
ḳâle nûḥur rabbi innehüm `aṣavnî vettebe`û mel lem yezidhü mâlühû veveledühû illâ ḫasârâ.
Türkçe:
Nûh dedi ki: "Rabbim! Onlar bana isyan ettiler de malı ve çocuğu kendisine hüsrandan başka bir artış getirmeyen kişiye uydular."
İngilizce:
Noah said: "O my Lord! They have disobeyed me, but they follow (men) whose wealth and children give them no increase but only Loss.
Fransızca:
Noé dit : "Seigneur, ils m'ont désobéi et ils ont suivi celui dont les biens et les enfants n'ont fait qu'accroître la perte.
Almanca:
Nuh sagte: "Mein HERR! Gewiß, sie widersetzten sich mir und folgten demjenigen, dessen Vermögen und Kinder ihn nur am Verlust mehrten.
Rusça:
Нух (Ной) сказал: "Господи! Они ослушались меня и последовали за тем, чье богатство и чьи дети приносят им только убыток.
Arapça:
قَالَ نُوحٌ رَّبِّ إِنَّهُمْ عَصَوْنِي وَاتَّبَعُوا مَن لَّمْ يَزِدْهُ مَالُهُ وَوَلَدُهُ إِلَّا خَسَارًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Nûh dedi ki: "Ey Rabbim! Onlar bana isyan ettiler; malı ve çocuğu hüsrandan başka bir şeyini artırmayan kimsenin ardına düştüler."
Diyanet Vakfı:
(Öğütlerinin fayda vermemesi üzerine) Nuh: Rabbim! dedi, doğrusu bunlar bana karşı geldiler de, malı ve çocuğu kendi ziyanını arttırmaktan başka işe yaramayan kimseye uydular.

vemekerû mekran kübbârâ.
Türkçe:
"Çok büyük hileler sergilediler/çok büyük tuzaklar kurdular."
İngilizce:
And they have devised a tremendous Plot.
Fransızca:
Ils ont ourdi un immense stratagème,
Almanca:
Und sie planten eine äußerst argwöhnische List,
Rusça:
Они замыслили тяжкую хитрость
Arapça:
وَمَكَرُوا مَكْرًا كُبَّارًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Büyük büyük tuzaklar kurdular.
Diyanet Vakfı:
Bunlar da, büyük hileler, büyük desiseler kurdular!

veḳâlû lâ teẕerunne âliheteküm velâ teẕerunne veddev velâ süvâ`av velâ yegûŝe veye`ûḳa venesrâ.
Türkçe:
Dediler ki: "İlahlarınızı sakın bırakmayın! Ved'di, Süva'ı asla bırakmayın! Yeğus'u, Yeuk'u, Nesr'i de bırakmayın!"
İngilizce:
And they have said (to each other), 'Abandon not your gods: Abandon neither Wadd nor Suwa', neither Yaguth nor Ya'uq, nor Nasr';-
Fransızca:
et ils ont dit : "N'abandonnez jamais vos divinités et n'abandonnez jamais Wadd, Suwaa, Yagout, Yaouq et Nasr .
Almanca:
und sagten: "Verlasst eure Götter nie, auch verlasst weder Wadd, noch Suwa', noch Yaghuth, Ya'uq und Nasr !"
Rusça:
и сказали: "Не отрекайтесь от ваших богов: Вадда, Сувы, Йагуса, Йаука и Насра".
Arapça:
وَقَالُوا لَا تَذَرُنَّ آلِهَتَكُمْ وَلَا تَذَرُنَّ وَدًّا وَلَا سُوَاعًا وَلَا يَغُوثَ وَيَعُوقَ وَنَسْرًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Dediler ki: "Sakın tanrılarınızı bırakmayın, ne Vedd'i, ne Suva'ı ve ne de Yeğus'u, Yeûk'u ve Nesr'i."
Diyanet Vakfı:
Ve dediler ki: Sakın ilahlarınızı bırakmayın; hele Ved'den, Suva'dan, Yeğus'tan, Ye'uk'tan ve Nesr'den asla vazgeçmeyin!

veḳad eḍallû keŝîrâ. velâ tezidi-żżâlimîne illâ ḍalâlâ.
Türkçe:
"Çoklarını saptırdılar. Sen de o zalimler için şaşkınlıktan başka bir şeyi artırma."
İngilizce:
They have already misled many; and grant Thou no increase to the wrong-doers but in straying (from their mark).
Fransızca:
Elles [les idoles] ont déjà égaré plusieurs. Ne fais (Seigneur) croître les injustes qu'en égarement.
Almanca:
Und bereits verleiteten sie viele. Und DU mehrst die Unrecht- Begehenden nur am Irregehen."
Rusça:
Они уже ввели в заблуждение многих. Не приумножай же беззаконникам ничего, кроме заблуждения!"
Arapça:
وَقَدْ أَضَلُّوا كَثِيرًا ۖ وَلَا تَزِدِ الظَّالِمِينَ إِلَّا ضَلَالًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Çok kişiyi yoldan saptırdılar. Sen de o zalimlerin sadece şaşkınlıklarını artır.
Diyanet Vakfı:
(Böylece) onlar gerçekten birçoklarını saptırdılar. (Rabbim!) Sen de bu zalimlerin ancak şaşkınlıklarını arttır!

