025. Furkan - (Yasalar Kitabı) Al-Furqan -- الفرقان

tebârake-lleẕî ce`ale fi-ssemâi bürûcev vece`ale fîhâ sirâcev veḳameram münîrâ.

Türkçe:
Şanı yücedir o kudretin ki; gökte burçlar yarattı, orada bir kandil ve ışık yansıtıcı bir ay oluşturdu.
İngilizce:
Blessed is He Who made constellations in the skies, and placed therein a Lamp and a Moon giving light;
Fransızca:
Que soit béni Celui qui a placé au ciel des constellations et y a placé un luminaire (le soleil) et aussi une lune éclairante !
Almanca:
Immer allerhabener ist Derjenige, Der im Himmel Sternbilder einsetzte, und darin eine Leuchte und einen erhellten Mond machte.
Rusça:
Благословен Тот, Кто установил на небе созвездия Зодиака и установил на нем светильник и освещающую луну.
Arapça:
تَبَارَكَ الَّذِي جَعَلَ فِي السَّمَاءِ بُرُوجًا وَجَعَلَ فِيهَا سِرَاجًا وَقَمَرًا مُّنِيرًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gökte burçları var eden, onların içinde bir kandil (güneş) ve nurlu bir ay barındıran Allah, yüceler yücesidir.
Diyanet Vakfı:
Gökte burçları var eden, onların içinde bir çerağ (güneş) ve nurlu bir ay barındıran Allah, yüceler yücesidir.

vehüve-lleẕî ce`ale-lleyle vennehâra ḫilfetel limen erâde ey yeẕẕekkera ev erâde şükûrâ.

Türkçe:
Geceyle gündüzü, öğüt almak isteyenlerle şükretmek isteyenler için, birbirini izler hale getiren O'dur.
İngilizce:
And it is He Who made the Night and the Day to follow each other: for such as have the will to celebrate His praises or to show their gratitude.
Fransızca:
Et c'est Lui qui a assigné une alternance à la nuit et au jour pour quiconque veut y réfléchir ou montrer sa reconnaissance.
Almanca:
Und ER ist Derjenige, Der die Nacht und den Tag als Nachfolge machte für denjenigen, der sich besinnen will oder sich dankbar erweisen will.
Rusça:
Он - Тот, Кто чередует ночь и день для тех, кто желает помнить и благодарить.
Arapça:
وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ خِلْفَةً لِّمَنْ أَرَادَ أَن يَذَّكَّرَ أَوْ أَرَادَ شُكُورًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İbret almak veya şükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren O'dur.
Diyanet Vakfı:
İbret almak veya şükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren de O'dur.

ve`ibâdü-rraḥmâni-lleẕîne yemşûne `ale-l'arḍi hevnev veiẕâ ḫâṭabehümü-lcâhilûne ḳâlû selâmâ.

Türkçe:
Rahman'ın kulları, yeryüzünde böbürlenmeden/rahatsız etmeden yürüyen kişilerdir. Cahiller onlara hitap edince, "Selam!" derler.
İngilizce:
And the servants of (Allah) Most Gracious are those who walk on the earth in humility, and when the ignorant address them, they say, "Peace!";
Fransızca:
Les serviteurs du Tout Miséricordieux sont ceux qui marchent humblement sur terre, qui, lorsque les ignorants s'adressent à eux, disent : "Paix",
Almanca:
Und die Diener Des Allgnade Erweisenden sind diejenigen, die auf der Erde in Bescheidenheit gehen, und wenn die Unwissenden sie belästigen, sagen sie: "Salam (sei mit euch)!".
Rusça:
А рабами Милостивого являются те, которые ступают по земле смиренно, а когда невежды обращаются к ним, они говорят благие слова.
Arapça:
وَعِبَادُ الرَّحْمَٰنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O çok merhametli Allah'ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attığı zaman (incitmeksizin) "selam" derler (geçerler).
Diyanet Vakfı:
Rahman'ın(has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) "Selam!" derler (geçerler);

velleẕîne yebîtûne lirabbihim süccedev veḳiyâmâ.

