Kur'an Ayetleri

chapter_number: 

7

Ayah_chapter_number: 

145

Ayahid: 

1099

Sayfa No: 

168

Nüzûl Yeri: 

content_ar: 

وَكَتَبْنَا لَهُ فِي الْأَلْوَاحِ مِن كُلِّ شَيْءٍ مَّوْعِظَةً وَتَفْصِيلًا لِّكُلِّ شَيْءٍ فَخُذْهَا بِقُوَّةٍ وَأْمُرْ قَوْمَكَ يَأْخُذُوا بِأَحْسَنِهَا ۚ سَأُرِيكُمْ دَارَ الْفَاسِقِينَ

Çeviriyazı: 

veketebnâ lehû fi-l'elvâḥi min külli şey'im mev`iżatev vetefṣîlel likülli şey'. feḫuẕhâ biḳuvvetiv ve'mür ḳavmeke ye'ḫuẕû biaḥsenihâ. seürîküm dâra-lfâsiḳîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ve onun için o levhalarda her şeyden yazdık, nasihat ve hükümlerin ayrıntılarına ait herşeyi (belirttik). Haydi bunlara sıkı sarıl, kavmine de emret, onlar da en güzeline sarılsınlar. Size yakında o fasıkların yurdunu göstereceğim.

Diyanet İşleri: 

Ona levhalarda her şeyden bir öğüt yazdık ve her şeyi uzun uzadıya açıkladık; onlara sıkıca sarıl, milletine de emret en güzel şekilde tutsunlar. Size Allah'a karşı gelenlerin yurdunu göstereceğim.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Tevrat levihlerinde, her şeye ait öğüdü, her şeyi açıklayan hükümleri yazdık ve azimle, kuvvetle al bunu dedik, kavmine de emret; en güzel hükümleriyle amel etsinler; haddi aşan, buyruktan çıkan kötü kişilerin yurtlarını da yakında göstereceğiz.

Şaban Piriş: 

(Tevrat) levhalarında her şeye dair bir öğüt ve her şeyin bir açıklamasını yazdık ve ona şöyle dedik: Şimdi onları kuvvetle tut ve kavmine de ona iyice sarılmalarını emret. Size fasıkların yurdunu göstereceğim.

Edip Yüksel: 

Her şeyin detaylı açıklaması ve öğüt olarak her ne varsa Musa için levhalara yazdık: "Bu öğretilere sıkı sarıl, halkına da söyle ona en güzel biçimde sarılsınlar. Yoldan çıkmışların son durağını size göstereceğim."

Ali Bulaç: 

Biz ona Levhalarda herşeyden bir öğüt ve herşeyin yeterli bir açıklamasını yazdık. (Ve:) "Şimdi bunlara sıkıca sarıl ve kavmine de emret ki en güzeliyle sarılsınlar. Size fasıkların yurdunu pek yakında göstereceğim" (dedik).

Suat Yıldırım: 

Ona verdiğimiz levhalarda, insanlara öğüt olmak üzere her şeyi tafsilatlı olarak yazdık.Sen bunlara kuvvetle sarıl ve ümmetine de o hükümlerin daha sevaplı olanlarına sarılmalarını emret. İtaat dışına çıkanların diyarlarını ise nasıl târumar ettiğimi yakında size göstereceğim.” [28,43] {KM, Çıkış 24,12; 31,18}

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onun için levhâlârda her şeyden bir mev´iza yazdık ve her bir şeyi uzun uzadıya açıkladık. «Artık onu kuvvet ile tut ve kavmine emret, onu en güzeliyle tutsunlar. Elbette sizlere fâsıkların yurdunu göstereceğim.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Biz Mûsa için levhalarda her şeyi yazdık: Öğüt olarak, her şeyin ayrıntısı olarak. "Kuvvetle tut bunları ve emret toplumuna da onları en güzel şekliyle tutsunlar. Sapıklar yurdunu göstereceğim size."

