Kur'an Ayetleri

chapter_number: 

7

Ayah_chapter_number: 

107

Ayahid: 

1061

Sayfa No: 

164

Nüzûl Yeri: 

content_ar: 

فَأَلْقَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُّبِينٌ

Çeviriyazı: 

feelḳâ `aṣâhü feiẕâ hiye ŝü`bânüm mübîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Bunun üzerine Musa, asâsını yere bırakıverdi, o da birdenbire kocaman bir ejderha kesiliverdi.

Diyanet İşleri: 

Musa, asasını yere atar atmaz apaçık bir yılan (ejderha) oluverdi; elini çıkardı, bakanlar bembeyaz olduğunu gördüler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Musa, sopasını yere attı, derken sopa apaşikar kocaman bir yılan oldu.

Şaban Piriş: 

Bunu üzerine Musa asâsını attı. Birden o apaçık bir ejderha oluverdi.

Edip Yüksel: 

Asasını attı, iri bir yılan oluverdi.

Ali Bulaç: 

Böylelikle (Musa) asasını fırlatınca, anında apaçık bir ejderha oluverdi.

Suat Yıldırım: 

Bunun üzerine Mûsâ, asasını yere bırakıverdi, bir de ne görsün: o koskoca bir ejderha kesilmiş! Elini sıyırıp çıkardı, bir de ne görsün: Bakan kimseler için parlak mı parlak, ışık saçan bir el haline gelmiş! [20,18-22] {KM, Çıkış 4,2-8}

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Bunun üzerine âsâsını bıraktı. Âsâ hemen apaçık bir ejderha oluverdi.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bunun üzerine Mûsa, asasını yere attı; birden korkunç bir ejderha oluverdi o.

Bekir Sadak: 

7:111

İbni Kesir: 

Bunun üzerine asasını bıraktı. Bir de ne görsünler

Adem Ugur: 

Bunun üzerine Musa asasını yere attı. O hemen apaçık bir ejderha oluverdi!

İskender Ali Mihr: 

Bunun üzerine (Musa A.S) asasını atınca o (asa) açıkça bir yılan (ejderha) oldu.

Celal Yıldırım: 

Bunun üzerine Musa, Asa´sını bırakıverdi, derken ansızın o açık ortada büyükçe bir yılan oluverdi.

Tefhim ul Kuran: 

Böylelikle (Musa) asasını fırlatınca, anında apaçık bir ejderha oluverdi.

Fransızca: 

Il jeta son bâton et voilà que c' était un serpent évident.

İspanyolca: 

Tiró su vara y se convirtió en auténtica serpiente.

İtalyanca: 

Gettò il bastone, ed ecco che si trasformò in un serpente [ben] evidente.

Almanca: 

So warf er seinen Stock und er wurde zu einer sichtbaren Schlange.

Çince: 

他就抛下他的手杖,那条手杖忽然变成一条蟒。

Hollandaca: 

Hij wierp daarom zijn staf weg en, onthoud het, hij werd eene slang.

Rusça: 

Он бросил свой посох, и тот превратился в явную змею.

Somalice: 

Markaasuu Tuuray Ushiisii markaasay soo Baxday iyadoo Mas Cad ah.

Swahilice: 

Basi akaitupa fimbo yake, na mara ikawa nyoka dhaahiri.

Uygurca: 

مۇسا ھاسىسىنى تاشلىۋېدى، ئۇ ناگاھان ئاشكارا بىر ئەجدىھاغا ئايلاندى

Japonca: 

そこでかれは自分の杖を投げた。見なさい。それは明らかに蛇であった。

Arapça (Ürdün): 

«فألقى عصاه فإذا هي ثعبان مبين» حية عظيمة.

Hintçe: 

(ये सुनते ही) मूसा ने अपनी छड़ी (ज़मीन पर) डाल दी पस वह यकायक (अच्छा खासा) ज़ाहिर बज़ाहिर अजदहा बन गई

Tayca: 

“แล้วเขาได้ชักมือของเขาออก แล้วทันใดมันก็คืองูชัด ๆ

İbranice: 

ואז זרק (משה) את מקלו והנה היה לנחש גלוי

Hırvatça: 

I on baci svoj štap - kad on prava zmijurina;

Rumence: 

Moise aruncă toiagul, şi iată-l balaur de-adevărat.

