067. Mülk - (Yönetim) Al-Mulk—الملك

fa`terafû biẕembihim. fesuḥḳal liaṣḥâbi-sse`îr.

Türkçe:
Günahlarını işte böyle itiraf ettiler. Çılgın ateşin halkına böyle kahır yaraşır.
İngilizce:
They will then confess their sins: but far will be (Forgiveness) from the Companions of the Blazing Fire!
Fransızca:
Ils ont reconnu leur péché. Que les gens de la Fournaise soient anéantis à jamais.
Almanca:
So gaben sie ihre Verfehlung zu. Also Vernichtung sei den Weggenossen der Gluthitze!
Rusça:
Они признаются в своем грехе. Прочь же, обитатели Пламени!
Arapça:
فَاعْتَرَفُوا بِذَنبِهِمْ فَسُحْقًا لِّأَصْحَابِ السَّعِيرِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Böylece günahlarını itiraf ederler. (Artık) o çılgın ateş halkı (Allah'ın rahmetinden) uzak olsunlar!
Diyanet Vakfı:
Böylece günahlarını itiraf ederler. Artık (Allah'ın rahmetinden) uzak olsun, o alevli cehennemin mahkumları!

inne-lleẕîne yaḫşevne rabbehüm bilgaybi lehüm magfiratüv veecrun kebîr.

Türkçe:
Görmedikleri halde Rablerinden ürperenlere gelince, onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ödül vardır.
İngilizce:
As for those who fear their Lord unseen, for them is Forgiveness and a great Reward.
Fransızca:
Ceux qui redoutent leur Seigneur bien qu'ils ne L'aient jamais vu auront un pardon et une grande récompense.
Almanca:
Gewiß, diejenigen, die Ehrfurcht vor ihrem HERRN im Verborgenen haben, für diese ist Vergebung und großer Lohn bestimmt.
Rusça:
Воистину, тем, которые боятся своего Господа, не видя Его воочию, уготованы прощение и великая награда.
Arapça:
إِنَّ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُم بِالْغَيْبِ لَهُم مَّغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ كَبِيرٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Fakat daha görmeden Rablerinden korkanlar var ya, işte onlar için bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.
Diyanet Vakfı:
Fakat daha görmeden Rablerinden (azabından) korkanlara gelince, onlar için gerçekten hem bağışlanma hem de büyük mükafat vardır.

veesirrû ḳavleküm evi-cherû bih. innehû `alîmüm biẕâti-ṣṣudûr.

Türkçe:
Sözünüzü ister gizleyin ister onu açıklayın; şu bir gerçek ki O, göğüslerin özünü çok iyi bilir.
İngilizce:
And whether ye hide your word or publish it, He certainly has (full) knowledge, of the secrets of (all) hearts.
Fransızca:
Que vous cachiez votre parole ou la divulguiez Il connaît bien le contenu des poitrines.
Almanca:
Und verheimlicht euere Äußerung oder legt sie offen, gewiß, ER ist allwissend über das in den Brüsten.
Rusça:
Храните ли вы свои речи в секрете или же говорите о них вслух, Он ведает о том, что в груди.
Arapça:
وَأَسِرُّوا قَوْلَكُمْ أَوِ اجْهَرُوا بِهِ ۖ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun; bilin ki, O, göğüslerin özünü bilir.
Diyanet Vakfı:
Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun; bilin ki O, kalplerin içindekini bilmektedir.

elâ ya`lemü men ḫaleḳ. vehüve-lleṭîfü-lḫabîr.

Türkçe:
Yaratmış olan bilmez mi/Allah, yarattığı kimseyi bilmez mi? Latîf'tir O, Habîr'dir.
İngilizce:
Should He not know,- He that created? and He is the One that understands the finest mysteries (and) is well-acquainted (with them).
Fransızca:
Ne connaît-Il pas ce qu'Il a créé alors que c'est Lui Compatissant, le Parfaitement Connaisseur.
Almanca:
Verfügt etwa Derjenige, Der erschuf, nicht über Wissen, während ER Der Allgütige, Der Allkundige ist?!
Rusça:
Неужели этого не будет знать Тот, Кто сотворил, если Он - Проницательный (или Добрый), Сведущий?
Arapça:
أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.
Diyanet Vakfı:
Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.

hüve-lleẕî ce`ale lekümü-l'arḍa ẕelûlen femşû fî menâkibihâ vekülû mir rizḳih. veileyhi-nnüşûr.

