Kur'an Ayetleri

chapter_number: 

4

Ayah_chapter_number: 

131

Ayahid: 

624

Sayfa No: 

99

Nüzûl Yeri: 

content_ar: 

وَلِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۗ وَلَقَدْ وَصَّيْنَا الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِن قَبْلِكُمْ وَإِيَّاكُمْ أَنِ اتَّقُوا اللَّهَ ۚ وَإِن تَكْفُرُوا فَإِنَّ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۚ وَكَانَ اللَّهُ غَنِيًّا حَمِيدًا

Çeviriyazı: 

velillâhi mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'arḍ. veleḳad veṣṣayne-lleẕîne ûtü-lkitâbe min ḳabliküm veiyyâküm eni-tteḳu-llâh. vein tekfürû feinne lillâhi mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'arḍ. vekâne-llâhü ganiyyen ḥamîdâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Sizden önce kendilerine kitap verilenlere ve size Allah'tan korkmanızı emrettik. Eğer inkâr ederseniz, biliniz ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, hamd vesenâ O'na yakışır.

Diyanet İşleri: 

Göklerde olanlar da, yerde olanlar da Allah'ındır. And olsun ki, sizden önce Kitap verilenlere ve size, Allah'tan sakınmanızı tavsiye ettik. İnkar ederseniz bilin ki, göklerde olanlar da yerde olanlar da Allah'ındır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve Allah'ındır ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde Andolsun ki sizden önce kendilerine kitap verilenlere de, size de Allah'tan çekinmenizi tavsiye ettik. Fakat kafir olursanız şüphe yok ki Allah'ındır ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde ve Allah, her şeyden müstağnidir ve övüş ona layıktır.

Şaban Piriş: 

Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Sizden önce kendilerine kitap verilenlere de size de Allah’tan sakınmanızı tavsiye ettik. Eğer küfrederseniz bilin ki göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. Allah hiçbir şeye muhtaç değildir. Hamde layık olandır.

Edip Yüksel: 

Göklerde ve yerde ne varsa ALLAH'ındır. Sizden önce kendilerine kitap verilenlere de size de, "ALLAH'ı sayıp dinleyin," diye öğütledik. İnkar ederseniz, bilesiniz ki göklerde ve yerde ne varsa ALLAH'ındır. Kuşkusuz ALLAH kimseye muhtaç değildir, övgüye layıktır

Ali Bulaç: 

Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Andolsun, Biz sizden önce kitap verilenlere ve sizlere: "Allah'tan korkup-sakının" diye tavsiye ettik. Eğer inkara saparsanız, şüphesiz, göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, hamde layık olandır.

Suat Yıldırım: 

Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah'ın mülküdür. Biz gerçekten, hem sizden önce Ehl-i kitaba, hem de size, Allah’a karşı gelmekten sakınmanızı emrettik.Eğer inkâra sapıp nankörlük ederseniz bilesiniz ki göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Allah ganidir, hamîddir (hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, bütün övgülere lâyık olan O’dur).

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve göklerde ne varsa ve yerde ne varsa Allah Teâlâ´nındır. Andolsun ki, sizden evvel kendilerine kitap verilmiş olanlara da, sizlere de, «Allah Teâlâ´dan ittikada bulununuz,» diye tavsiye etmişizdir. Ve eğer küfrederseniz, şüphe yok ki, göklerdeki ve yerlerdeki her şey Allah Teâlâ´nındır. Ve Allah Teâlâ ganîdir, hamîddir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız Allah'ındır. İnan olsun, hem sizden önce kitap verilenlere hem de size, "Allah'tan sakının!" diye önerdik. Nankörlüğe saparsanız şu bir gerçek ki, göklerdekiler de yerdekiler de Allah'ındır. Allah Ganî'dir, zenginliğine sınır yoktur; Hamîd'dir, övülen ve övendir.

