Kur'an Ayetleri

chapter_number: 

3

Ayah_chapter_number: 

69

Ayahid: 

362

Sayfa No: 

58

Nüzûl Yeri: 

content_ar: 

وَدَّت طَّائِفَةٌ مِّنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَوْ يُضِلُّونَكُمْ وَمَا يُضِلُّونَ إِلَّا أَنفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَ

Çeviriyazı: 

veddeṭ ṭâifetüm min ehli-lkitâbi lev yüḍillûneküm. vemâ yüḍillûne illâ enfüsehüm vemâ yeş`urûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Kitap ehlinden bir grup sizi saptırmak istediler, halbuki sırf kendilerini saptırıyorlar da farkına varmıyorlar.

Diyanet İşleri: 

Kitap ehlinden bir takımı sizi sapıtmak isterler; oysa kendilerini saptırırlar da farkına varmazlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Kitap ehlinin bir bölüğü, yolunuzu sapıtmak ister. Halbuki sizi değil, ancak kendilerini yoldan çıkarırlar, kendileri sapıklığa düşerler de farkında değillerdir.

Şaban Piriş: 

Kitap ehlinden bir kısmı sizi saptırmak isterler, fakat yalnızca kendilerini yoldan çıkarırlar da bunun farkına varmazlar.

Edip Yüksel: 

Kitap halkından bir grup sizi saptırmak ister. Onlar sadece kendilerini saptırıyor. Farkında bile değiller.

Ali Bulaç: 

Kitap Ehlinden bir grup, sizi şaşırtıp saptırmayı arzuladı; fakat onlar ancak kendi nefislerini şaşırtıp-saptırırlar da şuuruna varmazlar.

Suat Yıldırım: 

Ehl-i kitaptan bir kısmı, sizi inancınızdan saptırmak istedi. Halbuki onlar sadece kendilerini saptırırlar da bunun farkına bile varmazlar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ehl-i kitaptan bir tâife, arzu etmiştir ki, sizleri idlâl etsinler. Halbuki, onlar kendi nefislerinden başkasını idlâl edemezler. Ve farkına varamazlar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Kitap ehlinden bir zümre, sizi bir saptırabilseler diye arzu ettiler. Oysaki onlar, kendilerinden başkasını saptırmazlar. Ama bunu fark etmiyorlar.

Bekir Sadak: 

3:72

İbni Kesir: 

Ehl-i Kitab´tan bir taife

Adem Ugur: 

Ehl-i kitaptan bir kısmı istediler ki, ne yapıp edip sizi saptırabilsinler. Oysa onlar sadece kendilerini saptırırlar da farkına bile varmazlar.

İskender Ali Mihr: 

Ehli Kitap´dan bir grup sizi dalâlete düşürmeyi diledi. Onlar, kendilerinden başkasını dalâlete düşüremezler. Ve onlar farkında değiller.

Celal Yıldırım: 

Kitap Ehli´nden bir kısmı sizi şaşırtıp saptırmak istediler. Oysa farkında olmadan kendilerini saptırırlar.

Tefhim ul Kuran: 

Kitap Ehlinden bir grup, sizi şaşırtıp saptırmayı arzuladı

Fransızca: 

Une partie des gens du Livre aurait bien voulu vous égarer. Or ils n'égarent qu'eux-mêmes; et ils n'en sont pas conscients.

İspanyolca: 

Un grupo de la gente de la Escritura desearía extraviaros; pero a nadie sino a sí mismos extravían y no se dan cuenta.

İtalyanca: 

Una parte della gente della Scrittura avrebbe voluto, potendo, farvi perdere. Ma furono loro a perdersi e non ne sono coscienti.

Almanca: 

Eine Gruppe von den Schriftbesitzern wünschte sich, sie könnte euch in die Irre führen, doch sie führen nur sich selbst irre, ohne daß sie es bemerken.

Çince: 

信奉天经的人中有一部分人,希望使你们迷误,其实,他们只能使自己迷误, 他们却不自觉。

Hollandaca: 

Eenigen van hen die de schrift hebben ontvangen, zouden u willen verleiden, maar zij verleiden slechts zich zelven, en zij bemerken het niet.

Rusça: 

Часть людей Писания желает ввести вас в заблуждение. Однако они вводят в заблуждение только самих себя и не ощущают этого.

Somalice: 

Waxay jeelaatay koox ka mid ah Ehelu Kitaabka inay idin baadiyeeyaan, mana baadiyeeyaan waxaan Naftooda ahayn, mana kasayaan.

