (Adem´in çocukları erkek ve kadınlara) salih (bir çocuk) verince, kendilerine verdiği şey konusunda ona ortaklar kılmaya başladılar. Allah, onların şirk koşmakta olduklarından yücedir.
Fransızca:
Puis, lorsqu'Il leur eût donné un (enfant) sain, tous deux assignèrent à Allah des associés en ce qu'Il leur avait donné. Mais Allah est bien au-dessus des associés qu'on Lui assigne.
İspanyolca:
Pero, cuando les dio uno bueno, pusieron a Alá asociados en lo que Él les había dado. ¡Y Alá está por encima de lo que Le asocian!
İtalyanca:
Ma quando diede loro un [figlio] probo, essi attribuirono ad Allah associati in ciò che Egli aveva loro donato. Ma Allah è ben superiore a quello che Gli viene associato.
Almanca:
Und nachdem ER ihnen ein gesundes Kind gegeben hatte, haben sie Ihm Partner mit dem beigesellt, was ER ihnen gegeben hat. Immer gepriesen-erhaben ist ALLAH über das, was sie an Schirk betreiben.
Çince:
当他赏赐他俩一个健全的儿子的时候,他俩为了主的赏赐而替主树立许多伙伴。但真主超乎他们用来配他的。
Hollandaca:
Maar toen hij hun een welgeschapen kind had gegeven, plaatsten zij makkers naast hem, voor hetgeen hij hun had geschonken. Maar God is te verheven om anderen met hem te vereenigen.
Rusça:
Когда же Он даровал им обоим праведного ребенка, они стали приобщать к Нему сотоварищей в том, чем Он одарил их. Аллах превыше того, что они приобщают в сотоварищи.
Somalice:
Markuu siiyey mid Suubban waxay u Yeeleen wax la wadaaga wuxuu Eebe siiyey, Eebaa ka sarreeya waxay la Waddajiyeen.
Swahilice:
Basi anapo wapa mwana mwema, wanamfanyia washirikina Mwenyezi Mungu katika kile kile alicho wapa. Mwenyezi Mungu ametukuka na huko kushirikisha kwao.
Uygurca:
اﷲ ئۇلارغا بېجىرىم ئوغۇل پەرزەنت ئاتا قىلغان ئىدى، ئۇلارنىڭ ئەۋلادى اﷲ قا شېرىك كەلتۈرۈپ (بۇتلارغا چوقۇندى)، اﷲ ئۇلارنىڭ شېرىك كەلتۈرگەن مەبۇدلىرىدىن پاكتۇر
Japonca:
だがかれが両人に良い(子)を御授けになれば,かれらに授けられたことに対して,かれに同位の者を立てる。だがアッラーは,かれらが立てたものの上に高くおられる。
Arapça (Ürdün):
«فلمَّا آتاهما» ولدا «صالحا جعلا له شركاء» وفي قراءة بكسر الشين والتنوين أي شريكا «فيما آتاهما» بتسميته عبد الحارث ولا ينبغي أن يكون عبدا إلا لله، وليس بإشراك في العبودية لعصمة آدم وروى سمرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: لما ولدت حواء طاف بها إبليس وكان لا يعيش لها ولد فقال: سميه عبد الحارث فإنه يعيش فسمته فعاش فكان ذلك من وحي الشيطان وأمره رواه الحاكم وقال صحيح والترمذي وقال حسن غريب «فتعالى الله عما يشركون» أي أهل مكة به من الأصنام، والجملة مسببة عطف على خلقكم وما بينهما اعتراض.
