
`abese vetevellâ.
Türkçe:
Yüzünü ekşitti ve öteye döndü;
İngilizce:
(The Prophet) frowned and turned away,
Fransızca:
Il s'est renfrogné et il s'est détourné
Almanca:
Er runzelte die Stirn und kehrte den Rücken,
Rusça:
Он нахмурился и отвернулся,
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ عَبَسَ وَتَوَلَّىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Peygamber) Yüzünü ekşitti ve döndü.
Diyanet Vakfı:
(Peygamber), yüzünü ekşitti ve geri döndü.

en câehü-l'a`mâ.
Türkçe:
Yanına kör adam geldi diye.
İngilizce:
Because there came to him the blind man (interrupting).
Fransızca:
parce que l'aveugle est venu à lui.
Almanca:
da der Blinde zu ihm kam.
Rusça:
потому что к нему подошел слепой.
Arapça:
أَن جَاءَهُ الْأَعْمَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendisine âmâ geldi, diye.
Diyanet Vakfı:
Âmanın kendisine gelmesinden ötürü

vemâ yüdrîke le`allehû yezzekkâ.
Türkçe:
Nereden bilirsin, belki de o arınıp temizlenecek.
İngilizce:
But what could tell thee but that perchance he might grow (in spiritual understanding)?-
Fransızca:
Qui te dit : peut-être [cherche]-t-il à se purifier ?
Almanca:
Und was weißt du, vielleicht wird er sich läutern,
Rusça:
Откуда тебе знать? Возможно, он бы очистился
Arapça:
وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّهُ يَزَّكَّىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ne bilirsin, belki o temizlenecek?
Diyanet Vakfı:
Belki o temizlenecek,

ev yeẕẕekkeru fetenfe`ahü-ẕẕikrâ.
Türkçe:
Belki de düşünüp taşınacak da öğüt kendisine yarayacak.
İngilizce:
Or that he might receive admonition, and the teaching might profit him?
Fransızca:
ou à se rappeler en sorte que le rappel lui profite ?
Almanca:
oder sich erinnern, so dann die Erinnerung ihm nützt.
Rusça:
или помянул бы наставление, и поминание принесло бы ему пользу.
Arapça:
أَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنفَعَهُ الذِّكْرَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Veya öğüt belleyecek de öğüt ona fayda verecek.
Diyanet Vakfı:
Yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.

emmâ meni-stagnâ.
Türkçe:
O, kendisini her türlü ihtiyacın üstünde görene gelince,
İngilizce:
As to one who regards Himself as self-sufficient,
Fransızca:
Quant à celui qui se complaît dans sa suffisance (pour sa richesse)
Almanca:
Hinsichtlich desjenigen, der darauf verzichtet,
Rusça:
Тому, кто решил, что он ни в чем не нуждается,
Arapça:
أَمَّا مَنِ اسْتَغْنَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ama buna ihtiyaç hissetmeyene gelince,
Diyanet Vakfı:
Kendini (sana) muhtaç görmeyene gelince,

feente lehû teṣaddâ.
Türkçe:
Ki sen ona yöneliyorsun;
İngilizce:
To him dost thou attend;
Fransızca:
tu vas avec empressement à sa rencontre.
Almanca:
dem kommst du entgegen,
Rusça:
ты уделяешь внимание,
Arapça:
فَأَنتَ لَهُ تَصَدَّىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sen ona yöneliyorsun.
Diyanet Vakfı:
Sen ona yöneliyorsun,

vemâ `aleyke ellâ yezzekkâ.
Türkçe:
Sana ne onun arınmasından!
İngilizce:
Though it is no blame to thee if he grow not (in spiritual understanding).
Fransızca:
Or, que t'importe qu'il ne se purifie pas "
Almanca:
und dir obliegt es nicht, wenn er sich nicht läutert.
Rusça:
Что же будет тебе, если он не очистится?
Arapça:
وَمَا عَلَيْكَ أَلَّا يَزَّكَّىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onun temizlenmemesinden sana ne?
Diyanet Vakfı:
Oysa ki onun temizlenip arınmasından sen sorumlu değilsin.

veemmâ men câeke yes`â.
Türkçe:
O, koşarak sana gelen var ya;
İngilizce:
But as to him who came to thee striving earnestly,
Fransızca:
Et quant à celui qui vient à toi avec empressement
Almanca:
Und hinsichtlich desjenigen, der zu dir kommt, der anstrebt,
Rusça:
А того, кто приходит к тебе со рвением
Arapça:
وَأَمَّا مَن جَاءَكَ يَسْعَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ama sana can atarak gelen,
Diyanet Vakfı:
Fakat koşarak sana gelen,

vehüve yaḫşâ.
Türkçe:
Odur içine ürperti düşen.
İngilizce:
And with fear (in his heart),
Fransızca:
tout en ayant la crainte,
Almanca:
während er sich ehrfürchtig erweist,
Rusça:
и страшится Аллаха,
Arapça:
وَهُوَ يَخْشَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah'tan korkarak gelmişken,
Diyanet Vakfı:
Ve (Allah'tan) korkarak gelenle,

feente `anhü telehhâ.
Türkçe:
Sen ona aldırmazlık ediyorsun.
İngilizce:
Of him wast thou unmindful.
Fransızca:
tu ne t'en soucies pas.
Almanca:
den vernachlässigst du.
Rusça:
ты оставляешь без внимания.
Arapça:
فَأَنتَ عَنْهُ تَلَهَّىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sen onunla ilgilenmiyorsun.
Diyanet Vakfı:
Sen onunla ilgilenmiyorsun.
Pages
