content_ar:
بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي عِزَّةٍ وَشِقَاقٍ
Çeviriyazı:
beli-lleẕîne keferû fî `izzetiv veşiḳâḳ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O inkâr edenler bir gurur ve ayrılık içindedirler.
Diyanet İşleri:
Sad. Öğüt veren Kuran'a and olsun ki, inkar edenler gurur ve ayrılık içindedirler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Kafir olanlar, ululanmadalar ve isyan içindeler.
Şaban Piriş:
Kâfir olanlar kibir ve ayrılık içindedirler.
Edip Yüksel:
Doğrusu, inkar edenler kibir ve ayrılık içindedir.
Ali Bulaç:
Hayır; o inkar edenler (boş) bir gurur ve bir parçalanma içindedirler.
Suat Yıldırım:
(Kâfirler) Bu Kur'ân’ı onda şüpheye yer verecek herhangi bir taraf olduğundan değil, ama asıl kendileri Allah’a karşı kibir ve muhalefet taşıdıkları için inkâr ediyorlar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Belki o kâfir olanlar, bir gurur ve muhalefet içindedirler.
Yaşar Nuri Öztürk:
İş hiç de onların sandığı gibi değil! O küfre sapanlar bir gurur, ayrılık ve bütünden kopuş içindedirler.
Bekir Sadak:
38:6
İbni Kesir:
Hayır, o küfredenler boş bir gurur ve bir parçalanma içindedirler.
Adem Ugur:
Küfredenler, (iddia ettiklerinin) aksine, bir gurur ve tefrika içindedirler.
İskender Ali Mihr:
Hayır, kâfirler gurur ve ayrılık içindedirler.
Celal Yıldırım:
O inkâr edenler, bir gurur ve bölünme içindedirler.
Tefhim ul Kuran:
Hayır
Fransızca:
Ceux qui ont mécru sont plutôt dans l'orgueil et le schisme !
İspanyolca:
Por los infieles están llenos de orgullo y en oposición.
İtalyanca:
Sono i miscredenti ad essere nell'orgoglio e nello scisma!
Almanca:
Nein, sondern diejenigen, die Kufr betrieben haben, sind in Arroganz und Widerspenstigkeit.
Çince:
不然!不信道者,是妄自尊大、违背真理的。
Hollandaca:
Waarlijk, de ongeloovigen zijn verkleefd aan trotschheid en twist.
Rusça:
Однако те, которые не веруют, пребывают в гордыне и разладе с истиной.
Somalice:
Kuwii gaaloobay waxay kusuganyihiin isla wayni iyo khilaaf (xaqdiido).
Swahilice:
Lakini walio kufuru wamo katika majivuno na upinzani
Uygurca:
بەلكى كاپىرلار ئىماندىن باش تارتماقتا ۋە (رەسۇلۇللاھقا) مۇخالىپەتچىلىك قىلماقتا
Japonca:
いや,信仰のない者たちは,高慢で反抗的である。
Arapça (Ürdün):
«بل الذين كفروا» من أهل مكة «في عزة» حمية وتكبر عن الإيمان «وشقاق» خلاف وعداوة للنبي صلى الله عليه وسلم.
Hintçe:
मगर ये कुफ्फ़ार (ख्वाहमख्वाह) तकब्बुर और अदावत में (पड़े अंधे हो रहें हैं)
Tayca:
แต่ว่าบรรดาผู้ปฏิเสธศรัทธาอยู่ในการหยิ่งผยองและการแตกแยก
İbranice:
כי אלה אשר כפרו ממשיכים בעקשנות רבה ובמחלוקת
Hırvatça:
doista su oni koji ne vjeruju u osionosti i raskolu!
Rumence:
Cei care tăgăduiesc sunt în îngâmfare şi în învrăjbire.
Transliteration:
Bali allatheena kafaroo fee AAizzatin washiqaqin
Türkçe:
İş hiç de onların sandığı gibi değil! O küfre sapanlar bir gurur, ayrılık ve bütünden kopuş içindedirler.
Sahih International:
But those who disbelieve are in pride and dissension.
