content_ar:
فَأَلْقَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُّبِينٌ
Çeviriyazı:
feelḳâ `aṣâhü feiẕâ hiye ŝü`bânüm mübîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bunun üzerine Musa, asâsını yere bırakıverdi, o da birdenbire kocaman bir ejderha kesiliverdi.
Diyanet İşleri:
Musa, asasını yere atar atmaz apaçık bir yılan (ejderha) oluverdi; elini çıkardı, bakanlar bembeyaz olduğunu gördüler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Musa, sopasını yere attı, derken sopa apaşikar kocaman bir yılan oldu.
Şaban Piriş:
Bunu üzerine Musa asâsını attı. Birden o apaçık bir ejderha oluverdi.
Edip Yüksel:
Asasını attı, iri bir yılan oluverdi.
Ali Bulaç:
Böylelikle (Musa) asasını fırlatınca, anında apaçık bir ejderha oluverdi.
Suat Yıldırım:
Bunun üzerine Mûsâ, asasını yere bırakıverdi, bir de ne görsün: o koskoca bir ejderha kesilmiş! Elini sıyırıp çıkardı, bir de ne görsün: Bakan kimseler için parlak mı parlak, ışık saçan bir el haline gelmiş! [20,18-22] {KM, Çıkış 4,2-8}
Ömer Nasuhi Bilmen:
Bunun üzerine âsâsını bıraktı. Âsâ hemen apaçık bir ejderha oluverdi.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bunun üzerine Mûsa, asasını yere attı; birden korkunç bir ejderha oluverdi o.
Bekir Sadak:
7:111
İbni Kesir:
Bunun üzerine asasını bıraktı. Bir de ne görsünler
Adem Ugur:
Bunun üzerine Musa asasını yere attı. O hemen apaçık bir ejderha oluverdi!
İskender Ali Mihr:
Bunun üzerine (Musa A.S) asasını atınca o (asa) açıkça bir yılan (ejderha) oldu.
Celal Yıldırım:
Bunun üzerine Musa, Asa´sını bırakıverdi, derken ansızın o açık ortada büyükçe bir yılan oluverdi.
Tefhim ul Kuran:
Böylelikle (Musa) asasını fırlatınca, anında apaçık bir ejderha oluverdi.
Fransızca:
Il jeta son bâton et voilà que c' était un serpent évident.
İspanyolca:
Tiró su vara y se convirtió en auténtica serpiente.
İtalyanca:
Gettò il bastone, ed ecco che si trasformò in un serpente [ben] evidente.
Almanca:
So warf er seinen Stock und er wurde zu einer sichtbaren Schlange.
Çince:
他就抛下他的手杖,那条手杖忽然变成一条蟒。
Hollandaca:
Hij wierp daarom zijn staf weg en, onthoud het, hij werd eene slang.
Rusça:
Он бросил свой посох, и тот превратился в явную змею.
Somalice:
Markaasuu Tuuray Ushiisii markaasay soo Baxday iyadoo Mas Cad ah.
Swahilice:
Basi akaitupa fimbo yake, na mara ikawa nyoka dhaahiri.
Uygurca:
مۇسا ھاسىسىنى تاشلىۋېدى، ئۇ ناگاھان ئاشكارا بىر ئەجدىھاغا ئايلاندى
Japonca:
そこでかれは自分の杖を投げた。見なさい。それは明らかに蛇であった。
Arapça (Ürdün):
«فألقى عصاه فإذا هي ثعبان مبين» حية عظيمة.
Hintçe:
(ये सुनते ही) मूसा ने अपनी छड़ी (ज़मीन पर) डाल दी पस वह यकायक (अच्छा खासा) ज़ाहिर बज़ाहिर अजदहा बन गई
Tayca:
“แล้วเขาได้ชักมือของเขาออก แล้วทันใดมันก็คืองูชัด ๆ
İbranice:
ואז זרק (משה) את מקלו והנה היה לנחש גלוי
Hırvatça:
I on baci svoj štap - kad on prava zmijurina;
Rumence:
Moise aruncă toiagul, şi iată-l balaur de-adevărat.
