
veemmâ men ḫâfe meḳâme rabbihî venehe-nnefse `ani-lhevâ.
Türkçe:
Rabbinin yüceliğinden korkup nefsini boş heveslerden yasaklamış olan içinse,
İngilizce:
And for such as had entertained the fear of standing before their Lord's (tribunal) and had restrained (their) soul from lower desires,
Fransızca:
Et pour celui qui aura redouté de comparaître devant son Seigneur, et préservé son âme de la passion,
Almanca:
Und hinsichtlich desjenigen, der die Vorstellung vor seinem HERRN fürchtet und die Seele der Zuneigung enthalten ließ,
Rusça:
Тому же, кто боялся предстать перед своим Господом и удерживал себя от страстей,
Arapça:
وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kim de Rabbinin divanında durmaktan korkmuş, nefsini boş heveslerden menetmiş ise,
Diyanet Vakfı:
Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştırmış kimse için,

feinne-lcennete hiye-lme'vâ.
Türkçe:
Cennet, barınağın ta kendisidir.
İngilizce:
Their abode will be the Garden.
Fransızca:
le Paradis sera alors son refuge.
Almanca:
so ist gewiß die Dschanna die Unterkunft.
Rusça:
пристанищем будет Рай.
Arapça:
فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَىٰ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kuşkusuz onun varacağı yer cennettir.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz cennet(onun) yegane barınağıdır.

yes'elûneke `ani-ssâ`ati eyyâne mürsâhâ.
Türkçe:
O saatten soruyorlar sana, "gelip demir atması ne zaman?" diye.
İngilizce:
They ask thee about the Hour,-'When will be its appointed time?
Fransızca:
Ils t'interrogent au sujet de l'Heure : "Quand va-t-elle jeter l'ancre"
Almanca:
Sie fragen dich nach der Stunde: "Wann ist ihr Anbrechen?"
Rusça:
Тебя спрашивают о Часе: "Когда же он настанет?"
Arapça:
يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sana o kıyameti soruyorlar, ne zaman kopacak diye.
Diyanet Vakfı:
Sana kıyameti sorarlar: Gelip çatması ne zamandır? (derler.)

fîme ente min ẕikrâhâ.
Türkçe:
Nerede sende, onu hatırlatacak şey!
İngilizce:
Wherein art thou (concerned) with the declaration thereof?
Fransızca:
Quelle [science] en as-tu pour le leur dire ?
Almanca:
Und was hast du mit ihrer Erwähnung zu tun?!
Rusça:
К чему тебе упоминать об этом?
Arapça:
فِيمَ أَنتَ مِن ذِكْرَاهَا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sen nerde, onu anlatmak nerde?!
Diyanet Vakfı:
Sen onu nereden bilip bildireceksin!

ilâ rabbike müntehâhâ.
Türkçe:
Ona ilişkin bilginin sonu Rabbine varır.
İngilizce:
With thy Lord in the Limit fixed therefor.
Fransızca:
Son terme n'est connu que de ton Seigneur.
Almanca:
Bei deinem HERRN ist das Letzte über sie.
Rusça:
Только твой Господь ведает об этом.
Arapça:
إِلَىٰ رَبِّكَ مُنتَهَاهَا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onun son ilmi Rabbine aittir.
Diyanet Vakfı:
Onun nihai ilmi yalnız Rabbine aittir.

innemâ ente münẕiru mey yaḫşâhâ.
Türkçe:
Sen sadece, ondan korkanları uyaransın.
İngilizce:
Thou art but a Warner for such as fear it.
Fransızca:
Tu n'es que l'avertisseur de celui qui la redoute.
Almanca:
Du bist doch nur ein Warner für denjenigen, der vor ihr Ehrfurcht hat.
Rusça:
Воистину, ты - всего лишь предостерегающий увещеватель для тех, кто опасается этого.
Arapça:
إِنَّمَا أَنتَ مُنذِرُ مَن يَخْشَاهَا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sen ancak ondan korkacak olanları uyarıcısın.
Diyanet Vakfı:
Sen ancak ondan korkanları uyarırsın.

keennehüm yevme yeravnehâ lem yelbeŝû illâ `aşiyyeten ev ḍuḥâhâ.
Türkçe:
Onu gördükleri gün onlar, dünyada sanki bir akşam veya onun kuşluk vaktinden başka kalmamışa dönerler.
İngilizce:
The Day they see it, (It will be) as if they had tarried but a single evening, or (at most till) the following morn!
Fransızca:
Le jour où ils la verront, il leur semblera n'avoir demeuré qu'un soir ou un matin.
Almanca:
Als hätten sie, wenn sie sehen, nicht verweilt außer einer Nacht und ihrer Morgendämmerung.
Rusça:
В тот день, когда они увидят его, им покажется, что они провели в этом мире лишь послеполуденные часы или утро.
Arapça:
كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar o kıyameti görecekleri gün sanki dünyada bir akşam veya kuşluğundan başka durmamışa dönecekler.
Diyanet Vakfı:
Kıyamet gününü gördüklerinde (dünyada) sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar.
Pages