Swahilice: 

Kipo kikundi katika Watu wa Kitabu wanao penda kukupotezeni; lakini hawapotezi ila nafsi zao, nao wenyewe hawatambui.

Uygurca: 

ئەھلى كىتابتىن بىر تۈركۈم كىشىلەر سىلەرنى ئازدۇرۇشنى ئۈمىد قىلىدۇ، ئۇلار پەقەت ئۆزلىرىنىلا ئازدۇرىدۇ (بۇنىڭ ۋابالى ئۇلارغا ھەسسىلەپ ئازاب قىلىنىش بىلەن ئۆزلىرىگىلا قايتىدۇ). (لېكىن) ئۇلار (بۇنى) تۇيمايدۇ

Japonca: 

啓典の民の一派は,あなたがたを迷わせようと望んでいる。だがかれらは自分自身を迷わすだけで,自らはそれに気付かない。

Arapça (Ürdün): 

ونزل لما دعا اليهود معاذا وحذيفة وعمارا إلى دينهم: «ودَّت طائفة من أهل الكتاب لو يضلونكم وما يضلون إلا أنفسهم» لأن إثم إضلالهم عليهم والمؤمنون لا يطيعونهم فيه «وما يشعرون» بذلك.

Hintçe: 

(मुसलमानो) अहले किताब से एक गिरोह ने बहुत चाहा कि किसी तरह तुमको राहेरास्त से भटका दे हालॉकि वह (अपनी तदबीरों से तुमको तो नहीं मगर) अपने ही को भटकाते हैं

Tayca: 

กลุ่มหนึ่งจากผู้ได้รับคัมภีร์นั้นชอบหากพวกเขาจะทำให้พวกเจ้าหลงผิด และพวกเขาจะไม่ทำให้ใครหลงผิด นอกจากตัวของพวกเขาเองแต่พวกเขาไม่รู้

İbranice: 

היו רוצים אנשים מבעלי-הספר לו יתעו אתכם, אך אין הם מתעים אלא את עצמם ולא מרגישים

Hırvatça: 

Neki kojima je Knjiga data voljeli bi da vas na stranputicu odvedu. Ali oni ne odvode u zabludu nikoga drugoga do sebe, a da to i ne osjećaju.

Rumence: 

Unii dintre oamenii Cărţii au vrut să vă rătăcească, însă ei nu se rătăcesc decât pe ei înşişi, fără să-şi dea seama.

Transliteration: 

Waddat taifatun min ahli alkitabi law yudilloonakum wama yudilloona illa anfusahum wama yashAAuroona

Türkçe: 

Kitap ehlinden bir zümre, sizi bir saptırabilseler diye arzu ettiler. Oysaki onlar, kendilerinden başkasını saptırmazlar. Ama bunu fark etmiyorlar.

Sahih International: 

A faction of the people of the Scripture wish they could mislead you. But they do not mislead except themselves, and they perceive [it] not.

İngilizce: 

It is the wish of a section of the People of the Book to lead you astray. But they shall lead astray (Not you), but themselves, and they do not perceive!

Azerbaycanca: 

Kitab əhlindən bir dəstə sizi yolunuzdan sapdırmağı arzu etdikləri halda, yalnız özlərini düz yoldan sapdırırlar, lakin onlar bunu dərk etmirlər.

Süleyman Ateş: 

Kitap ehlinden bir grup istedi ki sizi saptırsınlar. Oysa sadece kendilerini saptırıyorlar; fakat farkında değiller.

Diyanet Vakfı: 

Ehl-i kitaptan bir kısmı istediler ki, ne yapıp edip sizi saptırabilsinler. Oysa onlar sadece kendilerini saptırırlar da farkına bile varmazlar.

Erhan Aktaş: 

Kitâp Ehli’nden bazı kimseler, sizi yolunuzdan saptırmak ister. Onlar, ancak kendilerini saptırıyorlar. Fakat bunu idrak edemiyorlar.

Kral Fahd: 

Ehli kitaptan bir kısım sizi (hak yoldan) saptırmak istemektedirler. Oysa onlar sadece kendilerini saptırırlar da bunun farkına varmazlar.

Hasan Basri Çantay: 

Kitablılardan bir zümre arzu etdi ki sizi bir şaşırtsalar. Halbuki onlar kendilerinden başkasını şaşırtıb sapıtamazlar da farkına bile varmazlar.

Muhammed Esed: 

Geçmiş vahyin izleyicilerinden bazıları sizi saptırmak isterler: Ama onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar; üstelik bunu fark etmezler de.

