An-Naba-- النبأ

İngilizce:
Fransızca:
Almanca:
Rusça:
Arapça:
İngilizce:
Fransızca:
Almanca:
Rusça:
Arapça:

`amme yetesâelûn.

Türkçe:
Hangi şeyden sorup duruyorlar birbirlerine?
İngilizce:
Concerning what are they disputing?
Fransızca:
Sur quoi s'interrogent-ils mutuellement ?
Almanca:
Wonach fragen sie einander?!
Rusça:
О чем они расспрашивают друг друга?
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ عَمَّ يَتَسَاءَلُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Birbirlerine neyi soruyorlar?
Diyanet Vakfı:
Birbirlerine neyi soruyorlar?

`ani-nnebei-l`ażîm.

Türkçe:
O büyük haberden mi?
İngilizce:
Concerning the Great News,
Fransızca:
Sur la grande nouvelle,
Almanca:
Nach der gewaltigen Mitteilung,
Rusça:
О великой вести,
Arapça:
عَنِ النَّبَإِ الْعَظِيمِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O büyük haberden (kıyametten) mi?
Diyanet Vakfı:
O büyük haberden mi?

elleẕî hüm fîhi muḫtelifûn.

Türkçe:
Ki onda tartışma içindedirler.
İngilizce:
About which they cannot agree.
Fransızca:
à propos de laquelle ils divergent.
Almanca:
über die sie uneins sind?!
Rusça:
относительно которой они расходятся во мнениях.
Arapça:
الَّذِي هُمْ فِيهِ مُخْتَلِفُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ki onlar onda ayrılığa düşmektedirler.
Diyanet Vakfı:
(İnanıp inanmamakta) ayrılığa düşmektedirler.

kellâ seya`lemûn.

Türkçe:
Hayır, sandıkları gibi değil! Yakında bilecekler.
İngilizce:
Verily, they shall soon (come to) know!
Fransızca:
Eh bien non ! Ils sauront bientôt.
Almanca:
Gewiß, nein! Sie werden es noch wissen.
Rusça:
Но нет, они узнают!
Arapça:
كَلَّا سَيَعْلَمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hayır, ilerde bilecekler.
Diyanet Vakfı:
Hayır! Anlayacaklar!

ŝümme kellâ seya`lemûn.

Türkçe:
Hayır, hayır! Düşündükleri gibi değil, yakında bilecekler.
İngilizce:
Verily, verily they shall soon (come to) know!
Fransızca:
Encore une fois, non ! Ils sauront bientôt.
Almanca:
Dann gewiß, nein! Sie werden es noch wissen.
Rusça:
Еще раз нет, они узнают!
Arapça:
ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hayır hayır, ilerde bilecekler.
Diyanet Vakfı:
Yine hayır! Onlar anlayacaklar!

elem nec`ali-l'arḍa mihâdâ.

Türkçe:
Biz bu yeryüzünü bir beşik yapmadık mı?
İngilizce:
Have We not made the earth as a wide expanse,
Fransızca:
N'avons-Nous pas fait de la terre une couche ?
Almanca:
Machten WIR die Erde etwa nicht als Unterlage,
Rusça:
Разве Мы не сделали землю ложем,
Arapça:
أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ مِهَادًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz yeryüzünü bir beşik yapmadık mı?
Diyanet Vakfı:
Biz yeryüzünü bir döşek, yapmadık mı?

velcibâle evtâdâ.

Türkçe:
Dağları birer kazık yapmadık mı?
İngilizce:
And the mountains as pegs?
Fransızca:
et (placé) les montagnes comme des piquets ?
Almanca:
und die Berge als Pflöcke?!
Rusça:
а горы - колышками?
Arapça:
وَالْجِبَالَ أَوْتَادًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Dağları da birer kazık kılmadık mı?
Diyanet Vakfı:
Dağları da birer kazık.

veḫalaḳnâküm ezvâcâ.

Türkçe:
Sizleri çiftler olarak yarattık.
İngilizce:
And (have We not) created you in pairs,
Fransızca:
Nous vous avons créés en couples,
Almanca:
Und WIR erschufen euch als Zweiheiten.
Rusça:
Мы сотворили вас парами,
Arapça:
وَخَلَقْنَاكُمْ أَزْوَاجًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sizleri çift çift yarattık.
Diyanet Vakfı:
Sizi çifter çifter yarattık.

Pages

An-Naba-- النبأ beslemesine abone olun.