Türkçe:
O, yeri sizin için boyun eğer yaptı. Haydi, onun omuzlarında yürüyün ve Allah'ın rızıklarından yiyin. Dönüş O'nadır.
İngilizce:
It is He Who has made the earth manageable for you, so traverse ye through its tracts and enjoy of the Sustenance which He furnishes: but unto Him is the Resurrection.
Fransızca:
C'est Lui qui vous a soumis la terre : parcourez donc ses grandes étendues. Mangez de ce qu'Il vous fournit. Vers Lui est la Résurrection.
Almanca:
ER ist Derjenige, Der für euch die Erde nachgiebig machte, so zieht in ihren Gegenden umher und esst von Seinem Rizq. Und zu Ihm ist das Auferwecken.
Rusça:
Он - Тот, Кто сделал для вас землю покорной. Ступайте же по свету и вкушайте из Его удела, и к Нему вы явитесь после воскрешения.
Arapça:
هُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ ذَلُولًا فَامْشُوا فِي مَنَاكِبِهَا وَكُلُوا مِن رِّزْقِهِ ۖ وَإِلَيْهِ النُّشُورُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O size yeri boyun eğer kıldı. Haydi onun omuzlarında (dağlarında, tepelerinde) yürüyün ve Allah'ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O'nadır.
Diyanet Vakfı:
Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur. Şu halde yerin omuzlarında (üzerinde) dolaşın ve Allah'ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O'nadır.

eemintüm men fi-ssemâi ey yaḫsife bikümü-l'arḍa feiẕâ hiye temûr.

Türkçe:
O göktekinin, sizi yere batırmayacağından emin misiniz? O zaman yer aniden çalkalanmaya başlar.
İngilizce:
Do ye feel secure that He Who is in heaven will not cause you to be swallowed up by the earth when it shakes (as in an earthquake)?
Fransızca:
êtes-vous à l'abri que Celui qui est au ciel enfouisse en la terre ? Et voici qu'elle tremble !
Almanca:
Fühlt ihr euch etwa sicher vor Dem, Dessen (Anweisung) im Himmel ist, daß ER mit euch die Erde versinkt, und daß sie gleich bebt?!
Rusça:
Неужели вы уверены в том, что Тот, Кто на небе, не заставит землю поглотить вас? Ведь тогда она заколеблется.
Arapça:
أَأَمِنتُم مَّن فِي السَّمَاءِ أَن يَخْسِفَ بِكُمُ الْأَرْضَ فَإِذَا هِيَ تَمُورُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Her şeyi kuşatmış olan Allah ın yeri sizinle birlikte göçürüvermesinden emin misiniz? O zaman yer çalkalanıyordur.
Diyanet Vakfı:
Gökte olanın, sizi yere batırıvermeyeceğinden emin misiniz? O zaman yer sarsıldıkça sarsılır.

em emintüm men fi-ssemâi ey yürsile `aleyküm ḥâṣibâ. feseta`lemûne keyfe neẕîr.

Türkçe:
O göktekinin, çakıl taşları taşıyan bir rüzgârı üzerinize salmayacağından emin misiniz? O zaman bileceksiniz nasılmış uyarım!
İngilizce:
Or do ye feel secure that He Who is in Heaven will not send against you a violent tornado (with showers of stones), so that ye shall know how (terrible) was My warning?
Fransızca:
Ou êtes-vous à l'abri que Celui qui au ciel envoie contre vous un ouragan de pierres ? Vous saurez ainsi quel fut Mon avertissement.
Almanca:
Oder fühlt ihr euch etwa sicher vor Dem, Dessen (Anweisung) im Himmel ist, daß ER über euch Sandsturm schickt?! So werdet ihr noch wissen, wie Meine Warnung ist.
Rusça:
Неужели вы уверены в том, что Тот, Кто на небе, не нашлет на вас ураган с камнями? Скоро вы узнаете, каково Мое предостережение!
Arapça:
أَمْ أَمِنتُم مَّن فِي السَّمَاءِ أَن يُرْسِلَ عَلَيْكُمْ حَاصِبًا ۖ فَسَتَعْلَمُونَ كَيْفَ نَذِيرِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yoksa siz, gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? Tehdidim nasılmış bileceksiniz.
Diyanet Vakfı:
Yahut gökte olanın üzerinize taş yağdıran (bir fırtına) göndermeyeceğinden emin misiniz? İşte (bu) tehdidimin ne demek olduğunu yakında bileceksiniz!

veleḳad keẕẕebe-lleẕîne min ḳablihim fekeyfe kâne nekîr.