Bekir Sadak: 

Musa, milletine, kizgin ve uzgun olarak donunce «Benim arkamdan ne kotu olmussunuz! Rabbinizin emrinin cabucak gelmesini mi istiyorsunuz?» dedi, levhalari atti ve kardesinin basindan tutup kendine dogru cekti. Harun: «Ey annem oglu! Bu millet beni kucumsedi

İbni Kesir: 

Biz, ona levhalarda herşeyden bir öğüt yazdık ve herşeyi uzun uzadıya açıkladık. Öyleyse sen, bunları kuvvetle al, kavmine de emret. Onları en güzel şekilde tutsunlar. İlerde size fasıklar yurdunu göstereceğim.

Adem Ugur: 

Nasihat ve her şeyin açıklamasına dair ne varsa hepsini Musa için levhalarda yazdık. (Ve dedik ki): Bunları kuvvetle tut, kavmine de onun en güzelini almalarını emret. Yakında size, yoldan çıkmışların yurdunu göstereceğim.

İskender Ali Mihr: 

Ve Biz, ona (Hz. Musa´ya) levhalarda herşeyden vaaz ederek (öğüt vererek) ve herşeyi tafsil ederek (kesin hükümle ayrı ayrı açıklayarak) yazdık. Artık onu kuvvetlice tut ve kavmine emret. Onu, en güzel şekilde alsınlar (uygulasınlar). Yakında size fasıklar yurdunu göstereceğim.

Celal Yıldırım: 

Biz onun için Levhalar´da (dinî bir hayat düzenlemesi için) her şeyden bir öğüt ve her şeyin hükmünü açıklar mahiyette yazdık. (Artık ey Musa!) bunları çok ciddi olarak tut ve kavmine de bunların en güzelini (derleyip) tutmalarını emret. İlâhî sınırları aşıp azgınlık gösterenlerin yurdunu size göstereceğim.

Tefhim ul Kuran: 

Biz ona Levhalar´da her şeyden bir öğüt ve her şeyin yeterli bir açıklamasını yazdık. (Ve:) «Şimdi bunlara sıkıca sarıl ve kavmine de emret ki en güzeliyle sarılsınlar. Size fasıkların yurdunu pek yakında göstereceğim» (dedik) .

Fransızca: 

Et Nous écrivîmes pour lui, sur les tablettes, une exhortation concernant toute chose, et un exposé détaillé de toute chose. "Prends-les donc fermement et commande à ton peuple d'en adopter le meilleur. Bientôt Je vous ferai voir la demeure des pervers.

İspanyolca: 

Y le escribimos en las Tablas una exhortación sobre todo y una explicación detallada de todo. «Cógelas, pues, con fuerza y ordena a tu pueblo que coja lo mejor de ellas». Yo os haré ver la morada de los perversos.

İtalyanca: 

Scrivemmo per lui, sulle Tavole, un'esortazione su tutte le cose e la spiegazione precisa di ogni cosa. «Prendile con fermezza e comanda al tuo popolo di adeguarvisi al meglio. Presto vi mostrerò la dimora degli empi.

Almanca: 

Und WIR schrieben ihm auf den Tafeln über alle (euch auferlegten) Dinge - als Ermahnung und als Erläuterung für jede (euch auferlegte) Sache. So setze diese mit Ernsthaftigkeit um und gebiete deinen Leuten, daß sie das Bessere davon umsetzen. ICH werde euch die Wohnstätten der Fasiq zeigen.

Çince: 

我曾为他在法版中制定各种教训和各种解释。你要坚持它,并命令你的宗族遵循其中最美的条例,我将昭示你们罪人们的国家。

Hollandaca: 

En wij schreven voor hem op de tafels eene waarschuwing omtrent alles, en eene beslissing in ieder geval en zeiden: Ontvang die met eerbied, en beveel uw volk, dat zij stipt overeenkomstig die voorschriften leven. Ik zal u de woning der snooden toonen.

Rusça: 

Мы написали для него на скрижалях назидание обо всякой вещи и разъяснение всего сущего: "Держи их крепко и вели твоему народу следовать наилучшему из этого. Я покажу вам Обитель нечестивцев.

Somalice: 

Waxaan ugu qurray alwaaxda wax kastoo wacdi iyo Caddayna, ee ku qaado Niyadadag farna Qoomkaaga may qaalaan, ha qaataan Teeda Fiicane Waxaan idin tusin Guryihii Faasiqiinta.