Bekir Sadak: 

Ey Inananlar! Kendiniz, ana babaniz ve yakinlariniz aleyhlerine de olsa, Allah icin sahit olarak adaleti gozetin

İbni Kesir: 

Göklerde olanlar da, yerde olanlar da Allah´ındır. Andolsun ki

Adem Ugur: 

Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah´ındır. Sizden önce kendilerine kitap verilenlere ve size &quot

İskender Ali Mihr: 

Ve, göklerde ve yeryüzünde olanlar (herşey) Allah´ındır ve andolsun ki Biz, sizden önce kitap verilenlere de, sizlere de “Allah´a karşı takva sahibi olmalarını&quot

Celal Yıldırım: 

Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah´ındır. And olsun ki, sizden önce kendilerine kitap verilenlere de, size de Allah´tan korkup kötülüklerden sakınmanızı tavsiye etmişizdir. Eğer inkâra sapıp tanımazlık ederseniz, (bilmiş olun ki) göklerde olanlar da, yerdekiler de Allah´ındır. Allah her şeyden müstağnidir

Tefhim ul Kuran: 

Göklerde ve yerde ne varsa Allah´ındır. Andolsun, biz sizden önce kitap verilenlere ve sizlere: «Allah´tan korkup sakının» diye tavsiye ettik. Eğer küfre saparsanız, şüphesiz, göklerde ve yerde ne varsa Allah´ındır. Allah, hiç bir şeye ihtiyacı olmayan, hamd´e layık olandır.

Fransızca: 

A Allah seul appartient tout ce qui est dans les cieux et sur la terre. "Craignez Allah ! " Voilà ce que Nous avons enjoint à ceux auxquels avant vous le Livre fut donné, tout comme à vous-mêmes. Et si vous ne croyez pas (cela ne nuit pas à Allah, car) très certainement à Allah seul appartient tout ce qui est dans les cieux et sur la terre. Et Allah se suffit à Lui-même et Il est digne de louange.

İspanyolca: 

De Alá es lo que está en los cielos y en la tierra. Hemos ordenado a quienes, antes de vosotros, recibieron la Escritura, y a vosotros también, el temor de Alá. Si no creéis,... de Alá es lo que está en los cielos y en la tierra. Alá Se basta a Sí mismo es digno de alabanza.

İtalyanca: 

Appartiene ad Allah tutto quello che è nei cieli e sulla terra. "Temete Allah!", ecco quello che abbiamo ordinato a coloro che ricevettero la Scrittura prima di voi. E se sarete miscredenti, ebbene, Allah possiede tutto quello che c'è nei cieli e sulla terra! Allah basta a Sé stesso, è il Degno di lode.

Almanca: 

ALLAH gehört alles, was in den Himmeln und was auf Erden ist. Und gewiß, bereits haben WIR denjenigen, denen die Schrift vor euch zuteil wurde, sowie euch angewiesen: "Handelt Taqwa gemäß ALLAH gegenüber! Und solltet ihr Kufr betreiben, so gehört ALLAH gewiß alles, was in den Himmeln und was auf Erden ist." Und ALLAH bleibt immer absolut autark, alllobenswürdig.

Çince: 

天地万物,只是真主的。我确已嘱咐在你们之前曾受天经的人,也嘱咐你们说:你们当敬畏真主。如果你们孤恩,那末,你们须知天地万物只是真主的,真主是无求的,是可颂的。

Hollandaca: 

Gode behoort wat in den hemel en op aarde is. Wij hebben hun, die de schriften vóór u hebben ontvangen, even als u zelven reeds geboden, zeggende: Vreest God, en weest niet ongeloovig; want weet dat Gode alles behoort wat in den hemel en op aarde is, en God is almachtig en zelf genoegzaam.

Rusça: 

Аллаху принадлежит то, что на небесах, и то, что на земле. Мы заповедали тем, кому было даровано Писание до вас, а также вам, чтобы вы боялись Аллаха. Если вы не уверуете, то ведь Аллаху принадлежит то, что на небесах, и то, что на земле. Аллах - Богатый, Достохвальный.

Somalice: 

Eebaa iska leh waxa Samaawaadka ku sugan iyo dhulka. waxaana u dardaarnay kuwii la siiyey Kitaabka ee idinka horeeyey iyo idinkaba ka dhawrsada Eebe, haddaadse gaaloowdaan Eebe waxaa u sugnaaday waxa ku sugan Samaawaadka iyo dhulka. Eebana waa hodan Amaanan.

Swahilice: 

Na ni vya Mwenyezi Mungu tu vyote viliomo katik mbingu na viliomo katika dunia. Na kwa hakika tuliwausia walio pewa Kitabu kabla yenu, na nyinyi pia, kwamba mumche Mwenyezi Mungu. Na mkikataa, basi ni vya Mwenyezi Mungu viliomo mbinguni na viliomo duniani. Na Mwenyezi Mungu ni Mkwasi, anajitosha, na Msifiwa.

