Ad-Dhuha-- الضحى

veḍḍuḥâ.

Türkçe:
Yemin olsun kuşluk vaktine,
İngilizce:
By the Glorious Morning Light,
Fransızca:
Par le Jour Montant !
Almanca:
Bei dem Vormittag
Rusça:
Клянусь утром!
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالضُّحَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun kuşluk vaktine.
Diyanet Vakfı:
Andolsun kuşluk vaktine

velleyli iẕâ secâ.

Türkçe:
Gelip oturduğu vakit geceye ki,
İngilizce:
And by the Night when it is still,-
Fransızca:
Et par la nuit quand elle couvre tout !
Almanca:
und bei der Nacht, wenn sie ruht!
Rusça:
Клянусь ночью, когда она густеет!
Arapça:
وَاللَّيْلِ إِذَا سَجَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve sakinleştiği zaman geceye ki,
Diyanet Vakfı:
Ve sükuna erdiğinde geceye ki,

mâ vedde`ake rabbüke vemâ ḳalâ.

Türkçe:
Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da.
İngilizce:
Thy Guardian-Lord hath not forsaken thee, nor is He displeased.
Fransızca:
Ton Seigneur ne t'a ni abandonné, ni détesté.
Almanca:
Weder verließ dich dein HERR, noch ist ER dir abgeneigt.
Rusça:
Не покинул тебя твой Господь и не возненавидел.
Arapça:
مَا وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَمَا قَلَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Rabbin seni bırakmadı ve darılmadı.
Diyanet Vakfı:
Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı.

velel'âḫiratü ḫayrul leke mine-l'ûlâ.

Türkçe:
Sonrası/âhiret/gelecek senin için öncesinden/dünyadan/geçmişten elbette ki daha mutlu-kutlu olacaktır.
İngilizce:
And verily the Hereafter will be better for thee than the present.
Fransızca:
La vie dernière t'est, certes, meilleure que la vie présente.
Almanca:
Und gewiß, das Letzte ist für dich besser als das Erste.
Rusça:
Воистину, будущее для тебя лучше, чем настоящее.
Arapça:
وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَ الْأُولَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ahiret senin için dünyadan iyi olacaktır.
Diyanet Vakfı:
Gerçekten senin için ahiret dünyadan daha hayırlıdır.

velesevfe yü`ṭîke rabbüke feterḍâ.

Türkçe:
Rabbin sana verecek de sen hoşnut olacaksın!
İngilizce:
And soon will thy Guardian-Lord give thee (that wherewith) thou shalt be well-pleased.
Fransızca:
Ton Seigneur t'accordera certes [Ses faveurs], et alors tu seras satisfait.
Almanca:
Und gewiß, dir wird dein HERR (so viel) geben, so daß du zufrieden bist.
Rusça:
Господь твой непременно одарит тебя, и ты будешь удовлетворен.
Arapça:
وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Rabbın sana verecek ve sen hoşnut olacaksın.
Diyanet Vakfı:
Pek yakında Rabbin sana verecek de hoşnut olacaksın.

elem yecidke yetîmen feâvâ.

Türkçe:
O seni bir yetim olarak bulup da barınağa kavuşturmadı mı?
İngilizce:
Did He not find thee an orphan and give thee shelter (and care)?
Fransızca:
Ne t'a-t-Il pas trouvé orphelin ? Alors Il t'a accueilli !
Almanca:
Fand ER dich nicht als Waise, dann gewährte ER dir Geborgenheit?!
Rusça:
Разве Он не нашел тебя сиротой и не дал тебе приют?
Arapça:
أَلَمْ يَجِدْكَ يَتِيمًا فَآوَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O seni yetim bulup da barındırmadı mı?
Diyanet Vakfı:
O, seni yetim bulup barındırmadı mı?

vevecedeke ḍâllen fehedâ.

Türkçe:
Seni şaşırmış olarak bulup da kılavuzluğunu üstlenmedi mi?
İngilizce:
And He found thee wandering, and He gave thee guidance.
Fransızca:
Ne t'a-t-Il pas trouvé égaré ? Alors Il t'a guidé.
Almanca:
Und ER fand dich irrend, so leitete ER dich recht.
Rusça:
Он нашел тебя заблудшим и повел прямым путем?
Arapça:
وَوَجَدَكَ ضَالًّا فَهَدَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Seni yol bilmez bulup yola iletmedi mi?
Diyanet Vakfı:
Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?

vevecedeke `âilen feagnâ.

Türkçe:
Seni aile geçindirme zorluğu içinde bulup da zengin etmedi mi?
İngilizce:
And He found thee in need, and made thee independent.
Fransızca:
Ne t'a-t-Il pas trouvé pauvre ? Alors Il t'a enrichi.
Almanca:
Und ER fand dich arm, dann machte ER dich reich.
Rusça:
Он нашел тебя бедным и обогатил?
Arapça:
وَوَجَدَكَ عَائِلًا فَأَغْنَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Seni yoksul bulup zengin etmedi mi?
Diyanet Vakfı:
Seni fakir bulup zengin etmedi mi?

feemme-lyetîme felâ taḳher.

Türkçe:
O halde, yetimi örseleme!
İngilizce:
Therefore, treat not the orphan with harshness,
Fransızca:
Quant à l'orphelin, donc, ne le maltraite pas.
Almanca:
Also hinsichtlich der Waise, so unterdrücke nicht!
Rusça:
Посему не притесняй сироту!
Arapça:
فَأَمَّا الْيَتِيمَ فَلَا تَقْهَرْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Öyleyse sakın yetimi ezme.
Diyanet Vakfı:
Öyleyse yetimi sakın ezme.

veemme-ssâile felâ tenher.

Türkçe:
Yoksulu/bir şey isteyeni azarlama!
İngilizce:
Nor repulse the petitioner (unheard);
Fransızca:
Quant au demandeur , ne le repousse pas.
Almanca:
Und hinsichtlich des Bittenden, so beschimpfe nicht!
Rusça:
И не гони просящего!
Arapça:
وَأَمَّا السَّائِلَ فَلَا تَنْهَرْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Dilenciyi de azarlama.
Diyanet Vakfı:
El açıp isteyeni de sakın azarlama.

Pages

Ad-Dhuha-- الضحى beslemesine abone olun.