Türkçe:
Yemin olsun, onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Ama nasıl olmuştu benim azabım?!
İngilizce:
But indeed men before them rejected (My warning): then how (terrible) was My rejection (of them)?
Fransızca:
En effet, ceux d'avant eux avaient crié au mensonge. Quelle fut alors Ma réprobation !
Almanca:
Und gewiß, bereits leugneten ab diejenigen, die vor ihnen waren. Also wie war denn Meine Mißbilligung?!
Rusça:
Жившие до них сочли это ложью. Каким же было Мое обличение!
Arapça:
وَلَقَدْ كَذَّبَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun, onlardan öncekiler de yalanladılar. Ama beni inkâr nasıl oldu?
Diyanet Vakfı:
Andolsun ki, onlardan öncekiler de (bunu) yalan saymışlardı; ama benim karşılık olarak verdiğim azap nasıl olmuştu!

evelem yerav ile-ṭṭayri fevḳahüm ṣâffâtiv veyaḳbiḍn. mâ yümsikühünne ille-rraḥmân. innehû bikülli şey'im beṣîr.

Türkçe:
Üstlerinde, kanatlarını açıp kapayarak uçan kuşları hiç görmediler mi? Onları Rahman'dan başkası tutmuyor. Kuşkusuz O, her şeyi görmektedir.
İngilizce:
Do they not observe the birds above them, spreading their wings and folding them in? None can uphold them except (Allah) Most Gracious: Truly (Allah) Most Gracious: Truly it is He that watches over all things.
Fransızca:
N'ont-ils pas vu les oiseaux au-dessus d'eux, déployant et repliant leurs ailes tour à tour ? Seul le Tout Miséricordieux les soutient. Car Il est sur toute chose, Clairvoyant.
Almanca:
Sahen sie etwa nicht über ihnen die Vögel mit ausgestreckten Flügeln, und sie ziehen sie ein?! Niemand hält sie außer Dem Allgnade Erweisenden. Gewiß, ER ist über alles 3 allsehend.
Rusça:
Неужели они не видели над собой птиц, которые простирают и складывают крылья? Никто не удерживает их, кроме Милостивого. Воистину, Он видит всякую вещь.
Arapça:
أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَى الطَّيْرِ فَوْقَهُمْ صَافَّاتٍ وَيَقْبِضْنَ ۚ مَا يُمْسِكُهُنَّ إِلَّا الرَّحْمَٰنُ ۚ إِنَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ بَصِيرٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Üstlerinde kanatlarını açıp yumarak uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları Rahmân'dan başkası tutmuyor. Doğrusu O, her şeyi görmektedir.
Diyanet Vakfı:
Üstlerinde kanatlarını aça-kapata uçan kuşları (hiç) görmediler mi? Onları (havada) rahman olan Allah'tan başkası tutmuyor. Şüphesiz O her şeyi görmektedir.

emmen hâẕe-lleẕî hüve cündül leküm yenṣuruküm min dûni-rraḥmân. ini-lkâfirûne illâ fî gurûr.

Türkçe:
Rahman'a karşı/Rahman'dan başka size yardım edecek ordunuz kimdir? İnkârcılar bir aldanış/gurur içindeler; hepsi bu!
İngilizce:
Nay, who is there that can help you, (even as) an army, besides (Allah) Most Merciful? In nothing but delusion are the Unbelievers.
Fransızca:
Quel est celui qui constituerait pour vous une armée [capable] de vous secourir, en dehors du Tout Miséricordieux ? En vérité les mécréants sont dans l'illusion complète.
Almanca:
Oder wer ist dieser, der für euch ein Helfer ist und euch anstelle von Dem Allgnade Erweisenden beisteht?! Die Kafir sind doch nur im Täuschen.
Rusça:
Кто может стать вашим войском и помочь вам без Милостивого? Воистину, неверующие обольщены!
Arapça:
أَمَّنْ هَٰذَا الَّذِي هُوَ جُندٌ لَّكُمْ يَنصُرُكُم مِّن دُونِ الرَّحْمَٰنِ ۚ إِنِ الْكَافِرُونَ إِلَّا فِي غُرُورٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Rahmân olan Allah'a karşı şu size yardım edecek askerleriniz hani kimlerdir? İnkârcılar, ancak derin bir gaflet içinde bulunmaktadırlar.
Diyanet Vakfı:
Rahman olan Allah'a karşı şu size yardım edecek askerleriniz hani kimlerdir? İnkarcılar ancak derin bir gaflet içinde bulunmaktadırlar.

Pages

067. Mülk - (Yönetim) Al-Mulk—الملك beslemesine abone olun.