Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

23

Sûredeki Ayet No: 

32

Ayet No: 

2705

Sayfa No: 

345

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَأَرْسَلْنَا فِيهِمْ رَسُولًا مِّنْهُمْ أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَٰهٍ غَيْرُهُ ۖ أَفَلَا تَتَّقُونَ

Çeviriyazı: 

feerselnâ fîhim rasûlem minhüm eni-`büdü-llâhe mâ leküm min ilâhin gayruh. efelâ tetteḳûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Bunun üzerine, onlar arasından kendilerine, "Allah'a kulluk edin; çünkü sizin O'ndan başka bir tanrınız yoktur. Hâlâ Allah'tan korkmaz mısınız? (mesajını ileten) bir resul gönderdik.

Diyanet İşleri: 

Onlara aralarından: "Allah"a kulluk edin, O'ndan başka tanrınız yoktur, sakınmaz mısınız?" diyen bir elçi gönderdik.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Derken onlara, kendi cinslerinden bir peygamber gönderdik de kulluk edin Allah'a dedi, yoktur size ondan başka bir mabut, hala mı çekinmezsiniz?

Şaban Piriş: 

İçlerinden onlara: Allah’a ibadet edin, sizin ondan başka bir ilahınız yoktur, sakınmaz mısınız? diyen bir rasûl gönderdik. O halde sakınmaz mısınız?

Edip Yüksel: 

Onlara, aralarından bir elçi gönderdik: "ALLAH'a kulluk ediniz, sizin ondan başka bir tanrınız yoktur. Saygı gösterip erdemli davranmıyacak mısınız?"

Ali Bulaç: 

Onlara da kendi içlerinden: "Allah'a ibadet edin. O'nun dışında sizin başka İlahınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız?" (desin) diye içlerinden bir elçi gönderdik.

Suat Yıldırım: 

Onların içinden “Yalnız bir Allah'a ibadet ediniz, zira sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. Gerçek bu iken hâlâ şirkten sakınmaz mısınız?” diyen bir peygamber gönderdik.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onların içinde de onlardan bir peygamber gönderdik. Dedi ki: «Siz Allah´a ibadet edin, sizin için O´ndan başka bir ilâh yoktur. Artık ittika etmiyecek misiniz?»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlara da içlerinden şu yolda tebliğde bulunan bir resul gönderdik: Allah'a kulluk/ibadet edin. O'ndan başka tanrınız yok sizin. Hâlâ ürpermiyor musunuz?

Bekir Sadak: 

«Bu, sadece Allah´a karsi yalan uyduranin biridir. Biz ona inanmayiz.»

İbni Kesir: 

Onlara da kendilerinden: Allah´a ibadet edin, O´ndan başka tanrınız yoktur. Hala sakınmayacak mısınız? diyen bir peygamber gönderdik.

Adem Uğur: 

Onlar arasından kendilerine: &quot

İskender Ali Mihr: 

Böylece Biz, onlara, onların içinde, onlardan resûl gönderdik, Allah´a kul olsunlar, diye. Sizin, O´ndan başka İlâhınız yoktur. Hâlâ takva sahibi olmayacak mısınız (Allah´a ulaşmayı dilemeyecek misiniz)?

Celal Yıldırım: 

İçlerinden (seçip beğendiklerimizi) kendilerine peygamber olarak gönderdik. (O da onlara): «Allah´a ibâdet edin, O´ndan başka sizin için (hakiki) hiçbir tanrı yoktur

Tefhim ul Kuran: 

Onlara da kendi içlerinden: «Allah´a ibadet edin. O´nun dışında sizin başka ilahınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız?» (desin) diye içlerinden bir peygamber gönderdik.

Fransızca: 

Nous envoyâmes parmi elles un Messager [issu] d'elles pour leur dire : "Adorez Allah. Vous n'avez pas d'autre divinité en dehors de Lui. Ne le craignez-vous pas ? "

İspanyolca: 

y les mandamos un enviado salido de ellos: «¡Servid a Alá! No tenéis a ningún otro dios que a Él ¿Y no Le temeréis?»

İtalyanca: 

alla quale inviammo un messaggero dei loro, affinché dicesse: «Adorate Allah, per voi non c'è altro dio all'infuori di Lui. Non Lo temerete dunque?».

Almanca: 

Sogleich entsandten WIR zu ihnen einen Gesandten von ihnen: "Dient ALLAH! Denn für euch gibt es keinen anderen als Gott. Wollt ihr denn nicht Taqwa gemäß handeln?"

Çince: 

我从他们族中派了一个使者,去教化他们(说):你们应当崇拜真主,除了他,你们绝无应受崇拜者,难道你们不敬畏吗?

Hollandaca: 

En wij zonden hun een apostel uit hen, die zeide: Aanbidt God; gij hebt geen God buiten hem: zoudt gij dus zijne wraak niet vreezen?

Rusça: 

Мы направили к ним посланника из них самих: "Поклоняйтесь Аллаху, ибо нет у вас другого божества, кроме Него. Неужели вы не устрашитесь?"

Somalice: 

Waxaana u Dirray Dhexdooda Rasuul ka mid ah Caabuda Eebe idiinma sugna Ilaah Eebe ka soo Hadhay ee Miyeydaan Dhawrsanayn.

Swahilice: 

Tukawapelekea Mtume miongoni mwao, kuwaambia: Muabuduni Mwenyezi Mungu! Hamna mungu asiye kuwa Yeye. Jee, hamwogopi?

Uygurca: 

بىز ئۇلارغا ئۆزلىرىنىڭ ئىچىدىن بىر پەيغەمبەرنى (يەنى ھۇدنى) ئەۋەتتۇق. (ئۇ ئېيتتى) اﷲ غىلا ئىبادەت قىلىڭلار، سىلەرگە ئۇنىڭدىن باشقا ھېچ مەبۇد (بەرھەق) يوقتۇر ئاللانىڭ (ئازابىدىن) قورقمامسىلەر؟

Japonca: 

われはかれらの間から(選んだ)使徒を,かれらに遺わして,(言わせた。)「アッラーに仕えなさい。かれの外に,あなたがたに神はないのです。あなたがたは(かれを)畏れないのですか。」

Arapça (Ürdün): 

«فأرسلنا فيهم رسولاً منهم» هوداً «أن» بأن «اعبدوا الله ما لكم من إله غيره أفلا تتقون» عقابه فتؤمنون.

Hintçe: 

और हमने उनही में से (एक आदमी सालेह को) रसूल बनाकर उन लोगों में भेजा (और उन्होंने अपनी क़ौम से कहा) कि खुदा की इबादत करो उसके सिवा कोई तुम्हारा माबूद नहीं तो क्या तुम (उससे डरते नही हो)

Tayca: 

ดังนั้นเราได้ส่งร่อซูลคนหนึ่ง (ฮูด) ของพวกเขาไปยังพวกเขา โดยกล่าวว่า “พวกท่านจงเคารพภักดีอัลลอฮ์เถิด สำหับพวกท่านนั้นไม่มีพระเจ้าอื่นใดนอกจากพระองค์ ดังนั้นพวกท่านจะไม่ยำเกรง (การลงโทษของ) พระองค์หรือ ?”

İbranice: 

ושלחנו אליהם שליח מקרבם לאמור להם: 'עיבדו את אלוהים שמלבדו אין לכם אלוה, האם לא תיראו

Hırvatça: 

i jednog između njih smo im kao poslanika poslali: "Samo Allahu ibadet činite, vi drugog boga osim Njega nemate; zar se sačuvati nećete?!"

Rumence: 

cărora le-am trimis un profet dintre ei: “Închinaţi-vă lui Dumnezeu! Nu aveţi alt dumnezeu afară de El! Nu vă temeţi, oare?”