Hintçe:
फिर जब ख़ुदा ने उनको नेक (फरज़न्द) अता फ़रमा दिया तो जो (औलाद) ख़ुदा ने उन्हें अता किया था लगे उसमें ख़ुदा का शरीक बनाने तो ख़ुदा (की शान) शिर्क से बहुत ऊँची है
Tayca:
“ครั้นเมื่อพระองค์ได้ทรงประทานให้เขาทั้งสองซึ่งบุตรที่สมบูรณ์ เขาทั้งสอง ก็ให้มีบรรดาภาคีขึ้นแก่พระองค์ ในสิ่งที่พระองค์ทรงประทานให้แก่เขาทั้งสอง อัลลอฮ์นั้นทรงสูงเกินกว่าที่พวกเขาให้มีภาคีขึ้น”
İbranice:
אולם כאשר נתן להם בן שלם ובריא, הם צירפו לו שותפים, וייחסו להם חלק באשר נתן להם. יתרומם אלוהים מעל אלה שצירפו לו
Hırvatça:
I kad im je On darovao zdrava potomka, njih dvoje su izjednačili druge s Njim u onome što im On daje, a Allah je vrlo visoko iznad onih koje Njemu u obožavanju pridružuju!
Rumence:
După ce El le-a dăruit însă un om drept, amândoi prinseră să-i facă Lui semeni din cei pe care El li-i dăruise. Dumnezeu se înalţă deasupra celor care îi sunt alăturaţi.
Transliteration:
Falamma atahuma salihan jaAAala lahu shurakaa feema atahuma fataAAala Allahu AAamma yushrikoona
Türkçe:
Allah onlara iyi huylu, barışçıl bir çocuk verince, kendilerine verdiği nimette ikisi birden Allah'a ortak koşmaya başladılar. Allah onların ortak koştuğu şeylerden arınmıştır.
Sahih International:
But when He gives them a good [child], they ascribe partners to Him concerning that which He has given them. Exalted is Allah above what they associate with Him.
İngilizce:
But when He giveth them a goodly child, they ascribe to others a share in the gift they have received: but Allah is exalted high above the partners they ascribe to Him.
Azerbaycanca:
Allah onlara saleh övlad verdikdə (Adəm və Həvvadan qeyri valideynlər) özlərinə verdiyi (uşağın adı) ilə əlaqədar Allaha bir para şəriklər qoşmağa başladılar. Allah isə Ona qoşulan şəriklərdən ucadır! (Onun heç bir şəriki yoxdur!)
Süleyman Ateş:
Fakat (Allah) onlara iyi, güzel bir çocuk verince, kendilerine verdiği şeyde Allah'a ortaklar koşmağa başladılar. Allah ise onların ortak koştukları şeylerden yücedir.
Diyanet Vakfı:
Fakat (Allah) onlara kusursuz bir çocuk verince, kendilerine verdiği bu çocuk hakkında (sonradan insanlar) Allah'a ortak koştular. Allah ise onların ortak koştuğu şeyden yücedir.
Erhan Aktaş:
Fakat onlara, sâlih bir evlat verince; kendilerine verilen şeyde ona ortaklar koşmaya başladılar. Allah, onların ortak koştukları şeyden yücedir.
Kral Fahd:
Ne var ki Allah onlara sâlih bir evlat verince, Allah'ın kendilerine verdiği şeyde O'na ortaklar kılmaya başlamışlardır. Oysa Allah, onların ortak koştuklarından çok yücedir.
Hasan Basri Çantay:
Fakat (Allah) onlara düzgün (bir çocuk) verince kendilerine verdiği bu (çocuk) hakkında ona eşler tutmıya başladılar. Onlar neyi eş tutuyorlarsa Allah onlardan (münezzehdir) yücedir.
Muhammed Esed:
Ama ne zaman ki O, kendilerine kusursuz bir (çocuk) bahşeder, hemen tutup Onun bahşettiği şeyin dünyaya gelmesinde Ondan başla güçlere de bir paye yakıştırmaya kalkarlar! Oysa, Allah, uluhiyetinde Ona ortak koştukları her şeyden, herkesten çok yücedir.
Gültekin Onan:
Ama O, onlara salih (bir çocuk) verince, kendilerine verdiği şey konusunda O´na ortaklar koşmaya başladılar. Tanrı onların ortak koştuklarından yücedir.
Ali Fikri Yavuz:
Fakat (Allah) onlara, her şeyi tam bir çocuk verince, tuttular çocuğun ismi üzerinde sonradan insanlar Allah’a bir takım ortaklar koşmağa başladılar. (Abdullah ismini verecek yerde, şeytanın kandırmasıyla Abdu’l Hâris ismini verdiler
Portekizce:
Mas quando Ele os agraciou com uma prole digna, atribuíram-Lhe parceiros, no que lhes havia concedido. Exaltadoseja Deus de tudo quanto Lhe atribuíram!
İsveççe:
Men när Han skänker dem det friska [barn som de bett om], riktar de en del [av sin tacksamhet] för Hans gåva till andra! Men Gud är höjd högt över allt vad [människor] vill sätta vid Hans sida!
Farsça:
پس هنگامی که به آن زن و شوهر فرزندی تندرست و سالم داد [غیر از خدا را در اعطای این نعمت مؤثر دانستند، از این جهت] برای خدا در کنار نعمتی که به آنان عطا کرده بود، شریکان وهمتایانی قرار دادند!! پس خدا برتر و والاتر از آن است که برایش شریکان و همتایان قرار دهند.
Kürtçe:
بەڵام کاتێک (نەوەکانی ئادەم وحەوا پاش خۆیان) پەروەردگار مناڵێکی چاکی پێدان چەند ھاوبەشێکیان بۆخوا دانا (وەک ئەوەی بتپەرستەکان دەیانکرد) لەوەی کەپێی دابوون خوا لەوە بەرزو بڵند ترە کە ھاوبەشی بۆ دابنێن
Özbekçe:
Уларга солиҳ (фарзанд)ни берганида эса, Аллоҳ берган нарсада Унга шериклар қила бошладилар. Аллоҳ улар келтирган ширкдан олийдир. (Қуръони Карим нозил бўлаётган даврда одамлар ўз болаларини баъзи бутларга назр қилардилар. Уларга шундай маъноларни акс эттирадиган исмларни қўяр эдилар. Ҳозир ҳам шунга ўхшаш ҳодисалар учраб туради. Болага турли мақсадлар асосида ном қўйиш ёхуд фақат шу жиҳатларга эътибор бериш, тарбиясини ҳам ушбу ҳолатга мослаб қилиш кенг тарқалган. Жоҳил инсонлар аҳволлари оғир пайтларда Аллоҳга ёлборганлари, боламизни соғ-саломат қўлимизга олсак, Аллоҳга шукр қиламиз, деб берган аҳду паймонларини унутиб, бошқа турли-туман ширк йўлидаги орзу-ҳавасларга берилиб кетадилар. Натижада Аллоҳ берган неъмат–фарзандда ўша ғалат орзу ҳаваслар камол топиши учун ҳаракат қиладилар. Бу нарса Қуръони Каримда ширк деб номланмоқда.)
Malayca:
Kemudian ketika Allah mengurniakan kepada keduanya nikmat yang baik (sebagaimana yang mereka pohonkan), mereka berdua menjadikan sekutu bagi Allah dalam urusan wujudnya nikmat yang dikurniakan Allah kepada mereka. Maha Suci Allah dari apa yang mereka sekutukan itu.
Arnavutça:
E kur Ai, ua dhuroi pasardhësit e shëndoshë, të dy gjinitë trilluan pastaj shok për Te; për atë që iu dha atyre. Por Perëndia, është shumë larg nga ato që ia trilluan paganët Atij!
Bulgarca:
И когато им дари читаво дете, те Му отредиха съдружници в онова, което им е дарил. Всевишен е Аллах над онова, с което Го съдружават!
Sırpça:
И кад им је Он даровао здравог потомка, њих двоје су изједначили друге са Њим у ономе што им Он даје, а Аллах је врло високо изнад оних које Њему у обожавању придружују!