Uygurca: 

ئاسمانلاردىكى ۋە زېمىندىكى شەيئىلەر اﷲ نىڭدۇر (يەنى اﷲ نىڭ مۈلكىدۇر، مەخلۇقاتىدۇر). سىلەردىن ئىلگىرى كىتاب بېرىلگەنلەرگە (يەنى يەھۇدىيلار ۋە ناسارالارغا) ۋە سىلەرگە اﷲ قا تەقۋادارلىق قىلىشنى تەۋسىيە قىلدۇق، ئەگەر كاپىر بولساڭلار (كۇفرىڭلار اﷲ قا زىيان يەتكۈزەلمەيدۇ)، ئاسمانلاردىكى ۋە زېمىندىكى شەيئىلەر اﷲ نىڭ (مۈلكىدۇر، مەخلۇقاتىدۇر). اﷲ (مەخلۇقاتتىن) بىھاجەتتۇر، مەدھىيىگە لايىقتۇر

Japonca: 

天にあり,また地にある凡てのものは,アッラーの有である。われはあなたがた以前に啓典を与えられた者,またあなたがた(ムスリム)にも,「アッラーを畏れよ。」と命じた。仮令あなたがたが信じなくても,天にあり地にある凡てのものは,アッラーの有である。アッラーは,満ち足りておられる方,讃美すべき方であられる。

Arapça (Ürdün): 

«ولله ما في السماوات وما في الأرض ولقد وصينا الذين أوتوا الكتاب» بمعني الكتب «من قبلكم» أي اليهود والنصارى «وإياكم» يا أهل القرآن «أن» أي بأن «اتقوا الله» خافوا عقابه بأن تطيعوه «و» قلنا لهم ولكم «إن تكفروا» بما وُصيتم به «فإن لله ما في السماوات وما في الأرض» خلقا وملكا وعبيدا فلا يضره كفركم «وكان الله غنيا» عن خلقه وعبادتهم «حميدا» محمودا في صنعه بهم.

Hintçe: 

और जिन लोगों को तुमसे पहले किताबे ख़ुदा अता की गयी है उनको और तुमको भी उसकी हमने वसीयत की थी कि (ख़ुदा) (की नाफ़रमानी) से डरते रहो और अगर (कहीं) तुमने कुफ़्र इख्तेयार किया तो (याद रहे कि) जो कुछ आसमानों में है और जो कुछ ज़मीन में है (ग़रज सब कुछ) ख़ुदा ही का है (जो चाहे कर सकता है) और ख़ुदा तो सबसे बेपरवा और (हमा सिफ़त) मौसूफ़ हर हम्द वाला है

Tayca: 

และสิ่งที่อยู่ในบรรดาชั้นฟ้าและสิ่งที่อยู่ในแผ่นดินนั้น เป็นสิทธิของอัลลอฮฺ และแท้จริงเราได้สั่งเสียไว้แก่บรรดาผู้ที่ได้รับคัมภีร์ก่อนจากพวกเจ้า และพวกเจ้าด้วย ว่าจงยำเกรง อัลลอฮฺเถิด และหากว่าพวกเจ้าปฏิเสธศรัทธา ก็แท้จริงสิ่งที่อยู่ในบรรดาชั้นฟ้า และสิ่งที่อยู่ในแผ่นดินนั้นเป็นสิทธิของอัลลอฮฺ และอัลลอฮฺเป็นผู้ทรงมั่งมีผู้ทรงได้รับการสรรเสริญ

İbranice: 

ולאלוהים כל אשר בשמים וכל אשר בארץ. אנו ציווינו לאלה אשר ניתן להם הספר לפניכם, ולכם, כי תהיו יראים את אלוהים, ואם תכפרו, הנה לאלוהים כל אשר בשמים וכל אשר בארץ, כי אלוהים העשיר והמהולל

Hırvatça: 

Allahovo je ono što je na nebesima i ono što je na Zemlji. Mi smo onima kojima je data Knjiga prije vas, a i vama, već zapovjedili da se bojite Allaha. A ako ne budete vjerovali, pa, uistinu, Allahovo je ono što je na nebesima i ono što je na Zemlji, Allah je neovisan i hvaljen.

