
yürsili-ssemâe `aleyküm midrârâ.
Türkçe:
"Göğü üzerinize bol bol yağmur taşıyıcı olarak gönderir."
İngilizce:
He will send rain to you in abundance;
Fransızca:
pour qu'Il vous envoie du ciel, des pluies abondante,
Almanca:
ER läßt den Himmel über euch reichlich regnen,
Rusça:
Он ниспошлет вам с неба обильные дожди,
Arapça:
يُرْسِلِ السَّمَاءَ عَلَيْكُم مِّدْرَارًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Üzerinize gökten bol yağmur yağdırsın.
Diyanet Vakfı:
(Mağfiret dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin,

veyümdidküm biemvâliv vebenîne veyec`al leküm cennâtiv veyec`al leküm enhârâ.
Türkçe:
"Sizi, mallar ve oğullarla güçlendirir, size yeşil bahçeler lütfeder. Ve sizin için nehirler akıtır."
İngilizce:
Give you increase in wealth and sons; and bestow on you gardens and bestow on you rivers (of flowing water).
Fransızca:
et qu'Il vous accorde beaucoup de biens et d'enfants, et vous donne des jardins et vous donne des rivières.
Almanca:
versorgt euch mit Vermögensgütern und Kindern, läßt Dschannat für euch wachsen und läßt Flüsse für euch fließen.
Rusça:
поддержит вас имуществом и детьми, взрастит для вас сады и создаст для вас реки.
Arapça:
وَيُمْدِدْكُم بِأَمْوَالٍ وَبَنِينَ وَيَجْعَل لَّكُمْ جَنَّاتٍ وَيَجْعَل لَّكُمْ أَنْهَارًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Mallar ve oğullar vererek sizin imdadınıza koşsun. Sizin için bahçeler yapsın, ırmaklar yapsın.
Diyanet Vakfı:
Mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın, size bahçeler ihsan etsin, sizin için ırmaklar akıtsın.

mâ leküm lâ tercûne lillâhi veḳârâ.
Türkçe:
"Ne oluyor size de Allah için bir vakar ümidinde olmuyorsunuz?"
İngilizce:
What is the matter with you, that ye place not your hope for kindness and long-suffering in Allah,-
Fransızca:
Qu'avez-vous à ne pas vénérer Allah comme il se doit,
Almanca:
Wieso interessiert ihr euch nicht dafür, ALLAH zu würdigen,
Rusça:
Почему вы не чтите величия Аллаха?
Arapça:
مَّا لَكُمْ لَا تَرْجُونَ لِلَّهِ وَقَارًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Niçin siz Allah'a bir vakar yakıştıramıyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
Size ne oluyor ki, Allah'a büyüklüğü yakıştıramıyorsunuz?

veḳad ḫaleḳaküm aṭvârâ.
Türkçe:
"O ki, sizi halden hale/evreden evreye geçirerek yarattı."
İngilizce:
Seeing that it is He that has created you in diverse stages?
Fransızca:
alors qu'Il vous a créés par phases successives ?
Almanca:
wo ER euch bereits doch in Phasen erschuf?
Rusça:
Он ведь создавал вас по этапам.
Arapça:
وَقَدْ خَلَقَكُمْ أَطْوَارًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Oysa o sizi aşama aşama yaratmıştır.
Diyanet Vakfı:
Oysa, sizi türlü merhalelerden geçirerek O yaratmıştır.

elem terav keyfe ḫaleḳa-llâhü seb`a semâvâtin ṭibâḳâ.
Türkçe:
"Görmediniz mi, Allah yedi göğü ahenkli bir bütün olarak nasıl yarattı?"
İngilizce:
See ye not how Allah has created the seven heavens one above another,
Fransızca:
N'avez-vous pas vu comment Allah a créé sept cieux superposés
Almanca:
Nahmt ihr etwa nicht wahr, wie ALLAH sieben übereinander geschichtete Himmel erschuf?
Rusça:
Неужели вы не видели, как Аллах создал семь небес одно над другим,
Arapça:
أَلَمْ تَرَوْا كَيْفَ خَلَقَ اللَّهُ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ طِبَاقًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Görmediniz mi Allah yedi göğü uygun tabakalar halinde nasıl yaratmış?
Diyanet Vakfı:
Görmediniz mi, Allah yedi göğü birbiriyle ahenktar olarak nasıl yaratmış!