mimmâ ḫaṭîâtihim ugriḳû feüdḫilû nâran felem yecidû lehüm min dûni-llâhi enṣârâ.
Türkçe:
Hataları yüzündendir ki boğuldular, ateşe atıldılar. Kendileri için, Allah dışında yardımcılar bulamadılar.
İngilizce:
Because of their sins they were drowned (in the flood), and were made to enter the Fire (of Punishment): and they found- in lieu of Allah- none to help them.
Fransızca:
A cause de leurs fautes, ils ont été noyés, puis on les a fait entrer au Feu, et ils n'ont pas trouvé en dehors d'Allah, de secoureurs".
Almanca:
Wegen ihrer Verfehlungen wurden sie ertränkt, dann in ein Feuer hineingebracht, dann fanden sie für sich anstelle von ALLAH keine Beistehende.
Rusça:
За свои грехи они были потоплены и ввергнуты в Огонь. Они не нашли себе помощников вместо Аллаха.
Arapça:
مِّمَّا خَطِيئَاتِهِمْ أُغْرِقُوا فَأُدْخِلُوا نَارًا فَلَمْ يَجِدُوا لَهُم مِّن دُونِ اللَّهِ أَنصَارًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hatalarından dolayı boğuldular, ateşe sokuldular, kendilerine Allah'a karşı yardımcılar da bulamadılar.
Diyanet Vakfı:
Bunlar, günahları yüzünden suda boğuldular, ardından da ateşe sokuldular ve o zaman Allah'a karşı yardımcılar da bulamadılar.

veḳâle nûḥur rabbi lâ teẕer `ale-l'arḍi mine-lkâfirîne deyyârâ.
Türkçe:
Nûh şöyle yakardı: "Rabbim! Yeryüzünde, kâfirlerden yurt tutacak/gezip dolaşacak hiç kimse bırakma!"
İngilizce:
And Noah, said: "O my Lord! Leave not of the Unbelievers, a single one on earth!
Fransızca:
Et Noé dit : "Seigneur, ne laisse sur la terre aucun infidèle.
Almanca:
Und Nuh sagte: "Mein HERR! Lasse auf der Erde von den Kafir niemanden.
Rusça:
Нух (Ной) сказал: "Господи! Не оставь на земле ни одного неверующего жителя!
Arapça:
وَقَالَ نُوحٌ رَّبِّ لَا تَذَرْ عَلَى الْأَرْضِ مِنَ الْكَافِرِينَ دَيَّارًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Nûh dedi ki: "Yeryüzünde kafirlerden bir tek kişi bırakma."
Diyanet Vakfı:
Nuh: "Rabbim! dedi, yeryüzünde kafirlerden hiç kimseyi bırakma!"

inneke in teẕerhüm yüḍillû `ibâdeke velâ yelidû illâ fâciran keffârâ.
Türkçe:
"Çünkü eğer sen onları bırakırsan, kullarını saptırırlar ve kötülük üreten nankörden başkasını doğurmazlar."
İngilizce:
For, if Thou dost leave (any of) them, they will but mislead Thy devotees, and they will breed none but wicked ungrateful ones.
Fransızca:
Si Tu les laisses [en vie], ils égareront Tes serviteurs et n'engendreront que des pécheurs infidèles.
Almanca:
Gewiß, wenn DU sie läßt, verleiten sie Deine Diener und zeugen nichts außer einem äußerst kufr-betreibenden die Verfehlungen öffentlich Begehenden.
Rusça:
Если ты оставишь их, они введут в заблуждение Твоих рабов и породят только грешных неверующих.
Arapça:
إِنَّكَ إِن تَذَرْهُمْ يُضِلُّوا عِبَادَكَ وَلَا يَلِدُوا إِلَّا فَاجِرًا كَفَّارًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Zira sen onları bırakırsan kullarını yoldan çıkarırlar ve sadece ahlâksız ve kâfir çocuklar doğururlar.
Diyanet Vakfı:
"Çünkü sen onları bırakırsan kullarını saptırırlar; yalnız ahlaksız, nankör (insanlar) doğururlar (yetiştirirler)."

rabbi-gfir lî velivâlideyye velimen deḫale beytiye mü'minev velilmü'minîne velmü'minât. velâ tezidi-żżâlimîne illâ tebârâ.
Türkçe:
"Rabbim! Beni, anne-babamı, inanmış olarak evime gireni, tüm inanmış erkekleri ve inanmış kadınları affet! Zalimlerin de sadece helâk ve perişanlığını artır!"
İngilizce:
O my Lord! Forgive me, my parents, all who enter my house in Faith, and (all) believing men and believing women: and to the wrong-doers grant Thou no increase but in perdition!
Fransızca:
Seigneur ! Pardonne-moi, et à mes père et mère et à celui qui entre dans ma demeure croyante, ainsi qu'aux croyants et croyantes; et ne fait croître les injustes qu'en perdition"
Almanca:
Mein HERR! Vergib mir, meinen Eltern, jedem, der mein Haus als Mumin betritt, den Mumin-Männern und den Mumin-Frauen. Und mehre die Unrecht-Begehenden nicht außer an Vernichtung."
Rusça:
Господи! Прости меня и моих родителей и тех, кто вошел в мой дом верующим, а также верующих мужчин и женщин. А беззаконникам не приумножай ничего, кроме погибели!"
Arapça:
رَّبِّ اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِمَن دَخَلَ بَيْتِيَ مُؤْمِنًا وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَلَا تَزِدِ الظَّالِمِينَ إِلَّا تَبَارًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey Rabbim! Bana, babama, anama, mümin olarak evime girene ve bütün inanmış erkek ve kadınlara mağfiret buyur. Zalimlerin de sadece helakini artır.
Diyanet Vakfı:
"Rabbim! Beni, ana-babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla, zalimlerin de ancak helakini arttır."
Pages
- « first
- ‹ previous
- 1
- 2
- 3