Rumence: 

Ale lui Dumnezeu sunt cele din ceruri şi de pe pământ. Noi le-am poruncit celor care li s-a dat Cartea înaintea voastră, precum şi vouă înşivă: “Temeţi-vă de Dumnezeu!” Dacă sunteţi însă tăgăduitori... Ale lui Dumnezeu sunt cele din ceruri şi de pe pămân

Transliteration: 

Walillahi ma fee alssamawati wama fee alardi walaqad wassayna allatheena ootoo alkitaba min qablikum waiyyakum ani ittaqoo Allaha wain takfuroo fainna lillahi ma fee alssamawati wama fee alardi wakana Allahu ghaniyyan hameedan

Türkçe: 

Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız Allah'ındır.İnan olsun, hem sizden önce kitap verilenlere hem de size, "Allah'tan sakının!" diye önerdik. Nankörlüğe saparsanız şu bir gerçek ki, göklerdekiler de yerdekiler de Allah'ındır. Allah Ganî'dir, zenginliğine sınır yoktur; Hamîd'dir, övülen ve övendir.

Sahih International: 

And to Allah belongs whatever is in the heavens and whatever is on the earth. And We have instructed those who were given the Scripture before you and yourselves to fear Allah. But if you disbelieve - then to Allah belongs whatever is in the heavens and whatever is on the earth. And ever is Allah Free of need and Praiseworthy.

İngilizce: 

To Allah belong all things in the heavens and on earth. Verily we have directed the People of the Book before you, and you (o Muslims) to fear Allah. But if ye deny Him, lo! unto Allah belong all things in the heavens and on earth, and Allah is free of all wants, worthy of all praise.

Azerbaycanca: 

Göylərdə və yerdə nə varsa, (hamısı) Allaha məxsusdur. (Ey müsəlmanlar!) Biz sizdən əvvəl kitab verilənlərə də, sizə də Allahdan qorxmanızı tövsiyə etdik. Əgər Allahı inkar etsəniz belə, (yenə də) göylərdə və yerdə nə varsa, (hamısı) Allahındır. Allah ehtiyacsızdır, (öz-özlüyündə) şükür olunmağa, (tə’rif olunmağa) layiqdir.

Süleyman Ateş: 

Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır. Sizden önce Kitap verilenlere de, size de "Allah'tan korkun!" diye tavsiye ettik. Eğer inkar ederseniz, (bilin ki) göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır. Allah, zengindir, Övgüye layıktır.

Diyanet Vakfı: 

Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Sizden önce kendilerine Kitap verilenlere ve size "Allah'tan korkun" diye emrettik. Eğer inkar ederseniz biliniz ki göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Allah hudutsuz zengindir, ziyadesiyle övgüye layıktır.

Erhan Aktaş: 

Göklerde ve yerde olan her şey yalnızca Allah’ındır. Ant olsun, sizden önce Kitâp verilenlere ve size Allah’a karşı takvâlı olun diye tavsiyede bulunduk. Eğer kâfirlik ederseniz, göklerde ve yerde olan her şey yalnızca Allah’ındır. Hiçbir Şeye Muhtaç Olmayan, Övgüye Değer Yegâne Varlık yalnızca Allah’tır.

Kral Fahd: 

Göklerde ve yerde olan her şey Allah'ındır. Sizden önce kendilerine kitap verilenlere ve size, Allah'tan korkmanızı emrettik. Eğer küfrederseniz (biliniz ki) göklerde ve yerde olan her şey Allah'ındır. Ve Allah, (kullarından) müstağnîdir, ziyadesiyle hamd olunmaya da lâyıktır.

Hasan Basri Çantay: 

Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allahındır. Andolsun ki biz sizden evvel kendilerine kitâb verilenlere de, size de, «Allahdan korkun» diye tavsiye etmişizdir. Eğer tanımayıb küfrederseniz şübhesiz ki göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allahındır. Allah, her şeyden müstağnidir, asıl hamd-ü sena da Onadır.

Muhammed Esed: 

ve göklerde ve yerde olan her şey Allaha aittir. Biz, hem sizden önce vahiy verilenlere, hem de size Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olmanızı emretmişizdir. Eğer Onu inkar ederseniz, bilin ki göklerde ve yerde olan her şey Allaha aittir ve Allah kendi kendine yeterlidir, övülmeye layık olandır.

Gültekin Onan: 

Göklerde ve yerde ne varsa Tanrı´nındır. Andolsun, biz sizden önce kitap verilenlere ve sizlere: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Celâlim hakkı için, biz senden önce kendilerine kitap verilenlere de, size de hep “Allah’dan korkun” diye tavsiye ettik. Eğer inkâr ederseniz bilin ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Allah hiç bir şeye muhtaç değildir, hamd ve senâ O’nadır.

