content_ar:
وَنَادَىٰ أَصْحَابُ الْأَعْرَافِ رِجَالًا يَعْرِفُونَهُم بِسِيمَاهُمْ قَالُوا مَا أَغْنَىٰ عَنكُمْ جَمْعُكُمْ وَمَا كُنتُمْ تَسْتَكْبِرُونَ
Çeviriyazı:
venâdâ aṣḥâbü-l'a`râfi ricâley ya`rifûnehüm bisîmâhüm ḳâlû mâ agnâ `anküm cem`uküm vemâ küntüm testekbirûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
A'raftakiler yüzlerinden tanıdıkları kişilere seslenerek şöyle derler: "Ne topluluğunuz, ne de büyüklük taslamanız, size hiç bir yarar sağlamadı".
Diyanet İşleri:
Burçlarda olanlar, simalarından tanıdıkları adamlara; Topluluğunuz, topladığınız mal ve büyüklük taslamalarınız size fayda vermedi. Allah'ın rahmetine erdirmeyeceğine yemin ettikleriniz bunlar mıydı? Oysa Allah onlara şöyle der: "Cennete girin, size korku yoktur, sizler mahzun da olmayacaksınız."
Abdulbakî Gölpınarlı:
A'raf erleri, yüzlerinden tanıdıkları kişilere nida edip derler ki: Ne malınızın çok oluşu, ne sayınızın fazla bulunuşu, ne de kulluk etmeye tenezzül etmeyip ululanmanız bir fayda vermedi size.
Şaban Piriş:
A’raftakiler simalarından tanıdıkları bazı adamlara seslenirler: Topladıklarınız ve büyüklük taslıyor olmanız size fayda vermedi.
Edip Yüksel:
Orta yerde bulunanlar, görünüşlerinden tanıdıkları kimselere seslenirler: "Sizin cemaatiniz ve büyüklük taslamış olmanız size hiç bir yarar sağlamadı."
Ali Bulaç:
Burcun üstündeki adamlar, kendilerini yüzlerinden tanıdıkları (ileri gelen birtakım) adamlara seslenerek derler ki: "Ne (güç ve servet) toplamış olmanız, ne büyüklük taslamanız (istikbarınız) size bir yarar sağlamadı."
Suat Yıldırım:
A'râf ashabı, simalarından tanıdıkları bir kısım kimselere seslenip:“Gördünüz ya, ne topladığınız mallarınızın, ne onca taraftarlarınızın, ne de büyüklük taslamalarınızın ve o çalımlarınızın size hiç bir faydası olmadı!”O cennetlikleri göstererek “Sahi, şunlar “Allah, bunları asla lütfuna nail etmez.” diye yeminler edip hor gördüğünüz kimseler değil miydi?İşte onların ne yüce mevkide olduklarını şimdi anladınız değil mi? derler ve sonra o cennetliklere dönerek:“Buyurun girin cennete, derler, size korku ve endişe olmadığı gibi, siz asla üzüntü de görmeyeceksiniz.”
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve ashâb-ı A´râf simalarıyla tanıdıkları birtakım kişilere de nidâ ederek derler ki: «Size ne cemiyetiniz ve ne de yaptığınız tekebbür bir faide vermiş olmadı.»
Yaşar Nuri Öztürk:
A'raf halkı, yüzlerinden tanıdıkları bazı erkeklere seslenip şöyle derler: "Bir araya gelmeniz de büyüklük taslamanız da size hiçbir yarar sağlamadı."
Bekir Sadak:
Kitap´in haber verdigi sonuctan baska bir sey mi bekliyorlar? Sonuc gelip cattigi gun, onceleri onu unutmus olanlar, «Rabbimizin peygamberleri suphesiz bize gercegi getirmisti, simdi bize sefaat etsin, yahut geriye cevrilsek de islediklerimizin baska turlusunu islesek» derler. Dogrusu kendilerini mahvetmislerdir, uydurduklari seyler onlari koyup kacmislardir.*
İbni Kesir:
A´raf ashabı
Adem Ugur:
(Yine) A´râf ehli simalarından tanıdıkları birtakım adamlara seslenerek derler ki: "
İskender Ali Mihr:
Ve onları yüzlerinden tanıyan A´raf ehli adamlar, onlara seslendiler, şöyle dediler: “Sizin topladıklarınız ve kibirlenmiş olduğunuz şeyler, size fayda vermedi.”