Swahilice: 

Na tukamuandikia katika mbao kila kitu, mawaidha na maelezo ya mambo yote. (Tukamwambia): Basi yashike kwa nguvu na uwaamrishe watu wako wayashike kwa ubora wake. Nami nitakuonyesheni makaazi ya wapotofu.

Uygurca: 

بىز ئۇنىڭ ئۈچۈن (تەۋرات) تاختىلىرىغا (ئىسرائىل ئەۋلادى دىنىدا موھتاج بولغان) ۋەز - نەسىھەت، (دىنىي) ئەھكاملارنىڭ ھەممىسىنى تەپسىلىي يازدۇق. (ئى مۇسا) ئۇنى (يەنى تەۋراتنى) مەھكەم تۇتقىن ھەمدە قەۋمىڭنى ئۇنىڭدىكى ئەڭ گۈزەل ئەھكاملارغا ئەمەل قىلىشقا بۇيرۇغىن، سىلەرگە پاسىقلار (يەنى پىرئەۋن ۋە ئۇنىڭ قەۋمى) نىڭ دىيارىنى كۆرسىتىمەن

Japonca: 

そしてわれは,かれのために一切の事物に関する訓戒と,凡のことの解釈とを,碑の上に記して(言った)。「これをしっかり守れ。またあなたの人びとに,その中の最も優れた(道)を守るよう命じなさい。われは主の掟に背く者の住まいを,やがてあなたがたに示すであろう。

Arapça (Ürdün): 

«وكتبا له في الألواح» أي ألواح التوراة وكانت من سدر الجنة أو زبرجد أو زمرد سبعة أو عشرة «من كل شيء» يحتاج إليه في الدين «موعظة وتفصيلا» تبينا «لكل شيء» بدل من الجار والمجرور قبله «فخذها» قبله قلنا مقدرا «بقوة» بجد واجتهاد «وأمر قومك يأخذوا بأحسنها سأريكم دار الفاسقين» فرعون وأتباعه وهي مصر لتعتبروا بهم.

Hintçe: 

और हमने (तौरैत की) तख्तियों में मूसा के लिए हर तरह की नसीहत और हर चीज़ का तफसीलदार बयान लिख दिया था तो (ऐ मूसा) तुम उसे मज़बूती से तो (अमल करो) और अपनी क़ौम को हुक्म दे दो कि उसमें की अच्छी बातों पर अमल करें और बहुत जल्द तुम्हें बदकिरदारों का घर दिखा दूँगा (कि कैसे उजड़ते हैं)

Tayca: 

“และเราได้บันทึกคำตักเตือนจากทุกสิ่ง และการแจกแจงในทุกอย่าง ไว้ให้แก่เขาในบรรดาแผ่นจารึก ดังนั้นเจ้า จงยึดถือมันไว้ด้วยความเข้มแข็ง และจงใช้พวกพ้องของเจ้าเถิด พวกเขาก็จะยึดถือสิ่งที่ดีที่สุดของมัน ข้าจะให้พวกเจ้าได้เห็นที่อยู่ของผู้ละเมิด ทั้งหลาย”

İbranice: 

וכתבנו לו בלוחות מוסר מכל סוג וביאור לכל דבר. 'אחוז בהם בכוח, וצווה את בני עמך לבצע את הטוב שבהם, ואני אראה לכם את נחלת המושחתים

Hırvatça: 

I Mi mu na pločama napisasmo pouku za sve, i objašnjenje za svašta. Prihvati ih snažno, a narodu svom zapovjedi da se pridržava onoga što je u njima ljepše. A pokazat ću vam i stanište buntovnika.

Rumence: 

Noi ţi-am scris pe Table câte o predică pentru fiece faptă şi o limpezire a oricărui lucru. “Ia-le cu tărie, porunceşte poporului tău să împlinească ceea ce-i mai bun în ele. Curând, vă voi arăta lăcaşul celor care seamănă stricăciune,

Transliteration: 

Wakatabna lahu fee alalwahi min kulli shayin mawAAithatan watafseelan likulli shayin fakhuthha biquwwatin wamur qawmaka yakhuthoo biahsaniha saoreekum dara alfasiqeena

Türkçe: 

Biz Mûsa için levhalarda her şeyi yazdık: Öğüt olarak, her şeyin ayrıntısı olarak. "Kuvvetle tut bunları ve emret toplumuna da onları en güzel şekliyle tutsunlar. Sapıklar yurdunu göstereceğim size."