Portekizce: 

A Deus pertence tudo quanto há nos céus e na terra. Tínhamos recomendado àqueles a quem foi concedido o Livro,antes de vós, assim como também a vós, que temêsseis a Deus; porém, se o renegardes, sabei que a Deus pertence tudoquanto há nos céus e na terra. Deus é sempre Absoluto, Laudabilíssimo.

İsveççe: 

GUD tillhör allt det som himlarna rymmer och det som jorden bär. Vi uppmanade dem som fick ta emot Skriften före er, liksom [Vi uppmanar] er, att frukta Gud. Om ni förnekar sanningen [kan ni inte skada Honom]. Allt det som himlarna rymmer och det som jorden bär är Hans. Gud är Sig själv nog och allt lov och pris tillkommer Honom.

Farsça: 

و آنچه در آسمان ها و آنچه در زمین است، فقط در سیطره مالکیّت و فرمانروایی خداست. و البته ما کسانی را که پیش از شما کتاب آسمانی به آنان داده شده است، و نیز شما را سفارش کردیم که [در همه امورتان] از خدا پروا کنید. و [هشدار دادیم] اگر کفر ورزید [زیانی به او نمی رسانید]؛ زیرا آنچه در آسمان ها و آنچه در زمین است، فقط در سیطره مالکیّت و فرمانروایی خداست، و خدا همواره بی نیاز و ستوده است.

Kürtçe: 

وە بۆ خوایە ھەرچی لە ئاسمانەکان و زەویدایە سوێند بەخوا بەڕاستی ئێمە ئامۆژگاریمان کردوون ئەوانەی کەنامەیان پێدراوە لەپێش ئێوەدا ھەروەھا ئێوەش کە لەخوا بترسن وە ئەگەر بێ باوەڕ بن ئەوە بەڕاستی ھەر ھی خوایە ھەرچی لەئاسمانەکان و زەویدایە وە خوا ھەمیشە دەوڵەمەند و سوپاس کراوە

Özbekçe: 

Осмонлару ердаги нарсалар Аллоҳникидир. Батаҳқиқ, Биз сиздан олдин китоб берилганларга ҳам, сизга ҳам: «Аллоҳга тақво қилинглар», деб тавсия қилдик. Агар куфр келтирсангиз, албатта, осмонлару ердаги нарсалар Аллоҳникидир. Ва Аллоҳ беҳожат ва мақталган зотдир.

Malayca: 

Dan bagi Allah jualah segala yang ada di langit dan yang ada di bumi; dan demi sesungguhnya, Kami telah perintahkan orang-orang yang diberi Kitab dahulu daripada kamu, dan juga (perintahkan) kamu, iaitu hendaklah bertaqwa kepada Allah; dan jika kamu kufur ingkar, maka (ketahuilah) sesungguhnya Allah jualah yang memiliki segala yang ada di langit dan yang ada di bumi; dan (ingatlah) adalah Allah Maha Kaya, lagi Maha Terpuji.

Arnavutça: 

Të Perëndisë janë të gjitha që gjenden në qiell dhe në Tokë. Na u kemi rekomanduar (porositur) atyre, të cilëve u është shpallur Libri para jush dhe juve: “Druajuni Perëndisë! E, nëse mohoni (do të ndëshkoheni). Se, me të vërtetë, të Perëndisë janë të gjitha që gjenden në qiej dhe në Tokë, (e mohimi i juaj nuk i bën dëm). Dhe, se, Perëndia është i lavdëruar dhe s’ka nevojë për asgjë”.

Bulgarca: 

На Аллах е всичко на небесата и всичко на земята. И повелихме на дарените с Писанието преди вас и на вас да се боите от Аллах. А ако сте неверници - на Аллах е всичко на небесата и всичко на земята. Аллах е над всяка нужда, всеславен.

Sırpça: 

Аллахово је оно што је на небесима и оно што је на Земљи. Ми смо онима којима је дата Књига пре вас, а и вама, већ заповедили да се бојите Аллаха. А ако не будете веровали, па, уистину, Аллахово је оно што је на небесима и оно што је на Земљи, Аллах је независтан и хваљен.

Çekçe: 

A Bohu náleží vše, co na nebesích je i na zemi. A věru jsme přikázali těm, jimž dostalo se Písma před vámi, i vám samým, abyste byli bohabojní. Však budete-li nevěřící - vždyť Bohu náleží vše, co na nebesích je i na zemi, a Bůh soběstačný je i chvályhodn

Urduca: 

آسمانوں اور زمین میں جو کچھ ہے سب اللہ ہی کا ہے تم سے پہلے جن کو ہم نے کتاب دی تھی انہیں بھی یہی ہدایت کی تھی اور اب تم کو بھی یہی ہدایت کرتے ہیں کہ خدا سے ڈرتے ہوئے کام کرو لیکن اگر تم نہیں مانتے تو نہ مانو، آسمان و زمین کی ساری چیزوں کا مالک اللہ ہی ہے اور وہ بے نیاز ہے، ہر تعریف کا مستحق

Tacikçe: 

Аз они Худост он чӣ дар осмонҳо ва замин аст. Ва албатта аҳли китобро, ки пеш аз шумо буданд ва низ шуморо супориш кардем, ки аз Худо битарсед, агар ҳам куфр варзед, боз ҳам он чӣ дар осмонҳо ва он чӣ дар замин аст, аз они Худост ва Ӯст бениёз ва лоиқи ситоиш!

Tatarca: 

Җирдәге вә күкләрдәге һәрнәрсә Аллаһ мөлкедер, алар белән үзе теләгәнчә эш кылыр. Ий мөэминнәр! Дөреслектә без сезгә һәм сездән әүвәл булган китап әһелләренә әмер бирдек, васыять әйттек: "Аллаһ хөкемнәрен бозудан сакланыгыз, золым кылмагыз, Аллаһудан куркыгыз", – дип. Әгәр Аллаһуга карышып көферлек кылсагыз, җир вә күкләрдә булган һәрнәрсә Аллаһу тәгаләнеке, Аллаһ бай һәм мактаулы.

Endonezyaca: 

Dan kepunyaan Allah-lah apa yang di langit dan yang di bumi, dan sungguh Kami telah memerintahkan kepada orang-orang yang diberi kitab sebelum kamu dan (juga) kepada kamu; bertakwalah kepada Allah. Tetapi jika kamu kafir maka (ketahuilah), sesungguhnya apa yang di langit dan apa yang di bumi hanyalah kepunyaan Allah dan Allah Maha Kaya dan Maha Terpuji.

Amharca: 

በሰማያት ያለውና በምድርም ያለው ሁሉ የአላህ ነው፡፡ እነዚያንም ከበፊታችሁ መጽሐፍን የተሰጡትን እናንተንም አላህን ፍሩ በማለት በእርግጥ አዘዝን፡፡ ብትክዱም በሰማያትና በምድር ያለው ሁሉ የአላህ ነው፡፡ (አትጐዱትም)፡፡ አላህም ተብቃቂ ምስጉን ነው፡፡

Tamilce: 

வானங்களிலுள்ளவையும், பூமியிலுள்ளவையும் அல்லாஹ்வுக்கே உரியன! உங்களுக்கு முன்னர் வேதம் கொடுக்கப்பட்டவர்களுக்கும், உங்களுக்கும் “அல்லாஹ்வை அஞ்சுங்கள்” என்று திட்டவட்டமாக உபதேசித்தோம். இன்னும், நீங்கள் நிராகரித்தால் (அது அவனுக்கு நஷ்டமில்லை), வானங்களில் உள்ளவையும் பூமியில் உள்ளவையும் நிச்சயமாக அல்லாஹ்விற்கே உரியன. அல்லாஹ் முற்றிலும் நிறைவானவனாக (எத்தேவையுமற்றவனாக), பெரும் புகழுக்குரியவனாக இருக்கிறான்.

Korece: 

천지의 모든 것이 하나님께귀속되나니 너희 이전 성서의 백 성들과 너희는 하나님을 경외하 라 하였노라 만일 너희가 불신한 다 하더라도 천지의 모든 것이 하 나님께 귀속되나니 하나님은 절대 적이시며 모든 찬미의 주인이시라

Vietnamca: 

Vạn vật trong các tầng trời và vạn vật trong trái đất đều thuộc về một mình Allah. Quả thật, TA (Allah) đã truyền lệnh đến những ai được ban cho Kinh Sách trước các ngươi và luôn cả các ngươi (hỡi tín đồ Muslim) rằng các ngươi hãy kính sợ Allah. Nếu như các ngươi vô đức tin thì vạn vật trong các tầng trời cũng như mọi vật trong trái đất vẫn thuộc về một mình Allah. Quả thật, Allah là Đấng Giàu Có, Đấng đáng được ca tụng.