Türkçe:
Geceleri, Rableri huzurunda secde ederek, ayakta durarak geçirirler.
İngilizce:
Those who spend the night in adoration of their Lord prostrate and standing;
Fransızca:
qui passent les nuits prosternés et debout devant leur Seigneur;
Almanca:
Auch diejenigen, die ihre Nacht als Sudschud- und Qiyam-Vollziehende verbringen.
Rusça:
Они проводят ночи, падая ниц и стоя перед своим Господом.
Arapça:
وَالَّذِينَ يَبِيتُونَ لِرَبِّهِمْ سُجَّدًا وَقِيَامًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve onlar ki, Rablerine secdeler ve kıyamlar ederek yatarlar.
Diyanet Vakfı:
Gecelerini Rablerine secde ederek ve kıyam durarak geçirirler.

velleẕîne yeḳûlûne rabbene-ṣrif `annâ `aẕâbe cehennem. inne `aẕâbehâ kâne garâmâ.

Türkçe:
Ve şöyle yakarırlar: "Rabbimiz, cehennem azabını bizden uzak tut! Doğrusu, onun azabı inatçı ve yapışkandır."
İngilizce:
Those who say, "Our Lord! avert from us the Wrath of Hell, for its Wrath is indeed an affliction grievous,-
Fransızca:
qui disent : "Seigneur, écarte de nous le châtiment de l'Enfer". - car son châtiment est permanent.
Almanca:
Sowie diejenigen, die sagen: "Unser HERR! Wende von uns die Peinigung von Dschahannam ab, denn ihre Peinigung ist gewiß eine bleibende Peinigung.
Rusça:
Они говорят: "Господь наш! Отврати от нас мучения в Геенне, поскольку мучения там не отступают.
Arapça:
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَ ۖ إِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar ki, şöyle derler: Cehennem azabını üzerimizden sav! Doğrusu onun azabı geçici bir şey değildir.
Diyanet Vakfı:
Ve şöyle derler: Rabbimiz! Cehennem azabını üzerimizden sav. Doğrusu onun azabı gelip geçici değil, devamlıdır.

innehâ sâet müsteḳarrav vemüḳâmâ.

Türkçe:
Ne kötü bir durak yeridir o, ne kötü bir dinlenme yeri!
İngilizce:
Evil indeed is it as an abode, and as a place to rest in;
Fransızca:
Quels mauvais gîte et lieu de séjour !
Almanca:
Gewiß, sie (Dschahannam) ist schlimm als Niederlassung und als Aufenthaltsort."
Rusça:
Как скверны эта обитель и местопребывание!"
Arapça:
إِنَّهَا سَاءَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Orası cidden ne kötü bir uğrak, ne kötü bir konaktır.
Diyanet Vakfı:
Orası cidden ne kötü bir yerleşme ve ikamet yeridir!

velleẕîne iẕâ enfeḳû lem yüsrifû velem yaḳtürû vekâne beyne ẕâlike ḳavâmâ.

Türkçe:
Onlar harcama yaptıkları zaman ne savurganlığa saparlar ne de cimrilik ederler. O ikisi arasında bir dengededir bu!
İngilizce:
Those who, when they spend, are not extravagant and not niggardly, but hold a just (balance) between those (extremes);
Fransızca:
Qui, lorsqu'ils dépensent, ne sont ni prodigues ni avares mais se tiennent au juste milieu.
Almanca:
Auch diejenigen, wenn sie ausgeben, weder verschwenden noch geizen, sondern es ist dazwischen mittelmäßig.
Rusça:
Когда они делают пожертвования, то не расточительствуют и не скупятся, а придерживаются середины между этими крайностями.
Arapça:
وَالَّذِينَ إِذَا أَنفَقُوا لَمْ يُسْرِفُوا وَلَمْ يَقْتُرُوا وَكَانَ بَيْنَ ذَٰلِكَ قَوَامًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve onlar ki, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.
Diyanet Vakfı:
(O kullar), harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.

velleẕîne lâ yed`ûne me`a-llâhi ilâhen âḫara velâ yaḳtülûne-nnefse-lletî ḥarrame-llâhü illâ bilḥaḳḳi velâ yeznûn. vemey yef`al ẕâlike yelḳa eŝâmâ.