Sahih International: 

And We wrote for him on the tablets [something] of all things - instruction and explanation for all things, [saying], "Take them with determination and order your people to take the best of it. I will show you the home of the defiantly disobedient."

İngilizce: 

And We ordained laws for him in the tablets in all matters, both commanding and explaining all things, (and said): "Take and hold these with firmness, and enjoin thy people to hold fast by the best in the precepts: soon shall I show you the homes of the wicked,- (How they lie desolate)."

Azerbaycanca: 

Biz onun üçün lövhələrdən hər şeydən, moizə və təfsilata dair hər şeyi yazdıq. (Və belə buyurduq: ) “Bundn möhkəm yapış və ümmətinə də onun ən gözəl (savabı çox olan) hökmlərindən yapışmağı (onlara əməl etməyi) əmr et. (Axirətdə) sizə fasiqlərin yurdunu (Cəhənnəmi) göstərəcəyəm!

Süleyman Ateş: 

Öğüte ve her şeyin açıklamasına dair ne varsa hepsini Musa için levhalara yazdık: "Bunları kuvvetle tut, kavmine de emret, bunların en güzelini tutsunlar (bu en güzel buyruklar gereğince amel etsinler); size, yoldan çıkmışların yurdunu (nasıl tarumar ettiğimi) göstereceğim!"

Diyanet Vakfı: 

Nasihat ve her şeyin açıklamasına dair ne varsa hepsini Musa için levhalarda yazdık. (Ve dedik ki): Bunları kuvvetle tut, kavmine de onun en güzelini almalarını emret. Yakında size, yoldan çıkmışların yurdunu göstereceğim.

Erhan Aktaş: 

Ona verdiğimiz levhalarda öğüt olmak üzere her şeyi açık bir şekilde yazdık. “Onu kuvvetle tut(1) ve halkına da onu en iyi şekilde tutmalarını buyur. Yakında size fâsıkların(2) yurdunu göstereceğim.”

Kral Fahd: 

Nasihat ve her şeyin açıklamasına dair ne varsa hepsini Musa için levhalarda yazdık. (Ve dedik ki): Bunları kuvvet (ve ciddiyet) le tut, kavmine de onun en güzelini almalarını (onu en güzel şekilde tutmalarını) emret. Yakında size, yoldan çıkmışların (ve emrime muhalefet edenlerin) yurdunu göstereceğim.

Hasan Basri Çantay: 

Biz onun için levhalarda her bir şey´i, mev´ızaya ve (hükümlerin) tafsîline âid her şey´i yazdık. «Haydi bunları kuvvetle (ciddiyetle, azm ile) tut, kavmine de onun en güzel (hükümler) ini tutmalarını emret. Size ileride faasıkların yurdunu göstereceğim».

Muhammed Esed: 

Ve levhalara onun için her konuda öğüt ve her şey hakkında yeterli açıklamalar yazdık. Ve (ona): "Onlara kuvvetle sarıl ve halkına emret ellerinden gelen en güzel bir biçimde onlar da sıkıca sarılsınlar!" (dedik). Size günaha batmış kimselerin gittiği yolu (da) göstereceğim.

Gültekin Onan: 

Biz ona Levhalar´da her şeyden bir öğüt ve her şeyin yeterli bir açıklamasını yazdık. (Ve:) &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Biz Mûsa için Tevrat’ın Levhalarında her şeyden yazdık: Öğüdlere ve din hükümlerinin açıklanmasına ait her şeyi... Sonra: “- Bunları kuvvetle benimseyip al, kavmine de, o hükümlerin en sevablısını tutmalarını emret

Portekizce: 

Nas tábuas prescrevemos-lhe toda a classe de exortação, e a elucidação de todas as coisas, (e lhe dissemos):Recebe-as com fervor e recomenda ao teu povo que observe o melhor delas. Logo, vos mostrarei a morada dos depravados.

