Cuz 19

 
00:00

min dûni-llâh. hel yenṣurûneküm ev yenteṣirûn.

Arapça:

مِن دُونِ اللَّهِ هَلْ يَنصُرُونَكُمْ أَوْ يَنتَصِرُونَ

Türkçe:

"Allah'ın dışındakiler, size yardım ediyorlar mı? Peki, kendilerine yardımları dokunuyor mu?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlara, "Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilir.

Diyanet Vakfı:

Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerine (olsun) yardımları dokunuyor mu?.

İngilizce:

Besides Allah? Can they help you or help themselves?'

Fransızca:

en dehors d'Allah ? vous secourent-ils ? ou se secourent-ils eux-mêmes ? "

Almanca:

anstelle von ALLAH? Können sie euch beistehen oder gar siegen?!"

Rusça:

наряду с Аллахом? Помогут ли они вам и помогут ли они себе?"

Açıklama:
 
00:00

fekübkibû fîhâ hüm velgâvûn.

Arapça:

فَكُبْكِبُوا فِيهَا هُمْ وَالْغَاوُونَ

Türkçe:

Ardından onlar ve öteki azgınlar cehennemin içine tıkılmıştır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve arkasından hep onlar (putlar ve azgınlar) o cehennemin içine fırlatılmaktadırlar.

Diyanet Vakfı:

Onlar ve azgınlar oraya tepetaklak (cehenneme) atılırlar.

İngilizce:

Then they will be thrown headlong into the (Fire),- they and those straying in Evil,

Fransızca:

Ils y seront donc jetés pêle-mêle, et les errants aussi,

Almanca:

Dann wurden sie in sie immer wieder hineingeworfen, so auch die Fehlgehenden

Rusça:

Они будут брошены туда вместе с заблудшими,

Açıklama:
 
00:00

vecünûdü iblîse ecme`ûn.

Arapça:

وَجُنُودُ إِبْلِيسَ أَجْمَعُونَ

Türkçe:

İblis orduları toplu haldedir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki:

Diyanet Vakfı:

İblis bütün orduları da.

İngilizce:

And the whole hosts of Iblis together.

Fransızca:

ainsi que toutes les légions d'Iblis.

Almanca:

und die Gehilfen von Iblis, allesamt.

Rusça:

а также со всеми воинами Иблиса.

Açıklama:
 
00:00

ḳâlû vehüm fîhâ yaḫteṣimûn.

Arapça:

قَالُوا وَهُمْ فِيهَا يَخْتَصِمُونَ

Türkçe:

Onun içinde birbiriyle çekişirlerken şöyle derler:

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki:

Diyanet Vakfı:

Orada birbirleriyle çekişerek şöyle derler:

İngilizce:

They will say there in their mutual bickerings:

Fransızca:

Ils diront, tout en s'y querellant :

Almanca:

Sie sagten, während sie darin stritten:

Rusça:

Препираясь там, они скажут:

Açıklama:
 
00:00

tellâhi in künnâ lefî ḍalâlim mübîn.

Arapça:

تَاللَّهِ إِن كُنَّا لَفِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ

Türkçe:

"Vallahi, biz açık bir sapıklığın ta içindeymişiz."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.

Diyanet Vakfı:

Vallahi, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.

İngilizce:

By Allah, we were truly in an error manifest,

Fransızca:

"Par Allah ! Nous étions certes dans un égarement évident,

Almanca:

"Bei ALLAH! Wir waren gewiß in einem eindeutigen Fehlgehen,

Rusça:

"Клянемся Аллахом, мы пребывали в очевидном заблуждении,

Açıklama:
 
00:00

iẕ nüsevvîküm birabbi-l`âlemîn.

Arapça:

إِذْ نُسَوِّيكُم بِرَبِّ الْعَالَمِينَ

Türkçe:

"Çünkü sizi âlemlerin Rabbi'yle aynı düzeyde tutuyorduk."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk.

Diyanet Vakfı:

Çünkü biz sizi alemlerin Rabbi ile eşit tutuyorduk.

İngilizce:

When we held you as equals with the Lord of the Worlds;

Fransızca:

quand nous faisions de vous les égaux du Seigneur de l'univers.

Almanca:

als wir euch Dem HERRN aller Schöpfung gleichstellten,

Rusça:

когда равняли вас с Господом миров.

Açıklama:
 
00:00

vemâ eḍallenâ ille-lmücrimûn.

Arapça:

وَمَا أَضَلَّنَا إِلَّا الْمُجْرِمُونَ

Türkçe:

"Bizi saptıran, o suçlulardan başkası değildi."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve bizi hep o günahkarlar saptırdı.

Diyanet Vakfı:

Bizi ancak o günahkarlar saptırdı.

İngilizce:

And our seducers were only those who were steeped in guilt.

Fransızca:

Ce ne sont que les criminels qui nous ont égarés.

Almanca:

und uns haben nur die schwer Verfehlenden irregeführt.

Rusça:

Только грешники ввели нас в заблуждение,

Açıklama:
 
00:00

femâ lenâ min şâfi`în.

Arapça:

فَمَا لَنَا مِن شَافِعِينَ

Türkçe:

"Artık ne şefaatçilerimiz var,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bak bizim için ne şefaatçiler var,

Diyanet Vakfı:

"Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz var".

İngilizce:

Now, then, we have none to intercede (for us),

Fransızca:

Et nous n'avons pas d'intercesseurs,

Almanca:

So gibt es für uns weder Fürbittende

Rusça:

и нет у нас ни заступников,

Açıklama:
 
00:00

velâ ṣadîḳin ḥamîm.

Arapça:

وَلَا صَدِيقٍ حَمِيمٍ

Türkçe:

Ne sıcak-samimi bir dostumuz."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ne de yakın bir dost.

Diyanet Vakfı:

"Ne de yakın bir dostumuz".

İngilizce:

Nor a single friend to feel (for us).

Fransızca:

ni d'ami chaleureux.

Almanca:

noch einen engen Freund.

Rusça:

ни сострадательного друга.

Açıklama:
 
00:00

felev enne lenâ kerraten fenekûne mine-lmü'minîn.

Arapça:

فَلَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ

Türkçe:

"Keşke bir dönüşümüz daha olsaydı da müminlerden olabilseydik."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ah keşke (dünyaya) bir kere daha dönebilsek de, müminlerden olabilseydik.

Diyanet Vakfı:

Ah keşke bizim için (dünyaya) bir dönüş daha olsa da, müminlerden olsak!

İngilizce:

Now if we only had a chance of return we shall truly be of those who believe!'

Fransızca:

Si un retour nous était possible, alors Cous serions parmi les croyants ! "

Almanca:

Würde uns doch nur eine Rückkehr gewährt, dann wären wir von den Mumin!"

Rusça:

Если бы у нас была возможность вернуться, то мы стали бы верующими!"

Açıklama:

Sayfalar

Cuz 19 beslemesine abone olun.