Sûre İsmi:
Sûredeki Ayet No:
Kur'an'daki Ayet No:
Arapça
وَلَمَّا فَصَلَتِ الْعِيرُ قَالَ أَبُوهُمْ إِنِّي لَأَجِدُ رِيحَ يُوسُفَ ۖ لَوْلَا أَن تُفَنِّدُونِ
Turkish Transliteration:
Walamma fasalati alAAeeru qala aboohum innee laajidu reeha yoosufa lawla an tufannidooni
Türkçe:
Kervan oradan ayrılanca, öte yandan babaları şöyle seslendi: "Yemin olsun, ben Yûsuf'un kokusunu duyuyorum! Umarım bana bunaklık isnat etmezsiniz."
Çeviriyazı:
velemmâ feṣaleti-l`îru ḳâle ebûhüm innî leecidü rîḥa yûsüfe levlâ en tüfennidûn.
Kral Fahd:
Kafile (Mısır'dan) ayrılınca, babaları (yanındakilere): Eğer bana bunamış demezseniz inanın ben Yusuf'un kokusunu alıyorum! dedi.
Şaban Piriş:
Kafile yola çıktığında, babaları: Doğrusu ben Yusuf’un kokusunu alıyorum, dedi. (Bundan dolayı) beni de bunak sanmayın
İngilizce
When the caravan left (Egypt), their father said: "I do indeed scent the presence of Joseph: Nay, think me not a dotard."
Fransızca:
- Et dès que la caravane franchit la frontière [de Canaan], leur père dit : "Je décèle, certes, l'odeur de Joseph, même si vous dites que je radote".