İsveççe: 

Och Vi gav honom föreskrifter om allt [inristade] på [Lagens] tavlor med förmaningar och utförliga förklaringar i alla ämnen. Och [Vi sade:] "Håll med kraft fast vid allt detta och befall ditt folk att [i varje läge] välja den bästa [av de vägar som anvisas där]." Jag skall visa er [vad slutet blir för] alla trotsiga syndare

Farsça: 

و برای او در الواحِ [تورات] از هر چیزی [که در باب دین مورد نیاز مردم باشد] پندی و برای هر چیزی [که تأمین کننده هدایت انسان ها باشد] سخنی روشن نوشتیم؛ پس [به او گفتیم:] آن را با قدرت [ی تمام و عزمی استوار] دریافت کن، [و به کار بند] و قوم خود را فرمان ده که آن را به نیکوترین صورت دریافت کنند [و به کار بندند.] به زودی سرای فاسقان را [که در دنیا ویرانی کاخ ها و خانه های آنان، و در آخرت دوزخ است] به شما نشان می دهم.

Kürtçe: 

و لەو پارچە تەختانەدا بۆمان نووسی لە ھەموو جۆرە باسێک پەند و ئامۆژگاری و باسی ھەموو شتێک بەڕوونی (کە پێویستیان پێی بێت) کەواتە (موسا) بەتوندی بیانگرە و ئاگاداریان بە وە فەرمان بە گەلەکەت بکە تا دەست بگرن و ڕەفتار بکەن بە جوانتر و چاکترینیان بەزوویی جێ و شوێنی لەسنوور دەرچووانتان نیشان دەدەم

Özbekçe: 

Ва унга лавҳларда ҳамма нарсадан мавъиза ва ҳар бир нарсанинг тафсилотини ёзиб бердик. «Бас, уларни қувват ила тут ва аҳлингга буюр, уларнинг энг яхшиларини олсинлар. Энди сизларга фосиқларнинг диёрини кўрсатаман», дедик. (Ушбу ояти каримада зикр қилинган «лавҳлар» ҳақида тафсир уламолари кўплаб маълумотлар келтиришган, кўплаб баҳс мунозара қилишган. Аммо кейинги даврдаги муҳаққиқ тафсирчи олимларимиз, маълумотларнинг ҳаммаси ҳам ишончли манбалардан олинмаганлиги учун улар ҳақида тортишувнинг ҳожати йўқ, деган хулосага келганлар. Биз учун «лавҳлар» нимадан иборатлиги, қайси моддадан бўлгани, шакли ёки ҳажми аҳамиятсиз, балки уларга ёзилган маънолар аҳамиятлидир, дейди муфассирлар.)

Malayca: 

Dan Kami telah menuliskan bagi Nabi Musa pada Lauh-lauh (Taurat) itu, dari pelbagai jenis nasihat pengajaran dan penjelasan bagi tiap-tiap sesuatu (dasar Syariat dan hukum-hukumnya). Oleh itu, terimalah dia (dan amalkanlah wahai Musa) dengan bersungguh-sungguh, dan suruhlah kaummu berpegang (serta mengamalkan) yang sebaik-baiknya (iaitu suruhan-suruhannya). Aku akan perlihatkan kepada kamu akan negeri orang-orang yang fasik - derhaka".

Arnavutça: 

Na ia kemi shkruar në pllaka (Teurat) këshillën për çdo gjë dhe shpjegimin për gjithçka (që kanë nevojë): “Merre këtë, me seriozitet, dhe urdhëroje popullin tënd që të përvetësojë në mënyrën më të mirë. Unë do t’ju tregojë shtëpinë e mëkatarëve.

Bulgarca: 

И му написахме върху скрижалите от всяко нещо поучение и обяснение за всяко нещо. “Придържай се твърдо към тях и повели на своя народ да се придържа към най-прекрасните! Аз ще ви покажа Дома на нечестивците.

Sırpça: 

И Ми смо му написали на плочама поуку за све, и објашњење за све. Прихвати их снажно, а народу свом заповеди да се придржава онога што је у њима на најлепши начин. А показаћу вам и станиште грешника.

Çekçe: 

A napsali jsme pro něj na desky připomenutí o věcech všech i srozumitelný výklad všeho toho a řekli jsme: 'Přidržuj se jich pevně a poruč lidu svému, aby si vzal z nich to nejlepší, jinak ukáži vám příbytek lidí hanebných!