Türkçe:
Onlar Allah'ın yanında bir başka ilaha yakarmazlar/davet etmezler. Allah'ın saygıya layık kıldığı canı haksız yere almazlar. Zina etmezler. Bunları yapan, cezaya çarpılır.
İngilizce:
Those who invoke not, with Allah, any other god, nor slay such life as Allah has made sacred except for just cause, nor commit fornication; - and any that does this (not only) meets punishment.
Fransızca:
Qui n'invoquent pas d'autre dieu avec Allah et ne tuent pas la vie qu'Allah a rendue sacrée, sauf à bon droit; qui ne commettent pas de fornication - car quiconque fait cela encourra une punition
Almanca:
Und diejenigen, die weder neben ALLAH an einen anderen Gott Bittgebete richten, 2 noch den Menschen töten, den ALLAH für haram erklärte, außer mit Berechtigung, noch Zina begehen. Und wer dieses tut, findet die Vergeltung.
Rusça:
Они не взывают помимо Аллаха к другим богам, не убивают людей вопреки запрету Аллаха, если только они не имеют права на это, и не прелюбодействуют. А тот, кто поступает таким образом, получит наказание.
Arapça:
وَالَّذِينَ لَا يَدْعُونَ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ وَلَا يَقْتُلُونَ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ وَلَا يَزْنُونَ ۚ وَمَن يَفْعَلْ ذَٰلِكَ يَلْقَ أَثَامًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yine onlar ki, Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan günahı(nın cezasını) bulur.
Diyanet Vakfı:
Yine onlar ki, Allah ile beraber (tuttukları) başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan, günahı (nın cezasını) bulur;

yüḍâ`af lehü-l`aẕâbü yevme-lḳiyâmeti veyaḫlüd fîhî mühânâ.

Türkçe:
Kıyamet günü azap kendisi için kat kat artırılır da hor ve ezik halde onun içinde uzun süre kalır.
İngilizce:
(But) the Penalty on the Day of Judgment will be doubled to him, and he will dwell therein in ignominy,-
Fransızca:
et le châtiment lui sera doublé, au Jour de la Résurrection, et il y demeurera éternellement couvert d'ignominie;
Almanca:
Für ihn wird die Peinigung am Tag der Auferstehung verdoppelt, und er bleibt dort als Erniedrigter ewig
Rusça:
Его мучения будут приумножены в День воскресения, и он навечно останется в них униженным.
Arapça:
يُضَاعَفْ لَهُ الْعَذَابُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَيَخْلُدْ فِيهِ مُهَانًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kıyamet günü azabı kat kat olur ve orada alçaltılmış olarak temelli kalır.
Diyanet Vakfı:
Kıyamet günü azabı kat kat arttırılır ve onda (azapta) alçaltılmış olarak devamlı kalır.

illâ men tâbe veâmene ve`amile `amelen ṣâliḥan feülâike yübeddilü-llâhü seyyiâtihim ḥasenât. vekâne-llâhü gafûrar raḥîmâ.

Türkçe:
Tövbe ederek inanan ve hayra/barışa yönelik bir iş yapan müstesna. Allah, böylelerinin kötülüklerini güzelliğe dönüştürür. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.
İngilizce:
Unless he repents, believes, and works righteous deeds, for Allah will change the evil of such persons into good, and Allah is Oft-Forgiving, Most Merciful,
Fransızca:
sauf celui qui se repent, croit et accomplit une bonne oeuvre; ceux-là Allah changera leurs mauvaises actions en bonnes, et Allah est Pardonneur et Miséricordieux;
Almanca:
außer demjenigen, der bereut, den Iman verinnerlicht und gottgefällig Gutes getan hat, diesen tauscht ALLAH ihre gottmißfälligen Taten in gottgefällig gute Taten um. Und ALLAH bleibt immer allvergebend, allgnädig.
Rusça:
Это не относится к тем, которые раскаялись, уверовали и поступали праведно. Их злые деяния Аллах заменит добрыми, ибо Аллах - Прощающий, Милосердный.
Arapça:
إِلَّا مَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا فَأُولَٰئِكَ يُبَدِّلُ اللَّهُ سَيِّئَاتِهِمْ حَسَنَاتٍ ۗ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışlarda bulunanlar başka; Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.
Diyanet Vakfı:
Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışta bulunanlar başkadır; Allahı onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.

Pages

025. Furkan - (Yasalar Kitabı) Al-Furqan --  الفرقان beslemesine abone olun.