
kellâ innehâ teẕkirah.
Türkçe:
Hayır, hiç de öyle değil! O, bir düşündürücüdür.
İngilizce:
By no means (should it be so)! For it is indeed a Message of instruction:
Fransızca:
N'agis plus ainsi ! Vraiment ceci est un rappel -
Almanca:
Gewiß, nein! Gewiß, es ist eine Ermahnung -
Rusça:
Но нет! Это есть Назидание,
Arapça:
كَلَّا إِنَّهَا تَذْكِرَةٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hayır hayır, sakın. Çünkü o Kur'ân bir öğüttür.
Diyanet Vakfı:
Hayır! Şüphesiz bunlar bir öğüttür,

femen şâe ẕekerah.
Türkçe:
Dileyen onu düşünüp öğüt alır.
İngilizce:
Therefore let whoso will, keep it in remembrance.
Fransızca:
quiconque veut, donc, s'en rappelle -
Almanca:
also wer will, erinnert sich daran -
Rusça:
и пусть помянет его всякий желающий.
Arapça:
فَمَن شَاءَ ذَكَرَهُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Artık dileyen onu düşünür.
Diyanet Vakfı:
Dileyen ondan (Kur'an'dan) öğüt alır,

fî ṣuḥufim mükerrameh.
Türkçe:
Kutsanan-bereketli sayfalardadır o.
İngilizce:
(It is) in Books held (greatly) in honour,
Fransızca:
consigné dans des feuilles honorées,
Almanca:
auf gewürdigten Blättern,
Rusça:
Оно записано в свитках почитаемых,
Arapça:
فِي صُحُفٍ مُّكَرَّمَةٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O, değerli sahifelerdedir.
Diyanet Vakfı:
O, değerli sahifelerdir,

merfû`atim müṭahherah.
Türkçe:
Yüceltilen, tertemiz sayfalarda,
İngilizce:
Exalted (in dignity), kept pure and holy,
Fransızca:
élevées, purifiées,
Almanca:
die gehoben und gereinigt sind,
Rusça:
вознесенных и очищенных,
Arapça:
مَّرْفُوعَةٍ مُّطَهَّرَةٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yüksek tutulan tertemiz sahifelerde.
Diyanet Vakfı:
Tertemiz kılınmış, yüce makamlara kaldırılmış mukaddes sahifelerde,

bieydî seferah.
Türkçe:
Yazıcıların ellerinde;
İngilizce:
(Written) by the hands of scribes-
Fransızca:
entre les mains d'ambassadeurs
Almanca:
mit Händen von Botschaftern,
Rusça:
в руках посланцев
Arapça:
بِأَيْدِي سَفَرَةٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yazıcıların ellerindedir,
Diyanet Vakfı:
Katiplerin ellerindedir,

kirâmim berarah.
Türkçe:
Ak-pak, mübarek yazıcıların.
İngilizce:
Honourable and Pious and Just.
Fransızca:
nobles, obéissants.
Almanca:
die würdig, gütig-gehorsam sind.
Rusça:
благородных и покорных.
Arapça:
كِرَامٍ بَرَرَةٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Değerli, iyi yazıcıların.
Diyanet Vakfı:
Değerli ve güvenilir katiplerin.

ḳutile-l'insânü mâ ekferah.
Türkçe:
Kahrolası insan, ne kadar da nankördür!
İngilizce:
Woe to man! What hath made him reject Allah;
Fransızca:
Que périsse l'homme ! Qu'il est ingrat !
Almanca:
Tod sei dem Menschen, wie kufr-betreibend er ist.
Rusça:
Да сгинет человек! Как же он неблагодарен!
Arapça:
قُتِلَ الْإِنسَانُ مَا أَكْفَرَهُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O kahrolası insan, ne nankör şey.
Diyanet Vakfı:
Kahrolası insan! Ne inkarcıdır!

min eyyi şey'in ḫaleḳah.
Türkçe:
Hangi şeyden yarattı onu?
İngilizce:
From what stuff hath He created him?
Fransızca:
De quoi [Allah] l'a-t-Il créé ?
Almanca:
Woraus erschuf ER ihn?!
Rusça:
Из чего Он сотворил его?
Arapça:
مِنْ أَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O yaratan onu hangi şeyden yarattı?
Diyanet Vakfı:
Allah onu neden yarattı?

min nuṭfeh. ḫaleḳahû feḳadderah.
Türkçe:
Bir spermden! Yarattı onu, ölçülendirip biçimlendirdi onu.
İngilizce:
From a sperm-drop: He hath created him, and then mouldeth him in due proportions;
Fransızca:
D'une goutte de sperme, Il le crée et détermine (son destin) :
Almanca:
Aus Nutfa erschuf ER ihn, dann bestimmte ER ihn,
Rusça:
Он сотворил его из капли и соразмерил,
Arapça:
مِن نُّطْفَةٍ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bir damla sudan, onu yarattı da biçime koydu.
Diyanet Vakfı:
Bir nutfeden (spermadan) yarattı da ona şekil verdi.

ŝümme-ssebîle yesserah.
Türkçe:
Sonra, yolu kolaylaştırdı ona,
İngilizce:
Then doth He make His path smooth for him;
Fransızca:
puis Il lui facilite le chemin;
Almanca:
dann erleichterte ER ihm den Weg,
Rusça:
потом облегчил ему путь,
Arapça:
ثُمَّ السَّبِيلَ يَسَّرَهُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sonra ona yolunu kolaylaştırdı.
Diyanet Vakfı:
Sonra ona yolu kolaylaştırdı.
Pages