Transliteration: 

Faalqa AAasahu faitha hiya thuAAbanun mubeenun

Türkçe: 

Bunun üzerine Mûsa, asasını yere attı; birden korkunç bir ejderha oluverdi o.

Sahih International: 

So Moses threw his staff, and suddenly it was a serpent, manifest.

İngilizce: 

Then (Moses) threw his rod, and behold! it was a serpent, plain (for all to see)!

Azerbaycanca: 

(Fir’on bunu deyən kimi) Musa əsasını (yerə atdı) və o, dərhal (hamının gözünə) aşkar görünən bir əjdaha oldu.

Süleyman Ateş: 

Bunun üzerine (Musa), asasını attı, birden o, açıkça bir ejderha (oluverdi).

Diyanet Vakfı: 

Bunun üzerine Musa asasını yere attı. O hemen apaçık bir ejderha oluverdi!

Erhan Aktaş: 

Bunun üzerine, Mûsâ asasını yere bıraktı, asa sahici büyük bir yılan(1) oldu.

Kral Fahd: 

Bunun üzerine Mûsâ asasını yere atmış, o da birden apaçık bir yılan haline gelivermişti.

Hasan Basri Çantay: 

Bunun üzerine (Musa) asasını bırakdı, bir de ne görsünler: O, apaçık bir ejderhâdır.

Muhammed Esed: 

Bunun üzerine (Musa), asasını yere bıraktı: Oo! (bir de ne görsünler!) düpedüz bir yılandı, bu;

Gültekin Onan: 

Böylelikle (Musa) asasını fırlatınca, anında apaçık bir ejderha oluverdi.

Ali Fikri Yavuz: 

Bunun üzerine Mûsa, asâsını yere bıraktı. Hemen o anda asâ, kocaman bir ejderha oluverdi.

Portekizce: 

Então Moisés jogou o seu cajado, e eis que este se converteu numa autêntica serpente.

İsveççe: 

Då kastade [Moses] sin stav och alla kunde se att den var en orm;

Farsça: 

پس موسی عصایش را انداخت، پس به ناگاه اژدهایی آشکار شد.

Kürtçe: 

ئەمجا موسا گۆچانەکەی فڕێدا یەکسەر گۆچانەکە بوو بەمارێکی گەورەی ئاشکرا

Özbekçe: 

Асосини ташлаган эди... баногоҳ у аниқ аждар бўлди.

Malayca: 

Nabi Musa pun mencampakkan tongkatnya, maka tiba-tiba tongkatnya itu menjadi seekor ular yang jelas nyata.

Arnavutça: 

E, (Musai) e lëshoi shkopin e vet, e ai u bë gjarpër i madh;

Bulgarca: 

И [Муса] метна тоягата си, и ето я - явна змия!

Sırpça: 

И он баци свој штап - кад он права змија;

Çekçe: 

I hodil Mojžíš hůl svou na zem - a hle, stala se hadem zjevným.

Urduca: 

موسیٰؑ نے اپنا عصا پھینکا اور یکا یک وہ ایک جیتا جاگتا اژدہا تھا

Tacikçe: 

Асояшро андохт, аждаҳое ростин шуд.

Tatarca: 

Муса таягын җиргә салды, шул вакыт таяк зур ала елан булды, барчасы качтылар. Фиргаун үтенгәч, Муса таягын тотты, янә таяк булды.

Endonezyaca: 

Maka Musa menjatuhkan tongkat-nya, lalu seketika itu juga tongkat itu menjadi ular yang sebenarnya.

Amharca: 

በትሩንም ጣለ፡፡ እርስዋም ወዲያውኑ ግልጽ እባብ ኾነች፡፡

Tamilce: 

ஆக, (மூஸா) தன் தடியை எறிந்தார். அப்போது, அது தெளிவான பெரிய பாம்பாக ஆகியது.

Korece: 

이때 모세가 그의 지팡이를던지니 보라 그것은 분명한 뱀이 되었더라

Vietnamca: 

Thề là (Musa) ném chiếc gậy của Y xuống, nó lập tức biến thành một con rắn thực sự.