Transliteration:
Faalqa AAasahu faitha hiya thuAAbanun mubeenun
Türkçe:
Bunun üzerine Mûsa, asasını yere attı; birden korkunç bir ejderha oluverdi o.
Sahih International:
So Moses threw his staff, and suddenly it was a serpent, manifest.
İngilizce:
Then (Moses) threw his rod, and behold! it was a serpent, plain (for all to see)!
Azerbaycanca:
(Fir’on bunu deyən kimi) Musa əsasını (yerə atdı) və o, dərhal (hamının gözünə) aşkar görünən bir əjdaha oldu.
Süleyman Ateş:
Bunun üzerine (Musa), asasını attı, birden o, açıkça bir ejderha (oluverdi).
Diyanet Vakfı:
Bunun üzerine Musa asasını yere attı. O hemen apaçık bir ejderha oluverdi!
Erhan Aktaş:
Bunun üzerine, Mûsâ asasını yere bıraktı, asa sahici büyük bir yılan(1) oldu.
Kral Fahd:
Bunun üzerine Mûsâ asasını yere atmış, o da birden apaçık bir yılan haline gelivermişti.
Hasan Basri Çantay:
Bunun üzerine (Musa) asasını bırakdı, bir de ne görsünler: O, apaçık bir ejderhâdır.
Muhammed Esed:
Bunun üzerine (Musa), asasını yere bıraktı: Oo! (bir de ne görsünler!) düpedüz bir yılandı, bu;
Gültekin Onan:
Böylelikle (Musa) asasını fırlatınca, anında apaçık bir ejderha oluverdi.
Ali Fikri Yavuz:
Bunun üzerine Mûsa, asâsını yere bıraktı. Hemen o anda asâ, kocaman bir ejderha oluverdi.
Portekizce:
Então Moisés jogou o seu cajado, e eis que este se converteu numa autêntica serpente.
İsveççe:
Då kastade [Moses] sin stav och alla kunde se att den var en orm;
Farsça:
پس موسی عصایش را انداخت، پس به ناگاه اژدهایی آشکار شد.
Kürtçe:
ئەمجا موسا گۆچانەکەی فڕێدا یەکسەر گۆچانەکە بوو بەمارێکی گەورەی ئاشکرا
Özbekçe:
Асосини ташлаган эди... баногоҳ у аниқ аждар бўлди.
Malayca:
Nabi Musa pun mencampakkan tongkatnya, maka tiba-tiba tongkatnya itu menjadi seekor ular yang jelas nyata.
Arnavutça:
E, (Musai) e lëshoi shkopin e vet, e ai u bë gjarpër i madh;
Bulgarca:
И [Муса] метна тоягата си, и ето я - явна змия!
Sırpça:
И он баци свој штап - кад он права змија;
Çekçe:
I hodil Mojžíš hůl svou na zem - a hle, stala se hadem zjevným.
Urduca:
موسیٰؑ نے اپنا عصا پھینکا اور یکا یک وہ ایک جیتا جاگتا اژدہا تھا
Tacikçe:
Асояшро андохт, аждаҳое ростин шуд.
Tatarca:
Муса таягын җиргә салды, шул вакыт таяк зур ала елан булды, барчасы качтылар. Фиргаун үтенгәч, Муса таягын тотты, янә таяк булды.
Endonezyaca:
Maka Musa menjatuhkan tongkat-nya, lalu seketika itu juga tongkat itu menjadi ular yang sebenarnya.
Amharca:
በትሩንም ጣለ፡፡ እርስዋም ወዲያውኑ ግልጽ እባብ ኾነች፡፡
Tamilce:
ஆக, (மூஸா) தன் தடியை எறிந்தார். அப்போது, அது தெளிவான பெரிய பாம்பாக ஆகியது.
Korece:
이때 모세가 그의 지팡이를던지니 보라 그것은 분명한 뱀이 되었더라
Vietnamca:
Thề là (Musa) ném chiếc gậy của Y xuống, nó lập tức biến thành một con rắn thực sự.
Ayet Linkleri: