Al-Rahman—الرحمن

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.

Türkçe:
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
İngilizce:
Then which of the favours of your Lord will ye deny?
Fransızca:
Lequel donc des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?
Almanca:
Also welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!
Rusça:
Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?
Arapça:
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

senefrugu leküm eyyühe-ŝŝeḳalân.

Türkçe:
Ey ağırlıklı ve onurlu iki toplum/ey insan ve cin toplulukları! Sizinle de meşgul olacağız.
İngilizce:
Soon shall We settle your affairs, O both ye worlds!
Fransızca:
Nous allons bientôt entreprendre votre jugement, ô vous les deux charges [hommes et djinns]
Almanca:
WIR werden euch Uns noch vornehmen, ihr Menschen und Dschinn.
Rusça:
Скоро Мы займемся только вами, о два весомых (или обремененных) рода!
Arapça:
سَنَفْرُغُ لَكُمْ أَيُّهَ الثَّقَلَانِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey insan ve cin! sizin de hesabınızı ele alacağız.
Diyanet Vakfı:
Ey insan ve cin! Sizin de hesabınızı ele alacağız.

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.

Türkçe:
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
İngilizce:
Then which of the favours of your Lord will ye deny?
Fransızca:
Lequel donc des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?
Almanca:
Also welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!
Rusça:
Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?
Arapça:
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
Hal bu iken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?

yâ ma`şera-lcinni vel'insi ini-steṭa`tüm en tenfüẕû min aḳṭâri-ssemâvâti vel'arḍi fenfüẕû. lâ tenfüẕûne illâ bisülṭân.

Türkçe:
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin bucaklarından/köşelerinden geçip gitmeye gücünüz yeterse, hadi geçin gidin. Bilgi ve güç dışında bir şeyle geçip gidemezsiniz!
İngilizce:
O ye assembly of Jinns and men! If it be ye can pass beyond the zones of the heavens and the earth, pass ye! not without authority shall ye be able to pass!
Fransızca:
ô peuple de djinns et d'hommes ! si vous pouvez sortir du domaine des cieux et de la terre, alors faites-le. Mais vous ne pourrez en sortir qu'à l'aide d'un pouvoir [illimité].
Almanca:
Ihr Gruppe von Dschinn und Menschen! Wenn ihr die Gegenden der Himmel und der Erde durchdringen könnt, so durchdringt! Ihr durchdringt nur mit Macht.
Rusça:
О сонмище джиннов и людей! Если вы можете проникнуть за пределы небес и земли, то проникните. Но вы не проникните, не обладая властью (или ясным доводом)!
Arapça:
يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْإِنسِ إِنِ اسْتَطَعْتُمْ أَن تَنفُذُوا مِنْ أَقْطَارِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ فَانفُذُوا ۚ لَا تَنفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَانٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çevresinden geçmeye gücünüz yeterse geçin gidin. Allah'ın verdiği bir güç olmadan geçemezsiniz.
Diyanet Vakfı:
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çerçevesinden çıkıp gitmeye gücünüz yetiyorsa geçin. Ancak büyük bir güçle çıkıp gidebilirsiniz.

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.

Türkçe:
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
İngilizce:
Then which of the favours of your Lord will ye deny?
Fransızca:
Lequel donc des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?
Almanca:
Also welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!
Rusça:
Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?
Arapça:
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

yürselü `aleykümâ şüvâżum min nâriv venüḥâsün felâ tenteṣirân.

Türkçe:
İkinizin de üzerine ateşten bir alev ve erimiş bakır/duman gönderilir de başarılı olamazsınız.
İngilizce:
On you will be sent (O ye evil ones twain!) a flame of fire (to burn) and a smoke (to choke): no defence will ye have:
Fransızca:
Il sera lancé contre vous un jet de feu et de fumée [ou de cuivre fondu], et vous ne serez pas secourus.
Almanca:
ER schickt über euch beide Flammen von Feuer und Rauch, so könnt ihr euch nicht helfen.
Rusça:
На вас нашлют зеленое пламя (или пламя без дыма) и расплавленную медь (или дым), и вы не поможете друг другу.
Arapça:
يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِّن نَّارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنتَصِرَانِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir, kendinizi savunamazsınız.
Diyanet Vakfı:
Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir de birbirinizi kurtaramaz ve yardımlaşamazsınız.

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.

Türkçe:
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
İngilizce:
Then which of the favours of your Lord will ye deny?
Fransızca:
Lequel donc des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?
Almanca:
Also welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!
Rusça:
Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?
Arapça:
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz
Diyanet Vakfı:
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

feiẕe-nşeḳḳati-ssemâü fekânet verdeten keldihân.

Türkçe:
Gök yarılarak, eriyip kızarmış yağ/kırmızıya boyanmış deri gibi bir gül haline geldiği zaman,
İngilizce:
When the sky is rent asunder, and it becomes red like ointment:
Fransızca:
Puis quand le ciel se fendra et deviendra alors écarlate comme le cuir rouge.
Almanca:
Und 3 wenn der Himmel sich spaltete, dann rot wie rotes Leder wird.
Rusça:
И вот небо разверзнется и станет красным, как кипящее масло (или покрасневшая кожа; или расплавленный свинец).
Arapça:
فَإِذَا انشَقَّتِ السَّمَاءُ فَكَانَتْ وَرْدَةً كَالدِّهَانِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gök yarılıp da, erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman...
Diyanet Vakfı:
Gök yarılıp da kızarmış yağ renginde gül gibi olduğu zaman,

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.

Türkçe:
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayacaksınız yalan?
İngilizce:
Then which of the favours of your Lord will ye deny?
Fransızca:
Lequel des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?
Almanca:
Also welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!
Rusça:
Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?
Arapça:
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

feyevmeiẕil lâ yüs'elü `an ẕembihî insüv velâ cânn.

Türkçe:
O gün günahlarından ne cin sorguya çekilir ne de insan.
İngilizce:
On that Day no question will be asked of man or Jinn as to his sin.
Fransızca:
Alors, ni aux hommes ni aux djinns, on ne posera des questions à propos de leurs péchés.
Almanca:
Also an diesem Tag wird nach seiner Verfehlung weder ein Mensch noch ein Dschinn befragt.
Rusça:
В тот день ни человек, ни джинн не будет спрошен о его грехе.
Arapça:
فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُسْأَلُ عَن ذَنبِهِ إِنسٌ وَلَا جَانٌّ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte o gün, ne insana ne de cinne günahından sorulmaz.
Diyanet Vakfı:
İşte o gün insana da cine de günahı sorulmaz.

Pages

Al-Rahman—الرحمن beslemesine abone olun.