Celal Yıldırım:
A´ra f´dakiler simalarından tanıdıkları adamlara seslenerek, «Ne topluluğunuz ve topladığınız, ne de büyüklenip gururlandığınız şeyler sizi müstağni kılmıştır
Tefhim ul Kuran:
Burcun üstündeki adamlar, kendilerini yüzlerinden tanıdıkları (ileri gelen birtakım) adamlara seslenerek derler ki: «Ne (güç ve servet) toplamış olmanız, ne büyüklük taslamalarınız (istikbârınız) size bir yarar sağlamadı.»
Fransızca:
Et les gens d'al-Araf, appelant certains hommes qu'ils reconnaîtront par leurs traits caractéristiques, diront : "Vous n'avez tiré aucun profit de tout ce que vous aviez amassé et de l'orgueil dont vous étiez enflés !
İspanyolca:
Y los moradores de los lugares elevados llamarán a hombres que reconozcan por sus rasgos distintivos. Dirán: «Lo que habéis acumulado y vuestra altivez no os han servido de nada.
İtalyanca:
E i compagni dell'A'râf chiameranno gli uomini che riconosceranno per il loro aspetto, dicendo: «Le ricchezze e l'orgoglio non vi hanno giovato in nulla.
Almanca:
Die Zugehörigen von Al-'araf haben dann (Kafir-)Männern, die sie an ihrer Miene erkannten, zugerufen, sie sagten (ihnen): "Was hat euch eure Menge und das, was ihr an Überheblichkeit praktiziert habt, genützt?
Çince:
在高处的人,借仪表而认识许多男人,他们将喊叫那些男人说:你们的囤积和骄傲,对于你们毫无裨益。
Hollandaca:
En zij, die op Al Araf staan, zullen tot zekere menschen roepen, die zij aan hunne onderscheidingsmerken zullen herkennen; zeggende: Waartoe hebben uwe opeengehoopte rijkdommen en uw hoogmoed u gediend?
Rusça:
Люди на оградах обратятся к мужчинам, которых они узнают по их признакам, и скажут: "Не помогло вам то, что вы собирали, и ваше высокомерие.
Somalice:
Waxay u Dhawaaqayaan Dadka Acraafku Dad ay ku garan Calaamaddooda, waxayna ku Odhan waxba idiinma tarin badnaantiinii (Kulankiinnii) iyo Waxaad isku Kibrinayseen.
Swahilice:
Na hao watu wa Mnyanyukoni watawaita watu wanao wajua kwa alama zao. Watasema: Kujumuika kwenu hakukufaini kitu, wala hicho mlicho kuwa mnafanyia kiburi.
Uygurca:
ئەئرافتىكىلەر (يەنى ياخشىلىقلىرى بىلەن يامانلىقلىرى تەڭ بولۇپ قالغان، جەننەتتىمۇ ئەمەس، دوزاختىمۇ ئەمەس كىشىلەر) سىماسىدىن تونۇيدىغان (دوزىخى) ئادەملەرگە: ‹‹توپلىغان پۇل - ماللىرىڭلار ۋە تەكەببۇرلۇقۇڭلار سىلەرگە نېمىگە ئەسقاتتى؟ ›› دەپ توۋلايدۇ
Japonca:
高い壁の上にいる人びとは,その印によって見分けた人びとに向かって呼びかけて,言う。「あなたがたは(財を)積み,大いに自慢していたが何の役にも立たなかった。
Arapça (Ürdün):
«ونادى أصحاب الأعراف رجالا» من أصحاب النار «يعرفونهم بسيماهم قالوا ما أغنى عنكم» من النار «جمعكم» المال أو كثرتكم «وما كنتم تستكبرون» أي واستكباركم عن الإيمان، ويقولون لهم مشيرين إلى ضعفاء المسلمين.
Hintçe:
और आराफ वाले कुछ (जहन्नुमी) लोगों को जिन्हें उनका चेहरा देखकर पहचान लेगें आवाज़ देगें और और कहेगें अब न तो तुम्हारा जत्था ही तुम्हारे काम आया और न तुम्हारी शेखी बाज़ी ही (सूद मन्द हुई)
Tayca:
และบรรดาผู้ที่อยู่บนส่วนสูงของกำแพงนั้นได้ร้องเรียกชายกลุ่มหนึ่งซึ่งพวกเขารู้จักพวกนั้นได้ด้วยเครื่องหมาย ของพวกเขา (ชาวนรก) โดยกล่าวว่ามันย่อมไม่อำนวยประโยชน์แก่พวกท่านเลยซึ่งการสะสม (ทรัพย์) ของพวกท่านและการที่พวกท่านหยิ่งยะโส
İbranice:
יקראו האנשים הנצבים על המחיצה אל אנשים שיכירו לפי סימניהם 'מה הועיל לכם ההון שקיבצתם? ומה הועילה לכם יהירותכם'? המחיצה
Hırvatça:
Oni koji će po vrhovima bedema biti zovnut će ljude koje će po obilježju njihovom poznati, i reći će: "Nije vam koristilo vaše mnoštvo i to što ste se oholo držali.