Transliteration: 

Faarsalna feehim rasoolan minhum ani oAAbudoo Allaha ma lakum min ilahin ghayruhu afala tattaqoona

Türkçe: 

Onlara da içlerinden şu yolda tebliğde bulunan bir resul gönderdik: Allah'a kulluk/ibadet edin. O'ndan başka tanrınız yok sizin. Hâlâ ürpermiyor musunuz?

Sahih International: 

And We sent among them a messenger from themselves, [saying], "Worship Allah; you have no deity other than Him; then will you not fear Him?"

İngilizce: 

And We sent to them a messenger from among themselves, (saying), "Worship Allah! ye have no other god but Him. Will ye not fear (Him)?"

Azerbaycanca: 

Onlara özlərindən bir peyğəmbər (Hudu) göndərdik. (O, tayfasına dedi: ) “Allaha ibadət edin. Sizin ondan başqa (ibadət edəcək) heç bir tanrınız yoxdur. Məgər (Allahın əzabından) qorxmursunuz?”

Süleyman Ateş: 

Onlara da kendi içlerinden: "Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka Tanrınız yoktur, (Allah'ın azabından) korunmaz mısınız?" diyen bir elçi gönderdik.

Diyanet Vakfı: 

Onlar arasından kendilerine: "Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka bir tanrınız yoktur. Hala Allah'tan korkmaz mısınız?" (mesajını ileten) bir peygamber gönderdik.

Erhan Aktaş: 

Onlara, kendi içlerinden, “Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka ilahınız yoktur, hâlâ takvâ sahibi olmayacak mısınız?” diyen bir Resûl gönderdik.

Kral Fahd: 

Onlara da kendi içlerinden "Sizin için kendisinden başka ilah olmayan Allah'a ibadet edin. Hiç sakınmaz mısınız?" diyen bir peygamber gönderdik.

Hasan Basri Çantay: 

Onlara da aralarında kendilerinden bir peygamber gönderdik. «Allaha kulluk edin. Sizin Ondan başka hiçbir Tanrınız yokdur. (Haalâ azâb-ı ilâhîden) sakınmayacak mısınız?» (dedi).

Muhammed Esed: 

Onlara kendi içlerinden elçi gönderdik; (bu elçi de onlara aynı şeyi söyledi:) "(yalnızca) Allah´a kulluk edin; çünkü sizin O´ndan başka tanrınız yok. Buna rağmen, yine de O´na karşı sorumluluk duymayacak mısınız?"

Gültekin Onan: 

Onlara da kendi içlerinden: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Onlara da içlerinden bir peygamber (Hûd’u) gönderdik ki, şöyle desin: “- Allah’a ibadet edin

Portekizce: 

E lhe enviamos um mensageiro, escolhido entre eles, (que lhes disse): Adorai a Deus, porque não tereis outro deus alémd'Ele! Não (O) temeis?

İsveççe: 

och Vi sände [Vårt] sändebud till dem, [en] av deras egna, [med budskapet:] "Dyrka Gud - ni har ingen annan gud än Honom! Skall ni då inte frukta Honom?"

Farsça: 

و پیامبری از خودشان در میان آنان فرستادیم که خدا را بپرستید، شما را جز او معبودی نیست، آیا [از پرستش معبودان باطل] نمی پرهیزید؟

Kürtçe: 

ئەمجا لە ناو ئەواندا پێغەمبەرێکمان لە خۆیان نارد (پێی ووتن) تەنھا خوا بپەرستن جگە لەو (خوایە) پەرستراوێکی ترتان نیە دەی ئایا خۆتان ناپارێزن (لە خوا ناترسن)

Özbekçe: 

Бас, уларнинг ичига ўзларидан бўлган Пайғамбарни: «Аллоҳга ибодат қилинг. Сиз учун Ундан ўзга илоҳ йўқдир, наҳотки, қўрқмасангиз», деб юбордик. (Эътибор берадиган бўлсак, бу Пайғамбар ҳам Нуҳ алайҳиссаломнинг сўзларининг айнан ўзини такрорламоқда. Аллоҳдан ўзга ибодатга сазовор илоҳ йўқлигини таърифламоқда ва Аллоҳга иймон келтирмай юриш қўрқинчли эканини уқтирмоқда.)

Malayca: 

Lalu Kami mengutus kepada mereka seorang Rasul dari kalangan mereka (dengan berfirman melalui Rasul itu): "Sembahlah kamu akan Allah, (sebenarnya) tidak ada Tuhan bagi kamu selain daripadaNya. Oleh itu tidakkah kamu mahu bertaqwa kepadaNya?"

Arnavutça: 

e u dërguam atyre pejgamber nga mesi i tyre, (i cili u tha atyre): “Adhuronie Perëndinë! Ju, nuk keni zot tjetër përveç Tij; vallë a nuk druani?”

Bulgarca: 

И им изпратихме пратеник измежду тях, [който рече]: “На Аллах служете! Нямате друг бог освен Него! Нима не се боите от Него?”

Sırpça: 

и послали смо им, као посланика, једног између њих: „Само Аллаха обожавајте, ви немате другог истинског бога осим Њега; зар се не бојите?!“

Çekçe: 

a vyslali jsme k nim proroka z nich, aby hlásal: 'Uctívejte Boha a nemějte božstva jiného kromě Něho. Což nebudete bohabojní?'

Urduca: 

پھر اُن میں خود انہی کی قوم کا ایک رسول بھیجا (جس نے انہیں دعوت دی) کہ اللہ کی بندگی کرو، تمہارے لیے اُس کے سوا کوئی اور معبود نہیں ہے، کیا تم ڈرتے نہیں ہو؟

Tacikçe: 

Ва аз худашон ба миёнашон паёмбаре фиристо- дем, ки Худои якторо бипарастед, шуморо худое ҷуз Ӯ нест. Оё наметарсед?

Tatarca: 

Аларның үзләреннән Һуд вә Салихны пәйгамбәр итеп җибәрдек, Аллаһуга гына гыйбадәт кылыгыз бит сезнең Аллаһудан башка Илаһәгыз юктыр, әйә Аның ґәзабыннан курыкмыйсызмы?

Endonezyaca: 

Lalu Kami utus kepada mereka, seorang rasul dari kalangan mereka sendiri (yang berkata): "Sembahlah Allah oleh kamu sekalian, sekali-kali tidak ada Tuhan selain daripada-Nya. Maka mengapa kamu tidak bertakwa (kepada-Nya).

Amharca: 

በውስጣቸውም ከእነሱ የኾነን መልክተኛ አላህን ተገዙ ከእርሱ ሌላ አምላክ የላችሁም አትጠነቀቁምን በማለት ላክን፡፡

Tamilce: 

ஆக, அவர்களில் இருந்தே ஒரு தூதரை அவர்களிடம் நாம் அனுப்பினோம். (அவர் கூறினார்:) அல்லாஹ்வை வணங்குங்கள். அவனை அன்றி (உண்மையில் வணங்கத்தகுதியான) இறைவன் யாரும் உங்களுக்கில்லை. ஆக, (அவனது தண்டனையை) நீங்கள் அஞ்ச வேண்டாமா?

Korece: 

그들 가온데에 한 예언자를 보내었으니 이는 너희가 한분 밖 에 없는 하나님을 경배토록 함이 라 너희는 두렵지 않느뇨

Vietnamca: 

Rồi TA đã cử đến với họ một Thiên Sứ xuất thân từ họ, Y bảo: “Các người hãy tôn thờ Allah, các người không có Thượng Đế nào khác ngoài Ngài. Lẽ nào các người không sợ Ngài?”