vece`ale-lḳamera fîhinne nûrav vece`ale-şşemse sirâcâ.
Türkçe:
"Ve Ay'ı, bunlar içinde bir nur yaptı ve Güneş'i bir kandil haline getirdi."
İngilizce:
And made the moon a light in their midst, and made the sun as a (Glorious) Lamp?
Fransızca:
et y a fait de la lune une lumière et du soleil une lampe ?
Almanca:
Und ER machte den Mond in ihnen als Licht und die Sonne als Leuchte.
Rusça:
сделал луну светлой, а солнце сделал светильником?
Arapça:
وَجَعَلَ الْقَمَرَ فِيهِنَّ نُورًا وَجَعَلَ الشَّمْسَ سِرَاجًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve Ay'ı bunların içinde bir nur yapmış, güneşi de bir lamba kılmış.
Diyanet Vakfı:
Onların içinde ayı bir nur kılmış, güneşi de bir çerağ yapmıştır.

vellâhü embeteküm mine-l'arḍi nebâtâ.
Türkçe:
"Ve Allah sizi bir bitki olarak yerden bitirdi."
İngilizce:
And Allah has produced you from the earth growing (gradually),
Fransızca:
Et c'est Allah qui, de la terre, vous a fait croître comme des plantes,
Almanca:
Und ALLAH ließ euch von der Erde wirklich hervorbringen,
Rusça:
Аллах вырастил вас из земли, словно растения.
Arapça:
وَاللَّهُ أَنبَتَكُم مِّنَ الْأَرْضِ نَبَاتًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah sizi yerden bir bitki bitirir gibi bitirdi.
Diyanet Vakfı:
Allah, sizi de yerden ot (bitirir) gibi bitirmiştir.

ŝümme yü`îdüküm fîhâ veyuḫricüküm iḫrâcâ.
Türkçe:
"Sonra sizi yere geri gönderiyor ve sonra bir çıkarışla tekrar çıkarıyor."
İngilizce:
And in the End He will return you into the (earth), and raise you forth (again at the Resurrection)?
Fransızca:
puis Il vous y fera retourner et vous en fera sortir véritablement.
Almanca:
dann bringt ER euch in sie zurück und ER bringt euch dann wirklich heraus.
Rusça:
Потом Он вернет вас туда и вновь выведет оттуда.
Arapça:
ثُمَّ يُعِيدُكُمْ فِيهَا وَيُخْرِجُكُمْ إِخْرَاجًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sonra sizi tekrar oraya geri çevirecek ve tekrar çıkaracaktır.
Diyanet Vakfı:
Sonra sizi yine oraya döndürecek ve sizi yeniden çıkaracaktır.

vellâhü ce`ale lekümü-l'arḍa bisâṭâ.
Türkçe:
"Allah size yeryüzünü bir yaygı yaptı,
İngilizce:
And Allah has made the earth for you as a carpet (spread out),
Fransızca:
Et c'est Allah qui vous a fait de la terre un tapis,
Almanca:
Und ALLAH machte euch die Erde wie das Entfaltete,
Rusça:
Аллах сделал для вас землю ковром,
Arapça:
وَاللَّهُ جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ بِسَاطًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah sizin için yeri bir yaygı yapmıştır.
Diyanet Vakfı:
"Allah, yeryüzünü sizin için bir sergi yapmıştır."

liteslükû minhâ sübülen ficâcâ.
Türkçe:
Ki ondan geniş yollar edinip de yürüyesiniz."
İngilizce:
That ye may go about therein, in spacious roads.'
Fransızca:
pour que vous vous acheminiez par ses voies spacieuses".
Almanca:
damit ihr auf ihr weite Straßen baut."
Rusça:
чтобы вы ходили по ней широкими дорогами"".
Arapça:
لِّتَسْلُكُوا مِنْهَا سُبُلًا فِجَاجًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ki, ondan açılan geniş geniş yollarda gidesiniz.
Diyanet Vakfı:
"Ki, onda geniş yollar edinip dolaşabilesiniz. (diye).
Pages