Rumence:
Cei de pe Al-’Araf vor striga oamenilor pe care-i cunosc după chipurile lor: “Ceea ce-aţi adunat şi de care eraţi mândri nu vă slujeşte la nimic.
Transliteration:
Wanada ashabu alaAArafi rijalan yaAArifoonahum biseemahum qaloo ma aghna AAankum jamAAukum wama kuntum tastakbiroona
Türkçe:
A'raf halkı, yüzlerinden tanıdıkları bazı erkeklere seslenip şöyle derler: "Bir araya gelmeniz de büyüklük taslamanız da size hiçbir yarar sağlamadı."
Sahih International:
And the companions of the Elevations will call to men [within Hell] whom they recognize by their mark, saying, "Of no avail to you was your gathering and [the fact] that you were arrogant."
İngilizce:
The men on the heights will call to certain men whom they will know from their marks, saying: "Of what profit to you were your hoards and your arrogant ways?
Azerbaycanca:
Ə’raf əhli üzlərindən tanıdıqları adamlara müraciət edib: “Sizə nə yiğdığınız mal-dövlət, nə də təkəbbürünüz fayda verdi”, - deyəcək.
Süleyman Ateş:
A'raf halkı, yüzlerindeki işaretleriyle tanıdıkları birtakım adamlara da ünleyerek dediler ki: "Ne topluluğunuz, ne de büyüklük taslamanız, size hiçbir yarar sağlamadı."
Diyanet Vakfı:
(Yine) A'raf ehli simalarından tanıdıkları birtakım adamlara seslenerek derler ki: "Ne çokluğunuz ne de taslamakta olduğunuz büyüklük size hiçbir yarar sağlamadı.
Erhan Aktaş:
A’râf halkı, yüzlerinden tanıdıkları kimselere de: “Çokluğunuz da tasladığınız büyüklük de size bir yarar sağlamadı.” dediler.
Kral Fahd:
(Yine) A'râf ehli simalarından tanıdıkları birtakım adamlara seslenerek derler ki: «Ne çokluğunuz ne de taslamakta olduğunuz büyüklük size hiçbir yarar sağlamadı.
Hasan Basri Çantay:
(Yine) a´raaf yârânı (kâfirlerden) sîmalarıyla tanıdıkları (elebaşı) birtakım adamlara şöyle nida ederek derler: «Ne çokluğunuz (yahut topladığınız mallar), ne de (hakka karşı) yeltenmekde devam etdiğiniz o kibr (-ü azamet) size hiç bir fâide vermedi».
Muhammed Esed:
Ve (hayattayken) bu ayırt etme yetisine sahip olanlar, görünüşlerinden (günahkar olduklarını) çıkardıkları kimselere: "Ne sağladı size" diye seslenecekler, "maldan, (mülkten) biriktirmeniz; geçmişinizle o boş kurumlanmanız?
Gültekin Onan:
Orta yerdeki (A´raf´daki) adamlar, kendilerini yüzlerinden tanıdıkları (ileri gelen bir takım) adamlara seslenerek derler ki: "
Ali Fikri Yavuz:
Yine A’raf ehli, (kâfirlerin elebaşlarından kara) simalarıyla tanıdıkları bir takım adamlara nida edip diyecekler ki: “- Gördünüz mü? topladığınız mallarla yârânınız, kibirle azametiniz, size hiç fayda vermedi.”
Portekizce:
Os habitantes dos cimos gritarão a uns homens, os quais reconhecerão por suas fisionomias: De que vos serviram osvossos tesouros e a vossa soberbia?
İsveççe:
Och de som hade både insikt och urskillning skall ropa till dem som de igenkänner på deras kännetecken [som förnekare]: "Vilken nytta har ni av det som ni samlade [på hög] och vad tjänar nu ert högmod till
Farsça:
و اهل اعراف مردانی را که از نشانه هایشان می شناسند، آواز می دهند [و به عنوان سرزنش] می گویند: [امکانات مادیو] جمعیت [انسانی] شما و تکبّری که می ورزیدید، عذابی را از شما دفع نکرد.