İngilizce:
But the Unbelievers (are steeped) in self-glory and Separatism.
Azerbaycanca:
(Məkkə kafirlərinin iman gətirməmələri heç də, onların dediyi kimi, şəkk-şübhə üzündən deyildir). Doğrusu, o kafirlər qürur və nifaq içindədirlər. (İman gətirməyi özlərinə sığışdırmır. Muhəmməd əleyhissəlama qarşı çıxıb onunla ədavət aparırlar).
Süleyman Ateş:
İnkar edenler bir gurur ve ayrılık içindedirler.
Diyanet Vakfı:
Küfredenler, (iddia ettiklerinin) aksine, birgurur ve tefrika içindedirler.
Erhan Aktaş:
Doğrusu Kâfirler büyüklenmelerine yediremediklerinden muhalefet ediyorlar.
Kral Fahd:
küfredenler, (iddia ettiklerinin) aksine, bir gurur ve tefrika içindedirler.
Hasan Basri Çantay:
(haal) küfredenler (in iddia etdikleri gibi değildir). Bil´akis (onların dışı boş) bir onur, (içi ise tam) bir tefrika içindedir.
Muhammed Esed:
Ama hakikati inkara şartlanmış olanlar, boş gurura kapılmış ve (bu sebeple) (doğru yolu bırakıp) yanlış ve eğri yollara sapmışlardır.
Gültekin Onan:
Hayır
Ali Fikri Yavuz:
(İş kâfirlerin dediği gibi değil), doğrusu o kâfir olanlar, bir tekebbür ve bir ayrılık içindedirler.
Portekizce:
Porém, os incrédulos estão imbuídos de arrogância e separatismo.
İsveççe:
De som förnekar sanningen av högmod och motsägelselusta [och förkastar dess budskap bör tänka på]
Farsça:
[اینکه قرآن را نمی پذیرند، برای این نیست که زمینه ای برای پذیرش آن وجود ندارد] بلکه کافران [غرق] در تکبّر [و سرکشی و عداوت] و دشمنی اند.
Kürtçe:
بەڵام ئەوانەی بێ باوەڕن ڕۆ چوون، لە خۆبەگەورە زانین و دژایەتیدا (بەرانبەر ئیسلام و شوێن کەوتووانی)
Özbekçe:
Аммо куфр келтирганлар кибру ҳаво ва мухолифликдадирлар.
Malayca:
(Orang-orang yang mengingkari kerasulanmu - wahai Muhammad - tidak berdasarkan kebenaran) bahkan mereka yang kafir itu bersifat sombong angkuh dan suka menentang kebenaran.
Arnavutça:
(por) jobesimtarët janë mendjemëdhenj dhe përçarës (nuk e pranojnë të Vërtetën)!
Bulgarca:
Ала неверниците тънат в надменност и противене.
Sırpça:
заиста су они који не верују инаџије и у расколу!
Çekçe:
Ba věru ti, kdož nevěří, v marnivosti a odporu setrvávají.
Urduca:
بلکہ یہی لوگ، جنہوں نے ماننے سے انکار کیا ہے، سخت تکبر اور ضد میں مبتلا ہیں
Tacikçe:
ки кофирон ҳамчунон дар саркашиву зиддият
Tatarca:
Бәлки кәферләр хаклыктан каты тәкәбберләнмәктәләр һәм Аллаһуга вә рәсүленә каты каршылык кылмакталар.
Endonezyaca:
Sebenarnya orang-orang kafir itu (berada) dalam kesombongan dan permusuhan yang sengit.
Amharca:
ይልቁንም እነዚያ የካዱት ሰዎች በትዕቢትና በክርክር ውስጥ ናቸው፡፡
Tamilce:
மாறாக, நிராகரிப்பவர்கள் பிடிவாதத்திலும் முரண்பாட்டிலும் இருக்கிறார்கள்.
Korece:
그러나 불신자들은 거만해 하고 의심으로 불신하나
Vietnamca:
Tuy nhiên, những kẻ vô đức tin cứ ngoan cố và ngạo mạn.
Ayet Linkleri: