
veemmâ men ûtiye kitâbehû verâe żahrih.
Türkçe:
Kitabı arka tarafından verilen,
İngilizce:
But he who is given his Record behind his back,-
Fransızca:
Quant à celui qui recevra son livre derrière son dos,
Almanca:
Und hinsichtlich desjenigen, dem sein Register von hinter seinem Rücken gegeben wird,
Rusça:
А тот, кому его книга будет вручена из-за спины,
Arapça:
وَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ وَرَاءَ ظَهْرِهِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ama kitabı arkasından verilen,
Diyanet Vakfı:
Kimin de kitabı arkasından verilirse,

fesevfe yed`û ŝübûrâ.
Türkçe:
Bir ölüm çağıracak,
İngilizce:
Soon will he cry for perdition,
Fransızca:
il invoquera la destruction sur lui-même,
Almanca:
so wird er nach Vernichtung rufen,
Rusça:
станет призывать погибель
Arapça:
فَسَوْفَ يَدْعُو ثُبُورًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yetiş ey ölüm! diye bağıracak
Diyanet Vakfı:
Derhal yok olmayı isteyecek,

veyaṣlâ se`îrâ.
Türkçe:
Ve korkunç ateşe girecektir.
İngilizce:
And he will enter a Blazing Fire.
Fransızca:
et il brûlera dans un feu ardent.
Almanca:
und in Gluthitze hineingeworfen.
Rusça:
и будет гореть в Пламени.
Arapça:
وَيَصْلَىٰ سَعِيرًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve alevli ateşe girecektir.
Diyanet Vakfı:
Ve alevli ateşe girecektir.

innehû kâne fî ehlihî mesrûrâ.
Türkçe:
O, ailesi içinde sevinçli idi.
İngilizce:
Truly, did he go about among his people, rejoicing!
Fransızca:
Car il était tout joyeux parme les siens,
Almanca:
Gewiß, er war in seiner Familie glücklich.
Rusça:
Он радовался, находясь в кругу своей семьи,
Arapça:
إِنَّهُ كَانَ فِي أَهْلِهِ مَسْرُورًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Çünkü o ailesi içinde sevinçli idi.
Diyanet Vakfı:
Zira o, (dünyada) ailesi içinde (mal-mülk sebebiyle) şımarmıştı.

innehû żanne el ley yeḥûr.
Türkçe:
Daha düşkün bir konuma asla geçmeyeceğini sanmıştı.
İngilizce:
Truly, did he think that he would not have to return (to Us)!
Fransızca:
et il pensait que jamais il ne ressusciterait
Almanca:
Gewiß, er dachte, daß er nicht zurückkehrt.
Rusça:
и полагал, что не вернется обратно.
Arapça:
إِنَّهُ ظَنَّ أَن لَّن يَحُورَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hiç Rabbine dönmeyeceğini sanmıştı.
Diyanet Vakfı:
O hiçbir zaman Rabbine dönmeyeceğini sandı.

belâ. inne rabbehû kâne bihî beṣîrâ.
Türkçe:
Hayır! Rabbi onu iyice görmekteydi.
İngilizce:
Nay, nay! for his Lord was (ever) watchful of him!
Fransızca:
Mais si ! Certes, son Seigneur l'observait parfaitement.
Almanca:
Doch, mit Sicherheit! Gewiß, sein HERR war über ihn allsehend.
Rusça:
Но нет! Господь его видел его.
Arapça:
بَلَىٰ إِنَّ رَبَّهُ كَانَ بِهِ بَصِيرًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hayır Rabbi onu görmekte idi.
Diyanet Vakfı:
Oysa gerçekten Rabbi onu görüyordu.

felâ uḳsimü bişşefeḳ.
Türkçe:
İş, sandıkları gibi değil! Yemin ederim akşamın kızıllığına,
İngilizce:
So I do call to witness the ruddy glow of Sunset;
Fransızca:
Non ! ... Je jure par le crépuscule,
Almanca:
Nein, ICH schwöre bei der Abendröte
Rusça:
Клянусь вечерней зарею!
Arapça:
فَلَا أُقْسِمُ بِالشَّفَقِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi, yemin ederim o şafağa,
Diyanet Vakfı:
Hayır! Şafağa, yemin ederim ki,

velleyli vemâ veseḳa.
Türkçe:
Geceye ve derlediğine,
İngilizce:
The Night and its Homing;
Fransızca:
et par la nuit et ce qu'elle enveloppe,
Almanca:
und bei der Nacht und dem, was sie zusammenbringt,
Rusça:
Клянусь ночью и тем, что она собирает!
Arapça:
وَاللَّيْلِ وَمَا وَسَقَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Geceye ve içinde barındırdığı şeylere,
Diyanet Vakfı:
Geceye ve onda basan karanlığa,

velḳameri iẕe-tteseḳa.
Türkçe:
Toparlandığı zaman Ay'a,
İngilizce:
And the Moon in her fullness:
Fransızca:
et par la lune quand elle devient pleine-lune !
Almanca:
und bei dem Mond, wenn er voll wird,
Rusça:
Клянусь полной луною!
Arapça:
وَالْقَمَرِ إِذَا اتَّسَقَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Derlendiği zaman o aya,
Diyanet Vakfı:
Dolunay olmuş aya,

leterkebünne ṭabeḳan `an ṭabaḳ.
Türkçe:
Ki siz boyuttan boyuta/halden hale mutlaka geçeceksiniz.
İngilizce:
Ye shall surely travel from stage to stage.
Fransızca:
Vous passerez, certes, par des états successifs !
Almanca:
ihr werdet doch von einem Zustand zum anderen aufsteigen.
Rusça:
Вы переходите из одного состояния в другое.
Arapça:
لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَن طَبَقٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ki, siz elbette halden hale geçeceksiniz.
Diyanet Vakfı:
Ki, siz elbette halden hale geçeceksiniz.
Pages
