Al-Ghashiya—الغاشية

fî cennetin `âliyeh.

Türkçe:
Yüksek bir bahçededir;
İngilizce:
In a Garden on high,
Fransızca:
dans un haut Jardin,
Almanca:
in einer hohen Dschanna.
Rusça:
в Вышних садах.
Arapça:
فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yüksek bir cennettedir.
Diyanet Vakfı:
Yüce bir cennettedirler.

lâ tesme`u fîhâ lâgiyeh.

Türkçe:
Hiçbir boş söz işitmez orada,
İngilizce:
Where they shall hear no (word) of vanity:
Fransızca:
où ils n'entendent aucune futilité.
Almanca:
Du hörst darin kein sinnloses Gerede.
Rusça:
Они не услышат там словоблудия.
Arapça:
لَّا تَسْمَعُ فِيهَا لَاغِيَةً
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Orada boş bir söz işitmez.
Diyanet Vakfı:
Orada boş bir söz işitmezler.

fîhâ `aynün câriyeh.

Türkçe:
Akıp duran bir pınar vardır orada,
İngilizce:
Therein will be a bubbling spring:
Fransızca:
Là, il y aura une source coulante.
Almanca:
Darin gibt es eine fließende Quelle.
Rusça:
Там есть источник текущий.
Arapça:
فِيهَا عَيْنٌ جَارِيَةٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Orada akan bir kaynak,
Diyanet Vakfı:
Orada (cennette) devamlı akan bir pınar,

fîhâ sürurum merfû`ah.

Türkçe:
Yüksek sedirler vardır orada,
İngilizce:
Therein will be Thrones (of dignity), raised on high,
Fransızca:
Là, des divans élevés
Almanca:
Darin sind gehobene Liegen
Rusça:
Там воздвигнуты ложа,
Arapça:
فِيهَا سُرُرٌ مَّرْفُوعَةٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yükseltilmiş divanlar,
Diyanet Vakfı:
Yükseltilmiş tahtlar,

veekvâbüm mevḍû`ah.

Türkçe:
Hizmete sunulmuş kadehler,
İngilizce:
Goblets placed (ready),
Fransızca:
et des coupes posées
Almanca:
und bereitgestellte Kelche
Rusça:
расставлены чаши,
Arapça:
وَأَكْوَابٌ مَّوْضُوعَةٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Konulmuş kadehler,
Diyanet Vakfı:
Konulmuş kadehler,

venemâriḳu maṣfûfeh.

Türkçe:
Sıra sıra dizilmiş yastıklar,
İngilizce:
And cushions set in rows,
Fransızca:
et des coussins rangés
Almanca:
und aufgereihte Kissen
Rusça:
разложены подушки,
Arapça:
وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Dizilmiş koltuklar, yastıklar,
Diyanet Vakfı:
Sıra sıra dizilmiş yastıklar,

vezerâbiyyü mebŝûŝeh.

Türkçe:
Serilmiş seçme döşekler.
İngilizce:
And rich carpets (all) spread out.
Fransızca:
et des tapis étalés.
Almanca:
und verteilte Teppiche.
Rusça:
и разостланы ковры.
Arapça:
وَزَرَابِيُّ مَبْثُوثَةٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Serilmiş halılar vardır.
Diyanet Vakfı:
Serilmiş halılar vardır.

efelâ yenżurûne ile-l'ibili keyfe ḫuliḳat.

Türkçe:
Bakmıyorlar mı o deveye, nasıl yaratıldı!
İngilizce:
Do they not look at the Camels, how they are made?-
Fransızca:
Ne considèrent-ils donc pas les chameaux, comment ils ont été créés,
Almanca:
Schauen sie etwa nicht zu den Kamelen, wie sie erschaffen wurden,
Rusça:
Неужели они не видят, как созданы верблюды,
Arapça:
أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى الْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bakmıyorlar mı o develere, nasıl yaratılmış?
Diyanet Vakfı:
(İnsanlar) devenin nasıl yaratıldığına, bakmazlar mı?

veile-ssemâi keyfe rufi`at.

Türkçe:
Ve göğe ki, nasıl yükseltildi!
İngilizce:
And at the Sky, how it is raised high?-
Fransızca:
et le ciel comment il est élevé,
Almanca:
und zum Himmel, wie er gehoben wurde,
Rusça:
как вознесено небо,
Arapça:
وَإِلَى السَّمَاءِ كَيْفَ رُفِعَتْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiş?
Diyanet Vakfı:
Göğe bakmıyorlar mı nasıl yükseltilmiş?

veile-lcibâli keyfe nüṣibet.

Türkçe:
Ve dağlara ki, nasıl dikildi!
İngilizce:
And at the Mountains, how they are fixed firm?-
Fransızca:
et les montagnes comment elles sont dressées
Almanca:
und zu den Bergen, wie sie hingestellt wurden,
Rusça:
как водружены горы,
Arapça:
وَإِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bakmıyorlar mı dağlara, nasıl dikilmiş?
Diyanet Vakfı:
Dağların nasıl dikildiğine, bakmazlar mı?

Pages

Al-Ghashiya—الغاشية beslemesine abone olun.