Kürtçe:
وە ئەوانەی وان بەسەر ئەعرافەوە پیاوانێک بانگ دەکەن کەبەنیشانەی تایبەتیاندا دەیان ناسن دەڵێن کۆمەڵەکەتان سوودی پێ نەگەیاندن ھەروەھا خۆبەزل زانین و لەخۆبایی بوونتان بەکەڵکتان نەھات
Özbekçe:
Аъроф эгалари сиймоларидан танийдиган кишиларига нидо қилиб: «Тўплаганингиз ва қилган кибру ҳавоингиз сизга асқотмабди-ку!
Malayca:
Dan orang-orang yang berada di atas tembok Al-A'raaf menyeru beberapa orang (Ketua kaum kafir) yang mereka kenal dengan tandanya, dengan berkata: "Nampaknya kumpulan kamu yang ramai (atau kekayaan kamu yang besar) dan juga segala apa yang kamu sombongkan dahulu - tidak dapat menolong kamu".
Arnavutça:
Ata që gjenden në mur, u thërrasin disa njerëzve, të cilët i njihnin sipas fizionomisë duke ju thënë: “Nuk ju ndihmoi as grumbullimi i pasurisë suaj, as ajo që u sollët me mendjemadhësi (ndaj të Vërtetës).
Bulgarca:
И хората върху Стената ще извикат към мъже, които узнават по техния белег, и ще кажат: “Не ви избави това, че трупахте и се възгордявахте.
Sırpça:
Они који ће да буду по врховима бедема зовнуће невернике које ће по обележју њиховом да познају, и рећи ће: „Није вам користило ваше мноштво и то што сте се охоло држали.
Çekçe:
A zvolají mužové rozpoznání na lidi, jež rozeznají podle známek jejich, řkouce: 'Nebylo vám k ničemu vaše hromadění majetku ani to, čím jste se vychloubali.
Urduca:
پھر یہ اعراف کے لوگ دوزخ کی چند بڑی بڑی شخصیتوں کو ان کی علامتوں سے پہچان کر پکاریں گے کہ "دیکھ لیا تم نے، آج نہ تمہارے جتھے تمہارے کسی کام آئے اور نہ وہ ساز و سامان جن کو تم بڑی چیز سمجھتے تھے
Tacikçe:
Сокинони аъроф мардонеро, ки аз нишонияшон мешиносанд, овоз диҳанд ва гӯянд; «Он молҳо, ки ҷамъ оварда будед ва он ҳама саркашӣ, ки доштед, шуморо фоидае набахшид!
Tatarca:
Янә Әгърафдагы ирләр, залим ирләрне галәмәтләре белән танырлар һәм әйтерләр: "Дөньяда җыйган малыгыз вә тәкәбберләнүегез бүген сезгә файда бирмәде", – дип.
Endonezyaca:
Dan orang-orang yang di atas A'raaf memanggil beberapa orang (pemuka-pemuka orang kafir) yang mereka mengenalnya dengan tanda-tandanya dengan mengatakan: "Harta yang kamu kumpulkan dan apa yang selalu kamu sombongkan itu, tidaklah memberi manfaat kepadamu".
Amharca:
የአዕራፍም ሰዎች በምልክታቸው የሚያውቁዋቸውን (ታላላቅ) ሰዎች ይጣራሉ፡፡ «ስብስባችሁና በብዛታችሁ የምትኮሩ መኾናችሁም ከእናንተ ምንም አልጠቀማችሁ» ይሏቸዋል፡፡
Tamilce:
இன்னும், சிகரவாசிகள் சில மனிதர்களை அழைப்பார்கள். (சிகரவாசிகள்) அவர்களை அவர்களின் முக அடையாளத்தைக் கொண்டு அறிவார்கள். “உங்கள் சேமிப்பு(களும் உங்கள் கூட்டங்களு)ம், நீங்கள் பெருமையடித்துக் கொண்டிருந்ததும் உங்களுக்குப் பலனளிக்கவில்லை!” என்று கூறுவார்கள்.
Korece:
벽에 있으면서 상징으로 알 수 있는 이들이 그들을 불러 말 하길 너희가 축적한 것과 너희가 오만하고 거만한 것이 너희에게 유익하더뇨
Vietnamca:
Những người của các gò cao gọi những người (của Hỏa Ngục) mà họ nhận biết được qua nét đặc trưng (trên gương mặt) của họ: “Những gì mà các người tom góp (từ tài sản, quyền lực, con cái) cũng như những gì mà các người từng tự hào và kiêu ngạo về chúng có giúp ích được gì cho các người không?!”
Ayet Linkleri: