
vennâzi`âti garḳâ.
Türkçe:
Yemin olsun, çekip koparanlara/yay çekenlere/kuyudan su çekenlere/bağsız-bekçisiz koşan atlara/ayrılık yüzünden hasret çekenlere/daldırıp daldırıp çıkaranlara,
İngilizce:
By the (angels) who tear out (the souls of the wicked) with violence;
Fransızca:
Par ceux qui arrachent violemment !
Almanca:
Bei den gründlichst Herausziehenden!
Rusça:
Клянусь исторгающими души неверующих жестоко,
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun şiddetle çekip çıkaranlara,
Diyanet Vakfı:
Söküp çıkaranlara, andolsun;

vennâşiṭâti neşṭâ.
Türkçe:
Yemin olsun, rahatça, incitmeden çekenlere/düğümü hünerle çözenlere/bir yerden bir yere gidenlere/coşkuyla iç çekenlere,
İngilizce:
By those who gently draw out (the souls of the blessed);
Fransızca:
Et par ceux qui recueillent avec douceur !
Almanca:
Bei den mit behutsamem Herausnehmen Herausnehmenden!
Rusça:
извлекающими души верующих нежно,
Arapça:
وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Usulcacık çekenlere,
Diyanet Vakfı:
Yavaşça çekenlere,

vessâbiḥâti sebḥâ.
Türkçe:
Yemin olsun, boşlukta yahut suda yüzüp gidenlere,
İngilizce:
And by those who glide along (on errands of mercy),
Fransızca:
Et par ceux qui voguent librement,
Almanca:
Bei den schwebend Schwebenden,
Rusça:
плывущими плавно,
Arapça:
وَالسَّابِحَاتِ سَبْحًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yüzüp yüzüp gidenlere,
Diyanet Vakfı:
Yüzdükçe yüzenlere,

fessâbiḳâti sebḳâ.
Türkçe:
Derken öne geçip yarışı kazananlara,
İngilizce:
Then press forward as in a race,
Fransızca:
puis s'élancent à toute vitesse,
Almanca:
dann den im Wettlauf Führenden,
Rusça:
опережающими стремительно
Arapça:
فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yarışıp geçenlere,
Diyanet Vakfı:
Yarıştıkça yarışanlara,

felmüdebbirâti emrâ.
Türkçe:
Bir iş ve oluşu çekip çevirenlere,
İngilizce:
Then arrange to do (the Commands of their Lord),
Fransızca:
et règlent les affaires !
Almanca:
dann den die Angelegenheit Regelnden!
Rusça:
и исполняющими повеления.
Arapça:
فَالْمُدَبِّرَاتِ أَمْرًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Derken bir iş çevirenlere kasem olsun (ki kıyamet var).
Diyanet Vakfı:
Derken iş düzenleyenlere.

yevme tercüfü-rrâcifeh.
Türkçe:
Ki o gün şiddetle sarsacak olan saracaktır.
İngilizce:
One Day everything that can be in commotion will be in violent commotion,
Fransızca:
Le jour où [la terre] tremblera [au premier son du clairon]
Almanca:
An dem Tag, wenn das Bebende bebt,
Rusça:
В тот день сотрясется сотрясающаяся (раздастся первый трубный глас, после которого творения умрут),
Arapça:
يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün deprem sarsar,
Diyanet Vakfı:
Birinci üflemenin (kainatı) sarstığı,

tetbe`uhe-rrâdifeh.
Türkçe:
Onu, ardısıra gelen izleyecektir.
İngilizce:
Followed by oft-repeated (commotions):
Fransızca:
immédiatement suivi du deuxième.
Almanca:
dann ihr die Abhängige nachfolgt,
Rusça:
вслед за чем последует еще одно сотрясение (раздастся второй трубный глас, после которого начнется воскрешение),
Arapça:
تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onu ikinci bir sarsıntı izler.
Diyanet Vakfı:
Onu ikinci üflemenin takip ettiği gün,

ḳulûbüy yevmeiẕiv vâcifeh.
Türkçe:
Bazı kalpler o gün kaygıdan titreyecektir.
İngilizce:
Hearts that Day will be in agitation;
Fransızca:
Ce jour-là, il y aura des coeurs qui seront agités d'effroi,
Almanca:
die Herzen an diesem Tag sind voller Furcht,
Rusça:
В тот день затрепещут сердца,
Arapça:
قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yürekler vardır, o gün kaygıdan hoplar.
Diyanet Vakfı:
İşte o gün yürekler kaygıdan oynar,

ebṣâruhâ ḫâşi`ah.
Türkçe:
Onların gözleri yerlere eğilecektir.
İngilizce:
Cast down will be (their owners') eyes.
Fransızca:
et leurs regards se baisseront.
Almanca:
ihre Blicke sind vor Ehrfurcht gesenkt,
Rusça:
и потупятся взоры.
Arapça:
أَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gözler kalkmaz saygıdan.
Diyanet Vakfı:
Gözler yorgun düşer.

yeḳûlûne einnâ lemerdûdûne fi-lḥâfirah.
Türkçe:
"Biz gerçekten bu çukurda eski halimize döndürülecek miyiz?" diyorlar.
İngilizce:
They say (now): "What! shall we indeed be returned to (our) former state?
Fransızca:
Ils disent : "Quoi ! Serons-nous ramenés à notre vie première,
Almanca:
sie sagen: "Werden wir etwa sicher zum vorherigen Zustand zurückgeführt,
Rusça:
Они говорят: "Неужели мы вернемся в прежнее состояние
Arapça:
يَقُولُونَ أَإِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Diyorlar ki: "Biz tekrar eski halimize mi döndürülecekmişiz?
Diyanet Vakfı:
Diyorlar ki, "Öldükten sonra biz, (dünyadaki) ilk halimize mi döndürüleceğiz,
Pages