Urduca: 

اس کے بعد ہم نے موسیٰؑ کو ہر شعبہ زندگی کے متعلق نصیحت اور ہر پہلو کے متعلق واضح ہدایت تختیوں پر لکھ کر دے دی اور اس سے کہا: "اِن ہدایات کو مضبوط ہاتھوں سے سنبھال اور اپنی قوم کو حکم دے کہ ان کے بہتر مفہوم کی پیروی کریں عنقریب میں تمہیں فاسقوں کے گھر دکھاؤں گا

Tacikçe: 

Барои ӯ дар он алвоҳ ҳар гуна панд ва тафсили ҳар чизро навиштем. Пас гуфтем: «Онро ба нерӯмандӣ бигир ва қавматро бифармоӣ, то ба беҳтарини он амал кунанд, ба зудӣ ҷойгоҳи нофармононро ба шумо нишон диҳам.

Tatarca: 

Мусага тәүрат такталарында һәрнәрсәне яздык, вәгазьне вә һәрнәрсә бәян иттек, аны ал куәт белән, һәм каумеңә дә Тәүрат белән гамәл кылырга боер, Тәүратның күркәмрәк хөкемнәрен алсыннар! Мин сезгә тиздән күрсәтермен фасыйклар йорты җәһәннәмне, Тәүрат хөкемнәрен бозып фәсыйк булмагыз!

Endonezyaca: 

Dan telah Kami tuliskan untuk Musa pada luh-luh (Taurat) segala sesuatu sebagai pelajaran dan penjelasan bagi segala sesuatu; maka (Kami berfirman): "Berpeganglah kepadanya dengan teguh dan suruhlah kaummu berpegang kepada (perintah-perintahnya) dengan sebaik-baiknya, nanti Aku akan memperlihatkan kepadamu negeri orang-orang yang fasik.

Amharca: 

ለእርሱም በሰሌዳዎቹ ላይ ከነገሩ ሁሉ ግሳጼንና ለነገሩም ሁሉ ማብራራትን ጻፍንለት፡፡ (አልንም) በብርታትም ያዛት፡፡ ሕዝቦችህንም በመልካሟ እንዲይዙ እዘዛቸው፡፡ የአመጸኞቹን አገር በእርግጥ አሳያችኋለሁ፡፡

Tamilce: 

இன்னும், (படைக்கப்பட்ட) ஒவ்வொரு பொருளிலிருந்து (அறிய வேண்டிய படிப்பினையையும்) அறிவுரையையும் (அல்லாஹ்வின் ஏவல், விலக்கல் தொடர்பான) ஒவ்வொன்றின் விளக்கத்தையும் அவருக்கு பலகைகளில் எழுதினோம். ஆகவே, “நீர் இவற்றைப் பலமாகப் பற்றிப் பிடித்து, உம் சமுதாயத்தை ஏவுவீராக. அவற்றில் மிக அழகியவற்றை அவர்கள் பற்றிப் பிடிக்கட்டும். பாவிகளின் இல்ல(மாகிய நரக)த்தை உங்க(ளில் யார் எனக்கு மாறு செய்கிறார்களோ அவர்)ளுக்குக் விரைவில் காண்பிப்பேன்.”

Korece: 

하나님은 만사에 관한 율법을 서판에 기록하여 그에게 주니 그것은 만사에 관한 교훈이요 설 명이라 그리고 말씀하시길 이것 을 굳게 잡아 그대의 백성들로 하여금 최선의 것으로 따르도록 명령하라 곧 내가 사악한 자들의 거처가 어떠함을 그대에게 보여주 리라

Vietnamca: 

TA đã ghi cho (Musa) trên những tấm (gỗ, đá) những lời răn và chi tiết về mọi thứ. (TA phán bảo Musa): “Ngươi hãy nhận lấy (những lời răn này) bằng tất cả sức mạnh của Ngươi, và Ngươi hãy ra lệnh cho người dân của Ngươi tận dụng những lời răn tốt nhất, (rồi) TA sẽ cho Ngươi thấy ngôi nhà của những kẻ bất tuân.”