Gültekin Onan: 

Kitap ehlinden bir grup sizi şaşırtıp saptırmayı arzuladı

Ali Fikri Yavuz: 

Yahudi’lerden bir topluluk, sizi şaşırtıp dinlerine çevirmek istediler. Halbuki onlar, kendilerinden başkasını şaşırtıp saptıramazlar. Bunun farkında bile değillerdir.

Portekizce: 

Uma parte dos adeptos do Livro tentou desviar-vos; porém, sem o perceber, não fez mais do que desviar a si mesma.

İsveççe: 

Bland efterföljarna av äldre tiders uppenbarelser finns de som vill leda er på villovägar. De kan bara vilseleda sig själva - men det inser de inte.

Farsça: 

گروهی از اهل کتاب آرزو دارند که کاش شما را [از راه خدا] گمراه کنند، در حالی که جز خودشان را گمراه نمی کنند، و [این واقعیت را] درک نمی کنند.

Kürtçe: 

حەزیان دەکرد دەستەیەک لە خاوەن نامەکان کە گومڕاتان بکەن لە کاتێکدا کەس گومڕا ناکەن خۆیان نەبێت بەڵام ھەستی پێ ناکەن (تێ ناگەن)

Özbekçe: 

Аҳли китоблардан бир тоифалари сизни адаштиришни хоҳлайдилар. Ўзларидан бошқани адаштирмайдилар ва лекин сезмаслар.

Malayca: 

Segolongan dari Ahli Kitab suka dan berangan-angan kiranya mereka dapat menyesatkan kamu; padahal mereka tidak akan menyesatkan melainkan dirinya sendiri, dan mereka pula tidak menyedari (akibat yang buruk itu).

Arnavutça: 

Një grup ithtarësh të Librit dëshirojnë që ju të devijoni (nga rruga e drejtë). Por, ata, e devijojnë vet – veten, e këtë nuk e vërejnë.

Bulgarca: 

Една група от хората на Писанието искаше, ако може, да ви заблуди. Ала заблуждават само себе си, но не усещат.

Sırpça: 

Неки којима је дата Књига волели би да вас одведу на странпутицу. Али они не одводе у заблуду никога другог до себе, а да то и не осећају.

Çekçe: 

Někteří z vlastníků Písma by vás rádi uvedli v blud, avšak zabloudí jen sami, aniž to budou tušit.

Urduca: 

(اے ایمان لانے والو) اہل کتاب میں سے ایک گروہ چاہتا ہے کہ کسی طرح تمہیں راہ راست سے ہٹا دے، حالانکہ در حقیقت وہ اپنے سوا کسی کو گمرا ہی میں نہیں ڈال رہے ہیں مگر انہیں اس کا شعور نہیں ہے

Tacikçe: 

Гурӯҳе аз аҳли китоб дӯст доранд, ки шуморо гумроҳ кунанд ва ҳол он ки намедонанд, кн танҳо худро гумроҳ мекунанд!

Tatarca: 

Китабий кәферләрдән бер төркем кәферләр, сезне хак диннән адаштырырга теләделәр. Ләкин Коръән белән гамәл кылучы хак мөэминнәрне адаштыра алмаслар, мәгәр үзләрен адаштырырлар, ләкин адашуларын сизмәсләр.

Endonezyaca: 

Segolongan dari Ahli Kitab ingin menyesatkan kamu, padahal mereka (sebenarnya) tidak menyesatkan melainkan dirinya sendiri, dan mereka tidak menyadarinya.

Amharca: 

ከመጽሐፉ ባለቤቶች የኾኑ ጭፍሮች ነፍሶቻቸውን እንጂ የማያሳስቱ ሲኾኑ ሊያሳስቱዋችሁ ተመኙ ግን አያውቁም፡፡

Tamilce: 

(நம்பிக்கையாளர்களே!) வேதக்காரர்களில் ஒரு கூட்டம் உங்களை வழிகெடுக்க வேண்டும் என்று விரும்புகிறது. அவர்கள் தங்களைத் தாமே தவிர (உங்களை) வழிகெடுக்க முடியாது. இன்னும், (இதை) அவர்கள் உணரமாட்டார்கள்.

Korece: 

성서의 백성가운데의 무리는너희들이 방황하길 원했으나 그 들은 자신들을 방황케 하였노라 그리고도 그들은 인식하지 못하더라

Vietnamca: 

Một nhóm trong số dân Kinh Sách đã mong muốn dẫn dắt các ngươi (những người có đức tin) rơi vào lầm lạc. Tuy nhiên, họ không khiến được ai rơi vào lầm lạc ngoại trừ chính bản thân họ nhưng họ không nhận thấy.