Al-Burooj-- البروج

inne-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti lehüm cennâtün tecrî min taḥtihe-l'enhâr. ẕâlike-lfevzü-lkebîr.

Türkçe:
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince onlar için, altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Büyük başarı işte budur.
İngilizce:
For those who believe and do righteous deeds, will be Gardens; beneath which rivers flow: That is the great Salvation, (the fulfilment of all desires),
Fransızca:
Ceux qui croient et accomplissent les bonnes oeuvres auront des Jardins sous lesquels coulent les ruisseaux. Cela est le grand succès.
Almanca:
Gewiß, für diejenigen, die den Iman verinnerlicht und gottgefällig Gutes getan haben, sind Dschannat bestimmt, die von Flüssen durchflossen sind. Dies ist der große Erfolg.
Rusça:
Тем же, которые уверовали и совершали праведные деяния, уготованы Райские сады, в которых текут реки. Это - великое преуспеяние!
Arapça:
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۚ ذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْكَبِيرُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İnanan ve iyi amel yapanlar için de altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş odur.
Diyanet Vakfı:
İman edip salih ameller işleyenlere ise, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur.

inne baṭşe rabbike leşedîd.

Türkçe:
Hiç kuşkusuz, Rabbinin yakalayışı/çarpışı çok şiddetlidir.
İngilizce:
Truly strong is the Grip (and Power) of thy Lord.
Fransızca:
La riposte de ton Seigneur est redoutable.
Almanca:
Gewiß, das Gewalt-Antun deines HERRN ist doch heftig.
Rusça:
Воистину, Хватка твоего Господа сурова!
Arapça:
إِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kuşkusuz Rabbinin yakalaması serttir.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz Rabbinin yakalaması çok şiddetlidir.

innehû hüve yübdiü veyü`îd.

Türkçe:
İlk yaratan da O'dur, tekrar yaratan da O'dur!!
İngilizce:
It is He Who creates from the very beginning, and He can restore (life).
Fransızca:
C'est Lui, certes, qui commence (la création) et la refait.
Almanca:
Gewiß, ER ist derjenige, der beginnen und zurückkehren läßt.
Rusça:
Воистину, Он начинает и повторяет (создает творение в первый раз и воссоздает его или начинает наказывать и повторяет наказание).
Arapça:
إِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yoktan o yaratır ve tekrar o diriltir.
Diyanet Vakfı:
Bilin ki O, (kainat yokken) ilk olarak yaratan, (ölümden sonra tekrar hayatı) geri getirendir.

vehüve-lgafûru-lvedûd.

Türkçe:
Gafûr O'dur, Vedûd O!
İngilizce:
And He is the Oft-Forgiving, Full of Loving-Kindness,
Fransızca:
Et c'est Lui le Pardonneur, le Tout Affectueux,
Almanca:
Und ER ist Der Allvergebende, Der Äußerst Liebende,
Rusça:
Он - Прощающий, Любящий (или Любимый),
Arapça:
وَهُوَ الْغَفُورُ الْوَدُودُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bununla beraber çok bağışlayandır, çok sevendir.
Diyanet Vakfı:
O, çok bağışlayan ve çok sevendir.

ẕü-l`arşi-lmecîd.

Türkçe:
Arşın sahibidir; Mecîd'dir, şanı yüce olandır!
İngilizce:
Lord of the Throne of Glory,
Fransızca:
Le Maître du Trône, le Tout Glorieux,
Almanca:
Der von dem herrlichen Al'ahrsch,
Rusça:
Владыка Трона, Славный.
Arapça:
ذُو الْعَرْشِ الْمَجِيدُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Arş'ın sahibidir, yücedir.
Diyanet Vakfı:
Şerefli Arş'ın sahibidir.

fa``âlül limâ yürîd.

Türkçe:
İstediğini hemen yapandır.
İngilizce:
Doer (without let) of all that He intends.
Fransızca:
Il réalise parfaitement tout ce qu'Il veut.
Almanca:
Der Allbewirkende dessen, was ER will.
Rusça:
Он вершит то, что пожелает.
Arapça:
فَعَّالٌ لِّمَا يُرِيدُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Dilediğini yapandır.
Diyanet Vakfı:
Dilediği şeyleri mutlaka yapandır.

hel etâke ḥadîŝü-lcünûd.

Türkçe:
Geldi mi sana orduların haberi?
İngilizce:
Has the story reached thee, of the forces-
Fransızca:
T'est-il parvenu le récit des armées,
Almanca:
Wurde dir die Mitteilung über die Soldaten zuteil,
Rusça:
Дошел ли до тебя рассказ о воинствах,
Arapça:
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْجُنُودِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O orduların kıssası sana geldi mi?
Diyanet Vakfı:
Orduların, haberi sana geldi mi?

fir`avne veŝemûd.

Türkçe:
Yani Firavun ve Semûd'un?
İngilizce:
Of Pharaoh and the Thamud?
Fransızca:
de Pharaon, et de Tamud ?
Almanca:
über Pharao und Thamud?!
Rusça:
о Фараоне и самудянах?
Arapça:
فِرْعَوْنَ وَثَمُودَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yani Firavun ve Semud'un?
Diyanet Vakfı:
Yani Firavun ve Semud'un

beli-lleẕîne keferû fî tekẕîb.

Türkçe:
Gerçek şu ki, inkâr edenler bir yalanlama içindedirler.
İngilizce:
And yet the Unbelievers (persist) in rejecting (the Truth)!
Fransızca:
Mais ceux qui ne croient pas persistent à démentir,
Almanca:
Nein, sondern diejenigen, die Kufr betrieben haben, sind im Ableugnen.
Rusça:
Неверующие считают это ложью,
Arapça:
بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي تَكْذِيبٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Fakat o inkarcılar hâlâ bir yalanlama içinde.
Diyanet Vakfı:
Doğrusu inkarcılar (gerçeği) yalanlayıp dururlar.

vellâhü miv verâihim müḥîṭ.

Türkçe:
Allah ise onları arkalarından kuşatmış bulunuyor.
İngilizce:
But Allah doth encompass them from behind!
Fransızca:
alors qu'Allah, derrière eux, les cerne de toutes parts.
Almanca:
Und ALLAH ist vor ihnen allumfassend.
Rusça:
Аллах же окружает их сзади.
Arapça:
وَاللَّهُ مِن وَرَائِهِم مُّحِيطٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Oysa Allah onları arkalarından kuşatmıştır.
Diyanet Vakfı:
Allah onları arkalarından kuşatmıştır.

Pages

Al-Burooj-- البروج beslemesine abone olun.