Çekçe:
Avšak když jim daroval syna bezúhonného, oni Mu božstva přidružená přidali za to, co jim daroval. Bůh však daleko je vznešenější než to, co k Němu je přidružováno.
Urduca:
مگر جب اللہ نے ان کو ایک صحیح و سالم بچہ دے دیا تو وہ اس کی اِس بخشش و عنایت میں دوسروں کو اس کا شریک ٹھیرانے لگے اللہ بہت بلند و برتر ہے ان مشرکانہ باتوں سے جو یہ لوگ کرتے ہیں
Tacikçe:
Чун Худо он дуро фарзанде солеҳ дод, барои Ӯ дар он чӣ ба онҳо ато карда буд, шариконе қоил шуданд, ҳол он ки Худо аз ҳар чӣ бо Ӯ шарик месозанд, болотар аст.
Tatarca:
Аллаһу тәгалә аларга яхшы бала биргәч, аларга бирелгән балада Аллаһуга бернәрсәне шәрик кылдылар, ягъни шайтан коткысы белән баланың исемен Ґәбдүл-хәрис куштылар, шайтан колы дигән сүз. Аллаһу тәгалә мөшрикләр кылган ширекләрдән пакь.
Endonezyaca:
Tatkala Allah memberi kepada keduanya seorang anak yang sempurna, maka keduanya menjadikan sekutu bagi Allah terhadap anak yang telah dianugerahkan-Nya kepada keduanya itu. Maka Maha Tinggi Allah dari apa yang mereka persekutukan.
Amharca:
መልካም ልጅ በሰጣቸውም ጊዜ በሰጣቸው ልጅ (ስም) ለእርሱ ተጋሪዎችን አደረጉለት፡፡ አላህም ከሚያጋሩት ሁሉ ላቀ፡፡
Tamilce:
ஆக, அவன் அவ்விருவருக்கும் நல்ல குழந்தையைக் கொடுத்தபோது அவ்விருவரும் அவன் கொடுத்ததில் அவனுக்கு இணைகளை ஆக்கினர். (இணைவைப்பவர்களான மக்காவாசிகளாகிய) அவர்கள் இணைவைப்பவற்றை விட்டும் அல்லாஹ் மிக உயர்ந்தவன். (அவனோடு வணங்கப்பட யாருக்கும் எவ்வித தகுதியும் இல்லை.)
Korece:
하나님께서 그들에게 착한 아이를 주셨더라 그러나 그들은 그분이 주신 은혜에 우상을 섬기 더라 그러나 하나님은 그들이 섬 기는 우상 위에 높이 계심이라
Vietnamca:
Tuy nhiên, khi Ngài ban cho hai vợ chồng họ đứa con tốt lành (như họ cầu mong) thì họ lại dựng lên những thần linh ngang vai với Ngài(6) về đứa con mà Ngài đã ban cho vợ chồng họ. Nhưng Allah luôn Tối Thượng vượt bên trên mọi thứ mà họ qui cho Ngài. (6) Có Hadith ghi lại rằng, trong những đợt con trai đầu, Adam đặt tên là ‘Abidullah và ‘Abdullah (nghĩa là nô lệ của Allah) nhưng tất cả đều chết yểu, thừa cơ hội nên Iblis đến xúi vợ chồng Adam và Hauwa, bảo: “Nếu hai ngươi đặt tên con trai mình bằng tên khác với cái tên đã từng đặt trước đây thì nó sẽ sống khỏe.” Thế là khi có con trai, Adam đã đặt tên là ‘Abdul Harith (nô lệ của Harith) và đứa con đó lại sống khỏe mạnh. (Trích từ Tafstr At-Tabari). Tuy nhiên, có nhiều Tafsir rằng, sự tổ hợp mà Allah muốn nói đến trong câu Kinh là ám chỉ một số cộng đồng loài người chứ không phải Adam và Hauwa.
Ayet Linkleri: