091. Şems - (Güneş) Ash-Shams—الشمس

keẕẕebet ŝemûdü biṭagvâhâ.

Türkçe:
Semûd kavmi, azgınlığı yüzünden yalanladı.
İngilizce:
The Thamud (people) rejected (their prophet) through their inordinate wrong-doing,
Fransızca:
Les Tamud, par leur transgression, ont crié au mensonge,
Almanca:
Thamud leugnete wegen ihrer Grenzüberschreitung ab,
Rusça:
Самудяне сочли лжецом пророка из-за своего беззакония,
Arapça:
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوَاهَا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Semud, azgınlığıyla Hakk'ı yalanladı,
Diyanet Vakfı:
Semud kavmi azgınlığı yüzünden (Allah'ın elçisini) yalanladı.

iẕi-mbe`aŝe eşḳâhâ.

Türkçe:
En haydutları ortaya fırladığı zaman,
İngilizce:
Behold, the most wicked man among them was deputed (for impiety).
Fransızca:
lorsque le plus misérable d'entre eux se leva (pour tuer la chamelle)
Almanca:
als ihr Unseligster losging,
Rusça:
и самый несчастный из них вызвался убить верблюдицу.
Arapça:
إِذِ انبَعَثَ أَشْقَاهَا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
En azgınları ileri atılınca,
Diyanet Vakfı:
Onların en bedbahtı (deveyi kesmek için) atıldığında,

feḳâle lehüm rasûlü-llâhi nâḳate-llâhi vesuḳyâhâ.

Türkçe:
Allah'ın elçisi onlara şöyle demişti: "Allah'ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun."
İngilizce:
But the Messenger of Allah said to them: "It is a She-camel of Allah! And (bar her not from) having her drink!"
Fransızca:
Le Messager d'Allah leur avait dit : "La chamelle d'Allah ! Laissez-la boire"
Almanca:
dann sagte ihnen ALLAHs Gesandter: "(Lasst) das Kamelweibchen von ALLAH und (meidet) ihre Tränke."
Rusça:
Посланник Аллаха сказал им: "Берегите верблюдицу и питье ее!"
Arapça:
فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ نَاقَةَ اللَّهِ وَسُقْيَاهَا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah'ın Rasulü (Salih peygamber) onlara: "Allah'ın devesini ve onun su nöbetini gözetin." demişti.
Diyanet Vakfı:
Allah'ın Resulü onlara: "Allah'ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!" dedi.

fekeẕẕebûhü fe`aḳarûhâ. fedemdeme `aleyhim rabbühüm biẕembihim fesevvâhâ.

Türkçe:
Fakat elçiye inanmadılar da deveyi devirip boğazladılar. Bunun üzerine, Rableri onların günahlarını kendi başlarına geçirdi de o yurdu dümdüz etti.
İngilizce:
Then they rejected him (as a false prophet), and they hamstrung her. So their Lord, on account of their crime, obliterated their traces and made them equal (in destruction, high and low)!
Fransızca:
Mais, ils le traitèrent de menteur, et la tuèrent. Leur Seigneur les détruisit donc, pour leur péché et étendit Son châtiment sur tous.
Almanca:
Dann bezichtigten sie ihn der Lüge, dann verletzten sie ihm (dem Kamelweibchen) die Beine, dann richtete ihr HERR sie wegen ihrer Verfehlung zugrunde, dann ließ ER es ihnen gleichmäßig sein.
Rusça:
Они сочли его лжецом и подрезали ей поджилки, а Господь поразил их за этот грех казнью, которая была одинакова для всех (или сровнял над ними землю).
Arapça:
فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُم بِذَنبِهِمْ فَسَوَّاهَا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Fakat onlar peygamberi yalanlayıp deveyi kestiler. Rableri de günahlarını başlarına geçiriverdi de orayı dümdüz etti.
Diyanet Vakfı:
Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felaket gönderdi de hepsini helak etti.

velâ yeḫâfü `uḳbâhâ.

Türkçe:
Allah, işin sonundan korkacak değil ya!
İngilizce:
And for Him is no fear of its consequences.
Fransızca:
Et Allah n'a aucune crainte des conséquences :
Almanca:
Und ER hat vor ihrer Folge keine Furcht.
Rusça:
Он не опасался последствий этого.
Arapça:
وَلَا يَخَافُ عُقْبَاهَا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Öyle ya, Allah bu işin sonundan korkacak değil ya.
Diyanet Vakfı:
(Allah, bu şekilde azap etmenin) akıbetinden korkacak değil ya!

Pages

091. Şems - (Güneş) Ash-Shams—الشمس beslemesine abone olun.